Pele: Artık zirvede kalabilmek çok zor
Brezilya'nın efsanevi futbolcularından Pele, kendi oynadığı döneme oranla şimdilerde zirvede kalmanın kolay olmadığını söyledi.
Brezilya'nın efsanevi futbolcularından Pele, kendi oynadığı
döneme oranla şimdilerde zirvede kalmanın kolay olmadığını
söyledi.
TFF'nin resmi yayın organlarından TamSaha dergisinde yer alan
haberde, 73 yaşında Altın Top onur ödülüne layık görülen Brezilya
efsanesi, bugünün futboluyla ilgili çarpıcı değerlendirmeler
yaptı.
Futbol ekonomisindeki gelişmenin imkanları çok üst düzeye
çıkardığını vurgulayan Kral, "Benim dönemimde ne rakip tanınırdı ne
analiz yapılırdı ne de istatistik tutulurdu. Günümüz futbolunda ise
her bilgiye kolayca ulaşabiliyorsunuz. Herkes birbirini çok iyi
tanıyor. Artık sürpriz diye bir şey yok futbolda. Sözgelimi
Brezilya'nın ABD'yi yenme garantisi yok. Ve benim oynadığım döneme
göre, şimdilerde zirvede uzun süre kalmak kolay değil. Kulüplerin
başarı çizgisi oldukça sınırlı." diyor.
Ocak ayı içinde dünya futbolunun en önemli gündem maddesi Altın
Top'tu. İlk önce bu ödülü kim kazanacak diye beklenildi. Adaylar,
Cristiano Ronaldo, Messi ve Ribery'di. Karar açıklandıktan sonra da
doğruluğu tartışılmaya başlandı. Zafer Portekizli Cristiano
Ronaldo'nun oldu. Bu sonuç en çok Fransızları üzdü çünkü onlar
Bayern Münih'le üç kupa birden kazanan Ribery'den çok umutluydu. Ne
var ki Fransız oyuncu üçüncü sırada kaldı. Bu yılki Altın Top'ta
çok anlamlı bir ödül daha verildi. Futbol oynadığı yıllarda, kural
gereği bu bir ödülü kazanma şansı bulunmayan Pele, Altın Top onur
ödülüne lâyık görüldü. 73 yaşındaki efsane futbolcu, kendisine
verilen bu ödülle ilgili olarak, "Futbolu bıraktıktan 35 yıl sonra
hatırlanmak mutluluk verici bir olay." dedi. Ödülünü almak için
İsviçre'nin yolunu tutan Sambacı, dünya medyasına hem günümüz
futboluyla hem de Brezilya futboluyla ilgili değerlendirmelerde de
bulundu.
GEÇ GELEN ÖDÜL
Aktif futbolculuk hayatında Brezilya forması (1957-1971) altında 3
Dünya Kupası kazanan, kulübü Santos (1956-1974) ile pek çok mutlu
son yaşayan Pele, ayrıca milli takım forması altında 92 maçta 77,
Santos forması altında ise 638 maçta 619 gol atmıştı. Ne var ki
efsane Sambacı bu sportif başarılarının karşılığını Altın Top'la
süsleyememişti. Çünkü Pele'nin futbol oynadığı dönemde Altın Top
ödülü sadece Avrupalı futbolculara veriliyordu. Kaç kişi Sivori,
Suarez, Masopust, Law, Albert isimlerini hatırlıyordur? Tahminen
çok az futbolsever. Bir başka önemli soru da; acaba o yıllarda bu
ödül, şimdiki gibi her kıtadaki futbolculara veriliyor olsaydı,
Pele kaç defa bu ödülün sahibi olurdu? Onur ödülünü aldıktan sonra
Brezilyalı futbolcuya, yöneltilen sorulardan biri, "Futbolcu
olduğunuz dönemde Altın Top ödülünü kazanmadığınız için bir
pişmanlık var mı?" şeklindeydi. Bu soruya Pele, "Hayır çünkü
kurallar ve müsabaka özellikleri de şimdikinden farklıydı, O zaman
pek çok hazırlık maçı oynuyorduk. Bunun için pek çok ülkeye
gidiyorduk. Gittiğimiz her ülkede tanınıyordum. Bana layık görülen
bu ödül, o günlerin sonucudur." cevabını verdi.
