TRT baskınına 'içeriden' destek gelmiş

Muhafız alayı için hazırlanan iddianamede, 4 eski TRT çalışanının darbecilerle hareket ederek yardımda bulundukları yer aldı.

Google Haberlere Abone ol
TRT baskınına 'içeriden' destek gelmiş

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'ndaki faaliyetlere ilişkin hazırlanan iddianamede, 4 eski TRT çalışanının darbecilerle hareket ettiği belirtildi.

Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen iddianamede, şüphelilerden TRT spikeri Osman Orkun Kara, yapım ve yayın elemanı Baykal Alavant, yayın şefi Gökmen Sarmaşık ve Dış Yayınlar bölümünde görevli mühendis Yaşar Yüce'nin TRT'ye yapılan baskında darbecilerle hareket ettiği kaydedildi.

TRT'deki güvenlik kamerası görüntülerinin incelenmesinde, Dış Yayınlar 14 nolu güvenlik kamerasının saat 23.24'deki görüntülerinde şüpheli Baykal Alavant'ın, TRT'ye giren albay rütbesindeki askeri ve beraberindekileri karşılamak için koridora çıktığı belirtilen iddianamede, o sırada Osman Orkun Kara'nın stüdyoda bulunduğu, Dış Yayınlar 7 nolu güvenlik kamerasının saat 23.25'deki görüntülerinde ise albay rütbesindeki kişinin Alavant'ın sırtına dokunduğu aktarıldı. İddianamede, Yeni Haber Stüdyosu ara geçiş güvenlik kamerasının saat 23.23'deki görüntülerinde şüpheli Kara'nın herkes derdest edilmişken tek başına stüdyoya gittiği ifade edildi.

Şüpheli Kara'nın Dış Yayınlar 7 nolu güvenlik kamerasının saat 23.25'deki görüntülerinde de stüdyodan çıkarak, albay ve yanındaki teknik ekiple birlikte yürüdüğü kaydedilen iddianamede, Kara'nın Dış Yayınlar 11 nolu güvenlik kamerasının saat 23.26'daki görüntüsünde albay ve beraberindekilerle odaya girdiği, farklı bir açıdan yine saat 23.26'daki görüntüsünde de albay ve beraberindekilerle koridorda konuştuğu bildirildi.

Dış Yayınlar 7 nolu güvenlik kamerasının saat 00.12'deki görüntüsünde şüpheli Kara'nın koşarak stüdyodan çıktığı, Alavant ve Sarmaşık'ın da arkasından gittikleri belirtilen iddianamede, "Netice itibarıyla askerlerle birlikte hareket ettikleri, samimi diyaloglara girdikleri, askerlerin bulunmadığı ortamda kaçmayarak onları bekledikleri tespit edilmiştir." değerlendirmesinde bulunuldu.

TRT baskınında askerlere yardım eden kişilerin tespiti amacıyla güvenlik kamerası görüntülerinin TRT çalışanlarına gösterildiği ve Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi tarafından teşhis tutanağı hazırlandığı kaydedilen iddianamede, şu ifadelere yer verildi:

"Görüntüde mavi bereli iki askerin arkasında görünen gözlüklü, top sakallı sivil şahsın Dış Yayınlar bölümünde görevli spiker Osman Orkun Kara olduğu belirtilmiştir. Adı geçen şüphelilerin olay gecesi gerçekleştirdikleri eylemlere ilişkin TRT çalışanlarının ifadesi alınmıştır. Çalışanlar, Gökmen Sarmaşık'ın Baykal Alavant ve Osman Orkun Kara'nın yanına geçtiği, Sarmaşık'ın koridorda askerlere, Haber Devamlılık Stüdyolarının olduğu tarafı eliyle tarif ettiği, Kara'nın yeni aldığı ve askerler tarafından alınan cep telefonunu geri almak için askerlerin peşinden gittiği, o gece Kara, Sarmaşık ve Alavant'ın çok fazla sık görüştüğü, şahısların askerlerle ve askerlerin yanında gelen sivillerle çok fazla bir arada görülmediğini söylemiştir."

İddianamede, TRT Teftiş Kurulu Başkanlığı müfettişlerince alınan çalışanların beyanlarından güvenlik kamerası kayıtlarında yer alan 23.23'deki görüntüde askerlerin önünde giden elinde dosya, sırtında siyah çanta olan, siyah pantolonlu kişinin TRT Genel Müdürlüğü Dış Yayınlar bölümünde görevli mühendis Yaşar Yüce olduğunun anlaşıldığı kaydedildi.

Tanıkların Yüce'nin askerlerin yanında rahat tavırlarla ve samimi şekilde hareket ettiği ifadelerine de yer verildi.

