"Türkiye-Rusya-İran Üçlü Zirvesi"

- Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: (2) - "Türkiye, özellikle Suriye'nin siyasi, coğrafi ve sosyal bütünlüğü gerçek anlamda sağlanana kadar bölgedeki varlığını korumakta kararlıdır. Ülkemizin bekasına tehdit oluşturan yapıların, hudutlarımızın hemen ötesinde cirit atmasına müsaade edemeyiz" - "Amerika'nın 20 bine yakın tırı silah ve mühimmatla bölgeye göndermesi, 3 bine yakın kargo uçağını aynı şekilde bölgeye göndermesi bu terör örgütünün ne denli güçlendiğinin çok açık ifadesidir" - "Suriye rejiminin de göz yummasıyla, Fırat'ın doğusunda güçlenen terör örgütü sahadaki varlığını, yabancı güçlerin desteğiyle kalıcı hale getirmeye çalışıyor"

Google Haberlere Abone ol
"Türkiye-Rusya-İran Üçlü Zirvesi"

TAHRAN (AA) - Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye, özellikle Suriye'nin siyasi, coğrafi ve sosyal bütünlüğü gerçek anlamda sağlanana kadar bölgedeki varlığını korumakta kararlıdır. Ülkemizin bekasına tehdit oluşturan yapıların, hudutlarımızın hemen ötesinde cirit atmasına müsaade edemeyiz." dedi.

İran Liderler Konferans Salonu'nda Başkan Erdoğan, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani "Suriye" konulu "Türkiye-Rusya-İran Üçlü Zirvesi" başında açılış konuşması yaptı.

Erdoğan, "Bizler İdlib'e odaklanırken ve dünya gözlerini buraya çevirmişken, Fırat'ın doğusunda arzu etmediğimiz gelişmeler yaşanıyor." diyerek, birtakım yabancı güçlerin bölgede DEAŞ ile mücadele bahanesiyle attığı adımların, bambaşka bir istikamete yöneldiğinin gizlenemez bir gerçek olduğunu belirtti.

DEAŞ tehdidi ve tehlikesi kalmamış olmasına rağmen Amerika'nın bölgede bir diğer terör örgütünü güçlendirmeye devam etmesinden fevkalade rahatsız olduklarını vurgulayan Erdoğan, "Amerika'nın 20 bine yakın tırı silah ve mühimmatıyla bölgeye göndermesi, 3 bine yakın kargo uçağını aynı şekilde bölgeye göndermesi bu terör örgütünün ne denli güçlendiğinin çok açık ifadesidir. Suriye rejiminin de göz yummasıyla, Fırat'ın doğusunda güçlenen terör örgütü sahadaki varlığını, yabancı güçlerin desteğiyle kalıcı hale getirmeye çalışıyor." diye konuştu.

Erdoğan, bu durumun sadece Türkiye'nin milli güvenliğini ilgilendirmekle kalmadığını aynı zamanda Suriye'nin toprak bütünlüğüne ve geleceğine de tehdit oluşturduğunu kaydetti.

PYD-YPG dahil Suriye'den kaynaklanan terörün her türlüsüne ve Suriye'nin siyasi birliğiyle toprak bütünlüğüne kast eden bütün girişimlere ayrım yapmadan ortak tavır alınması gerektiğine işaret eden Başkan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Ülkenin bir bölümünde sergilenen hassasiyetlerin diğer bölümünde gösterilmiyor olması hem Suriye halkının hem de uluslararası toplumun burada verilen mücadeleye bakışını olumsuz etkiliyor. Türkiye, özellikle Suriye'nin siyasi, coğrafi ve sosyal bütünlüğü gerçek anlamda sağlanana kadar bölgedeki varlığını korumakta kararlıdır. Ülkemizin bekasına tehdit oluşturan yapıların, hudutlarımızın hemen ötesinde cirit atmasına müsaade edemeyiz. Tehdidin kaynağına ve boyutuna göre gereken adımları atmayı sürdüreceğiz. Biz Suriye'de, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararına uygun kalıcı bir çözüm bulunmasından yanayız. Bu bağlamda Birleşmiş Milletler Suriye Özel Temsilcisiyle iş birliği halinde Anayasa Komitesi'nin oluşumunun tamamlanmasına, serbest adil seçimler yapılması için şartların bir an önce hazırlanmasına önem veriyoruz."

- "Birinci derecede Rusya Federasyonu'na büyük görev düşmektedir"

Erdoğan, Suriyeli mültecilerin ülkelerine geri dönüşünün ve ülkenin yeniden inşasının ancak bu gelişmelerin ardından daha anlamlı bir şekilde ele alınmaya başlanabileceğine değindi.

Geri dönüş sürecinin gönüllülük esasına göre, uluslararası hukuka aykırı olarak ve Birleşmiş Milletlerle iş birliği halinde yürütülmesinin esas olması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, "Burada özellikle bir konuyu da gündeme getirmem gerekiyor. O da şudur; kimyasal silahların yasaklanması sözleşmesi 1915'te imzalanmış, 1997 kimyasal silahların yasaklanması örgütünün kurulması. Kimyasal silahlarla ilgili tavırlar koyuyoruz, doğrudur ve yerindedir. Fakat kimyasal silahlarla ölenlerin, öldürülenlerin sayısına baktığımız zaman orada bin, iki bin, üç bin, beş bin kişiyi görüyoruz. Ancak konvansiyonel silahlarla öldürülenlere baktığımız zaman orada on binler, yüz binler görüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Erdoğan, konvansiyonel silahlarla öldürülenlere karşı tavır almakta gecikildiğini ama kimyasal silahlara karşı tavır konulduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı:

"Neticesi ölüm olduktan sonra kullanılan kimyasal olsa ne fark eder, konvansiyonel olsa ne fark eder. Buna karşı bizim bu yıl Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda da bu işi gündeme getirmek suretiyle yeniden bunu güncellemenin, ortaya koymanın kimyasal, konvansiyonel buna karşı bir ortak tavır takınmanın ki burada birinci derecede Rusya Federasyonu'na büyük görev düşmektedir, zira Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde de Rusya Federasyonu'nun yer alması böyle bir kararın alınmasının da bana göre neticesini çok daha açık ve net hale getirecektir. Bu zirveden çıkacak sonuçların, Suriyeli kardeşlerimiz için hayırlara vesile olmasını ve Suriye'de barış ortamının tesisine katkıda bulunmasını temenni ediyorum. 12 maddelik bir sonuç bildirgesi var, bu bildirgeyle inanıyorum ki şu anda dünyanın da bugün Tahran bildirisi diyeceğiz. Tahran bildirisini herkes şu anda bekliyor ve bunun tesirini de inanıyorum ki göreceğiz."

Ruhani'ye gösterdiği misafirperverlikten dolayı şükranlarını sunan Başkan Erdoğan, "Bundan sonraki toplantıyı Rusya'da yapacağız. Rusya Federasyonu'ndaki yapılacak toplantıya da çok daha olumlu gelişmelerle gitmeyi temenni ediyorum." dedi.

(Sürecek)

Yorumlar