Dirk Kuyt: Ersun Yanal bize doğru yolu gösteren kişi oldu
Fenerbahçe'nin başarılı futbolcusu Dirk Kuyt, teknik direktörü Ersun Yanal'ın kendilerine doğru yolu gösteren kişi olduğunu söyledi.
Fenerbahçe'nin başarılı futbolcusu Dirk Kuyt, teknik direktörü
Ersun Yanal'ın kendilerine doğru yolu gösteren kişi olduğunu
söyledi.
Fenerbahçe'nin Hollandalı yıldız oyuncusu Dirk Kuyt, Fenerbahçe
Dergisi’nin Ocak ayı sayısına açıklamalarda bulundu.
Fenerbahçe Dergisi'nin Ocak ayı sayında gerçekleştirilen röportajın
tamamı şöyle:
"ÇOK İYİ BİR PERFORMANS ORTAYA KOYUYORUZ"
-2013 yılını geride bırakırken bu sezonun ilk yarısını da, 41
puanla ve Galatasaray’a 8 puan farkıyla kapattık. Röportaja
öncelikle, 2013 yılını şahsi ve Fenerbahçe’deki futbolun anlamında
nasıl geçirdiğin hakkında yapacağın bir değerlendirmeyle başlamak
isteriz.
*Öncelikle; tüm takım arkadaşlarıma, teknik ve sağlık ekibimize ve
bizi her zaman destekleyen yönetimimize ve camiamıza hem yeni yıl
için sağlık ve mutluluk dileklerimi sunuyorum hem de dediğiniz gibi
41 puanla ilk yarıyı bitirdiğimiz için çok mutlu olduğumu ifade
etmek istiyorum. Gerçekten çok mutluyuz ve ikinci yarıda da bunun
devamını getireceğimizi söylemek isterim.
Genel bir değerlendirme yapmam gerekirse; 2013 yılı, benim açımdan
çok olumlu geçen bir yıldı. 2012 yılı sonları, Fenerbahçe’de
kariyerimin başlangıç zamanlarıydı ve birçok problemimiz vardı.
2013 yılı başlarken, yeni bir sayfa açıyor ve pozitif bir başlangıç
yapıyor gibi hissettim. Ligin 2. yarısını çok iyi bir şekilde
oynadık. Ancak maalesef, ligde Galatasaray’ı yakalayamadık. Öte
yandan, UEFA Avrupa Ligi’nde çok iyi maçlar çıkardık. Finale
ulaşamadık ama çok yaklaştık. 2012-2013 sezonunu bence iyi
bitirdik. Türkiye Kupası’nı kazandık, aynı zamanda ligin sonunda
Galatasaray’ı mağlup etmeyi başardık.
2013-2014 sezonuna ise; takım olarak çok iyi başladık. Yeni bir
hoca, yeni yardımcı hocalar ve yeni oyuncularla birbirimize kısa
sürede alıştık. Üzüntü verici bir durum da yaşadık: Avrupa
Kupaları’nda olamayacaktık. Sonuçta; bu üzüntümüzü de geride
bırakmayı bildik ve çok iyi bir şekilde çalışmaya başladık.
Başladığımız ilk günden itibaren de çok çalışıyoruz ve her gün
kendimizi geliştirmeye çalışıyoruz. Sonuç olarak da; ligde çok iyi
bir performans ortaya koyduğumuzu düşünüyorum.
-2014 yılı için dilek ve beklentilerin nelerdir, peki?
*2014 yılını sabırsızlıkla beklediğimi söylemek istiyorum. Umarım
en az 2013 yılı kadar, başarılı bir yıl geçiririz. Dediğim gibi;
son 6 ayda çok iyi bir çalışma gösterdik, yüksek tempoda çalıştık.
2014 yılında kendimizi daha da geliştirerek mevcut çalışmamızın
daha da üstüne koyarak devam etmek istiyoruz. Benim için önemli
olan; bu pozisyonda kalmak değil, her geçen gün iyi bir şekilde
çalışmamızı sürdürerek, üzerine katarak gitmek. Hem bireysel
anlamda hem de takım olarak, kendimizi her zaman geliştirmeliyiz.
