Mustafa Akbaş, eczacılık istedi, kimya okuyor ama futbolcu oldu

Trabzonspor altyapısının değerli oyuncularından biri olan Mustafa Akbaş, sezonun ikinci yarısında 1461 Trabzon'dan geldikten sonra görev aldığı 550 dakikalık bölümde Trabzonspor sadece yarıda kalan Fenerbahçe maçında kalesinde 1 gol gördü....

Google Haberlere Abone ol
Mustafa Akbaş, eczacılık istedi, kimya okuyor ama futbolcu oldu

Trabzonspor altyapısının değerli oyuncularından biri olan Mustafa Akbaş, sezonun ikinci yarısında 1461 Trabzon'dan geldikten sonra görev aldığı 550 dakikalık bölümde Trabzonspor sadece yarıda kalan Fenerbahçe maçında kalesinde 1 gol gördü.

Asıl mevkii stoper olsa da sol bekte de verilen görevi başarıyla yerine getirmeyi bildi. Onu ön plana çıkaran sadece sahadaki başarısı değil. Bir çok futbolcudan farklı olarak KTÜ Kimya Bölümü'nde öğretim hayatını sürdüren bir fen bilimleri öğrencisi olan Mustafa Akbaş, "Daha küçük yaşlarda Trabzonspor'a gelseydim benim açımdan daha yararlı olurdu. Ancak başlangıçta futbolcu olmak gibi bir düşünce yoktu aklımda. Her ne kadar Bahçecikpor'da oynamayı sürdürsem de özellikle annemin yönlendirmesiyle hayatımdaki öncelik okuldu." diyerek şu ifadeleri kullandı:

"Trabzonspor PAF takımının seçmeleri vardı. O sırada 18 yaşındaydım. Bir arkadaşım sayesinde haberdar oldum ve seçmelere katıldım. O dönemde altyapının başında Özkan Sümer, PAF takımının başında ise Ahmet Özen Hocalarımız vardı. Seçmeleri kazandım ve Trabzonspor'a geçtim.

Herkes futbolla eğitimin bir arada yürümediği görüşünde ama aslında içinizde varsa eğitiminizi sürdürebilirsiniz. Trabzonspor PAF takımına geldiğimde eğitimimi sürdürmemin çok faydasını gördüm. Hocalar nazarında farklı bir yerim olduğunu hissediyordum ve bu da bana büyük bir özgüven veriyordu."

Eczacılık okumayı çok istediğini, eczacılık olmayınca kimya bölümünü tercih ettiğini belirten Mustafa Akbaş, "Okuduğum bölümden de çok memnunum. Eğitim hayatıma yeniden başlasam, yine önce eczacılığı isterdim ama o olmazsa bir kez daha kimyayı tercih ederdim." dedi.

1461'le düşme potasını da gördüğünü, şampiyonluklar da yaşadığını belirten Mustafa Akbaş, "Hocamız Mustafa Akçay bize harika bir önderlik yaptı. 1461'deki başarının birinci nedeni bence arkadaşlık bağlarının çok güçlü olması ve bu bağın bizi bir takım haline getirmesiydi. En rahat ettiğim ve oynamak istediğim mevki sol stoper. Gerçek mevkiim de orası zaten. Ama elbette takımın başka bir bölgesinde eksiklik varsa ve hocam da beni o bölgede değerlendirmek isterse verilen görevi en iyi biçimde yapmaya çalışırım." diyerek şunları söyledi:

"Bahçecikspor'dan Trabzonspor'un PAF takımına geçerken de, oradan 1461'e giderken de, 1461'den Trabzonspor'a yükselirken de hep azimle çalıştım ve geçmişimi bir an olsun unutmadım. Halen daha aynı biçimde çalışmayı sürdürüyorum.

Şehrin çocuklarının ağırlıklı olduğu bir takım bana göre çok daha başarılı olabilecektir. Çünkü hiçbir yabancı oyuncunun bu takımı Trabzon'un çocukları kadar benimseyebilmesi mümkün değil. Trabzonlu oyuncuların sayısı arttıkça takımın başarısının da buna paralel olarak yükseleceğini düşünüyorum."

