Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: (3)

- "Zannediyorum 8 Kasım'da Beyaz Saray'da Başkan Yardımcısı Pence ile Sayın Başbakanımızın görüşmesi olacak. Orada tabii bu vize meselesinden önce kararlaştırıldı bu. Dolayısıyla vize meselesi de konuşulacak ama sadece buna indirgemek bu ziyareti doğru olmaz. İkili ilişkiler, ticari ilişkiler, bölgesel konular bütün bunlar ele alınacak. Tabii vize meselesi de ele alınacaktır" - "Madem şimdi DEAŞ'la mücadelede bir noktaya gelindi ve DEAŞ'ın bu kapasiteleri ortadan kaldırıldı, o zaman buyurun, PYD ile YPG ile ilişkinizi kesin. Bize daha önce söyledikleri gibi. Bize dedikleri bu bir dönemsel ilişki, sadece bu konuyla ilgili, 'bu işi bitirince biz ilişkimizi keseceğiz.' O zaman bunun sonuçlarını görelim, bunun adımlarını biz görmek istiyoruz. ABD'den beklentimiz bu" - "Alman polisinin PKK yandaşlarına müdahalesi) Olumlu karşılıyoruz ama bunu yeterli bulmuyoruz. Yani, terörle mücadele noktasında Alman Hükümeti'nin daha fazla adım atması gerekiyor"

Google Haberlere Abone ol
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: (3)

İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, "Zannediyorum 8 Kasım'da Beyaz Saray'da Başkan Yardımcısı Pence ile Sayın Başbakanımızın görüşmesi olacak. Orada tabii bu vize meselesinden önce kararlaştırıldı bu. Dolayısıyla vize meselesi de konuşulacak ama sadece buna indirgemek bu ziyareti doğru olmaz. İkili ilişkiler, ticari ilişkiler, bölgesel konular bütün bunlar ele alınacak. Tabii vize meselesi de ele alınacaktır." dedi.

Kalın, NTV'de yayımlanan canlı yayında, Başbakan Binali Yıldırım'ın ABD'ye yapacağı belirtilen ziyarete ilişkin soruyu yanıtladı. Başbakan Yıldırım'ın ziyaretinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın BM Genel Kurulu'na gitmeden önce konuşulmaya başlandığını aktaran Kalın, "Şimdi bir tarih belirlediler, zannediyorum 8 Kasım'da Beyaz Saray'da Başkan Yardımcısı Pence ile Sayın Başbakanımızın görüşmesi olacak. Orada tabii bu vize meselesinden önce kararlaştırıldı bu. Dolayısıyla vize meselesi de konuşulacak ama sadece buna indirgemek bu ziyareti doğru olmaz. İkili ilişkiler, ticari ilişkiler, bölgesel konular bütün bunlar ele alınacak. Tabii vize meselesi de ele alınacaktır." ifadelerini kullandı.

Başbakan Yıldırım'ın ziyaretinin de ikili ilişkilere katkı sağlayacağını ümit ettiklerini dile getiren Kalın, sözlerine şöyle devam etti:

"Biz bu konuda hiçbir zaman bir ön yargılı tutum içerisinde olmadık. Amerika Birleşik Devletleri bizim önemli bir müttefikimiz. NATO'da birlikteyiz. Uzun bir tarihi geçmişimiz var. Bütün bunların ışığında tabii bizim iki tane temel beklentimiz ya da sorun alanımız var Obama döneminden beri. Bir tanesi PYD'ye verilen destek ikincisi de FETÖ meselesi. Bakın bu iki konuyu parantez içine alın bizim Amerika Birleşik Devletleriyle büyük bir sorunumuz yok. Irak'ta referandum konusunda benzer tavırlar sergiledik, Suriye'de ilk dönemde tabii bu PYD meselesi gündeme gelmeden Suriye muhalefetinin desteklenmesi, bölgesel istikrar vesaire..."

