Manifest kodları günah mı? İslamda yeri var mı?

Manifest kodları günah mı veya sayılarla dileklerde bulunmak, bir şey talep etmek günah mı dinde yeri var mı? İslam dini numeroloji veya manifest gibi ritüellere nasıl yaklaşmaktadır? İşte cevabı:

Google Haberlere Abone ol
Manifest kodları günah mı?

Manifest kodları günah mı? İslam dininde manifest kodlarının yeri var mı sayılarla veya numeroloji gibi sistemlerle taleplerde bulunmak, dua etmek veya dilekte bulunmak var mı veya karşılığı nedir? Numeroloji veya sayılar bilimi İslam dininde var mı? Bu konuda diyanet veya fetva makamları ne diyor?

Manifest kodları günah mı?
Manifest Kodları konusu her zaman dikkat çekmiştir.

 

Manifest kodlarla talepte bulunmak veya numeroloji ile dilekte bulunmak gibi konularla ilgili Sorularlaİslamiyet platformunun verdiği bir cevap var.

Bu cevap umarım aradığınız sorunun cevabıdır?

Sorularla İslamiyet'te konuyla ilgili sorulan soru şu şekilde: İslami açıdan nümeroloji, sayılar bilimi var mıdır?

Aynı zamanda, "Manifest kodlar günah mı?" sorusunun da cevabını oluşturan cevap ise şu şekilde:

İslam’da nümerolojinin bir bilim dalı olarak nasıl yer ettiğini söylemek kolay değildir. Zira bu gibi ilimlerin bir bilim dalı olarak algılanması, çok sonradan söz konusu olmuştur.

İslam alimlerinin, yerine göre sayılara ve sayılardaki tevafuklara kıymet verdikleri bilinmektedir. (Burada Batınicilik oynayan Huruficileri konunun dışında tutuyoruz).

Özellikle, İslam’ın temel vecibelerinde sayıların yer almış olması, sayılara yönelik olumlu bir algının oluşmasına katkı sağlamıştır. Mesela, günlük farz namazların sayısının on yedi olması, namazlardan sonraki tesbihlerin 33’er olması, Hac menasikin yedişer sayılarla tespit edilmesi, orucun bir ay (yirmi dokuz-otuz gün) olarak sınırlandırılması, nakitle ilgili zekâtın kırkta bir olarak belirlenmesi gibi en önemli ibadetlerin sayılarla ifade edilmiş olması, İslam alimlerinin dikkatinden kaçmamış ve bunların mutlaka belli hikmetlerinin olduğunu düşünmeye sevk etmiştir. Bu cümleden olarak;

- Abdullah b. Mesud şöyle diyor:

"Besmelenin harfleri, cehennem zebanilerinin sayısı kadar olup on dokuz tanedir. Dolayısıyla, bu on dokuz zebaniden kurtulmak isteyen, on dokuz harfli besmeleyi okusun. Bunu okuyan kimse için Allah, bu harflerden her birisini, bir zebaniye karşı bir zırh yapar. Cehennem meleklerinin kendileri de bütün işlerini besmele çekerek yaparlar. Bütün güçlerini de besmeleden alırlar." (Kurtubi, 1/92).

Görüldüğü gibi, İbn Mesud, sayısal bir tevafuk tablosuna göre bir tefsir yapmıştır. Aslında bu çeşit tefsirler, merfu olarak, yani Hz. Peygamber (asm)'den öğrenilerek yapılır. Çünkü gaybi bir mesele olan zebanilerin durumunu ve besmele ile ilgilerini başka şekilde kesin olarak bilmek imkânsızdır.

İbn Atiyye ve Savi gibi müfessirlerin anlattığına göre, Kadir suresinde Ramazan ayının günleri sayısı kadar; otuz adet kelime yer almıştır. Bu kelimelerden Kadir Gecesi'ne ait bir zamir olan “Hiye“ edatının, surenin 27. kelimesi olarak zikredilmesi, Kadir Gecesi'nin Ramazanın 27. gecesinde olacağına bir işaret sayılmıştır. [Kurtubi, a.y; Savi (Celaleynle birlikte), 4/339]

- Bazı alimlere göre “Kadir Gecesi“ anlamındaki “Leyletü’l-kadr“ terkibinin dokuz harfi vardır ve bu terkip surede üç defa tekrarlanmıştır. 3x9 = 27 yapar. Bu tevafuk da Kadir gecesinin, Ramazanın 27. gecesinde olduğunu gösterir.(Savi tefsiri, a.y)

“Doğrusu Allah, kullarının nezdinde ne var, ne yoksa her şeyi ilmiyle ihata etmiş, her şeyi 'aded' olarak bir bir saymıştır.” (Cin, 72/28) mealindeki ayette, her şeyin sayıldığı ifade edilmiştir. Sayılan “her şey” arasında Kur’an’ın ayet, kelime ve harflerinin de olduğunu düşünmek, ayetin geniş ifadesine daha uygundur. Çünkü Kur’an’da bir “şey”dir.