Futbol Federasyonu basın departmanı tarafından hazırlanan TamSaha dergisinden Nuri Bekar'a konuşan, Mustafa Akbaş'ın röportajının ayrıntıları şöyle:

Devre arasında geldiği Trabzonspor'da formayı kapan Mustafa Akbaş'ı daha yakından tanımak istiyoruz. Nerede, ne zaman doğduğunu, babanın, annenin ne iş yaptığını, kaç kardeş olduğunuzu sorarak başlayalım.

30 Mayıs 1990'da Trabzon'da doğdum. Babam o zaman Trabzon'da değildi. Aile şirketimiz olan Akbaş Müzik'te çalıştığı için İstanbul'da yaşıyordu. 10-15 yaşımıza gelene kadar beni ve ablamı ev hanımı olan annem büyüttü diyebilirim. Babam daha sonra Trabzon'a döndü.

Futbola ilgin ne zaman başladı? 12 yaşında Bahçecikspor'da futbola başlayana kadar topla nasıl bir ilişkin vardı?

Herkesin çocukluğunda olduğu gibi ben de mahalle aralarında top oynardım. Bahçecikspor'da futbola başlamam ise ilkokuldaki beden eğitimi hocamın sayesinde oldu. Onun yönlendirmesi ile Bahçecikspor'a gitmiştim.

18 yaşına kadar Bahçecikspor'da oynuyorsun ve profesyonel bir takımla ancak o yaşta tanışıyorsun. Bunu kariyerin açısından rötarlı bir sıçrama olarak mı görüyorsun? Altyapı eğitimi açısından bakıldığında çok daha önce Trabzonspor'a gelmen senin açından daha yararlı olabilir miydi?

Elbette daha küçük yaşlarda Trabzonspor'a gelseydim benim açımdan daha yararlı olurdu. Ancak başlangıçta futbolcu olmak gibi bir düşünce yoktu aklımda. Her ne kadar Bahçecikpor'da oynamayı sürdürsem de özellikle annemin yönlendirmesiyle hayatımdaki öncelik okuldu. Fakat her Trabzonlu çocuk gibi içimde büyük bir futbol aşkı vardı. Zaten o aşk ve heves sayesinde Bahçecikspor'dan sonra kariyerimi oldukça yukarıya taşıyarak Trabzonspor'a gelebildim.

Trabzonspor'a transfer hikâyenden söz eder misin bize?

Trabzonspor PAF takımının seçmeleri vardı. O sırada 18 yaşındaydım. Bir arkadaşım sayesinde haberdar oldum ve seçmelere katıldım. O dönemde altyapının başında Özkan Sümer, PAF takımının başında ise Ahmet Özen Hocalarımız vardı. Seçmeleri kazandım ve bu iki hocamızın sayesinde Trabzonspor'a geçtim.

Trabzonspor'a transferinden önce, bir taraftar olarak kulüple ilgili hatıraların var mı? Trabzonspor'un maçlarını izler miydin? O dönemde hangi oyuncuları beğenirdin?

Maddi durumumuz çok iyi değildi ve stada gitmek istesem de bilet alabilecek gücüm yoktu. Dolayısıyla istesem bile statta maç izlemem mümkün değildi. Ben de çareyi maçları televizyondan izlemekte bulmuştum. Trabzonspor'a karşı büyük bir sevgim vardı. Özellikle Fatih Tekke'yi büyük bir hayranlıkla izlerdim.

Futbola başladığın dönemde idollerin var mıydı?

Başlangıçta yoktu ama sonradan işin içine girmeye başladıkça Real Madrid'de oynayan Sergio Ramos'u kendime örnek aldım.

Futbolla birlikte eğitimini de sürdüren ender oyunculardan birisin. Üstelik çoğu futbolcu gibi BESYO'da da okumuyorsun. Bize eğitim hayatından söz eder misin? İki işi bir arada sürdürmeyi nasıl başardın?

