FETÖ şüphelisi SAT'çılar ile "mahrem imamlarının" davası
- FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde, Sualtı Taarruz (SAT) ile Kurtarma ve Sualtı Komutanlıklarında görevli 38 asker ile bu personelden sorumlu "mahrem imam" konumundaki 14 sivilin de aralarında bulunduğu, 42'si tutuklu 52 sanığın yargılandığı davada, sanıkların savunması alındı - Mahkeme, duruşmayı yarına erteledi
İSTANBUL (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ), 15 Temmuz darbe girişiminde, Sualtı Taarruz (SAT) ile Kurtarma ve Sualtı Komutanlıklarında görevli 38 asker ile bu personelden sorumlu sözde "Deniz Kuvvetleri Yapılanması"nın "mahrem imamı" konumundaki 14 sivil yöneticinin de aralarında bulunduğu, 42'si tutuklu 52 sanığın yargılandığı davaya sanık savunmalarıyla devam edildi.
İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz
Kurumları Yerleşkesi karşısında yer alan binada yapılan duruşmada,
iddianamenin okunmasının tamamlanmasının ardından, sanık
savunmalarına geçildi.
Savunma yapan tutuklu Avşar Zırh, etkin pişmanlıktan
faydalanarak daha önce kolluk ve birlikte verdiği "Silahları
gömdük, pişmanım" beyanını ve birliklerinde görev yapan
FETÖ’cülerin isimlerini söylediği ifadelerini tehdit ve baskıyla
verdiğini iddia etti.
Tutuklu sanık Murat Çetinkaya da etkin pişmanlıktan faydalanmak
istediğini belirterek, şunları söyledi:
"Ortaokul 3. sınıfta Kuran kursunda benden küçük çocuklara,
üniversite öğrencisi olan biri ders veriyordu. Benim son sınıfta
olduğumu öğrenince beni sınavlara çalıştıracağını söyledi, babamdan
izin alarak, maddi durumumuz olmadığından dershaneye gidemediğim
için hafta sonları bu kişinin evine gittim. Girdiğim bütün
sınavları geçtim. Kendim ve ailemin isteğiyle Deniz Lisesi’ne
girdim. Tanımadığım kişiler hafta sonu izinlerimde yanıma gelerek,
beni evlerine götürmek ve sohbete katılmamı istedi. Ben bu kişileri
reddettim. Bana baskı kuruyorlardı. Askeri okulda verilen
seminerlerde cemaatlerle bağlantılı kişilerin ihraç olacağı
söylendiğinden kimseye bu durumu söyleyemiyordum. 2014 yılında
SAT’tan mezun oldum. Bu şahıslar yine benimle iletişime geçmeye
çalıştı. Ben onları reddettikçe beni tehdit ediyorlardı. Eşimle
kendim tanışarak evlendim ve bir kızımız oldu. Bu kişiler, 'bizim
onaylamadığımız biriyle evlenemezsin, kızına bizim seçeceğimiz bir
isim koyacaksın' diye baskılarına devam etti. Benden ne
istediklerini sordum. Biriyle tanıştırmak istediklerini söylediler.
Korku ve tedirginlikten dolayı bu durumu kabul ettim. Beykoz’da
'Sadık' isimli biriyle tanıştırdılar. Bu kişi haftada bir defa
görüşmemizi istedi. Ben de sürekli işi bahane ederek, bu
görüşmeleri erteledim. Amaçları beni kontrol altında tutmaktı. Daha
sonra bu 'Sadık' denilen kişi, başka soruşturmadan tutuklanmış.
Daha sonra 'Süleyman' isimli biri 13 Temmuz 2016’da beni aradı ve
bir eve gitmemi söyledi. Eve gittiğimde birinin geleceğini söyledi.
Gelen kişi Kurmay Binbaşı Hakan Egemen’di. Çok şaşırdım. Kendisine
emir verildiğini ve 15 Temmuz’da amirallere koruma görevi
yapılacağını, bu görevin çok gizli olduğunu söyledi."
Sanık Çetinkaya, 15 Temmuz 2016’da Yüzbaşı Özay Cödel’in, birlikteki subay salonuna geldiğini, elinde bir liste olduğunu, bu liste çok gizli olduğundan kendisine göstermediğini ifade ederek, savunmasını şöyle sürdürdü:
"Hakan Egemen, Özay Cödel’e silah ve mühimmat verdi. Cödel ve timi çıktı, nereye gittiklerini bilmiyordum. Saat 21.00’de SAS ve dalgıç personeli toplam 25 kişi salona geldi. Hakan Egemen, bu kişilere bilgi verdi. Gölcük’e gitmek için yola çıktı. Yol kapanınca polise durumu sordum. Polis, askerin köprüyü kapattığını söyledi. Tedirgin olduk. Hakan Egemen’e durumu sorduk, gitmek istemediğimizi söyledim. Bana dönüş yapacağını söyledi. Egemen 23.00’te geri aradı. Görevin iptal edildiğini söyledi. Ben Levent’te oturduğum için çok trafik vardı. Levent Özcan Ümraniye’de oturduğunu ve evinin müsait olduğunu söyledi. Gece 00.00’da Özcan’ın evine vardık. Bizim dışımızda salonda bulunan 2 kişi de evdeydi. Hakan Egemen, araçlardaki mühimmatı pazartesi birliğe teslim edebileceğimizi söyledi. Ertesi sabah evime gittim. Örgütün güvendiği adam olsaydım, Akıncı Üssü’ne beni gönderirlerdi."
Mahkeme Başkanı Ali Öztürk'ün "Etkin pişmanlıktan faydalanmak
istediğini söyledin. Süleyman ve Sadık’tan başka isim vermedin.
Başka kimseyi hatırlamıyor musun?" diye sorması üzerine, sanık
Çetinkaya, "Bu isimler kod isimlermiş. Başka bir isim
hatırlamıyorum. Kod isim olduğunu daha sonra öğrendim. Sadık’ın
ismi Sadık’mış. Kapıdaki isimden gördüm." dedi.
Başkan Öztürk'ün "Birlikten, Akıncı Üssü’ne gönderilmek için
Yeşilköy’e götürülen mühimmatların araçlara yükleme yapıldığına
yardım ettiğin isnatları var." demesi üzerine, sanık Çetinkaya "Ben
kesinlikle yardım etmedim. Ofisimdeydim." ifadesini
kullandı.
Öztürk’ün "Hiçbir şeyden şüphelenmedin mi?" sorusuna sanık
Çetinkaya, "Önce şüphelendim. Deniz Kuvvetleri'nden amirim olduğu
için şüphem azaldı." yanıtını verdi.
Çetinkaya’nın savunmasından sonra, duruşma yarına ertelendi.
Yorumlar