Obama döneminde ABD'nin Ortadoğu politikası

- Obama yönetiminde izlenen Ortadoğu politikalarının "eylemsizlik" stratejisi üzerine kurgulandığı ve Washington'ın bölgesel krizlere aktif müdahale bekleyen müttefiklerini hayal kırıklığına uğrattığı belirtiliyor - Suudi Arabistan Şura Meclisi eski üyesi Al Zulfe: "ABD'nin Obama dönemindeki Ortadoğu politikası, Washington'ın izlediği en tuhaf ve en kötü politikaydı" -Arap Siyaset ve Strateji Araştırmaları Merkezi Başkan Yardımcısı Gabbaşi: “Obama döneminde ABD, Ortadoğu’da terörle mücadelede başarısız oldu" -Kazablanka'daki 2. Hasan Üniversitesi’nin Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden Prof. Dr. Mekkavi: “ABD, Irak senaryosunun tekrarlanmasını istemiyor. Özellikle ABD bölgedeki rolünün gerilemesinin ve İran gibi yeni ortaklarının Suriye’ye girmesinin ardından Esed rejiminin yıkılmasını istemiyor” -Lübnanlı siyasi analist Kammuriye: "Obama Irak ve Suriye için hiçbir şey yapmadı" -Faslı uluslararası ilişkiler uzmanı Şeyyat: “ABD bölgedeki terörle mücadeleye İran’ın bakış açısıyla yaklaşmaya başladı"

Google Haberlere Abone ol
Obama döneminde ABD'nin Ortadoğu politikası

İSTANBUL (AA) - ABD Başkanı Barack Obama yönetiminde izlenen Ortadoğu politikalarının "eylemsizlik" stratejisi üzerine kurgulandığı ve Washington'ın bölgesel krizlere aktif müdahale bekleyen müttefiklerini hayal kırıklığına uğrattığı belirtiliyor.

Ortadoğu ülkelerindeki siyasi uzmanlar ve akademisyenler, Ocak 2017'de görevi sona erecek olan Obama döneminde ABD'nin bölgede yürüttüğü politikaları AA muhabirine değerlendirdi. Obama yönetiminin Ortadoğu'ya yönelik dış siyasetini eleştiren uzmanlar, Obama'nın, "Beyaz Saray tarihinde en kötü politikayı yürüttüğünü", "olumsuz politikalarının Rusya ile İran'ın bölgeye nüfuz etmesine yol açtığını" savundu.

Suudi Arabistan Şura Meclisi eski üyesi Muhammed Al Zulfe, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "ABD'nin Obama dönemindeki Ortadoğu politikası, Washington'ın izlediği en tuhaf ve en kötü politikaydı." değerlendirmesinde bulundu.

Obama'nın "eylemsizlik" stratejisi üzerine kurguladığı politikalarına ilişkin Al Zulfe, şunları kaydetti:

"Obama yönetimi liderliğindeki ABD'nin Filistin sorununun çözümü konusunda yürüttüğü çalışmalarda gerileme oldu, Suriye devrimine sahip çıkılmadı. Söz konusu dönemde terör örgütü DAEŞ ortaya çıktı, Rusya ABD'ye karşı cesaretlendi ve daha önce benzeri yaşanmamış şekilde ABD-Körfez ülkeleri ilişkilerinde bir gevşeme görüldü. Obama politikasının, bölgede kaosu alıkonulamaz hale getirdiğini gördük. Mısır, Tunus, Libya, Yemen, Irak, Suriye ve Lübnan başta olmak üzere hiçbir Arap ülkesi bu kaostan kurtulmadı."

-“Obama’nın kararsızlığı bölgede binlerce Bin Ladin doğurdu”

Obama'nın kararsız politikasının Suriye'de DAEŞ'in yanı sıra İran ve Rusya'nın da varlık göstermesine kapı açtığını kaydeden Al Zulfe, “Obama yönetiminin hayati kararları almada kararsız kalması teröre cesaret verdi. Uygun ortam bulan DAEŞ de bu dönemde ortaya çıktı. Diğer terör örgütlerinin de Suriye’ye girme sebebi ABD’nin kararsız politikalarından başka bir şey değildir.” dedi.

Al Zulfe, “Obama, Usame bin Ladin’in öldürülmesiyle terörle mücadelede zafer kazandığını zannediyor. Ancak şüphe yok ki Obama’nın kararsızlığı bölgede binlerce Bin Ladin doğurdu. Bu politikanın sonucu olarak yıllardır Ortadoğu’da kaos devam ediyor.” şeklinde konuştu.