Herkes futbolla eğitimin bir arada yürümediği görüşünde ama aslında içinizde varsa eğitiminizi sürdürebilirsiniz. Çünkü futbol oynarken aslında çok fazla boş zamanınız oluyor. Trabzonspor PAF takımına geldiğimde de eğitimimi sürdürmemin çok faydasını gördüm. Hocalar nazarında farklı bir yerim olduğunu hissediyordum ve bu da bana büyük bir özgüven veriyordu.

Kimya futbolcularda görmeye alıştığımız bir eğitim dalı değil. Bu tercihinin nedeni neydi?

Aslında eczacılık okumayı çok istemiştim. Eczacılık olmayınca kimya bölümünü tercih ettim. Okuduğum bölümden de çok memnunum. Eğitim hayatıma yeniden başlasam, yine önce eczacılığı isterdim ama o olmazsa bir kez daha kimyayı tercih ederdim.

Trabzonspor'un altyapısında geçirdiğin 1 yılın ardından 1461 Trabzonspor'a gönderilmeni nasıl karşıladın? O dönemde Trabzonspor'da devam etseydin senin için daha iyi olacağını mı düşünüyorsun, yoksa "İyi ki 1461'e gitmişim" görüşünde misin?

O dönemde Trabzonspor PAF takımındaki son senemdi. İçimden "İnşallah sezon bittiğinde beni 1461 Trabzon'a alırlar" diye dua ediyordum. Bu hayalim gerçekleştiği için de hocamız Ahmet Özen'e çok teşekkür ediyorum. İyi ki 1461'e gitmişim.

1461 Trabzon'da takım olarak parmak ısırtan bir performans sergilediniz. O dönemi hem takımın hem de kendi açından değerlendirir misin? 1461'i başarılı kılan en önemli faktörler nelerdi?

1461'le düşme potasını da gördük, şampiyonluklar da yaşadık. Hocamız Mustafa Akçay bize harika bir önderlik yaptı. Bir takımda arkadaşlık bağları ne kadar güçlüyse başarı da o ölçüde geliyor. 1461'deki başarının birinci nedeni bence arkadaşlık bağlarının çok güçlü olması ve bu bağın bizi bir takım haline getirmesiydi.

Savunmanın her bölgesinde oynayabildiğini görüyoruz. Gerçek mevkiin hangisi? Hangi bölgede daha verimli olduğunu düşünüyorsun?

En rahat ettiğim ve oynamak istediğim mevki sol stoper. Gerçek mevkiim de orası zaten. Ama elbette takımın başka bir bölgesinde eksiklik varsa ve hocam da beni o bölgede değerlendirmek isterse verilen görevi en iyi biçimde yapmaya çalışırım.

Savunmada bir joker olmak mı yoksa bir mevkiin değişmez adamı olmak mı seni daha çok mutlu eder?

Bence bir mevkiin değişmez adamı olmak öncelikli tercihtir.

Bugün oynadığın bölgede hangi oyuncuları örnek alıyorsun?

Trabzonspor'da sadece sol bek olarak şans buldum. Ama sol bek olarak örnek aldığım bir oyuncu yok. Maçlardan önce karşımdaki rakibimi izleyerek bir strateji geliştirmeye çalışıyorum.

Eksik yönlerin olduğunu düşünüyor musun, varsa bu eksiklerin neler ve bunları tamamlamak için neler yapıyorsun?

Trabzonspor A takımına yeni yükseldiğim için oyun içinde bir heyecan yaşıyorum. Bunun da maç sayımın artması ve buna paralel olarak edineceğim tecrübeyle giderileceğini düşünüyorum.

1461'deki hocan Mustafa Akçay bu sezonun başında Abdulkadir, Caner, Kadir ve Yusuf'la birlikte Trabzonspor'a geldi. 1461'de oynayan bütün oyuncuların hayalinin de Trabzonspor'da oynamak olduğunu biliyoruz. Senin beklentilerin nelerdi? İlk etapta yukarıya çıkan oyunculardan biri olmadığını öğrendiğinde neler hissettin?

