PFDK eski üyesi Alp: Hapis cezası doğru değil
Şike dosyasına bakan 7 kişilik PFDK üyesinden biri olan Avukat Yusuf Reha Alp, Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın itirazının reddedilmesinin ardından yaptığı açıklamada, "Hapis cezası doğru değil.
Şike dosyasına bakan 7 kişilik PFDK üyesinden biri olan Avukat
Yusuf Reha Alp, Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın itirazının
reddedilmesinin ardından yaptığı açıklamada, "Hapis cezası doğru
değil." dedi.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Fenerbahçe Başkanı Aziz
Yıldırım'ın Yargıtay kararına karşılık yaptığı itirazı
reddetmesinin ardından Yıldırım'la ilgili verilen bu karar ligi de
gölgede bıraktı.
Yıldırım konusunda yaşanan bu gelişme şike dosyasını ve Fenerbahçe
yönetiminin yeniden adil yargılama talebini gündeme getirdi.
Sporx.com yaşanan bu gelişmeleri TFF çatısı altında bu şike
dosyasını inceleyen ve karara bağlayan Profesyonel Futbol Disiplin
Kurulu'nun (PFDK) 7 üyesinden biri olan Avukat Yusuf Reha Alp'e
sordu.
İşte Alp'in birbirinden çarpıcı açıklamaları:
- Aziz Yıldırım tahmini olarak 2 yıl daha ceza evinde yatacak. Bu
şike dosyasının sportif yargılamasında yer alan 7 kişiden biri
olarak sizce ortada 3 yıllık bir hapis cezalık bir durum var
mı?
İşlenen suçun yasadaki karşılığı bu. Ağırdır, hafiftir artık bunun
tartışılması anlamsız. 'Yasalara saygı' diye buyurmuş Sokrates,
'aleyhimize olsalar dahi.' Bana da sorsan bu tür suçların cezasının
hürriyeti bağlayıcı şekilde olması çok doğru değil. Ağır bir para
cezası, yöneticilikten ömür boyu men, elde edilen menfaat ve
ödüllerin iadesi, hak kaybına uğrayan bir taraf varsa maddi manevi
onların tazmini gibi yaptırımlar yeterlidir. Ayrıca bir de insanı
hapse atmanın bir manası yok.
Kaldı ki Türiye'deki olayda, kupa hala Fenerbahçe'nin müzesinde
duruyorsa Aziz Yıldırım'ın hapse girecek olmasının bir açıklaması
yok. Kupa Aziz Yıldırım'ın evinde olsa hapse girsin tamam da, kupa
Fenerbahçe'nin müzesinde! O zaman sorarlar elbette, 'Peki bu adam
neden içeriye giriyor?' diye. Buradan çıkan sonuç şu: Türkiye'de
herhangi bir kulübün başkanlığına talip olanlar bundan sonra şöyle
bir vaadde bulunabilirler. 'Ne olursa olsun bu takımı bu sene
şampiyon yapacağım. Kulübüm için 3 yıl hapse girmeyi de göze
alıyorum.' Başkanı olmak istediğiniz kulüp için 3 sene içeride
yatmayı göze alırsanız hem takımınızı şampiyon yaparsınız, hem de
kahraman olursunuz.
- Fenerbahçeli idarecilerin genel yargıda yeniden adil yargılama
talep etmesini nasıl karşılıyorsunuz?
Herkes yasaların kendine tanıdığı haklardan sonuna kadar yararlanma
hakkına sahiptir. Fenerbahçeli idareciler de bu haklarını
kullanıyorlar. Son derece olağan bir durum.
NEDEN TFF'DEN DE ADİL YARGILAMA İSTENMİYOR?
Peki Fenerbahçe genel yargıdan yeniden yargılama istiyor da, iki
yöneticisinin ceza aldığı TFF'den bu konuda bir talebi yok. Bu
durum tuhaf değil mi?
Aziz Yıldırım ve Fenerbahçeli yöneticilerin başından beri
söyledikleri şu: 'Fenerbahçe'ye kumpas kuruldu.' Bu kumpası kim
kurdu, onu tam olarak bilemiyoruz, çünkü bu hususta çelişkili bazı
açıklamaları var kendilerinin. Önceden 'siyasi erk'ti, sonra bir
ara 'Gladio' oldu, sonra 'paralel yapı ile siyasi güç birlikte'ye
döndü iş, en sonunda da sanıyorum tüm ihale 'paralel yapı'ya kaldı.
Bu mihrak (hangisi ise artık, o çok önemli değil), Fenerbahçe'ye
bir kumpas kurdu ise bu kumpas sadece adli yargılamada olmadı ya!
Federasyon yargılamasında da olmuştur, bu mantıkla bakarsak. Çünkü
neticede federasyondaki disiplin soruşturması neticesinde
Fenerbahçe'nin iki başkan yardımcısı da ceza alan kişiler
arasında.
Madem bu dosya, gerçeğe ve hukuka aykırı deliller üzerine bina
edildi, PFDK da Şekip Mosturoğlu ve İlhan Ekşioğlu'na aynı dosya
üzerinden ceza verdi. Siz, adli yargılamada, 'yargılamanın iadesi'
müessesesini kullanmak istiyorsanız, aynı şekilde Şekip Mosturoğlu
ve İlhan Ekşioğlu için de sportif yargılamada aynı yola başvurmak
durumundasınız. Bu tenakuz, kendilerince nasıl açıklanıyor onlara
sormak lazım tabi.
UEFA TFF'YE KARARINI GÖZDEN GEÇİR DİYECEKTİR
Trabzonspor için size göre kupa umutları tükeniyor mu? Siz ne kadar
umutlusunuz?