Çünkü Fenerbahçe’de bizden beklenenin farkındayız. Büyük bir puan
farkı ortaya çıkartmış olabiliriz ama hiçbir şeyin garantisi
yoktur. Futbolda bu durum, daha da belirgin ortaya çıkar. Hata
yapmamamız gerekiyor ki puan farkı kapanmasın. O yüzden bizim için
önemli olan hedefe ulaşmak için daha çok arzulamak ve çalışmak!
"FENERBAHÇE’DE OLMANIN AYRICALIĞINI YAŞIYORUZ"
-Fenerbahçe’deki 2. sezonunun içindesin. Türk futbolu hakkında
eğrisiyle doğrusuyla birçok tecrübe yaşadın. Teknik ve taktik
disiplinler, antrenman yöntemleri, altyapı, tesisler, tribün
kültürü gibi futbolu oluşturan tüm etmenlerini düşünecek olursak;
genel anlamda Türk futbolu hakkında gözlemlerini bizimle paylaşır
mısın?
*Buraya gelmeden önce, tabii ki Türk futbolu ile ilgili bazı
bilgilere sahiptim. Her şeyden önce futbolun çok sevildiği bir ülke
olduğunu biliyordum ve Fenerbahçe taraftarının takımlarına ne kadar
bağlı olduklarını duymuştum. Ama şaşırdım! Çünkü bildiğimi ve
beklediğimi çok çok aşan bir sevgi ile karşılaştım. Taraftarımızın
futbola olan sevgisi ve tutkusu, 6 yıllık Liverpool kariyerimin
ardından, yeni bir kültüre ve yeni bir futbola adapte olmamı çok
kolaylaştırdı. Futbol seviyesi de beni şaşırttı. Lig’de her zaman
kazanmaya arzulu takımlar var; bu da yüksek bir mücadele ve rekabet
oluşturuyor. Ve tabii ki futbol seviyesini de yükseltiyor. Türk ve
yabancı oyuncuların yeteneklerinin ve kalitelerinin birlikteliğiyle
ortaya üst düzey bir futbol çıkıyor. İlerleyen yıllarda bu durum
daha da gelişecektir.
Tekrar Fenerbahçe’ye dönersek; buraya ilk geldiğimde en çok
şaşırdığım şey; antrenman tesisleriydi. Özellikle Fenerbahçe Can
Bartu Tesisleri, Liverpool ile kıyaslanabilecek düzeyde. Avrupa’nın
en iyi tesislerinden birine sahibiz. Bir futbolcunun ihtiyaç
duyacağı her şey mevcut. Kendi odalarımız, kendi özel aşçımız,
havuzumuz, fitness odalarımız, toplantı odalarımız var. Resmen,
Fenerbahçe’de olmanın ayrıcalığını yaşıyoruz. Bu ortamın bize
katkısı çok fazla.
"SEZON SONU TÜM ŞUBELER İÇİN BOL KUPALI OLSUN"
-Türkiye’de olduğun süre boyunca unutamadığın bir anıyı bizimle
paylaşır mısın?
*Öncelikle bu ailenin bir parçası olmaktan gerçekten onur
duyuyorum. Geçen her an benim için özel ve unutulmaz. Fenerbahçe’ye
imza atarken Fenerbahçe tarihine bir katkım olsun istiyordum.
Kazanabileceğimiz tüm kupalarda gözüm var. Geçen sezon Avrupa
Ligi’nde yarı finale ulaştık, Türkiye Kupası’nı kazandık. Bunları
başlangıç olarak görüyorum. Bu sezon şampiyonluk kupasını
kaldırırsak ki bu hedef için çok çalışıyoruz, o zaman en güzel
anımı fotoğraflamış olacaksınız.
-Fenerbahçe, 9 şubesiyle rakiplerine karşı birçok kulvarda mücadele
veren bir spor kulübü. Futbol her ne kadar en popüler branş olsa da
bu denli branş zenginliği olan bir kulübün sporcusu olmak herhangi
bir farklılık yaşatıyor mu sana?
*Tabii ki çok özel bir duygu. Dünya’da bu kadar değişik branşı
olan, bu kadar geniş bir kitleye hitap eden başka bir kulüp yok.