1958 yılında İlk Dünya Kupası'nı oynayıp, şampiyonluğu tattığında
Pele sadece 18 yaşındaydı. İlk defa ülke sınırları dışına
çıkıyordu. O zamanki Brezilya'nın yıldızları Vava, Didi, Nilton ve
Santos gibi isimlerdi. Pele'yi ise daha kimse tanımıyordu.
İsviçre'de Pele'den o günleri yorumlaması istendi. Brezilyalı,
çeyrek asırlık zaman dilimi için şu açıklamaları getirdi: "İlk defa
Brezilya dışına çıkacaktım. Benim için çok özel ve çok yeni bir
durumdu. Tam bir rüya âlemindeydim. 1958'de genç ve tecrübesiz
biriyken, 1970'teki Dünya Kupası'nda daha tecrübeli ve sorumluluğu
artmış bir futbolcuydum. Ancak omuzlarımdaki baskı çok fazlaydı.
Oyuncu olarak son Dünya Kupası'nı oynadığımı biliyordum ve bunun
için mutlu sonla ülkemin yolunu tutmalıydım. İnanın bana, o günleri
yaşamak çok zordu." 1970'te Brezilya şampiyon olurken, rakip
fileleri 4 defa havalandıran Pele de turnuvanın en iyi futbolcusu
seçilmişti.
"İMKANLAR FUTBOLU DEĞİŞTİRDİ"
50 yılı aşkın süredir futbolun içinde olan Pele, kendi dönemiyle
şimdiki dönemi karşılaştırıp, aradaki fark için dikkat çekici
ifadeler kullanıyor: "Her alanda futbol gelişiyor ancak saha
dışındaki ilerleme çok daha hızlı. Benim dönemimde de Real Madrid,
Bayern Münih gibi çok büyük kulüpler vardı. Ancak futbol ekonomisi
şimdiki kadar gelişmiş değildi. Çok daha az para vardı. Bunun için
teknik direktörlerin sahip olduğu imkanlar oldukça sınırlıydı. Ne
rakip tanınırdı ne analiz yapılırdı ne de istatistik tutulurdu.
Günümüz futbolunda ise her bilgiye kolayca ulaşabiliyorsunuz. Durum
böyle olunca, herkes birbirini çok iyi tanıyor. Artık sürpriz diye
bir şey yok futbolda. Sözgelimi Brezilya'nın ABD'yi yenme garantisi
yok. Tüm bu gelişmelerin bir sonucu olarak günümüz futbolu daha
taktiksel oldu. Ve benim oynadığım döneme göre, şimdilerde zirvede
uzun süre kalmak kolay değil. Kulüplerin başarı çizgisi oldukça
sınırlı."
Futbolun dünü ve bugününü karşılaştırdıktan sonra Pele'ye sorulan
en renkli sorulardan biri, "Size göre günümüz futbolunun en iyi
ismi hangisi?" oluyor. Bu soruya Brezilyalı efsane, Fransızları
mutlu edecek bir cevap veriyor: "Hangi dönemden bahsettiğimiz çok
önemli. Kulüpler örneğinde olduğu gibi, günümüz futbolunda başarılı
isimlerin de çok uzun süre zirvede kalarak kariyerlerini devam
ettirmesi zor. Benim için son büyük futbolcu Zidane. Çünkü en az 10
yıl üst düzey futbolcu olarak kariyerini sürdürdü. Şimdilerde Messi
ve Cristiano Ronaldo var. Bu ikili gerçekten çok büyük futbolcu.
