İnsuyu'nun bilinmeyenlerini keşfe çıktılar

- Doğa ve macera tutkunu 27 üniversite öğrencisi, Türkiye'nin turizme açılan ilk mağarası olarak bilinen İnsuyu'nun bilinmeyen noktalarını keşfediyor - Hacettepe Üniversitesi Mağara Araştırma Kulübü üyesi Mehmet Çolak: - "Yeni açılan kollar var, tekrardan mağaranın haritalanması gerekiyor. 2016 yılında yaptığımız haritalamada mağaranın uzunluğu toplamda 13 bin metreye çıkmıştı. Bu yıl görüyoruz ki mağaranın uzunluğu daha çok artmış" - "HÜMAK olarak yaptığımız çalışmalar mağaracıların kullandığı harita literatürüne giriyor. Ayrıca yaptığımız haritalar Hacettepe Üniversitesi tarafından yayınlanıyor"

Google Haberlere Abone ol
İnsuyu'nun bilinmeyenlerini keşfe çıktılar

BURDUR (AA) - BİLAL ALTIOK - Doğa ve macera tutkunu 27 üniversite öğrencisi, Türkiye'nin turizme açılan ilk mağarası olarak bilinen İnsuyu'nun bilinmeyen noktalarını keşif yolculuğuna çıktı.

Hacettepe Üniversitesi Mağara Araştırma Kulübüne (HÜMAK) üye 27 öğrenci, Burdur kent merkezine 13 kilometre uzaklıkta Sarpgüney Tepesi'nin kalkerli yamaçlarında yer alan, kalsit kristal doğal oluşumlarıyla mağaracılar ve turistlerin ilgisini çeken İnsuyu'nu keşfediyor.

Sosyoloji, biyoloji, jeoloji ve nükleer enerji mühendisliği bölümü öğrencileri, mağaranın yakınında 3 günlük kamp kurdu. Mağaracı öğrenciler tulum, çizme ve baret giyerek başlarında taktıkları karpit lambalarıyla dokuzar kişilik gruplarlar halinde on üçer saatlik periyotlarla mağarada kaldı.

İnsuyu'nun gizemli dehlizlerinde yürüyen, zaman zaman tırmanış yapan, bazen de su botu kullanarak ilerleyen öğrenciler, mağaranın daha önce gidilemeyen yeni açılan kollarına ulaştı, uzunluk ölçümledi, su seviyesini, canlı ve bakteri aktivitesini gözlemledi.

Etkinliği spor ve macera amaçlı gerçekleştiren öğrencilerin mağarada yaptıkları gözlem ve incelemeler sonucu elde ettikleri veriler ise bilimsel mağara araştırmalarına veri altlığı olarak kullanılıyor.

- "Daha önce girilmemiş kollara girdik"

Mehmet Çolak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2016 yılında İnsuyu'nda haritalama faaliyetine katıldığını, iki yıl sonra tekrar mağarayı gözlemlemek ve araştırma yapmak için geldiğini belirtti.

Su seviyesini, yeni açılan kolları, ne durumda olduğunu gözlemlemek ve mağarayı bir nevi yeniden keşfetmek için burada olduklarını aktaran Çolak, "Yeni açılan kollar var, daha önce girilmemiş kollara girdik. Su seviyesi ise bin 130 rakım seviyesine düşmüş, tekrardan mağaranın haritalanması gerekiyor." dedi.

2011 yılında yapılan çalışmalarda mağaranın 9 bin metre uzunlukta olduğunu vurgulayan Çolak, "2016 yılında yaptığımız haritalamada mağaranın uzunluğu toplamda 13 bin metreye çıkmıştı. Bu yıl görüyoruz ki mağaranın uzunluğu daha artmış, içeride yaklaşık 750 metrelik bir alanı botla geçtik." bilgisini verdi.

- Veriler harita literatürüne giriyor

Çolak, HÜMAK olarak yaptıkları çalışmaların mağaracıların kullandığı harita literatürüne girdiğini söyledi. Ayrıca yaptıkları haritaların Hacettepe Üniversitesi tarafından yayınlandığına dikkati çeken Çolak, Türkiye'deki diğer mağara kulüpleriyle ortak çalışmalar ve yayınlar yaptıklarını anlattı.