- "PYD'lilerin, YPG'lilerin PKK'lı olduğunu onlar da gayet iyi biliyorlar"

Kalın, "Trump'tan sonra İran konusunda ayrışmış olabiliriz" şeklinde araya girilmesi üzerine, sözlerine şöyle devam etti:

"Evet, orada bir söylem yükselmesi, kabarması var ama pratikte bu neye tekabül edecek onu bilmiyorum. Onu göreceğiz. Fakat şu iki temel konu şu anda Türk-Amerikan ilişkilerini maalesef gölgeleyen bir etkiye sahip. PYD konusunda demin de konuştuk. Bizim tavrımız net. Bütün dünya bunu görüyor. Amerikan yönetimi de bunu görüyor. Orada destek verdikleri, işbirliği yaptıkları PYD'lilerin, YPG'lilerin PKK'lı olduğunu onlar da gayet iyi biliyorlar. Daha bir yıl öncesine kadar kendi raporlarında, web sitelerinde PYD'nin, PKK'nın Suriye uzantısı olduğunu ifade eden raporlar var. Onları tabii mahcup olmamak için sayfalarından filan kaldırdılar, geriye doğru bir temizlik yapıyorlar. Bize diyorlar ki 'PYD'ye verdiğimiz silahların hepsinin seri numaralarını aldık, kontrol ediyoruz'. Bakın Irak'ta bunu yapamadılar. Daha önce de söylediler, Irak'ta falan falan milis gruplara verdiğimiz silahların takibini biz yapabiliriz. Bunu yapamadılar. Verdikleri silahların nereye gittiğini tespit edemediler. Kimlere karşı kullanıldığını kontrol edemediler. Burada da şimdi gördük. En son işte PYD'ye verilen silahlar PKK operasyonunda ortaya çıktı. Biz bunları hep söylüyoruz. Dolayısıyla burada çok haklı ve meşru bir talebimiz ve çağrımız var. Bu madem şu anda da Suriye'de Rakka, Deyrezor DEAŞ'tan tamamen temizlendi o zaman bu ilişkiyi artık sonlandırın."

PYD'ye destek verilmesinin gerekçesi olarak "DEAŞ'a karşı en etkili bunlar mücadele ediyor" söyleminin olduğunu aktaran Kalın, "Bana göre bu inşa edilmiş bir efsaneydi, başka gruplara destek verilseydi o gruplar DEAŞ'a karşı çok daha etkili mücadele verebilirdi, Hür Suriye Ordusu yapabilirdi, Suriye muhalefetinin diğer unsurları yapabilirdi, Araplar yapabilirdi, Türkmenler yapabilirdi. PYD'nin DEAŞ'a karşı en etkili mücadele eden bir güç haline gelmesinin sebebi PYD'nin kendinden kaynaklanmıyor. PYD'nin seçilip bu desteğin ona verilmiş olmasından kaynaklanıyor. Madem şimdi DEAŞ'la mücadelede bir noktaya gelindi ve DEAŞ'ın bu kapasiteleri ortadan kaldırıldı, o zaman buyurun, PYD ile YPG ile ilişkinizi kesin, bize daha önce söyledikleri gibi. Bize dedikleri bu bir dönemsel ilişki, sadece bu konuyla ilgili, 'bu işi bitirince biz ilişkimizi keseceğiz.' O zaman bunun sonuçlarını görelim, bunun adımlarını biz görmek istiyoruz. ABD'den beklentimiz bu." diye konuştu.

Bir diğer konunun da FETÖ meselesi olduğunu aktaran Kalın, şunları söyledi:

"15 Temmuz darbe girişimini yapmış bir terör örgütünün hala Amerika Birleşik Devletleri'nde ele başından operative düzeydeki diğer elemanlarına kadar bu kadar rahat edebilmesi orada bir melce bulması kabul edilebilir bir şey değil. Bu tersinden olsaydı, Amerika'da böyle girişim yapmış, Amerikan devletine karşı bir darbe girişiminde bulunmuş bir örgüt ve onun temsilcileri, liderleri operativeleri Türkiye'ye gelip şu veya bu gerekçeyle Türkiye'de yaşasalardı ve biz de ne yapalım, ifade özgürlüğü var, sığınma özgürlüğü var bunları size veremeyiz, bunları tutuklayamayız, bunları gözaltı yapamayız vesaire deseydik Amerika Birleşik Devletleri'nin bize tavrı ne olurdu? Elbette bunu kabul edilemez bulurlardı. Biz de gene burada son derece haklı ve meşru taleple bunları ifade ediyoruz. Beklentimiz, tabii ki FETÖ'nün ele başından diğer elemanlarına kadar hepsiyle ilgili Türkiye'nin hukuk çerçevesinde yaptığı taleplerinin karşılanması."

- Türkiye-Almanya ilişkileri

"Ankara ile Berlin arasında bir yumuşama mı var?" şeklindeki soruya ilişkin Kalın, "Umarız o yönde evrilir bu süreç." yanıtını verdi.