İnsan haklarına da değinen Al Zulfe şunları söyledi:

"Ne yazık ki, Obama döneminde olduğu kadar hiçbir zaman bölgede bu derece insan hakkı ihlali görülmedi. Obama döneminde yaşananlara, Irak ve Suriye’deki ölümler ve yıkım, Lübnan’da yönetimin olmaması, Yemen, Libya ve diğer bölgelerdeki kaos örnek gösterilebilir. ABD bunları sadece seyretti. ABD İran ve Rusya’nın kibri karşısında durmaya cesaret edemedi. Obama döneminde olduğu kadar hiçbir zaman Moskova’nın ABD’ye büyüklendiği görülmemiştir.”

- Körfez ülkeleri Obama’yı kararsız buluyor”

Körfez ABD ilişkilerinin yine aynı dönemde ciddi anlamda gerildiğini aktaran Al Zulfe, “Başta Suudi Arabistan olmak üzere Körfez ülkeleri, daha önce olmadığı kadar bu dönemde ilişkilerinin geleceği konusunda endişe etti. Obama’yı kararsız buluyorlar. Diğer bölgelerde olduğu gibi Obama sadece vaatlerde bulunuyor.” ifadelerini kullandı.

Körfez ülkelerinin, kendi işlerini yalnızca kendilerinin idare edebileceğini gördüğünü kaydeden Al Zulfe, Obama’ya olan güvensizlikleri nedeniyle başka ülkeler ve siyasi yapılarla ilişkiler kurarak bölgenin güven ve istikrarını korumaya çalıştıklarını kaydetti.

- "İran ABD’nin bölgedeki en önemli müttefiki"

Daha önce ABD tarafından "en büyük şeytan" olarak nitelendirilen İran'ın bugün ABD’nin bölgedeki en önemli müttefiki konumunda bulunduğunu ileri süren Al Zulfe, “ABD İran’nın ellerini serbest bırakma anlaşması imzaladı. Bölgenin her yerinde yıkım, patlama ve terör eylemleri var. Terörle mücadele edenler, Suudi Arabistan, Türkiye ve Mısır gibi bölgede etkin olan ülkeler. Obama yönetimi ise İran’ın varlığını pekiştirdi.” diye konuştu.

Bunun yanı sıra Arap Siyaset ve Strateji Araştırmaları Merkezi Başkan Yardımcısı Muhtar Gabbaşi, ABD’nin Ortadoğu’da şimdiye kadar ki en kötü rolünün Obama döneminde gerçekleştiğini belirtti.

Mısırlı siyaset uzmanı Gabbaşi, Hillary Clinton’ın dışişleri bakanı olduğu dönemde, eskiden olduğu gibi ABD’nin sadece İsrail’in güvenliğini sağlamakla kalmayıp onun nükleer faaliyetlerini de meşrulaştırabileceğini ifade eden tek isim olduğunu kaydetti.

Gabbaşi, Obama’nın diğer başkanlar gibi sert bir dış politika sergilememesi nedeniyle birçok kişinin Filistin sorunu ve bölgedeki diğer önemli sorunları çözebileceği konusunda ümitlendiğini ancak sorunların olduğu gibi kaldığını ifade etti.

ABD’nin Rusya ve İran karşısında Ortadoğu’daki rolünü kaybetmeye başladığını ifade eden Gabbaşi, “İran, ABD’nin bölgedeki rolünü zayıflatıyor. İran, Irak, Suriye, Yemen ve Lübnan ile ilgili 4 konuya müdahil oldu. Bölgedeki rolü yüzeysel hale gelen ABD’ye rakip olmaya başladı. Bunun yanı sıra İran Bahreyn’e de nüfuz etti ve bu ABD’nin çıkarları aleyhine bir durum.”dedi.

Rusya’nın başta Suriye olmak üzere Ortadoğu’daki rolünün ABD'yi rahatsız ettiğini kaydeden Gabbaşi, “Obama döneminde ABD, Ortadoğu’da terörle mücadelede başarısız oldu. Benzer konularda da başarısız olacaktır. En iyi çözüm, silahlı tutum yerine, terörün yayılmasını engellemek için ülkenin iç meselelerine çözüm bularak, karışıklığı bitirmektir.” diye konuştu.

Kazablanka'da 2. Hasan Üniversitesi’nin Uluslararası İlişkiler Bölümü Prof. Dr. Abdurrahman Mekkavi de Obama döneminde ABD’nin Ortadoğu’daki rolünün zayıfladığını savunarak, şunları kaydetti:

“Bu gerileme, ABD öncülüğünde batı ile İran arasında gerçekleşen müzakerelerin ardından açıkça ortaya çıktı. ABD Başkanı Çin, Japonya, Güney Kore başta olmak üzere Asya ülkelerine yöneldi. ABD’nin Ortadoğu’daki rolünün gerilemesi, Rusya’nın önemli noktaları kendi lehine çevirmesine, ayrıca Suriye ve Irak başta olmak üzere bölgeye güçlü bir şekilde dönmesine izin verdi.”

