Akif Emre röportajı 17 yıl sonra yayımlandı

Ömer Lekesiz'in "Akif Emre: Mühürlenmiş Zamanda Zamansız Bir Yolcu" başlıklı yazısıyla başlayan dosyada, "Akif Emre'de İslamcılık Düşüncesi", "Akif Emre: Bir Yol Hikayesi", "Yapıcı Bir Ruh" yazılarının yanı sıra Saadettin Acar'ın, 2003'te Akif Emre ile gerçekleştirdiği söyleşi ilk kez yayınlanıyor.

Google Haberlere Abone ol
Akif Emre röportajı 17 yıl sonra yayımlandı

Ocak ayında yayın hayatına başlayan edebiyat ve fikir dergisi "Muhit", bu ayki sayısında yazar Akif Emre'nin gazeteciğini ve düşünce dünyasını dosya olarak ele aldı.

Çalışmalarına yeni tip koronavirüs tedbirleri kapsamında devam eden, şair ve yazar İbrahim Tenekeci yönetimindeki dergi, geçen ay "Vefa Özel Sayısı"yla okuyucu karşısına çıkmıştı.

Soner Karakuş'un editörlüğünü üstlendiği dergi, bu ay ise 2017'de vefat eden Akif Emre'yi sayfalarına taşıdı.

Derginin Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Tenekeci sunuş yazısında şu açıklamayı okurla paylaşıyor:

“Az sayıda kişi, asıl vatanımızdan hayli uzaktaki bu gurbet hayatını anlamlı kılmaya yönelik birtakım arayışlar içine girmiştir ve halihazırda girmektedir.” Bizim için rahmetli Âkif Emre, işte bu insanlardan biri idi. Sözünü söyler, işini yapar ve kenara çekilirdi. Sesinin yankısının peşine düşmezdi. Duruş sahibiydi. Tek ölçüsü, hakikati dile getirmekti."

Ömer Lekesiz'in "Akif Emre: Mühürlenmiş Zamanda Zamansız Bir Yolcu" başlıklı yazısıyla başlayan dosyada, "Akif Emre'ye göre muhacir ve muhaceret, gelinen yerin bir İslam yurdu olmasıyla alakalıdır." ifadelerini kullanan Alev Erkilet, Akif Emre'nin yazılarındaki göçmen portrelerine değindi.

Mustafa Kirenci, "Yapıcı Bir Ruh" başlıklı makalesinde "Akif Emre, derinliğini ve içindeki ateşin hararetini daima koruyarak söylemesi gerekenleri söyledi." yorumunu yaptı.

"Akif Emre: Başka Bir Ufuk Açabilmek" başlıklı bir deneme kaleme alan Cemal Şakar da Emre'nin şahsiyetinden hareketle yazısında "İnsanın kendi yolunu açması, sorularının peşinde koşması anlamına gelir." tespitinde bulundu.

Dosyada aynı zamanda Dursun Çiçek'in "Akif Emre: Bir Yol Hikayesi" başlıklı anısının yanı sıra Köksal Alver'in "Yürürken", Hüseyin Su'nun "Akif Emre'de İslamcılık Düşüncesi" yazıları okuyucunun beğenisine sunulunuyor.

Yazar Saadettin Acar'ın, 2003'te Marmara FM'deki "Kalanlar" programına konuk olan Akif Emre ile gerçekleştirdiği söyleşi de dosya kapsamında ilk kez "Muhit" dergisinde yayımlanıyor.

