"Yerli otomobilde kapasite ve yeterlilik sorunu yok"
- TEKDER İstanbul Şube Başkanı Prof. Dr. Gümüş: - "Yılda 1 milyon 750 bin adet üretim yapabilecek kapasiteye ulaşmış otomotiv endüstrimizde araç üretebilme açısından kapasite ve yeterlilik sorunu yoktur. Ülkemizdeki Türk işçi ve mühendislerimiz dünyanın en kaliteli otomobillerini yapabilmektedir" - "Bize göre bu tesis bir ilden fazla alana dağıtılmalıdır. Belirli bölgelere dağıtılan üretim tesisleri lojistik köyler vasıtasıyla ana montaj fabrikasına ürünlerini ulaştırabilmelidirler"
İSTANBUL (AA) - SEFA MUTLU - Teknik Elemanlar Derneği (TEKDER) İstanbul Şube Başkanı Prof. Dr. Metin Gümüş, Türkiye'de yerli otomobil konusundaki girişimlere ilişkin, "Yılda 1 milyon 750 bin adet üretim yapabilecek kapasiteye ulaşmış otomotiv endüstrimizde araç üretebilme açısından kapasite ve yeterlilik sorunu yoktur. Ülkemizdeki Türk işçi ve mühendislerimiz dünyanın en kaliteli otomobillerini yapabilmektedir..” dedi.
AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Gümüş, "Türkiye'nin Otomobili Girişim Grubu" çatısı altında yerli marka oluşturma kararının, millete ve Türkiye'ye hayırlı olması dileğinde bulundu. Gümüş, hedefe ulaşmak için akademisyenlerin ve TEKDER'in gerekli çabayı göstereceğini söyledi.
Gümüş, Türkiye'deki girişimin her ne kadar "yerli otomotiv" diye adlandırılsa da asıl meselenin Türkiye'nin ileri teknolojisinin bağımsızlaşması olduğunu kaydetti. Türkiye'de geçmişte de yerli otomobil ve uçak üretimi konusunda girişimler olduğunu anımsatan Gümüş, bu seferki girişimin başarılı olacağına inandığını belirtti.
Prof.Dr. Gümüş, TEKDER olarak başarıya ulaşılması için projenin
tüm safhalarında, izleyebildikleri ölçüde gerekli öneri ve
uyarılarda bulunmaya çalışacaklarını dile getirerek, "Proje
yönetimini ve koordinasyonunu olumsuz etkilememek koşuluyla bu
projede nitelikli tüm insan kaynaklarımızı devreye alabilecek bir
iş birliği ortamının oluşturulması gerekliliğidir. Özellikle
konusunda uzman akademisyenlerin birikiminden istifade
edilmelidir." diye konuştu.
Dünyada otomotiv sektörünün yaklaşık 2 trilyon avro ciroya sahip
olduğunu bildiren Gümüş şöyle devam etti:
"Bu veri, dünyada ilk sıralarda yer alan sayılı büyüklükteki
ülkelerin ekonomisine karşılık gelmektedir. Diğer bir ifadeyle,
eğer otomotiv sektörü bir ülke olsaydı, bu ülke dünyanın altıncı
büyük ekonomisi olacaktı. Dünya ekonomisi ölçeğinde bu kadar büyük
bir paya sahip olan sektör 8 milyondan fazla doğrudan istihdama
sahiptir. Bu rakam dünya imalat sektörü istihdamının yüzde 5'inden
daha fazladır. Dünya otomotiv sektöründe dolaylı istihdam ile 50
milyondan daha fazla kişinin istihdam edildiği tahmin edilmektedir.
Dünyada 20 civarında ülkede faaliyet gösteren yaklaşık 50 motorlu
taşıt üreticisi firma bulunmaktadır."
Gümüş, Türkiye'nin otomotiv sanayisinin büyüme trendi içerisinde
olduğunu belirterek, yüksek istihdam, üretim ve ihracat
başarılarının ortaya konulduğu bir dönemden geçildiğini
kaydetti.