- "Obama Irak senaryosunun tekrarlanmasını istemiyor"

Obama’nın 2009’da Nobel Barış Ödülü’nü almasından bu yana bölgedeki ülkelere doğrudan askeri müdahale yapmaktan kaçındığını ifade eden Mekkavi, “ABD, (2003’te) Irak’ta yönetimin yıkılmasına ve ardından El-Kaide ile DAEŞ’in ülkenin büyük bir bölümünün kontrolünü ele geçirmesine yol açan senaryonun tekrarlanmasını istemiyor. ABD bölgedeki rolünün gerilemesinin ve İran gibi yeni ortaklarının Suriye’ye girmesinin ardından Esed rejimini yıkılmasını istemiyor.”ifadelerini kullandı.

Lübnanlı siyasi analist Emin Kammuriye, Obama döneminde ABD’nin Ortadoğu’daki rolünün çok büyük derecede olmamakla birlikte gerilediğini belirterek, “ABD’nin bazı Ortadoğu ülkelerindeki askeri varlığı ve siyasi etkileri hala devam ediyor.” diye konuştu. Obama’nın Ortadoğu’da birçok şey gerçekleştirdiğini kaydeden Kammuriye, bunlara Suriye’nin kimyasal silahtan arındırılması ile İran’ın nükleer projesinin durdurulmasını örnek gösterdi.

ABD Başkanının Ortadoğu siyasetinde olumsuz bulduğu yönler hakkında Kammuriye" Obama Irak ve Suriye için hiçbir şey yapmadı. Bu konudaki yönetimi hususunda ona karşı yöneltilen suçlamalar var. Bu belkide ABD'nin en kötü sicilidir." dedi.

Kammuriye "Ortadoğuda ABD'nin rolünün gerileme riski İsrail, İran ve Araplar arasındaki sorunlarla birlikte küresel istikrarsızlığın çıkarınadır. Bu gerilemeye ve Suriye, Yemen, Irak ve Libya'da Türkiye, Suudi Arabistan, İran ve Rusya gibi diğer oyuncuların bulunmasına rağmen ABD hala aslan payına sahiptir." diye konuştu.

Obama döneminde ABD'nin Ortadoğu politikaları konusunda açıklamalarda bulunan uzmanlardan Fas'taki 5. Muhammed Üniversitesi'nde Siyaset Bilimi Dalı öğretim görevlisi Halid Yaymut, "Obama döneminde ABD'nin Ortadoğu'daki stratejik rolü, en az maliyetle bölgede istikrarı sağlamaktır. Bölgede İsrail'in güvenliğini dolaylı olarak garanti altına almak amacıyla İran'a bölgede ağırlık kazanması için yardım yapmaktır." ifadelerini kullandı.

Yaymut sözlerini şöyle sürdürdü:

"ABD, Obama döneminde meşru hareket alanı olan ve Ortadoğu'da çıkarları bulunan uluslararası rakipleri olduğunu gördü. Obama yönetimi bölgede kartları yeniden karmaya, Rusya ve İran gibi diğer güçlere bölgede imkan tanıyarak Asya ülkelerinde kendi çıkarlarını garanti altına almaya çalışıyor. ABD, Ortadoğu'dan çekilmek istemiyor ancak bölgede yeni stratejiler geliştirip, askeri varlığını azaltarak, geleneksel müttefikleri yerine kendisine İran gibi başka ortaklar buluyor. ABD, İran ile kurduğu ortaklıkla İsrail'in güvenliğini garantiye aldı."

Terörle mücadelede ABD'nin büyük başarılar elde edememesine ilişkin Yaymut, Washington'ın artık terörle savaşta geleneksel yöntemleri değil özel operasyonları tercih ettiğini ve terörle mücadeleyi daha çok bölge ülkelerine bıraktığını ifade etti.

Faslı uluslararası ilişkiler uzmanı Halid Şeyyat, Obama’nın İran’la gerilimi düşürerek diplomatik bir zafer elde ettiğini savundu.

- “ABD bölgedeki terörle mücadeleye İran’ın bakış açısıyla yaklaşmaya başladı"

Obama’nın terörle mücadele stratejisini değiştirerek, ABD’nin bölgesel güçlere özellikle de İran’a vekaletler dağıtma siyaseti uyguladığına dikkati çeken Şeyyat, “ABD bölgedeki terörle mücadeleye İran’ın bakış açısıyla yaklaşmaya başladı. Bu da terörle ve özellikle de DAEŞ’le mücadelede önemli sonuçlar alamamasına neden oldu.” ifadelerini kullandı.

ABD’nin bölgede İran’ı güçlendirmesinin Washington’ın Ortadoğu’daki masraflarını azaltması karşılığında olduğunu belirten Şeyyat, ABD’nin daha önce yaptığı doğrudan askeri müdahalelerin büyük maddi harcamalara neden olduğunu bu nedenle artık hava saldırılarıyla yetindiğini dile getirdi.


Yorumlar