Uzman çavuş Kurt TRT baskınını anlattı

Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı personeline ilişkin hazırladığı iddianamenin şüphelilerinden Uzman Çavuş Ömer Kurt, TRT baskınında yaşananları anlattı.

Kurt, iddianamede yer alan ifadesinde, 2007'den beri Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'nda manga komutanı olarak görev yaptığını, 15 Temmuz akşamı tatbikat bahanesiyle alaya çağrıldıklarını söyledi.

Bölük koğuşuna çıkıp hücum yeleğini giydiğini, silahlık katından MP5 aldığını, ardından alayda "iki bina arası" diye tabir edilen yere geçtiğini anlatan Kurt, burada askere mühimmat dağıtıldığını, uzman çavuşlara 3 adet dolu MP5 şarjörü verdiklerini söyledi.

Bu sırada söz konusu yere gelen Tabur Komutanı Binbaşı Fedakar Akça'nın "Prosedürü bırakın. Bir an önce hazırlanın" talimatı verdiğini aktaran Kurt, "Bu emir üzerine imza karşılığı mühimmat işi bırakıldı ve imzasız mühimmat dağıtıldı." dedi.

Alaydan iki otobüsle TRT binasına geçtiklerini anlatan Kurt, şöyle devam etti:

"TRT'ye bahçe kapısından girdik. Otobüslerden indiğimizde Anıl Binbaşı oradaydı. Ayrıca Üsteğmen Coşkun ve Bölük Komutanımız Recep Yüzbaşı da yanımızdaydı. O saate kadar biz TRT'ye gideceğimizi bilmiyorduk. Anıl Binbaşı bize 'Şarjör tak' komutu verdi ve biz şarjör taktık. Bahçede bulunan yol üzerinde yokuş yukarı yürümeye başladık. Bu sırada uçak ve helikopterler uçuyordu. Binanın köşesinde resmi özel harekat polisleriyle karşılaştık. Polisler bize 'Arkadaşlar şu an darbe yapıyorsunuz, çoluğumuz çocuğumuz var, yaptığınız şey yanlış, burayı terk edin' gibi şeyler söylediler. Bu sırada polislerden biri havaya ateş açtı.

Polisler bize 'Dışarı çıkın, burayı terk edin' dedi. Biz de durumu bilmediğimiz için 'Buraya tatbikat için geldik. Siz dışarı çıkın' dedik. Bu sırada bir yıl önce alay komutanımız olan ve Kosova'da görev yaptığını bildiğim Piyade Kurmay Albay Muhammet Tanju Poshor, Alay Komutan Yardımcısı Piyade Yarbay Ekrem Işık ve Uzman Çavuş Fatih Gazel askeri araçla yanımıza geldiler. Yurt dışında görev yaptığını bildiğim bir subayı o esnada olay yerinde askeri elbise ile görmek benim garibime gitti."

"Biri kadın 2 kişi bize yardım etti"

Askeri elbise giyen, başında yeşil veya mavi bere bulunan Poshor'un buradaki tüm rütbelilere komuta ettiğini anlatan Ömer Kurt, "Polislerle münakaşa etmeye başladılar. Piyade Uzman Çavuş Fatih Gazel, (Eski alay komutanı Albay Muhsin Kutsi Barış'ın postası) bizi galeyana getirmeye çalıştı ve bize hitaben polisler için 'Vurun bunları, öldürün' diye bağırmaya başladı. Biz polislerle kesinlikle bir münakaşa ve tartışmaya girmedik." diye konuştu.

Kurt, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Polislerle beraber oturmaya başladık. Polisler cep telefonlarından bize darbe olduğunu gösterdiler. Bu sırada helikopter, TRT binasının aşağı tarafına ateş etmeye başladı. Helikopter birkaç kez dönerek ateş etmeye devam etti. Durum biraz yatışınca bölük komutanımız bizi topladı, 55 kişi olarak nizamiyeden ayrıldık. Eymir Gölü'ne doğru yürümeye başladık. Tel çitlerin arasından Simpaş konutlarının önünden yürürken biri kadın 2 kişi yanımıza gelerek 'Biz size yardım edelim. Yukarı çıkmayın halk size zarar verebilir' dediler. Bölük komutanımız ve kadın şahıs bir araca binerek ileri doğru gidip orayı kontrol ettiler. Araç beyaz renkli cip türü bir araçtı. Geri döndüklerinde yolun güvenli olduğunu söylediler. ORAN'da Milli Savunma Bakanlığı lojmanlarına girdik. Bayan şahıs bize lojmanlara kadar refakat etti. Belinde silah vardı. Orada iki sivil otobüs vardı. 10-15 dakika sonra otobüslerle alaya gittik. Saat 05.00 gibi alaya 2 nolu nizamiyeden girdik. Silah ve mühimmatlarımızı teslim ettik."

Yorumlar