Tabii o dönemde üzülmüştüm. Ama Mutafa Akçay Hocam bizimle konuştuğunda, "Çalışmaya devam edin, devre arasında da 1461'den Trabzonspor'a oyuncu alacağım" demişti. Dolayısıyla içimde her zaman bir umut vardı. Trabzonspor PAF takımında ve 1461'de o kadar oynadıktan sonra içimdeki en büyük heves Trabzonspor'da oynamaktı. Bu hayalimi de devre arasında Mustafa Akçay Hocamın davetiyle gerçekleştirdim. Hiç unutamayacağım bir gün oldu benim için. Bir Perşembe günüydü ve üç-dört arkadaş birlikte oturuyorduk. Daha önce böyle bir davet geleceğini duymuştum ve telefonumun çalmasını bekliyordum. Telefonum çalıp da Trabzonspor'a davet edildiğim an, bu yaşıma kadar yaşadığım en mutlu an oldu benim için.

Trabzonspor'a geldikten sonra başlangıçta yedekte bekledin hatta bazı maçlarda kadroya da giremedin. O dönemdeki düşüncelerin nelerdi? Bu takımda oynayabileceğini düşünüyor muydun?

Her futbolcunun yeni geldiği takımda bir adaptasyon ve kendini kabul ettirme süreci olduğunu biliyordum. Ama çok çalışarak bu sürecin kısaltılabileceğini de biliyordum. Nitekim o zaman da geldi ve Trabzonspor'da oynamayı başardım. Ama tabii ki nasıl bir kulüpte olduğumun da farkındayım. Burası Türkiye'nin dört büyük kulübünden biri ve kalıcı olabilmek için daha çok çalışmam gerektiğini biliyorum. İnşallah her geçen gün kendimi geliştirip üzerine biraz daha koyarak başarılı olurum.

Hami Mandıralı'nın takımın başına geçmesinin ardından Torku Konyaspor maçıyla birlikte arka arkaya bir çok maçta banko oyuncu oldun. Hami Hocanın sana duyduğu bu güveni neye bağlıyorsun?

Kamptaki performansım da idmanlardaki performansım da oldukça iyiydi. Geriye sadece bir maçta şans bulmak kalmıştı. Sağ olsun Hami Hocam da Torku Konyaspor maçında bana bu fırsatı tanıdı ve oynama fırsatı buldum. Açıkçası o maçta inanılmaz bir heyecan yaşamıştım.

Süper Lig'deki ilk maçında takım gol yemedi ve sen de o defansın bir parçasıydın. Bize ilk maçında neler yaşadığını anlatır mısın?

Bir stoper olarak bek oynamam, elbette takımın defansif gücünü artırıcı bir etkendi. Savunmadaki abilerim Onur Kıvrak, Mustafa Yumlu ve Aykut Demir'le maç öncesi yaptığımız konuşmalarda da "Öncelikle gol yemeyelim, nasıl olsa fırsatını bulup atarız" düşüncesinde birleşmiştik. O maçta da gol yemedik ve benim için çok başarılı bir başlangıç oldu.

Senin oynadığın maçlarda Trabzonspor çok az gol yiyen bir takım haline geldi. Oynadığın maçlarda, yarıda kalan Fenerbahçe müsabakası dışında gol yemediniz. Bu durumu nasıl açıklamak gerekiyor? Trabzonspor'un savunma anlayışında neler değişti?

Biraz önce de söylediğim gibi stoper olduğum için defansif anlamda takıma katkım olduğunu düşünüyorum. Tabii bu sadece benim oynamamla ilgili bir durum değil. Takım halinde topun arkasına geçen bir anlayış giderek hâkim olmaya başladı ve Trabzonspor az gol yiyen bir takıma dönüştü diyebilirim.

Pek çok oyuncunun hayallerini süsleyen bir konuma geldin. Seni diğerlerinden ayıran ve bugün Trabzonspor'da forma giymeni sağlayan en önemli özelliklerin neler?

