Cemil Ağacıkoğlu'nun üçüncü uzun metrajlı filmi "Tarla", 22.
Saraybosna Film Festivali'nde izleyiciyle buluştu.
Ulusal Tiyatro'daki gösterimin ardından AA muhabirine açıklamada
bulunan Ağacıkoğlu, ilk kez İstanbul Film Festivalinde gösterilen
filme izleyicilerin ilgisinin çok iyi olduğunu belirterek,
"Festivalde seyirciyle buluşması çok değerli benim için. Ben çok
mutluyum bu anlamda. İzleyicilerden aldığımız tepki son derece
olumluydu. Festival yöneticilerinden aldığımız tepkiler de son
derece güzeldi. " dedi.
Yönetmen Ağacıkoğlu, tefeci sorununun bir insanın hayatına
etkilerini ele aldığı filme ilişkin şunları aktardı:
"Aslında bence önemli olan şey, önce sizin kendi içinizde
filminizle barışık olmanızdan kaynaklanıyor. Çünkü siz filminizin
ne olduğunu kendi içinizde biliyorsunuz. Dolayısıyla bu tepkiler de
bence onun üstüne bir katma değer sağlıyor. Tabii ki kendinizi
mutlu hissettiriyor ama bence en önemli olan, oyuncuların ve
yönetmenin, film bittikten sonraki ruh halidir."
Filmde anlatılan aile ilişkilerine de değinen Ağacıkoğlu, "Benim
aile ilişkilerim bu filmdekinin tam tersi. Etrafımda gördüğüm
arkadaşlarımın ve yakın çevremin, aileleriyle olan durumunu
gördüğüm zaman her zaman kırıldım. Benim ailemle böyle bir
problemim olmadı. Dolayısıyla o gördüklerim beni çok etkiledi ve
belki de onlar için yaptım bu filmi. Bir mesaj mı derseniz, bence
evet bir mesaj, benim kendi içimde. Dolayısıyla belki bir etkisi
olur. Belki bugün bir tefecidir. Yarın başka bir şey olabilir. Her
şey değişebilir etrafımızda. Biz böyle anlatmaya çalıştık." diye
konuştu.
Cemil Ağacıkoğlu, filmde canlandırılan "Tarık" karakterinin içine
düştüğü durum, kardeşiyle yaşadığı sorunlar ve çaresizliğini çok
değerli bulduğunu aktardı.
- Ercan: "Seyirciler kadar, yönetmen ve oyuncu arkadaşlarımız da
filmi beğendi"
Filmde Tarık'ı canlandıran oyuncu Serkan Ercan ise seyircilerin
yanı sıra yönetmen ve oyuncuların da filmi çok sevdiğini dile
getirdi.
Ercan, Tarla'nın aile filmi olduğuna işaret ederek, "Aile filmi
olmasından dolayı tabii ki benim hayatımla bağdaşıyor ama ailesine
yakınlığı ve ailesiyle yaşadıkları konusunda çok bağdaştığını
söyleyemem. Tarık'tan daha yakınım aileme. Tarık, biraz işine
geldiği zaman ya da aileden kalan o tarlaya sahip olması
gerektiğinde ailesini hatırlıyor ve onların yanına yaklaşıyor.
Ailesi, özlediği, bir arada olmak istediği ve uzun zamandır
görüşmediği için görmek istediğini zannetse de, zorunluluktan oraya
gelişi var." ifadelerini kullandı.
Tarık'tan biraz daha farklı olduğunu ancak onu anlayabildiğini
sözlerine ekleyen Ercan, şöyle devam etti:
"Film bir yerden sonra kardeşlik ilişkisine dönüşüyor. Tarlayı
almak için gittiği ailesinin yanından, İstanbul'a kardeşiyle dönmek
zorunda kalıyor. O yolculuk, bir yandan aile ve kardeşlik
ilişkilerini, yaptıklarını, hayallerini ve işini sorguladığı bir
yolculuğa dönüşüyor. Sonunda da aslında, zor durumlara
düştüğümüzde, onların üstesinden gelmek için, göstermemiz gereken
çabayı en çok aile fertlerimiz ya da onlara olan yakınlığımızın
bize sağladığını biraz gösteriyor."
Serkan Ercan, rolünün keyifli olduğunu söyleyerek, "Batacak bir işe
hiç sahip olmadım ve nasıl bir psikoloji olduğunu bilmiyorum ama
etrafımda tabii öyle karakterler var. Zor durumlar tabii ama bir
şekilde onlarla empati kurup onları da anlamaya çalışıyorsunuz.
Öyle bir karakteri oynarken, onun güçlüklerini, zorluklarını
benimsemek, empati kurmak, anlamak durumundasınız. Karakter size
uzak olabilir ama karakteri iyi yansıtmak için bunlara ihtiyacınız
var. Ben biraz Tarık'ı anladım ve onun bu uzaklığını, sebeplerini
anlıyorum. Hatalar yapıyor ama yine de iyi şeyler yapmak isteyerek
yola çıkıyor. Kendi ailesinin daha iyi yerlere gelmesi için çaba
gösteriyor ama işler istediği gibi yolunda gitmiyor. Bu sadece
kendinden kaynaklanan bir şey de değil. Karakteri sevdim."
değerlendirmesinde bulundu.
Yönetmen ve oyuncular, gösterimin ardından seyircilerin sorularını
yanıtladı.
- Tarla
Serkan Ercan, Ilgaz Kocatürk, Kenan Bal, Hale Akınlı ve İlyas
Özçakır'ın rol aldığı filmin konusu kısaca şöyle:
"Hırslı ve biraz da hayalperest bir adam olan Tarık'ın işleri
planladığı gibi gitmez. Borç batağına girmiştir üstüne üstlük evine
ve işyerine haciz gelmiştir. Bu durum evliliğini de sarsmaktadır.
Borçlarını kapatmak için son çare olarak ailesinin sahip olduğu
tarlayı satmak ister. Baba evine gittiğinde babası biraz çekimser
davransa da annesi onu da ikna eder. Böylece tarlayı Tarık'a
vermeyi kabul ederler. Fakat küçük kardeşi Emre'yi de abisine
yardımcı olmak üzere, Tarık ile beraber İstanbul'a gönderirler. Bu
yolculuk ikisi için de hiç tahmin etmedikleri yeni kapılar
açacaktır."
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.
Yorumlar