Geçenlerde Trabzonspor Kulübü eski başkanı Özkan Sümer'in, 'Ortada
5 yargı kararı olmasına rağmen, kupa hala gelmemişse, bu saatten
sonra gelmesi imkansız' şeklinde bir açıklaması oldu. Sayın Sümer,
birlikte yöneticilik yaptığım ve son derece saygı duyduğum bir
insandır. En önemli özelliği de mücadeleci yapısıdır. Kavgadan hiç
kaçmaz, yılmaz da. Ancak o bile, 'pes' demiş ve umudunu kesmişse,
demek ortada bizim de boyutunu tam olarak kavrayamadığımız
büyüklükte bir hadise var.
Ben, halen daha umudumu kesmiş değilim. Çünkü UEFA'nın TFF'ye yazı
yazarak, UEFA'nın kendi kurullarının aldığı kararlara göre şike
konusunda TFF'nin kurul kararlarını yeniden gözden geçirmesini
isteyeceğini düşünüyorum. Bunu Infantino, Kazakistan'daki
toplantıda açık açık söyledi. 'Şİke ve ırkçılık konusunda aldığımız
kararlara ülke federasyonlarının uymasını bekleriz' dedi adam, daha
ne diyecek! Sanıyorum, kişilerle ilgili soruşturmasını yürüttükten
ve kararlarını verdikten sonra TFF'ye 'sen de kararlarını yeniden
ele al' diyecektir.
Kaldı ki, Trabzonspor henüz yargılamanın iadesi için başvurmuş
değil. Bu başvuru yapıldıktan sonra, ben, PFDK'nın da dosyayı
yeniden ele alacağını ve yargılamayı yenileyeceğini
düşünüyorum.
KARAR DEĞİŞEBİLİR
Daha önce alınan kararın tam tersi bir karar çıkar mı peki? Gerçi
daha önce iki etik kurul raporu vardı ve ikisi de birbirinden
farklı sonuçlara varıyordu...
Alınan karar elbette değişir. Yerel mahkeme, bir kararını Yargıtay
bozduktan sonra dosya yeniden kendisine dönünce dosyanın hakimi
olaya 'gurur meselesi' ile bakmaz, hukuki bakar. Eski kararında
direnebileceği gibi, Yargıtay'ın bozma gerekçelerine de uyabilir.
Zaten, istatistiki bir veri yok elimde ama, yerel mahkemeler
Yargıtay'ın bozma kararlarına neredeyse yüzde doksan oranında
uyarlar.
Etik Kurulu'nun iki ayrı rapor verme hadisesine gelince, 1. Etik
Kurul raporu, iddianameye bakılarak hazırlandı. Adamlar kendileri
de açıkça, 'Bu rapor sadece iddianame ile hazırlanmıştır.
Sanıkların savunması alındıktan ve dosyadaki tüm belge ve bilgiler
incelendikten sonra ikinci ve daha ayrıntılı bir rapor
sunulacaktır' diyorlar zaten birinci raporda. İki rapor arasındaki
farkları bu şekilde izah edebilirsiniz.
ETİK KURULU RAPORU KENDİ İÇİNDE ÇELİŞKİLİ
Etik kurulu raporunda size göre en dikkat çekici yer neresidir
?
'Etik Kurul'un 2. raporu sözkonusu olduğunda bana göre izah
edilemeyecek konu şu. Açın 2. rapordaki '07.03.2011 tarihli
Gençlerbirliği - Fenerbahçe müsabakası'na verilen mütalayı okuyun.
Burada önce diyor ki, 'İlhan Ekşioğlu'nun şike teşebbüsünde
bulunduğu', ki biliyorsunuz kendisi Fenerbahçe Kulübü Yönetim
Kurulu Üyesi'dir.. 6 paragraf aşağıda da diyor ki, 'Zafer Önder
İpek'in şike teşebbüsü içinde olduğu yolunda makul şüphe
bulunduğu', ki kendisi Gençlerbirliği Kulübü Müdürü'dür..
9 paragraf sonra ise şu hükme varılıyor, mealen söylüyorum: 'İlhan
Ekşioğlu Fenerbahçe yöneticisidir, yaptığı eylem kulübü bağlar.
Ancak Ekşioğlu'nun yaptığı eylemlerden diğer yöneticilerin haberi
yoktur. İlhan Ekşioğlu, zaten, yönetim kurulu adına kulüp adına bir
işlem yapmak için de yetkilendirilmemiştir. Gözlemci raporunda ve
sahada bu maçla ilgili bir anormallik de yoktur.'
Yani İlhan Ekşioğlu'nun eyleminden kulübü sıyırıp atmak için bin
dereden su getirilmiş. Bunun hemen altında ise 2 satırlık bir tek
cümle var: 'Zafer Önder İpek'in Gençlerbirliği Kulüp Müdürü olması
nedeniyle şüphenin Gençlerbirliği Kulübü'ne izafe edilmesinin uygun
olacağı...'
Hiç 'aması maması' yok. Yetkilendirmeye bakılmamış, gözlemci ve
sahaya bakılmamış, direkt 'Gençlerbirliği'ne izafe edilmelidir'
demiş. Yönetim Kurulu üyesinin yaptığı eylemde aranan kriterlerin
hiçbiri kulüp müdürünün yaptığı eylemde aranmamış. Etik Kurul'un 2.
raporu ile 1. raporu arasındaki çelişkiden ziyade, etik kurulun 2.
raporunun kendi içindeki bu çelişki çok daha önemli bence.
CİHAN
Yorumlar