İstikrarlı bir şekilde kariyerlerini üst düzey birer futbolcu
olarak sürdürüyor. Ribery için ise beklemek gerekiyor. Çok başarılı
bir sezon geçirmiş olabilir ama üst seviye futbolcu kategorisine
çıkması için bu çizgisini devam ettirmesi gerekiyor. Ribery için
kullandığım ifadeler Neymar için de geçerli."
Pele'nin Cristiano Ronaldo ve Messi için övgü dolu
değerlendirmelerine rağmen bu ikili henüz milli takım forması
altında dünya şampiyonu sıfatını kazanamadı. Bu durumu Pele ciddi
bir olumsuzluk olarak görmüyor: "Benim dönemimde belli bir
popülerlik kazanmak için böyle bir unvan gerekliydi. Ancak günümüz
futbolunda çok daha farklı bir tablo var karşımızda. Elbette Dünya
Şampiyonluğu çok önemli, bu gerçeği inkar etmiyorum ancak
Şampiyonlar Ligi de bir Dünya Şampiyonası kadar futbolcuların
değerine değer katıyor, onların tanınmasını sağlıyor. Her ne kadar
UEFA'nın bu organizasyonu Avrupa Kıtası sınırları içinde düzenlense
de bütün dünya bu maçları izliyor. Şampiyonlar Ligi'ni etkili kılan
bir başka unsur da her yıl düzenlenmesi. Dünya Şampiyonası ise her
4 yılda bir yapılıyor."
"BABAM AĞLAMIŞTI"
2014 Dünya Kupası'na Brezilya ev sahipliği yapacak. Dünya
Kupası'ndan önce ev sahibi ülkelerde bir yıl öncesinden
Konfederasyon Kupası düzenleniyor. 2013'ün yazındaki bu
organizasyonu Brezilya kazanarak, 2014 iddiasını fazlasıyla ortaya
koydu. Finalde İspanya'yı 3-0 yenen Sambacıların bu performansı,
"Bize güven duyun" mesajını fazlasıyla veriyor. Mevcut tablo
Pele'yi de umutlandırıyor ve efsane oyuncu Brezilya'daki değişimi
şu şekilde yorumluyor: "Brezilya'nın oyun anlayışındaki değişimi
fark etmek gerekiyor. Geçmişte bizim gücümüzü Didi, Vava,
Jairzinho, Garrincha gibi hücum oyuncuları oluştururdu. Gol
yollarında sahip olduğumuz isimler, en büyük silahımızdı. Bugünkü
Brezilya'nın ise en güçlü tarafının orta sahası ve savunması
olduğunu düşünüyorum. Teknik direktörümüz Scolari de böyle
düşünüyor."
Son olarak Pele'ye, "Bir Brezilyalı için Dünya Kupası ne anlam
ifade ediyor?" şeklinde bir soru yöneltiliyor. Efsane oyuncu bu
soruyu, kendi yaşadığı çok duygusal bir tecrübeyi aktararak
cevaplandırıyor: "1950 Dünya Kupası sırasında ben 10 yaşındaydım.
Babam final maçını arkadaşlarıyla birlikte radyodan dinliyordu.
Sonra onu ağlarken gördüm. Bu tablo beni çok etkilemişti. Neden
ağladığına anlam veremediğim için kendisine gidip sormuştum, 'Baba
neden ağlıyorsun?' diye. Verdiği cevap son derece sadeydi, 'Çünkü
Brezilya kaybetti.'
Benzer duygular bugünkü Brezilyalılar için de geçerli. Brezilya
için Dünya Kupası çok büyük bir organizasyon. Beklenti aynı;
Brezilya'nın şampiyonluğu. Son bir şey daha söylemek istiyorum;
benim babamın durumundan farklı olarak, oğlumun benim ağladığımı
görmesini arzulamıyorum."
Bakalım Pele verdiği bu sözü tutabilecek mi? Eğer tutamazsa, bu
gözyaşları sevinç için mi yoksa hüzün için mi akacak? Bekleyip
görelim. CİHAN
Yorumlar