Yerli otomobil için yola çıkan firmaların toplam cirolarının
yaklaşık 65 milyar lira, istihdamlarının da yaklaşık 110 bin kişi
olduğu bilgisini veren Gümüş, şu değerlendirmelerde
bulundu:
"Ülkemiz bu boyutta bir ortaklığa ilk kez şahitlik etmektedir.
Burada en önemli husus ülke menfaatlerini önceleyerek uyumlu,
ahenkli bir çalışma ortamının oluşturulması ve sağlıklı bir
koordinasyonun sağlanmasıdır. Bu büyük projenin ortakları olan
'babayiğitlerin' ilgili kurum nezdinde kurulacak olan koordinasyon
ofisi ile proje, kapsamlı olarak takip edilmelidir. Bu sürecin
birçok boyutu bulunmaktadır. Söz konusu boyutları şöyle
sıralayabiliriz; Dokümantasyon, bölgesel lobi faaliyetleri, bilgi
güvenliği, basın-enformasyon, kamu kurumlarıyla koordinasyon,
akademi ve sanayi dünyasının koordinasyonu, insan kaynakları, hukuk
danışmanları, finans danışmanları, proje yönetimi/takip, teknik
faaliyetler."
- Projede çalışacak personel niteliği ve niceliği
TEKDER İstanbul Şube Başkanı Gümüş, Türkiye'de çok çeşitli ve
önemli kalitede araçların faklı lisanslarla üretildiğini
vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Otomotiv sanayimiz yarım asır gibi bir sürede montaj sanayisinden, Ar-Ge yatırım ve çalışmalarının yapıldığı, fikri ve sınai mülkiyet haklarının kısmen yerli firmalarımıza ait olduğu araçların tasarlanması aşamasına geç de olsa gelmiştir. Yılda 1 milyon 750 bin adet üretim yapabilecek kapasiteye ulaşmış otomotiv endüstrimizde araç üretebilme açısından kapasite ve yeterlilik sorunu yoktur.
İşçi ve mühendislerimiz dünyanın en kaliteli otomobillerini
yapabilmektedir. Ülkemizdeki fabrikalar, ilgili markaların
dünyadaki en verimli, en kaliteli üretim yapan fabrikalarıdır.
İhtiyacımız olan; kendi otomobilimizi üretme iradesine sahip
olmaktır. Bu iradeyi gerekli teşvik ve destekleri yaparak ortaya
koymaktır. Müteşebbis firmaların riskleri göze alarak gerekli
sermayeyi ortaya koyma cesaretini göstermeleridir. Ülkemizin
menfaati için gösterdikleri çabayı samimi olarak sürdürmeleridir.
Bu uzun soluklu bir yürüyüştür, bu yürüyüşte karşılaşılacak
zorluklar karşısında çabuk havlu atmadan kenetlenerek, sabır
göstermeleridir. Ve bu şartlar bugün olgunlaşmıştır."
- "Planlama, üretim ve pazarlama süreçlerine dikkat edilmeli"
Yerli otomobilde planlama, üretim ve pazarlama süreçlerine dikkat edilmesi gerektiğini dile getiren Gümüş "Üretim altyapısının kurulacağı yer, birçok stratejik yönden örneğin; güvenlik, lojistik, yan sanayi, tedarik zinciri, yetişmiş insan kaynağı, teknolojinin tüm ülke sathına yayılmasına katkı gibi hususlar açısından değerlendirilerek belirlenmeli. Geleceğin otomobillerinin üretileceği teknolojik altyapı kurulmalı. Pazar analizi yapılarak, hedef müşteri kitlesi belirlenmeli. Buna bağlı olarak üretilecek otomobilin segmenti ve üretim kapasitesi belirlenmeli. Otomobilin 2025'te dünya pazarlarında olacağı düşünülerek tasarımları yapılmalıdır" dedi.
Metin Gümüş, projenin açıklamasının ardından Türkiye'nin
otomobil ithal ettiği ülkelerden projeyi küçümseyen propagandalar
yapılmaya başlandığına dikkati çekerek, "Bunlar olacaktır. Bunları
daha önce kendi otomobilimizi, kendi uçağımızı yapmaya çalıştığımız
dönemlerde de gördük. Toplumumuz artık bu türden haberlere,
propagandalara genelde fazla itibar etmemektedir. Bu tür haberler
moralimizi bozma, kendi teknolojimizi üretmekten, kendi
otomobilimizi, kendi uçağımızı yapma sevdamızdan vazgeçirme
çabalarıdır. Bunlar nafile uğraşlardır. Bu fırsatı heba edemeyiz.