KUR'AN-I KERİM'DE SAYILARIN ÖNEMİ 

Kur'an-ı Kerim'in pek çok açıdan mucizevi yönleri olduğu gibi, kelimelerinde, cümlelerinde ve nazmında da birçok harikalar vardır. Madem ki Kur'an'ın ayet ve kelimelerinin gösterdiği hakikatlerde mucize izleri vardır, elbette o ayet ve kelimeleri teşkil eden harflerinde de onun mucizevî işaretleri olacaktır.

Kâinat çapında kendini gösteren kudret sıfatının kelimeleri olan moleküller ve harfleri olan atomlar, Allah'ın birliğini ve sonsuz kudretinin mucizelerini gösterdiği gibi, kelam sıfatından gelen Kur'an'ın moleküller hükmünde olan kelimeleri ve atomlar hükmünde olan harfleri de elbette çok mânidar icaz işaretlerini göstereceklerdir.

Çünkü Kur'an her şeyi kuşatan bir ilimden geldiği için, ifadesinden anlaşılabilen bütün manalar kastedilmiş olabilir. İnsanların cüz'i ve dar havsalasından çıkan ifadeleriyle kıyaslanamaz. Müfessirlerin binler hakikatları ifade eden tefsirleri bunun delilidir. Bununla beraber onların açıklayamadıkları Kur'an'ın daha pek çok hakikatları, özellikle, harflerinde ve sarih manasından başka işari manasında pek çok mühim ilimler vardır. (B. Said Nursi, Zülfikar -Osmanlıca-, s.533).

Kur'an'ın en önemli bir maksadı, kendi semavî kimliğini ispat etmektir. Bu ispat yollarından biri ise, Kur'an'da Allah'ın sonsuz ilminin yansımalarını göstermektir. Sonsuz ilmin yansımalarını göstermenin en önemli yollarından bir de, insan aklının çok üstünde kendini gösteren sayısal i'caz tablolarıdır.

Kur'an-ı Hakim, bu sayısal tabloları,

"Allah onların nezdinde olup bitenleri -ilmiyle- çepeçevre kuşatmış ve her şeyi bir, bir saymıştır." (Cin, 72/28) mealindeki âyetin ifade ettiği yüce mânâyı hal diliyle / uygulamalı olarak gözler önüne sermektedir.

Allah'ın, sonsuz ilmiyle her şeyi nasıl kuşattığını ve her şeyi nasıl bir bir saydığını gösteren tevafuk tablolarını ve kelimelerin aritmetik değerlerinin Kur'an nazarındaki değerini anlamak için Kur'an'ın kendisine bakmak yeterlidir.

Yüzlerce misalden şimdilik bu konuya ışık tutacak bir- iki misâlle yetineceğiz:

a. Abdullah İbn Mesud şöyle diyor: "Besmelenin harfleri, Cehennem zebanilerinin sayısı kadar olup 19 tanedir. Dolayısıyla, bu 19 zebaniden kurtulmak isteyen, 19 harfli besmeleyi okusun. Bunu okuyan kimse için Allah, bu harflerden her birisini, bir zebaniye karşı bir zırh yapar. Cehennem meleklerinin kendileri de bütün işlerini besmele çekerek yaparlar. Bütün güçlerini de besmeleden alırlar." (Kurtubi, 1/92).

Görüldüğü gibi, İbn Mesud, sayısal bir tevafuk tablosuna göre bir tefsir yapmıştır. Aslında bu çeşit tefsirler, genellikle Hz. Peygamber (asm)'den öğrenilen bilgilere dayanır. Çünkü, gaybi bir mesele olan zebanilerin durumunu ve besmele ile ilgilerini başka şekilde kesin olarak bilmek imkânsızdır.

b. İbn Atiyye ve Savi gibi müfessirin anlattığına göre: Kadir Suresinde Ramazan ayının günleri sayısı kadar; otuz adet kelime yer almıştır. Bu kelimelerden Kadir Gecesi'ne ait bir zamir olan "Hiye/o" edatının, surenin 27. kelimesi olarak zikredilmesi, Kadir Gecesi'nin Ramazanın 27. gecesinde olacağına bir işaret sayılmıştır.[Kurtubî, a.g.y; Savi (Celaleyn ile birlikte), IV/339].

Bazı alimlere göre "Kadir Gecesi" anlamındaki "Leyletü'l-kadr" terkibinin 9 harfi vardır ve bu terkip surede üç defa tekrarlanmıştır. 3x9=27 yapar. Bu tevafuk da Kadir Gecesi'nin, Ramazanın 27. gecesinde olduğunu gösterir. (Savi tefsiri, a.g.y).

Yorumlar