- "İslam medeniyeti bütün evrensel iddiaları itibarıyla canlılığını koruyor"

İnsanlığın ürettiği değerleri Batılı bir okumaya tabi tutmanın yanlış olduğunu kaydeden Emre söyleşide, "İnsanlık tarihini, oluşumunu ve insanlığın ürettiği tüm artı değerleri; kültür, sanat, edebiyat ne varsa bunların tümünü, modern Batı medeniyetinin verileri olarak okumak, Batılı bir okumadır. Bu, Batı’dan bakarak Doğu’yu okumadır. Buna oryantalizm de denebilir. Aslında kendi kendimize de bir oryantalizme düşüyoruz. Şunu kabul etmek lazım: Modernite insanlık tarihi içinde bir parantez. Bu parantez çok kısa bir zaman sonra kapanabilir de. Bunu bilemiyoruz. Bütün bir insanlık tarihini modernliğin serüveni ve serencamı üzerinden okumak kadar yanlış bir şey yok. Ayrıca modernliği Batı toplumunu ve uygarlığını esas alarak düz bir çizgi üzerinden gelişmeci bir tarih okumasıyla ele alamayız. Bu da ayrı bir hata. Kendi kendimize oryantalistlik yapmış oluruz. İnsanlığın üretebileceği tek şey Batı medeniyeti olmadığı gibi en son ulaşabileceği nokta da modernite değildir." tespitini paylaşıyor.

İslam medeniyetinin canlılığını koruduğunu vurgulayan Akif Emre, şu değerlendirmeyi yapıyor:

"İslam medeniyeti beşerî dinamikleri ve bütün evrensel iddiaları itibariyle canlılığını koruyor. Fakat bunu uygulamaya geçirme noktasında Müslümanların üzerine bir ölü toprağı serilmiş durumda. Burada karıştırılan bir durum var: Müslümanların perişan durumuna bakıp İslam medeniyetinin de ölmüş olduğu var sayılıyor. Evet, İslam medeniyeti 1400 yıl içinde gerçekten çok kritik dönemlerden geçti. Moğol istilalarını, Haçlı Seferleri’ni gördü. Ama Osmanlı’nın çöküşüyle birlikte gelen o siyasi kolonilerin varlıklarının ortadan kalkması gibi çok kaotik ortamlarda bile İslam medeniyeti yeniden hamle yapmayı başararak varlık ortamına çıkma potansiyelini her zaman göstermiştir. Bu durum İslam medeniyetinin sahih kaynaklarıyla alakalı bir durumdur. Bu, var oluşunu meşru ve gerekli kılan şartlarla alakalı bir şeydir. Bu sebeple içinde yaşadığımız durum ne kadar karamsar olursa olsun İslam medeniyeti her zaman bir hayat va’detmektir. Öncelikle bu ayrımı yapmak lazım."

Derginin son sayısında ayrıca Erol Yılmaz'ın "Koronavirüs Günlerinde Bilginin Hayati Değeri" ve Kemal Sayar'ın "Neyi Değiştiriyor Üzüntümüz?" başlıklı yazısı ile usta çizer Hasan Aycın'ın çizimleri yer alıyor.

Aralarında Hüseyin Atlansoy, Said Yavuz, Turan Koç, Mehmet Narlı, Mustafa Ruhi Şirin, Arif Ay, Emel Özkan, Mustafa Akar ve İbrahim Tenekeci'nin bulunduğu birçok şairin eserleriyle okurların karşısına çıktığı derginin öykü sayfalarında Gökhan Özcan'ın "Muhayyel Doğan'ın Mütemadiyen Ölümü", Hasanali Yıldırım'ın "Palyaço", Kamil Yeşil'in "Sekerat", Selma Aksoy Türköz'ün "Gökkuşağı", Suavi Kemal Yazgıç'ın "Seyirci" ve Selime Kahraman'ın "Karın Büyüsü" isimli öyküleri bulunuyor.

Mustafa Özel "Bir Müslüman Şehir Olarak İzmir", Hüsrev Hatemi "Süleyman Paşazade Sami Bey", Enes Talha Tüfekçi "Sanal Özgürlük İle Gönüllü Kölelik Arasında", Mahmut Coşkun "Sanat, Slogan ve Kimlik", Leyla İpekçi "İçimizdeki Sırat, Ahmet Edip Başaran "Her Sabah Bir Başka Yüzle", Mehmet Aycı "Kedinin Tanpınar Bakışı" ve Sadık Koç da "Münacat" başlıklı yazılarıyla derginin mayıs sayısında okurlarla buluşuyor.

 

 

 

 

 

 

 

Yorumlar