Yeşilçam'ın 3. kuşağı aynı filmde buluşuyor

- Coşkun Çokyiğit'in senaryosunu yazıp yapımcılığını üstlendiği film, hem oyuncu hem teknik kadroda 3. kuşak Yeşilçam ekolünü bir araya getiriyor - Çokyiğit: - "Yıllarca başkalarının rüyalarını yorumladım. Bir gün artık bıktım, kendi rüyalarım, kendi kültürel birikimimizi anlatmak istedim" - "Ben farklı bir vizyon ve bakış açısı koyma ümidiyle yola çıktım. Bizim milli kültürümüzün, milli değerlerimizin içine aktarılabileceği bir hikaye geliştirdim" - "Kendi insanımızın, 21. yüzyılda yoğun Batı kültürü bombardımanı altında ciddi bir çaresizliği var ve sinema bununla ilgilenmiyor" - Yönetmen Gürtop: - "Atıf Yılmaz benim amcam. Çetin Gürtop da onun yanında görüntü yönetmenliğini yaparak sinemaya başlayan babam. Yine Yeşilçam'dan gelen set ve ışık şefleri, görüntü yönetmeni gibi bir çok arkadaş bu filmde bana yoldaş oldu" - "Seyirci bu filmde sıcaklık görecek. Zaten unutulmazların yeri olan Yeşilçam sıcaklık demektir. O koku ucundan biraz da olsa üzerimizde kalmışsa bu işe bulaşacak kesinlikle"

Google Haberlere Abone ol
Yeşilçam'ın 3. kuşağı aynı filmde buluşuyor

İSTANBUL (AA) - Uzun yıllar yurt dışında yaşadıktan sonra babasının ölümü üzerine İstanbul'a dönen bir genç kızın hikayesine odaklanan "İçimdeki Hazine" filminin çekimleri başladı.

Coşkun Çokyiğit'in senaryosunu yazıp yapımcılığını üstlendiği film, hem oyuncu hem teknik kadroda 3. kuşak Yeşilçam ekolünü bir araya getiriyor.

Çokyiğit, AA muhabirine yaptığı açıklamada, filmin hikayesini 1993'te kaleme aldığını söyledi.

Yaklaşık 40 yıllık gazeteci olduğuna ve Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) üyesi olduğuna işaret eden Çokyiğit, "Yıllarca başkalarının rüyalarını yorumladım. Bir gün artık bıktım, kendi rüyalarım, kendi kültürel birikimimizi anlatmak istedim." dedi.

Çokyiğit, Türk sinemasının uzun süredir tahrip edildiğini belirterek, "Çok minimal ya da bireysel sorunlar işleniyor filmlerde. Bu konular işlenmesin demiyoruma ama dünya başka bir yere giderken sadece bu filmler yapılmasın. Burada bir vizyon ve bakış açısı problemi var. Ben farklı bir vizyon ve bakış açısı koyma ümidiyle yola çıktım. Bizim milli kültürümüzün, milli değerlerimizin içine aktarılabileceği bir hikaye geliştirdim." diye konuştu.

- "Hikaye biraz fantastik, biraz edebi, biraz da kitabi"

Sinemanın teknik bir form olduğunu aktaran Çokyiğit şöyle, devam etti:

"Önemli olan bu tekniği kullanarak neyi anlattığınız. Format ya da konu daha önce kullanılmış olabilir ama oraya koyduğumuz fikrin özgün bir biçimde işlenmiş olması önemli. Pek çok fantastik film var. Bu filmlerde Hristiyan Batı kültürünü ve efsanelerini görüyoruz. Kendi insanımızın, 21. yüzyılda yoğun Batı kültürü bombardımanı altında ciddi bir çaresizliği var ve sinema bununla ilgilenmiyor. İnsanlarımıza belirli sorunlarla baş edebilecek kültürel birikimi görsel işitsel yollarla aktarmak gerektiğini düşünüyorum. Sinema da görsel anlamda en çok etki eden ve kolay ulaşılabilen alan. Bundan dolayı hikaye biraz fantastik, biraz edebi, biraz da kitabi ama günümüzde geçen bir macera."

Coşkun Çokyiğit, kadınların toplumundaki yerine ve sinemanın kadına bakış açısına dikkati çekmek için başkarakteri kadın olarak düşündüğünü dile getirdi.