Doğrusunu söylemek gerekirse; Fenerbahçe’nin bu kadar fazla şubesi
olduğunu bilmiyordum. Futbol ve basketbolu tabii ki duymuştum ama
dürüst olacağım bu konuda; ben sadece Barcelona’nın böyle bir kulüp
olduğunu düşünüyordum. 9 farklı spor branşına sahip olan bir
kulübün üyesi olmak; benim çok fazla gurur duyduğum bir durum.
Özellikle bu yıl çok heyecan verici. Takımlarımız kulvarlarında çok
başarılı sonuçlar çıkartıyorlar. Sezon sonu tüm şubelerimiz için
bol kupalı olsun!
-Elde edilen başarıların altında Kulübümüzün bu sene özellikle
üzerinde durduğu "Biz bir aileyiz" bilincinin payı sence nedir?
*En önemlisi "Biz bir aileyiz" demek değil, "bir aile" olduğumuzu
hissetmektir bence. Bunu gerçekten hissettiğim için kendimi çok
şanslı sayıyorum. Eminim bu hissiyat, Kulübe hizmet eden herkes
için de geçerlidir. O fotoğrafta diğer branşlardaki sporcularla ve
kulübün tüm çalışanlarıyla bir arada olmak, tabii ki çok özeldi.
Aynı zamanda Başkanımızın organize ettiği gala gecesi de bizim için
çok özeldi.
"ERSUN YANAL BİZE DOĞRU YOLU GÖSTEREN KİŞİ OLDU"
- Ersun Hoca’nın yönetim tarzını ve takımdan beklediklerini anlatır
mısın? Geçen sezona nazaran bu seneki Fenerbahçe’yi farklı kılan
etmenler neler sence?
*Fenerbahçe’de çalıştığım her iki Türk hoca da çok yetenekli ve
işlerinde çok başarılı insanlar. Kendilerine ait tarzlara sahipler.
Türkiye’nin en yetenekli iki hocasıyla çalıştığım için kendimi çok
şanslı ve mutlu hissediyorum. Fakat Ersun Yanal’a çok büyük bir
saygım var. Fenerbahçe Spor Kulübü’ne gelmek, kolay bir şey değil.
Özellikle beklentiler bu kadar yüksekken hiç kolay değil.
Türkiye’deki herkes, Fenerbahçe taraftarları, onun hemen performans
göstermesini istiyor. Kısa bir zamanda takımı hazırlama ve bu
seviyeye getirme şekli, onunla gurur duyulması gereken bir durum.
Aynı zamanda biz oyuncular olarak da böyle bir hocaya sahip
olmaktan ve bizi bu kadar kısa bir sürede hazırlayabildiğinden
dolayı hocamızla gurur duymalıyız. Herkes şunu kolaylıkla
görebilir; bu takımın çok yüksek bir kapasitesi var. Ersun Yanal da
bize doğru yolu gösteren kişi oldu.
-Maçlardan önce kendini nasıl motive edersin?
*Maçlardan önce kendimi mutlaka kazanmaya motive ederim. Futbola
bakış açım da böyledir; her maçı kazanmak isterim, kazanmak için
çalışırım, kazanan olmayı severim. Beni Kuyt yapan ne varsa Hocamın
direktifleri doğrultusunda sahaya koyarım. Takıma faydalı olmak ve
kazanmayı arzulamak futbolu bana sevdiren baş öğeler. Türk halkı
beni kucakladı
-Türk mili takımı, Hollanda ile yaptığı maçı kaybederek 2014 Dünya
Kupası play off şansını kaybetti ve kupaya veda etti. Bu maçtan
sonra neler hissettin?
*Türk halkının Dünya Kupası’na katılmayı ne kadar istediğini
biliyordum. Bu nedenle çok özel bir karşılaşmaydı. Benim için çok
tuhaf hislerin yaşandığı bir maç oldu. Ben ülkem adına işimi
yapmaya gayret gösterdim. Türk halkı ne kadar üzülse de,
karşılaşmadan sonra bana saygı gösterdiler, beni anladılar çünkü
bir oyuncu olarak nasıl bir karaktere sahip olduğumu biliyorlar.
Bana gösterilen bu saygı ve anlayış inanın beni çok mutlu etti!