Siyasi irade projeyi çok güçlü bir şekilde sahiplenmiştir. Ancak
yapılacak çok işimiz var. Bu türden haberlere aldırış etmeden
işimize bakmalıyız." ifadelerini kullandı.
- "Meslek liseleri ve mühendislik önem kazanacak"
Elektrikli yerli otomobilin üretilmesinin otomotiv yan sanayisine önemli etkileri olacağını aktaran Gümüş, bu kapsamda yeni istihdam alanları oluşacağını söyledi.
Gümüş, nitelikli iş kaynağının sağlanması için meslek
liselerinde, meslek yüksekokullarında yeni programların açılmasının
önemine işaret ederek, mühendislik eğitiminde ise bazı bölümlerin
müfredatlarının yenilenmesinin kaçınılmaz olduğunu belirtti.
Bu konularda yapılan lisansüstü çalışmaların da yoğunlaşacağını
dile getiren Gümüş, TEKDER’in bu konuda önemli çalışmaları olduğunu
ifade etti.
Gümüş, yerli otomobil üretiminde başarı sağlanmasının Türkiye'de bilimsel, teknolojik ve ekonomik olarak büyük gelişimlere de yol açacağını anlattı.
- Üretim yerinin belirlenmesi
Prof.Dr. Gümüş, üretimin yapılacağı yerin seçiminde teknolojinin tüm ülke sathına yayılmasının öncelenmesi gerektiğini aktararak, şöyle konuştu:
"Siyasiler fabrikanın kendi seçim bölgelerine kurulmasını hemşehricilik meselesi açısından isterlerken biz meseleye sosyal göstergeler, sosyal faydalar ve mühendislik çözümleri açısından bakmaktayız. Fabrikanın İzmir'de, Zonguldak'ta Adapazarı'nda kurulmasını sadece bölgenin çıkarları açısından değerlendirip tavsiyelerde bulunamayız. Bize göre bu tesis bir ilden fazla alana dağıtılmalıdır.
Belirli bölgelere dağıtılan üretim tesisleri lojistik köyler
vasıtasıyla ana montaj fabrikasına ürünlerini ulaştırabilmelidir.
Burada temel prensip montaj yapılacak tesisin seçileceği şehirde
bir liman olması ve bu şehirlerin birbirine raylı sistemlerle
bağlanabilmesinin mümkün olmasıdır. Fabrika üssünün kurulacağı
bölgenin Anadolu'da seçilmesi, Anadolu'nun dinamizminden istifade
edilmesini muhtemel bir kazanç olmasını sağlayacaktır."
Her ne kadar Adapazarı-Kocaeli ve Bursa üçlüsünde, otomotiv endüstrisine yönelik yetişmiş insan, yan sanayi, alt sektörler toplanmış olsa da bu otomotiv havzasına ilave edilen kazanımın aynı zamanda Anadolu’nun da kaybı olduğuna dikkati çeken Gümüş, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bu kazanımdan vazgeçemeyen yöneticiler sürekli yatırımları bu bölgelere kaydırarak ülkenin sanayi sosyolojisini bozmuşlardır. Bu açıdan konu ele alındığında güçlü bir irade ortaya koyabilecek biri bu döngüyü kırarak Anadolu'nun sahip olduğu dinamizmi otomotiv endüstrisine yönlendirebilecektir.
Sayın Cumhurbaşkanımızın bu iradeye sahip olduğunu düşünüyorum.
Anadolu'ya kurulan üniversiteler çok kısa zamanda rağbet görmeye
başlayacak ve bu sektörün ihtiyaç duyduğu yetişmiş elemanı ve
akademik kadroyu da yetiştirmeye başlayacaklardır. Bu sayede
batıdaki büyük merkezlere istihdam kaynaklı yapılan göçler büyük
oranda azaltılabilir."
Yorumlar