Sinemanın kültürel anlatım açısından önemine değinen Çokyiğit, "Kadınların topluma, kültürel, bilimsel ve ahlaki yapıya çok ciddi katma değerleri var. Yetişmiş, çok ciddi entelektüel kadınlarımız var. Böyle bir karakter üreterek 21. yüzyılın ciddi sorunları ile baş edebilecek kaynakları göstermeye çalışıyorum." şeklinde konuştu.

"İçimdeki Hazine"nin yönetmenliğini üstlenen Hakan Gürtop da filmin kadrosunu özenle hazırladıklarına dikkati çekerek, "Son dönemlerde çok seviyesiz kötü işler yapılıyor, o yüzden dizi piyasası beni çok yordu. Tercihler, formatlar farklı yönde olunca bu hikaye beni sardı. Gayet keyifli çalışıyoruz. Bir çok senaryo geldi ama Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın onayladığı bu hikaye benim çok ilgimi çekti. Yazım tarzı, anlatımı, hikayeyi bakış açısı beni etkiledi. Bu senaryonun başka ellerde ziyan olmasını istemedim, bana gelir gelmez bencillik yapıp kaptım. Coşkun Bey yazmış, ben bunu karelere döküyorum, sahneleri yaşama çeviriyorum." ifadelerini kullandı.

- "Seyirci 'Bunlar bir şey anlatmışlar' diyecek"

Bugüne kadar birçok yapıma görüntü yönetmeni ve yönetmen olarak imza atan Gürtop, daha önce Yeşilçam'da çalışmış ya da babaları Yeşilçam'da görev almış kişilerle set kurduklarını vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Atıf Yılmaz benim amcam. Çetin Gürtop da onun yanında görüntü yönetmenliğini yaparak sinemaya başlayan babam. Bir Yeşilçam geçmişim var yani. Yine Yeşilçam'dan gelen set ve ışık şefleri, görüntü yönetmeni gibi bir çok arkadaş bu filmde bana yoldaş oldu. Keyifli de oldu. Babam, 'Benim kadrajımı dolduracak eskisi gibi oyuncular kalmadı' derdi, bana da anlamsız gelirdi bu cümle ama şimdi anlıyorum. Bu filmdeki oyuncu arkadaşlar benim kadrajımı dolduruyor. Belki isimleri bilinmiyor ama oyunculukları ile göz dolduracak yetenekli arkadaşlar var."

Gişe kaygılarının olmadığını belirten Hakan Gürtop, "İyi bir iş çıkarmayı hedefliyoruz. Hızlı bir şekilde çalışarak farklı bir formatta güzel bir iş çıkacağını düşünüyorum. Seyirci bu filmde sıcaklık görecek. Zaten unutulmazların yeri olan Yeşilçam sıcaklık demektir. O koku ucundan biraz da olsa üzerimizde kalmışsa bu işe bulaşacak kesinlikle. Bu filmin sonunda bir şey anlatacağız. Seyirci filmi gördüğünde 'Bunlar bir şey anlatmışlar' diyecek, yani salondan boş çıkmayacaklar." değerlendirmesinde bulundu.

- Filmde Güner Ümit ve Iraz Savun da rol alıyor

Sultanahmet, Zeytinburnu, Kadıköy, Tuzla ve Beylerbeyi gibi, İstanbul'un tarihi köşelerinde yapılan çekimlerin ay sonunda tamamlanması hedefleniyor.

Demir Karahan'ın birisi aydınlık, diğeri karanlık tarafı seçmiş ikiz kardeşi canlandıracağı filmin oyuncu kadrosunda Cemre Melis Çınar, Fatih Ayhan, Kimya Gökçe, Levent Sülün, Sedat Erdiş, Önder Selen, Tuncay Gençkalan, Gül Gülsün Yıldız, Jens Grund, Ömer Yazıcı, Dilara Akın ve Çağrı Çokyiğit de bulunuyor.

Filmde ayrıca Münir Özkul'un kızı Güner Özkul, Kadir Savun'un kızı Iraz Savun'un da rol aldığı yapımın görüntü yönetmenliğini Metin Erdoğdu, sanat yönetmenliğini ise Taha Ketenci ve Duygu Sönmez üstleniyor.

Recep Biçer'in ışık şefliğini yaptığı filmin, Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin ölüm yıl dönümü olan, Aralık ayındaki "Şeb-i Aruz" haftasında sinemaseverlerle buluşturulması planlanıyor.

Yorumlar