-Peki Brezilya’da bu yaz gerçekleşecek Dünya Kupası’nda Hollanda
için neler öngörüyorsun? Takımda Kupa’ya katılacak diğer yabancı
futbolcularımızın hedefleri ne yönde?
*Dünya Kupası, futbolun en büyük turnuvalarından biri. Bu tür bir
etkinlikte ülkeniz adına mücadele etmek çok özel bir duygu. Sonuçta
şu anda bir şeyler öngörmek zor. Tabii ki Brezilya ve Almanya gibi
favori takımlar var. Daha önce de belirttiğim gibi vücudunuzda var
olan her şeyi ortaya koymalısınız ki, en iyisini yapabilseniz.
Düşüncemiz bu yönde olacak. Yetenekli bir takımımız var. Aynı
zamanda genç ve tecrübeli oyunculardan kurulu. Umarım bu karışım
bizi başarıya götürecek. Dünya Kupası’nda oynayacak, diğer
Fenerbahçeli oyunculara da başarılar diliyorum. Portekiz; Raul,
Bruno ve tabii ki Ronaldo ile heyecan verici bir takım. Webo’nun
görev alacağı Kamerun takımının bulunduğu grup, çok zor bir grup.
Fakat futbolda her şey mümkün. Umarım Yobo da Nijerya milli
takımında olur. Yobo ve Emenike’yle birlikte onlara da iyi şanslar
diliyorum.
"TÜM BEKLENTİLERİMDEN ÜST BİR NOKTADAYIM"
-Futbola başladığın dönemde kurduğun hayallerle bugün geldiğin
nokta ne kadar örtüşüyor?
*İlk kez bebekken topa dokundum ve daha sonra o toptan kopamadım.
Hayatımın bir parçası oldu. Futbolla uyanıyorum ve yatağa futbolla
gidiyorum. Sadece çok sevdiğim için. Sonuçta çok uzun vadeli
beklentilere girmedim. Her zaman bir adım daha öteye gitmeyi
düşündüm. Hollanda’da "Hızlı Çocuklar" manasına gelen Quick Boys
adında amatör bir takımda oynadım. Olabildiğimin en iyisi olmaya
çalıştım. 17 yaşında profesyonel futbolcu olma şansını yakaladım.
Ve bu şansı elime aldığımda her gün daha iyisi olmaya gayret
gösterdim. Ve şu anda buradayım. Bu, tüm beklentilerimden üst bir
noktada. Hayatta bir şeyi çok fazla istiyorsanız, onu yapmayı
mutlaka denemelisiniz. Hedefe ulaşamasak bile elimizden geleni
yaptığımızı bilmek bile bizi tatmin etmeli. Benim mantalitem
böyle.
-Ailenle Christmas’ı nasıl geçirdin?
*Christmas için ailemi davet ettim. Yaklaşık 20 kişilik bir grup
Türkiye’ye geldi. Ailemle, kız kardeşimle, annemle olmak benim için
bir gelenek. Ve benim için yılın en özel anlarından biri oldu.
Türkiye’de Christmas’ı kutlamak özel bir şey. Aynı zamanda şunu da
belirtmek istiyorum; biz Türkiye’deki hayatımızdan keyif alıyoruz.
Hem futbol oyuncusu olarak; hem aile olarak.
"BENİM İÇİN İDEAL BİR GÜN, BİR GÜN ÖNCE FENERBAHÇE İLE MAÇI
KAZANMIŞ OLMAKLA BAŞLAR"
-Eşin ve çocuklarınla mükemmel bir günü bizim için tanımlar mısın?
O gün nerede ve nasıl vakit geçiriyor olurdunuz?
*Benim için ideal bir gün, bir gün önce Fenerbahçe ile maçı
kazanmış olmakla başlar her şeyden önce... Hava güzelse, ailemle
birlikte evimin bahçesinde, havuzda veya boğazda bir teknede
olabiliriz. Bu esnada güzel Türk yemeklerinin tadını çıkartıyoruz
da olabiliriz.
-Çocuklarının İstanbul’a adaptasyonları nasıl? Nerede okuyorlar?
Hangi sporu seviyorlar? Fenerbahçe Spor
Okulları’nda halen futbola devam ediyorlar mı?
