Klasik çocuk yazarlarının inanılmaz hayatları

En ünlü çocuk klasiklerinin yazarlarının bilinmeyen hayatları. 9 klasik çocuk romanının yazarını tanımak ister misiniz? İşte en meşhur çocuk klasiklerinin yazarları hakkında bilinmeyenler.

Klasik çocuk yazarlarının inanılmaz hayatları - Sayfa 1

1. Hans Christian Andersen (1805 – 1875) – Andersen Masalları

O, akıl hastası bir büyükbabanın torunu, ayakkabı tamircisi bir baba ile çamaşırcı alkolik bir annenin her daim hayaller kuran oğluydu. Fakir evlerinin duvarları arasında aynı hikayenin hem uşağı, hem kralı, hem prensi oluyordu. Komşuları olan papazın kütüphanesinden bol bol yararlanıyor, kitaplar alıyordu. Ama hayal gücünü asıl uyaran kişi babasıydı.

Klasik çocuk yazarlarının inanılmaz hayatları - Sayfa 2

Her gece yatağının yanında ona La Fontaine’den masalları, Binbir Gece Masalları’nı okurdu. Ama 11 yaşında babasını kaybetti. Annesiyle temizlikçilik, çamaşırcılık yaparak geçindiler. 14 yaşında ise Kopenhag’a gitti. Kopenhag’da dansçı olmayı denedi, sonuç hüsrandı, çünkü yeteneği yoktu. Oyunculuğu denedi küçük rollerde, söylenenlere bakılırsa bu bakışlar ve uzun boyuyla ondan asla oyuncu olmazdı. Pes etmedi.

Klasik çocuk yazarlarının inanılmaz hayatları - Sayfa 3

17 yaşında yazdığı bir oyunu bir dergi tarafından yayınlanması ile bu yetenekli gence Kopenhag Üniversitesi burs sağladı. Sadece oyun değil, şiirler de yazıyordu. Hep beklediği başarıyı, “Holmen Kanalı’ndan Amager’in Doğu Noktasına Yürüyüş” adlı eserinin çok satmasıyla yakaladı. Kopenhag sınırları içinde ünlüydü artık.

Klasik çocuk yazarlarının inanılmaz hayatları - Sayfa 4

Andersen kraldan yurtdışına çıkmak için izin istedi. Paris’ten başladı, İtalya, Prag diye devam etti. 12 yıl sonra ülkesine dönünce romanları dışında, birçok masalıyla her kesimden alkış topladı. Eserleri Almanca, Fransızca’ya çevrildi. Asıl ününü 1835’de basılan içinde “Kibritçi Kız”,“Güzel Prenses ve Bezelye”, “Küçük Deniz Kızı” gibi masalların bulunduğu Çocuk Masalları kitabıyla sağladı. Bildiğimiz diğer önemli masalları “Parmak Çocuk”, “Sinderella”, “Kurşun Asker”, “Çirkin Ördek Yavrusu”dur. Ülkesinde bir müddet kaldıktan sonra yine kraldan izin alarak Fransa, Almanya, İtalya’ya gitti. Hep görmek istediği Atina ve İstanbul’a da geldi. Bu geziden 2 yıl sonra yazdığı “Bir Şairin Çarşısı” adlı kitabı ile Kapalıçarşı, Üsküdar, Galata’daki Mevlevihane, Boğaziçi’ni, o dönem İstanbul’unu tanıttı.