Mağaranın çevresinde bulunan sondaj kuyularının su seviyesini düşürdüğünü öne süren Çolak, "İnsuyu Mağarası su seviyesi bakımından kötü durumda. Kurak bir dönem geçiriyor. Büyük göl dediğimiz turistlik gezi kısmındaki göl dahi kurumuş. Su seviyesi mağaranın alt kısımlarına çekilmiş. İki yılda yaklaşık 30-40 metre su seviyesi düşmüş durumda." saptamalarını yaptı.

- "Mağaranın içinde ilerledikçe dışarıyla iletişiminiz zorlaşıyor"

İnsuyu'nun Türkiye'nin en uzun mağarası olma yolunda ilerlediğini vurgulayan Çolak, şöyle konuştu:

"Mağaracılık dünyada en riskli sporlardan biri. Riskleri çok fazla, mağaranın içinde ilerledikçe dışarıyla iletişiminiz zorlaşıyor. Kesintisiz iletişim kurmak için özel telsizler veya telefon hattı döşemek gerekiyor ancak öğrenci bütçesiyle ve okulun verdiği desteklerle bu telsizleri elde edemiyoruz. Bunların yerine bizim şöyle bir tekniğimiz var. Mağaraya diyelim 8 kişi girdik, içeride herhangi bir sakatlanma veya risk durumunda 3 kişi çıkıp dışarıdakilere haber veriyor. İçerideki ekip tamamen mahsur kaldığında ise dışarıdakiler bizim belirttiğimiz saatte çıkmadığımızda sarı alarma geçiyor. Belirttiğimiz süreyi aşan ikinci saatte hala içeridekilerden haber alınamazsa kırmızı alarma geçip kurtarma faaliyetlerine başlıyor."

- "Mağarada ışık çok önemlidir"

Jeoloji mühendisliği öğrencisi Bahadır Seçen, ise aralarına yeni üyelerin katıldığını, bu aktivitenin onlar için de eğitim olduğunu ifade ederek mağaracılığın Türkiye'de yaygın olmadığını söyledi.

Topluluk olarak amaçlarından birinin de mağaracılığı sevdirmek olduğuna işaret eden Seçen, şu değerlendirmeyi yaptı:

"İnsuyu yatay özellikli bir mağara olduğu için daha çok yürüyüş yapıyoruz ancak bu yürüyüşü yaparken belli başlı teknikler var. 3 noktanın temas etmesi, kaya düşürmemek gibi, yer yer kaya tırmanışları da yapıyoruz. Ekipman olarak olmazsa olmazımız baretlerimiz bunun yanında ışığımız, tulumumuz, botumuz. Mağarada ışık çok önemlidir. Bu işle profesyonel uğraşmayan kişiler, mağaralara telefon ışığıyla bir girip bakayım derse ışığı söndüğü noktada hiç bir şey göremez ve kazalar daha çok bundan kaynaklanır."

Seçen, dokuzar kişiden oluşan her grubun 13 saat içeride kalacağına dikkati çekerek "13 saat içeride kalmamızın sebebi de çok fazla yeni kol açıldığı için bunları incelememiz gerekiyor. Hem de bu spora yeni başlayan arkadaşlarımızın eğitimlerine katkı olması için içeride uzun süre duracağız." dedi.

- "İnsuyu'nda olmaktan dolayı mutluyum"

Henüz 1 yıldır mağaracılık yapan Seher Acer ise şunları söyledi:

"İlk kez içinde su olan bir mağaraya giriyorum. İçeride botta kullanmamız gerekecek onun için de heyecan duyuyorum. Ayrıca Türkiye'nin en uzun mağaralarından biri olan İnsuyu'nda, arkadaşlarımla burada olmaktan dolayı mutluyum. Risk her zaman var ama deneyimli arkadaşlarıma ve kendime güvendiğim için endişelenmiyorum. Kullandığımız ekipmanlarla riskleri olabildiğince azaltmaya çalışıyoruz."

Nükleer enerji mühendisliği öğrencisi Elif Gökçen Güler de daha önce bir mağarada 8 saat kaldığını, bu mağarada 13 saat kalacağı için heyecanlı olduğunu kaydetti.

Dr. Temuçin Aygen'in 1952 senesinde keşfettiği ve çalışmalar sonucu 1966'da Türkiye'nin ilk turistik mağarası olma özelliğini kazanan İnsuyu, sarkıt, dikit, sütun, duvar-perde damlataş, kalsit kristalleri ile bezeli doğal oluşumlarıyla dikkati çekiyor.

Yorumlar