*İlk geldiğimizde, tabii ki çocuklarım zor zamanlar geçirdi.
Çocuklar için 6 yıl bir ülkede yaşadıktan sonra orayı terk etmek
kolay değildi. Farklı kültür ve farklı dili olan bir ülkeye gitmek
hiç kolay değil. Ancak kulüp gerçekten bize çok yardımcı oldu.
Onlar için uluslararası bir okul bulduk. Oğullarım futbola
Cumartesi - Pazar günleri Fenerbahçe Futbol Okulu’nda devam
ediyorlar. Gerçekten büyük keyif alıyorlar. Bunun dışında yüzmeyi
seviyorlar. Kızım dans etmeyi ve yüzmeyi çok seviyor. Buraya
geldikten 6 ay gibi bir süre sonrasında keyif almaya başladılar ve
İstanbul’a uyum sağladılar. Bu uyumu hem aile olmamızın sayesinde
hem de Fenerbahçe ailemizin sayesinde gerçek kıldık.
- Hollanda’da kendi adına kurduğun bir vakıfla zihinsel ve fiziksel
engeli olan sporculara yardım ediyorsun. Bu vakıf ne zamandır
hizmet veriyor; ne gibi organizasyonlar düzenleniyor; vakfın vizyon
ve hedeflerini aktarır mısın?
*Futbolun daha doğrusu sporun içinde yaşamayı gerçekten çok
seviyorum. Futboldan belli bir gelir elde edebildikten sonra da,
insanlara daha fazla destek olmak istedim. Feyenoord kariyerimin
sonlarına geldiğimde ise bu amaçla bir dernek kurduk. İlk başta
daha farklı bir destek yöntemimiz vardı. Sonraları tek bir alanda
en iyi desteği vermek istedik ve engelli arkadaşlarımızın sportif
etkinliklerde sadece seyirci kalmamaları adına çalışmalar yürütmeye
başladık. Spor yapmak büyük bir keyif ve benim aldığım keyfi onlar
da yaşayarak hissetmeli.
-Son olarak taraftarlarımız için mesajını alabilir miyiz?
*2013 yılında bize müthiş destek veren taraftarlarımıza teşekkür
ediyorum. 2014 yılında da bizi aynı şekilde destekleyeceklerine ve
şampiyonluk yolunda en büyük gücümüz olacaklarına inancım büyük.
Mutlu yıllar Fenerbahçe!
DİRK KUYT İLE KISA KISA
-Attığın en güzel gol hangi maçtaydı?
*Kariyerim boyunca attığım her gol benim için sevinç kaynağı oldu.
Aralarında seçim yapmak zor olsa da; 2006-2007 sezonunda
Şampiyonlar Ligi finalinde Liverpool olarak yenilsek de, Milan’a
karşı attığım golü söyleyebilirim.
-En sevdiğin bilgisayar oyunu? *Call of Duty Ghosts ve FIFA
2014.
-En sevdiğin müzisyen?
*Her türlü müziği dinlerim aslında ama kafa dağıtmak için Rihanna
tercih ediyorum.
-En sevdiğin sinema filmi? *Gladyatör benim hayatımda gördüğüm en
iyi filmdir.
-İstanbul sana ne ifade ediyor?
*Türkiye’yi çok seviyorum. İstanbul da gerçekten çok kozmopolit ve
harika bir şehir. Diğer şehirler e çok güzeldir mutlaka ama
İstanbul 1 numara!
-Yurtdışında en sevdiğin şehir hangisi? *İstanbul’dan sonra
Londra.
-En sevdiğin Türk yemeği?
*Türk mutfak tarihi, çok eskilere dayandığından dolayı inanılmaz
zengin. Yemek ve tatlıları gördükçe ailecek kendimizden
geçebiliyoruz. Ailemle en çok tercih ettiklerimiz arasında kebap ve
balık geliyor.
-En sevdiğin Hollanda yemeği nedir?
*Benim babam balıkçıydı, ben balıkçının oğlu olarak büyüdüm.
Balıkla yapılan her yemek favorimdir. Sabah balığa çıkıldığında
yakalanan o taze balıklarla yapılan yemeklerin tadı bambaşka
olur!
CİHAN
Yorumlar