Savaş Genç: Türkiye’nin demokrasi kültürü yok

Akademisyen ve gazeteci Savaş Genç, İsviçre’deki Zürih Üniversitesi'nde katıldığı söyleşide Türkiye'deki son gelişmeleri değerlendirdi.

Google Haberlere Abone ol
Savaş Genç: Türkiye’nin demokrasi kültürü yok

Akademisyen ve gazeteci Savaş Genç, İsviçre’deki Zürih Üniversitesi'nde katıldığı söyleşide Türkiye'deki son gelişmeleri değerlendirdi.

Profesör Katharine Prelicz-Huber’in sorularını cevaplayan Genç, "Sivil anayasa yazılıp temel reformlarla devlet şeffaf ve denetlenebilir hale getirilmediği sürece, bütün iktidar partiler zamanla otoriter yola gireceklerdi.” dedi. Konuşmacı, Adalet ve Kalkınma Partisinin kendi içine kapalı ve otoriter bir iktidar haline geldiğinin altını çizdi.

Vpod sendikası başkanı Profesör Prelicz-Huber’in sorularını cevaplayan siyaset bilimcisi Savaş Genç, şu ifadeleri kullandı: “Türkiye’nin maalesef demokrasi kültürü yok. Gelişmiş demokrasilerde ikili meclis vardır. Bir meclis milletvekillerinden ve diğeri senatörlerden oluşur. İki meclis birbirini dengeleyerek istikrar ve çok seslilik getirir. Türkiye’de senatörlerden oluşan bir meclis yok. Türk demokrasisinin ikinci ciddi problemi ise milletvekillerin parti lideri yönetimi tarafından belirlenmesi. Gelişmiş demokrasilerde siyasi partilerin il ve ilçe teşkilatları milletvekili adayların belirlenmesinde etkili olur. Türkiye’de ise milletvekili adaylarını parti yönetimi belirliyor. Bu sadece AKP’de değil bütün partilerde böyle.”

Zürih üniversitesinde yapılan söyleşide, Türk siyasetin son 12 yılını özetleyen akademisyen Genç, “AKP kurulduğunda siyasi partinin ötesinde bir oluşumdu. Eski vesayet rejiminden sıkılmış ve bunalmış olan bütün topluluklar AKP’yi destekledi. Eski İslamcılar, muhafazakarlar, Kemalist olmayan sosyal demokratlar, Kürtler, Hizmet Hareketi ve liberaller yer aldı. Parti, özgür çizgisiyle baskıcı rejime tepkili olanların sesi oldu. AKP’nin çizgisi ikinci dönemin sonuna kadar devam etti. O süreçte Başbakan kendine alternatif olabilecek siyasi aktörleri yanına alarak partiye dahil etti.” diye konuştu. Savaş Genç’e göre hükümetin Türkiye’ye en büyük iki katkısı ekonomik istikrar ve şehir, hastane ve okul gibi altyapıyı inşa etmesi oldu.

AKP hükümetinin üçüncü dönemini eleştiren akademisyen, “Türkiye’deki toplum kutuplaşmıştı. Erdoğan’a oy veren ve vermeyen yüzde 50’lik iki kesim vardı ve onlar birbirini hiç güvenmiyorlardı. Bu bölünmüş toplum Başbakanın işine yaradı çünkü onu istemeyen yüzde 50’lik kitle oyunu üç dört partiye veriyordu. Erdoğan, üçüncü dönem seçimlerine rakipsiz girdi ve seçimde çok başarılı oldu. Üçüncü dönemin en büyük vaadi sivil anayasa yapmak oldu. Anayasa komisyonu kurulunca ben MHP ile BDP’nin fikir ayrılıklarından dolayı anayasanın yapılamayacağından korkuyordum ama engeli AKP oluşturdu. Anayasanın yüzde 80’i hazırlandıktan sonra AKP başkanlık sistemine geçmeyi teklif etti ve çalışmaları durma noktasına getirdi. Nihayetinde de komisyon kaldırıldı ve anayasa çalışması iptal edildi.” değerlendirmesinde bulundu.

Profesör Katharine Prelicz-Huber’in sorularını cevaplayan Genç, “Türkiye’de insan hakları, ifade özgürlüğü ve benzeri temel hürriyetler teorinin ötesine geçemiyor. Pratik hayatta büyük sorunlar yaşanıyor. Alevilere temel özgürlükleri hâlâ verilmedi. Kürtlere hakların bir kısmı tanındı ama henüz toplumun tam anlamıyla hazmedemediğinden şüpheleniyorum. Yaklaşık bir yıldır barış süreci devam ediyor. Ben barış sürecine girildiğinden çok memnunum. Barışçıl yollarla çözüm bulmaktan başka çare yok. Barış süreci hakkında çok az sayıda kişinin haricinde kimsenin bilgisi yok. Şeffaf olmayan bir süreç yaşıyoruz. Nelerin konuşulduğunu bilmediğimiz için sürecin nasıl ilerleyeceğini de bilemiyoruz.” yorumunda bulundu. CİHAN

Yorumlar