"Organomineral gübrelerin kullanımı teşvik edilmeli"
- TEMA Vakfı Danışmanı Prof. Dr. Kınacı: - “Organomineral gübreler hem organik madde kaynağı olmaları hem de bitkilerin hemen ihtiyaç duydukları mineralleri içermeleri bakımından önemli. Bu bakımdan organik ve organomineral gübrelerin kullanımı teşvik edilmeli" - "Ülkemizde bitkilerimizde, hayvanlarımızda ve insanlarımızda gizli açlık var. Bunun sebebi de toprağımızda gizli açlık bulunması" - Sütaş Grubu Tarımsal Faaliyetlerden Sorumlu Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Tezel: - "Yanlış ve bilinçsiz tarım uygulamaları toprak ve çevre sağlığını etkiliyor. Oysa tüm bu olumsuzluklardan kurtulmak için elimizde güçlü bir anahtarımız var; organik ve organomineral gübre"
İSTANBUL (AA) – TEMA Vakfı Danışmanı Prof. Dr. Engin Kınacı Türkiye’deki tarım topraklarının organik madde içeriğinin yüzde 1 seviyesinde olduğunu belirterek, "Organomineral gübreler hem organik madde kaynağı olmaları hem de bitkilerin hemen ihtiyaç duydukları mineralleri içermeleri bakımından önemli. Bu bakımdan organik ve organomineral gübrelerin kullanımı teşvik edilmeli." uyarısında bulundu.
Sütaş ve TEMA Vakfı ev sahipliğinde TEMA Vakfı Genel Merkezi’nde gerçekleştirilen basın toplantısında, "Organomineral Gübre Çalıştayı" çalıştayından derlenen bildirilerin yer aldığı, tarım ve hayvancılık sektörü uygulamaları açısından referans niteliği taşıyan çalıştay kitabı tanıtıldı.
Burada bir konuşma yapan Kınacı, Türkiye’deki tarım topraklarının organik madde içeriğinin yüzde 1 seviyesinde olduğunu dile getirerek, “Topraktaki organik maddeyi artıracak organik materyallerin kullanımı biraz meşakkatli. Üstelik zaman da alıyor. Halbuki kimyasal gübreler daha az kullanarak daha çabuk sürede verim sağlayabiliyor. Ancak uzun vadede toprağa zararları var. Kimyasal gübre kullanımını kontrollü ve dikkatli yapmak zorundayız. Üreticilerimiz kimyasal maddeyi çok fazla artırdılar maalesef. Organomineral gübre kullanımına yönelmeliyiz.” ifadelerini kullandı.
- "Çinko eksikliği nedeniyle algılamada güçlük çekiyoruz"
Tarım topraklarındaki kalite düşüşünün mahsül kalitesini ve
dolayısıyla insan sağlığını etkilediğini anlatan Kınacı,
Tahıllardaki kalite düşüşünün demir eksikliği ve çinko eksikliği
gibi sıkıntılara yol açtığına işaret etti.
Kınacı, "Ülkemizde bitkilerimizde, hayvanlarımızda ve
insanlarımızda gizli açlık var. Bunun sebebi de toprağımızda gizli
açlık bulunması. Baktığınız zaman bizde neden bu kadar korna
çalınır hiç düşündünüz mü? Neden insanlar kornayı duymadan
kaldırıma çıkmaz da yolda yürür? Çinko eksikliğinden... Çinko
eksikliği nedeniyle algılamada güçlük çekiyoruz. O nedenle
topraktaki açlık hepimizi etkiliyor.” diye konuştu.
Aynı zamanda Organomineral Gübre Çalıştayı kitabının editörü de
olan Prof. Dr. Engin Kınacı, Türkiye’nin en büyük problemlerinden
birinin ülke topraklarının gücünü ve hizmet potansiyelini
kaybetmesi olduğunu söyledi.
- “Organik ve organomineral gübrelerin kullanımı teşvik
edilmelidir”
Tarımsal üretimin dünyada gıda talebini karşılayabilmek için
2025 yılına kadar yüzde 70 artması gerektiğini anlatan Kınacı,
Gelişmekte olan ülkelerin ise 2025 yılına kadar yüzde 100 artması
gerektiğini kaydetti.
Kınacı şöyle devam etti:
"Toprak kalitesinin en önemli göstergelerinden biri olmasına
rağmen, bugün toprak organik maddesinin önemi yeterince bilinmiyor.
Üreticiler, toprağın organik madde içeriğinin önemi, topraklarında
kullanabilecekleri hayvansal ve bitkisel organik madde kaynakları
ve bunların kullanılma şekilleri hakkında
bilgilendirilmeli.
Organik madde içeriği bakımından fakir olan topraklarımızın
iyileştirilmesi için organik ve organomineral gübrelerin
kullanımının ve sürdürülebilir tarım uygulamalarının
yaygınlaştırılması konusunda örnek arazi çalışmaları ile
farkındalık çalışmalarının yürütülmesi gerekiyor. Organomineral
gübreler hem organik madde kaynağı olmaları hem de bitkilerin hemen
ihtiyaç duydukları mineralleri içermeleri bakımından önemli bir
üstünlüğe de sahip. Bu bakımdan organik ve organomineral gübrelerin
kullanımı teşvik edilmelidir.”