Azimle çalışmak ve geçmişini unutmamak... Bahçecikspor'dan Trabzonspor'un PAF takımına geçerken de, oradan 1461'e giderken de, 1461'den Trabzonspor'a yükselirken de hep azimle çalıştım, geçmişimi bir an olsun unutmadım. Halen daha aynı biçimde çalışmayı sürdürüyorum.

Trabzonspor'un bu sezon sol bek mevkiinde çok fazla oyuncu denediğini gördük. Sen de bu oyunculardan birisin ve oynadığın maçlarda da başarılı oldun. Önümüzdeki sezonda ve sonrasında bu bölgeyi tapulayabileceğine inanıyor musun?

Bence bu biraz da Türk futbolcularına güven duyulmasıyla ilgili bir mesele. Ben ve Kadir abi bize güvenilebileceğinin mesajını verdik diye düşünüyorum. Trabzonspor'a uzun yıllar emek verebileceğimizi, sahada terimizin son damlasına kadar savaşabileceğimizi biliyorum. İnşallah böyle devam eder ve sol kanadı hiç kimseye kaptırmayız.

Trabzonspor'un kadrosunda uzun zamandır görmediğimiz kadar çok sayıda Trabzon doğumlu oyuncu yer alıyor. Özellikle ikinci yarıda bu oyuncular takımda daha fazla yer bulmaya başladı. Yabancı oyuncular ise giderek gözden düşüyor. Sen Trabzonspor'un geleceğini hangi tercihin kurtaracağını düşünüyorsun? Yeni yabancı transferler mi, şehrin kendi çocukları mı?

Elbette transfer de olması gerekiyor ama şehrin çocuklarının ağırlıklı olduğu bir takım bana göre çok daha başarılı olabilecektir. Çünkü hiçbir yabancı oyuncunun bu takımı Trabzon'un çocukları kadar benimseyebilmesi mümkün değil. Ben takımdaki Trabzonlu oyuncuların sayısı arttıkça takımın başarısının da buna paralel olarak yükseleceğini düşünüyorum. Elbette bu durum bize de büyük bir sorumluluk yüklüyor. Biz performansımızı ne kadar yukarı çıkartabilirsek başarı da o ölçüde gelecektir.

Yabancı oyuncularla şehrin çocukları arasında takıma bağlılık ve takımı sahiplenme açısından ne gibi farklar var?

Size kısaca şöyle bir örnek verebilirim; takım puan kaybettiğinde ne dışarı çıkmayı ne arkadaşlarımla dolaşmayı ne de başka bir şey yapmayı canım istiyor. Sadece kaybedilen puana ve yapılan hatalara odaklanıp gelecekte daha iyi olmak için neler yapmam gerektiğini düşünüyorum. Aklımda Trabzonspor'un kazanmasından başka bir düşünce olmuyor. Tabiî ki yabancı oyuncular da maç kazanmak istiyor. Ama onların bize göre çok daha rahat hareket ettiğini düşünüyorum.

Kariyer planlamanı nasıl yapıyorsun?

Trabzonspor'da devamlı oynamak ve Millî Takım formasını giymek istiyorum. Bu iki hedefe ulaşabilirsem sonrasının da geleceğine inanıyorum. Avrupa liglerinden birinde oynamayı çok istiyorum.

Bugüne kadar hiç millî olmamış bir oyuncu olarak ay-yıldızlı formayla ilgili nasıl hayaller kuruyorsun? Kendini Millî Takım'a ne kadar yakın görüyorsun?

Türkiye'de bir stoper açığı olduğunu herkes söylüyor ve hocalarımız da alternatif isimler arıyor. Önümüzdeki sezon stoper performansımla göze girmeyi ve A Millî Takım'a gitmeyi çok istiyorum.

Futbolun dışında hayatında neler var?

Boş vakitlerimin çoğunu ailemle geçiriyorum ya da arkadaşlarımla birlikte bir şeyler yapıyorum. Futbol oynarken zamanımızın çoğu ailemizden uzakta geçiyor. Dolayısıyla fırsat buldukça onlardan uzak geçirdiğim zamanların açığını kapatmaya çalışıyorum.

CİHAN

Yorumlar