Kılıbık ne demek, TDK kelime anlamı nedir?

Kılıbık ne demek, TDK'ya göre kılıbık kelimesinin anlamı nedir? Kemal Sunal'ın aynı isimli filmi nedeniyle sık sık duyulur olan kelimenin anlamını pek çok kimse bilmez.

Google Haberlere Abone ol
Kılıbık ne demek, TDK kelime anlamı nedir?

Anadolu'da bir zamanlar çok sık kullanılan bir ifade olan "kılıbık" kelimesi şimdilerde neredeyse artık unutulur oldu. Çünkü, toplum yapısının değişmesi, insanların zihin dünyasındaki değişimler, eskiden ayıp ya da hoş karşılanmayan durumları şimdi normal bir hale getirmiş olabiliyor. Eskiden karı koca arasındaki ilişkilerde toplum baskısı ön plandayken şimdilerde ise daha farklı ölçütler söz konusudur.

Eskiden karısına evde yardım eden veya onunla ev işleri yapan birisine "kılıbık" denilirdi. Karısından korkan onun her dediğini yapan erkeklere de öyle bir sıfat takılırdı. Ancak günümüzde ev işlerini eşler arasında paylaşmak "medeni bir hareket" olarak algılanıyor. Peki, kılıbık ne demek, Türk Dil Kurumu'na göre kılıbık kelimesinin anlamı nedir?

Türk Dil Kurumuna göre sıfat olan kılıbık kelimesinin anlamı şöyledir: 

Karısının baskısı altında bulunan (erkek), karısı köylü, kazak karşıtı olan kimse demektir. Örnek kullanım olarak ise Etem İzzet Benice'nin şu cümlesi verilebilir: Onu da kılıbık bir koca gibi kukla yapar oynatırım.

Tanımdan da anlaşıldığı üzere, eşinin her dediğini yapan kimseler için kılıbık ifadesi kullanılır. Eskiden "eşinin dedidiğini yapan erkeklere" iyi gözle bakılmazdı. Ancak geldiğimiz çağda, eşinin haberi olmadan iş yapmak "görgüsüzlük" olarak karşılanır. Hatta kanunlarda yapılan değişikliklerde bile artık eşlerin rızası olmadan, izni olmadan koca sahip olunan mallardan herhangi birisini satışa çıkaramıyor. Bu nedenle kanunla eşinin dediğini yapmak zorunda bırakılmış durumdadır. 

Özellikle de Türkiye'de son yıllarda kadına yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla yapılan pekçok düzenleme bu konuyu tartışılır hale getirmiş durumda. Örneğin İstanbul Sözleşmesiyle kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi için getirilen düzenlemelerin aynı zamanda ailelerin parçalanmasına neden olduğu ileri sürülür. Pekçok kesim, İstanbul sözleşmesinin erkeğin evdeki hakimiyetini sona erdirdiğini, aile mefhumunu ortadan kaldırmaya yönelik bir girişim olduğunu savunur.

 

Yorumlar