- "Şimdilik yılda 6 bin ton düzeyinde üretim yapıyoruz"
Sütaş Grubu Tarımsal Faaliyetlerden Sorumlu Yönetim Kurulu
Başkan Yardımcısı Tarık Tezel ise marka olarak sürdürülebilirlik
anlayışlarının temelinde "Çiftlikten Sofralara" entegre iş
modelinin bulunduğunu belirterek, "Çiftlikten Sofralara’ modeli
tarım, hayvancılık ve sanayiyi bir araya getiren, bu sektörlerin
entegre bir şekilde yönetildiği önemli bir örnek teşkil ediyor ve
aynı zamanda bölgesel bir kalkınma modeli niteliği taşıyor. Biz,
işimizi sadece süt ve süt ürünleri üretmek olarak
değerlendirmiyoruz. İneklerin beslendiği ottan sofralarımıza ulaşan
ürünlerimize kadar olan bütün süreci yönetip denetliyoruz. Kısacası
‘Çiftlikten Sofralara’ iş modelimiz sayesinde doğadan aldığımızı
doğaya geri veriyoruz." ifadelerini kullandı.
Tezel sözlerine şöyle devam etti:
"Türkiye tarım topraklarının fiziksel, kimyasal, biyolojik özelliklerinin ve verimlilik potansiyellerinin istenen düzeyde olabilmesi için organik madde içeriği, toprak ağırlığının en az yüzde üçü kadar olmalıdır. Son yıllarda yapılan toprak analizi sonuçlarına göre topraklarımızın yüzde doksan dokuzu bu değerin altında organik madde içermektedir. Yanlış ve bilinçsiz tarım uygulamaları toprak ve çevre sağlığını etkiliyor. Oysa tüm bu olumsuzluklardan kurtulmak için elimizde güçlü bir anahtarımız var, ‘organik ve organomineral gübre.’
Sütaş olarak hayvansal ve bitkisel tüm atıklarımızı enerji
tesislerimizde elektrik ve buhar enerjisine çevirmekle kalmıyor,
2016 yılından bu yana biyogaz tesislerimizde işlediğimiz gübreleri
yüksek kaliteli organik ve organomineral gübre haline getiriyoruz.
Şimdilik yılda 6 bin ton düzeyinde üretim yapıyoruz. 2020 yılı için
hedefimiz ise yılda 100 bin ton organomineral gübre üretimi."
- "Rize gibi güzel bir bölgemizin suları maalesef kirli"
TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç da TEMA olarak 26
yıldır başta toprak olmak üzere tüm doğal varlıkları korumak için
çalışmalar yürüttüklerini ifade ederek, kimyasal gübre kullanımın
abartıldığını söyledi.
"Aşırı gübre kullanımından dolayı Rize gibi güzel bir bölgemizin
suları maalesef kirli." örneğini veren Ataç, tarımsal üretimde
farkındalığı artıran çalışmaların artması gerektiğini, bu
çalışmaların artması halinde kaydetti.
Tarım topraklarını daha verimli hale getirmek için toprağın bir
ekosistem olarak canlı ve cansız tüm bileşenleri ile korunması
gerektiğini anlatan Ataç, şunları kaydetti:
"Tüm ekosistem hizmetlerinin doğrudan toprak kalitesi ile ilişkili. Sütaş’ın desteğiyle çok değerli bilim insanlarının ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı temsilcilerinin katılımıyla topraklarımız için önemli bir çalışma gerçekleştirdik. Bu çalışmada erozyon kadar önemli bir diğer toprak sorunu olan organik madde miktarı azlığına dikkati çekildi. Toprak organik maddesi, toprak kalitesini, diğer bir ifadeyle toprağın ürettiği ekosistem hizmetlerini en fazla etkileyen kısımdır. İyi bir tarım toprağının ağırlığının en az yüzde 3’ü kadar organik madde içermesi gerekir. Türkiye’de tarım topraklarının yüzde 99’u bu değerin altındadır.
Yanlış tarımsal uygulamalar topraklarımıza büyük oranda zarar
veriyor, toprak ekosisteminin en işlevsel kısmı olan organik madde
miktarını azaltıyor. Bu nedenle topraklarımızdaki organik madde
miktarını artıracak kaynakların değerlendirilmesi, organik ve
organomineral gübrelerin kullanımının yaygınlaştırılması önem
taşıyor."
- "Toprağın tüm canlılar için hayati rolleri bulunuyor"
Toplantıda verilen bilgilere göre, Sütaş ve TEMA Vakfı iş
birliğiyle düzenlenen "Organomineral Gübre Çalıştayı", çeşitli
üniversitelerden 20 akademisyen ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı temsilcilerinin katılım ve katkılarıyla
gerçekleşmişti.
Çalıştay kitabının tanıtıldığı basın toplantısında; tarım
topraklarındaki sağlık ve kalite göstergelerinin başında gelen
organik madde eksikliğine dikkat çekilerek, bu durumun toprağın
verimliliğini etkileyen en önemli sorunlardan biri olduğunun altı
çizildi.
Yorumlar