"Mesajlaşma programları aile içi dayanışmayı artırıyor"
- Akıllı telefon ile bilgisayarlar üzerinden anlık mesajlaşma ve görüntülü konuşma imkanı veren programların, aile, akraba, komşu ve çalışanlar arasında iletişim ve dayanışmayı arttırdığı belirlendi
- Üsküdar Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Akgül:
- "Aile üyeleri için bu bir fırsattır. Aynı mekanı paylaşmayan aile üyeleri birbirinden haberdar olarak birbirleriyle daha güçlü bağlar kurabilmektedirler"
- Dijital Marka Stratejisti Şalcıoğlu:
- "Uzmanlar da bu programların iletişimi hızlandırdığını ve dayanışmayı arttırdığını düşünüyor"
İSTANBUL (AA) - İZZET TAŞKIRAN - Akıllı telefon ve bilgisayarlar
üzerinden anlık mesajlaşma ve görüntülü konuşma imkanı veren
programların, doğru ve etkin kullanıldığı takdirde aile, akraba,
komşu ve çalışanlar arasında iletişimi sağlayarak, dayanışmayı
arttırdığı belirlendi.
Söz konusu programlar üzerinden açılan çeşitli gruplara katılan
kişiler, böylece mekan ve zaman sınırı olmaksızın birbiriyle
kolayca iletişime geçebiliyor. Mesajlaşma ve görüntülü programlar
sayesinde günün her saati haberleşen kişiler arasında dayanışma ve
sosyal bağlar da artıyor.
Üsküdar Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr.
Ömer Akgül, hayatta her riskin bir fırsatı barındırdığını söyledi.
Akgül, akıllı telefonların kullanımıyla yaygınlaşan anlık
mesajlaşma uygulamalarının, bilinenin aksine aile içi dayanışmayı
ve iletişimi güçlendirdiğine dikkati çekerek, "Bir kişi, ailesiyle
yüz yüze vakit geçiremediği durumlarda sanal bir diyalog
sürdürmektedir. Bununla birlikte aile üyeleriyle mekan birlikteliği
olmadığı durumda da kişiler mesajlaşma programı sayesinde iletişim
kurabiliyor." dedi.
Bu tür uygulamalar sayesinde yüz yüze olunamayan durumlarda da aile
üyelerinin birbirleriyle iletişimi sürdürebildiğini, böylece
çeşitli dayanışma örneklerinin oluştuğunu anlatan Akgül,
teknolojiyi kullanma şeklinin zaman zaman bir risk haline de
dönüşebildiğini hatırlattı.
Akgül, aileyle nitelikli vakit geçirilmesinin çok önemli olduğunu
kaydederek, şöyle konuştu:
"Aile üyelerinin birlikteyken yüz yüze görüşme ve iletişim kurma
fırsatını en iyi şekilde değerlendirmesi beklenmektedir ama yüz
yüze etkileşim kurmaya niyeti olmayan aile üyelerinin,
telefonlarından anlık mesajlaşma programlarını kaldırdığınızda bile
oyalanacak başka şeyler bulma eğilimi olacağı düşünülmektedir. O
yüzden, kişilerin programlarına sınır getirmeyle değil ailecek
vakit geçirmenin anlam ve önemine dair motivasyonlarını
güçlendirmek, anlık mesaj uygulamalarının daha sağlıklı
kullanılmasını sağlayacak yöntemlerden birisi."
Anlık mesajlaşma programları sayesinde iletişim kurmanın nicelik
olarak arttığına dikkati çeken Akgül, şunları söyledi:
"Aslında aile üyeleri için bu bir fırsattır. Aynı mekanı
paylaşmayan aile üyeleri birbirinden haberdar olarak birbirleriyle
daha güçlü bağlar kurabilmektedirler. Anlaşılacağı üzere anlık
mesajlaşma programları iletişimi niceliksel olarak güçlendirmişken,
niteliksel olarak zayıflatmıştır. Bunun için anlık mesajlaşma,
sosyal medya programlarının, internet ile televizyon
kullanımlarının, sadece ve sadece yüz yüzeyken kurabileceğimiz
nitelikli ve kaliteli ilişkilerimizin önüne geçmesini engellemek
için en büyük sorumluluk, kullanıcıların alışkanlıklarını gözden
geçirmesiyle tamamlanacaktır. Hatırlanması gereken 'o an' bir kez
daha yüz yüze yaşanamayacak, zaman akıp geçecektir. Aile en kalıcı
olandır. Aileyi tercih etmek her zaman kazandıracaktır. Mesaj daha
sonra, acil bir durum olmadığı müddetçe atılır veya
okunabilir."
- "Habersiz kalma kaygısı artıyor..."
Ömer Akgül, sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla, gelişmeleri kaçırma
endişesi ile habersiz kalma kaygısı olarak ifade edilen nomofobinin
de gittikçe arttığını söyledi.
Kişilerin ekranı kontrol etme ihtiyaçlarını gideremediği takdirde
özel ve iş hayatların da da sorun yaşayabileceklerini anlatan
Akgül, "Kişilerin kullanım alışkanlıklarının önceliklere göre
düzenlemesi, hareket zamanı etüdünü doğru yapması gerekmektedir."
ifadelerini kullandı.
Dijital Marka Stratejisti Kalust Şalcıoğlu ise sosyal medya ile
akıllı telefonların arkadaşlık ve aile ilişkilerine olumlu
etkilerinin olduğunu belirtti.
Dünya genelinde en çok bilinen mesajlaşma programının "WhatsApp"
olduğunu hatırlatan Şalcıoğlu, uzmanların görüşlerinin de bu
programların iletişimi hızlandırdığı ve dayanışmayı arttırdığı
yönünde olduğunu kaydetti.
Şalcıoğlu, uzakta yaşayan aile üyeleri ile sitelerde yaşayan
komşular arasında akıllı telefonlara kurulan mesaj gruplarıyla
iletişim sağlandığını dile getirerek, "Örneğin apartmanla ilgili
her bir konuda, fikir alışverişinde tek tek kapıları çalıp
konuşmak, konuşulanları diğer sakinlere anlatmak, ara ara apartman
toplantıları düzenlemek, şehir hayatında zor olabiliyor. Şimdi
hemen hemen hepimizin elinde olan akıllı telefonlardaki söz konusu
uygulamada, bir grup kurup tüm apartman rahat rahat
haberleşebiliyorsunuz." değerlendirmesini yaptı.
Ebeveynlerin de çocuklarıyla gün içinde bilgisayar ya da telefonla
görüntülü görüşme yapabildiğine dikkati çeken Şalcıoğlu, sadece
sesli iletişim aracı olarak gündelik hayata giren cep
telefonlarının yerini, mesajlaşma uygulamalarının aldığını
söyledi.
Kalust Şalcıoğlu, iş yerinde çalışanların kendi aralarında
mesajlaşma uygulamasını sıklıkla kullandığını ifade ederek, fikir
alışverişlerinde mesafelerin kısaldığını, grup içerisinde yazılı
metin, ses, görüntü dosyalarının paylaşılması ile iş hayatının daha
verimli bir hale geldiğini sözlerine ekledi.
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.
Yorumlar