"Yaban Gölge" sergisi 16 Aralık'a kadar açık

"Biraz geriye dönüķ retrospektif bir sergi oluşu hem de başlığın yan anlamları sergimin fiziksel bütününe ve içeriğine uygundu. Yaban sözcüğünü önce kültüre ait bir olgu olarak 'yabancı' kavramı ile ilişkilendirebiliriz."

Google Haberlere Abone ol
"Yaban Gölge" sergisi 16 Aralık'a kadar açık

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Sanat Tasarım ve Mimarlık Fakültesi (STMF) öğretim üyesi Prof. Füsun Çağlayan'ın "Yaban Gölge" adlı kişisel sergisi, 16 Aralık'a kadar sanatseverlerle buluşacak.

Yeni tip koronavirüs tedbirleri kapsamında randevuyla eserlerin görebileceği sergi, F Sanat Galeri'de ziyarete açıldı.

AA muhabirine açıklamada bulunan sanatçı Çağlayan, "Yaban Gölge" sergisinde 2012'de Ankara'da Galeri Soyut'da sergilediği "Yaban" serisinden işlerle İstanbul'da ilk kez sergilemeye sunduğu resimlerin yer aldığını söyledi.

Çağlayan, son 3 senedir yapmış olduğu kalp- gölge serisinden de eserlerin sergide yer aldığını belirterek, "Biraz geriye dönüķ retrospektif bir sergi oluşu hem de başlığın yan anlamları sergimin fiziksel bütününe ve içeriğine uygundu. Yaban sözcüğünü önce kültüre ait bir olgu olarak 'yabancı' kavramı ile ilişkilendirebiliriz. Ayrıca kültürün üretim alanı olan kentsel yaşantının dışında bir yaşam alanı olarak, doğaya ve vahşi yaşama dair bir kavram da olarak ve benliğe dair bir metafor anlamında düşünebiliriz." dedi.

Çalışmalarımın oluşma sürecinde "kurgu ve doğaçlama" yöntemini kullandığına işaret eden Çağlayan, şöyle devam etti:

"Genel olarak soyut dışa vurumcu bir yöntemle çalışıyorum. Ancak yer yer figür, fotoğraf gibi farklı yöntemler ve medyumlar kullanırım. Atölyede belirgin bir üslubun ötesinde deneysel ucu açık bir bakış açısıyla ilerlemenin yeni çözümler üretmeye katkısı olur her zaman. 1990'lardan itibaren geriye dönük bir yol haritası belirtmem gerekirse mezunu olduğum Mimar Sinan Üniversitesi'ndeki sanatta yeterlik yaptığım zamanlardan itibaren tez konumla da ilişkili olarak fotoğraf- fotokopi ile ilişkili işler üretmeye başladım. Siyah beyaz fotoğrafın, fotokopilerdeki karbon etkileri ile soyutlanmış izleri, fotografik imgenin kısıtlı iki boyutlu lekeleriyle uzunca bir süre uğraşmama neden oldu. Ancak brandalar, tuval bezleri üzerine fırça ve yer yer serigraf tekniği ile yaptığım fotoğrafik imgenin kalıntıları siyah soyutlanmış iki boyutlu lekelere dönüşürken, eş zamanlı olarak rastlantısal lekeler ve dokular, jestuel hareketlerle tam kontrast bir tekniği ve yöntemi resmime dahil ettim. Yer yer el yazıları veya şablonlu yazılar, sanat uğraşım boyunca resmime eklendiler. Yazının plastik bir eleman olarak etkisini sorgulamanın da ötesinde, yazı resim ilişkisi bir sanat eğitimcisi olarak da üzerinde durduğum ve lisans üstü programda ders açtığım bir konudur."

Prof. Füsun Çağlayan, sanatında 2000'li yıllardan sonra tamamen lekesel, amorf bir yapı içine gizlenmiş imgesel soyutlamalar diyebileceği bir yöntem geliştirdiğini anlatarak, "Form değil gibi, ama üst üste eklenen lekesel parçalarla formu analiz eden bir yaklaşımla bitkiler, gül imgesi ve metaforu ile uğraştım. Kırmızı ve kan lekesi yıllarca tekrarladığım bir leith motifdir. Kan serisi yaşam ve ölüme dair tüm simgeleri ile birlikte kadın olmak ve toplumsal cinsiyetimizin rollerimizin sonuçları ile de ilgilidir." diye konuştu.

Pandemi sürecine rağmen yaşamak ve soluk almak için her koşulda sanata devam etmek zorunda olduklarını dile getiren Çağlayan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu konunun ayrıca uzunca bir süre tartışılacağı ve etkilerinin iz bırakacağı ortada. Ancak şimdi bu söyleşi için hızla söylenemeyecek kadar ağır travmatik bir durumun tam ortasındayız. Yine de sergim, F Sanat galeri yöneticilerinin desteği ve önerisi ile gerçekleşti. Motivasyon, moral verdiği gibi tüm çalışan ve emeğiyle yaşayan herkese umutla devam etme konusunda dirençli sağlıklı zamanlar diliyorum."

Kaynak: AA

Yorumlar