Kalın, Almanya'nın Düsseldorf kentinde PKK yandaşlarına polisin müdahalesine değinerek, şunları söyledi:

"Dün Düsseldorf'ta polisin bu PKK paçavralarına müdahalesi olumlu bir değerlendirme. Biz bununla yetinmiyoruz, onu söyleyeyim. Çünkü yani o paçavrayı orada açana kadar müdahale etmeyip sadece orada kameraların önünde bir müdahale yapılması akla başka sorular getiriyor. Bu kadar PKK'nın paravan örgütlerine siz alan açacaksınız, orada örgütlenmesine, para toplamasına, propaganda yapmasına izin vereceksiniz, bunu yapıyorlar maalesef şu anda. Alman devleti, Alman istihbaratı bu örgütlerin, bu derneklerin vakıfların, kültür merkezlerinin PKK'nın uzantıları olduğunu bilmiyor mu? Mümkün mü bilmemesi? Elbette biliyor. Bunlara izin veriyorsunuz ama bir yürüyüşte, bir gösteride o da kaç aydır ilk defa, bizim bu kadar telkinimizden, tazyikimizden, çağrılarımızdan sonra ilk defa böyle bir müdahale yaptılar ki kendileri böyle bir kanun çıkarmışlardı, terör örgütlerinin yasak flamaları, paçavraları gösterilemez vesaire diye, şimdi müdahale ettiler, olumlu karşılıyoruz ama bunu yeterli bulmuyoruz. Terörle mücadele noktasında Alman hükümetinin daha fazla adım atması gerekiyor. Sayın Gabriel'in Sayın Dışişleri Bakanımızla Antalya'da buluşması güzel bir gelişme. Biraz informal bir ortamda, zaten eski dostlukları da var onların, bu konuları daha sakin kafayla ve soğukkanlı bir şekilde bir gelecek perspektifiyle ele almış olmaları elbette memnuniyet verici."

Almanya'nın Avrupa'nın en önemli ülkelerinden biri olduğunu belirten Kalın, bu ülkenin Avrupa Birliği'nin adeta lokomotif gücü olduğunu kaydederek, "Biz Almanya ile iyi ilişkiler içinde olmak isteriz her zaman, 3 milyona yakın vatandaşımız var orada bizim." dedi.

- "Türkiye karşıtlığı üzerinden yürütülen popülizm şu anda Avrupa siyasetini zehirliyor"

Almanya ile problemleri Türkiye'nin başlatmadığını belirten Kalın, şöyle devam etti:

"Bu süreci onlar başlattı. Bizim Bakanlarımıza, vekillerimize bu yasakları onlar getirdiler. Hiçbir şekilde meşruiyyeti olmayan yaklaşımlarla, gerekçelerle bunları yaptılar. Çünkü geçmişte bunun örnekleri var, başka ülkelerden gelip orada siyasi propaganda yapanlar var, 'hayır' diyenlere alan açılırken, 'evet' diyenlere neden alan açılmadı? Bu soruların cevabı yok maalesef. Çok açık bir tavır aldılar orada ama referandum geçti, mayıs ayında Sayın Cumhurbaşkanımız NATO zirvesi marjında biliyorsunuz Sayın Merkel ile görüştü ve biz orada dedik ki yeni bir sayfa açalım, bunları geride bırakalım. Fakat Alman seçimleri Eylül'de olduğu için onlar o sayfayı açamadılar. İç siyasette bir Türkiye karşıtlığı, bir Erdoğan obsesyonu üzerinden siyaset yapıp oy toplamaya çalıştılar. Bence temelde Avrupa siyasetinin ki Almanya siyaseti de buna dahil temel problemi bu. Türkiye karşıtlığı üzerinden yürütülen popülizm şu anda Avrupa siyasetini zehirliyor. Umarım bunun farkına varırlar. Bu tür popülist politikalarla aşırı sağ akımları, ırkçı akımları merkeze taşımaktan vazgeçerler. Bu, inanın Türkiye-Almanya ilişkileri, Türkiye-Avrupa ilişkilerinden çok daha hayati bir konudur. Avrupa'nın geleceği açısından çok endişe verici bir durumdur. Ben Avrupa'da aklı başında, aklı selim sahibi siyasilerin, kanaat önderlerinin, liderlerin bu konuyu böyle gördüğünü biliyorum. Konuşmalarımızda bunu ifade ediyorlar. Burada Türkiye karşıtlığı, Erdoğan karşıtlığı yapmak yerine daha global bir bakış açısıyla Türkiye'nin Avrupa açısından neden vazgeçilmez bir partner olduğunu kavramaları, sadece bölge siyaseti açısından değil Avrupa'nın geleceği açısından da büyük hayati önemdedir."

(Sürecek)


Yorumlar