HAK-İŞ'ten Bosna Hersek sendikaları iş birliğinde "Köprü Projesi"

ANKARA (AA) - HAK-İŞ Konfederasyonu Genel Başkanı Mahmut Arslan, "Küresel sendikacılık geliştirilmeli, yeni küresel sendikacılık çatışma üzerine değil, dayanışma üzerine olmalı. Sorunları güçle değil, müzakere ile çözmeli. Sosyal diyaloğu, yeni sendikal anlayışın çözüm noktalarından biri olarak görmeliyiz." dedi.

HAK-İŞ Konfederasyonunca, Bosna Hersek Bağımsız Sendikalar Konfederasyonu (SSSBİH) iş birliğinde, "Eğitim Yoluyla Bosna Hersek Sendikaları-HAK-İŞ Konfederasyonu İşbirliği Köprü Projesi" başlatıldı.

Eğitim programının açılışı için bir otelde düzenlenen etkinlikte konuşan Arslan, projenin, tarihi ve kültürel ilişkilerin derin köklere sahip olduğu bir coğrafyada, Bosna Hersek ve Türkiye toplumları arasındaki ilişkilerin sosyo-kültürel boyutlarının geliştirilmesine katkı sunacak bir çerçevede dizayn edildiğini ifade etti.

Mahmut Arslan, "Bosna Hersek ile Türkiye arasındaki ikili ilişkileri projeler kapsamında olsun veya doğrudan konfederasyonumuzla olan ilişkileri, eşit iki ortak ülke ilişkisi olarak görüyoruz. Kuşkusuz her birimizin tecrübeleri, yaşadığımız coğrafyanın sorunları, imkanlarımız, kaynaklarımız farklı olabilir ama biz iki ülke arasındaki ilişkilere, eşit iki ülke paydaşın meselesi olarak bakıyoruz." diyerek, iki ülke sendikalarının birlikte çalışması gerektiğine dikkati çekti.

Küresel sendikacılığın geliştirilmesi gerektiğine işaret eden Arslan, "Yeni küresel sendikacılık çatışma üzerine değil, dayanışma üzerine olmalı. Sorunları güçle değil, müzakere ile çözmeli. Sosyal diyaloğu, yeni sendikal anlayışın çözüm noktalarından biri olarak görmeliyiz." diye konuştu.

- "20'nci yüzyılın sloganları ile sendikacılık yapmaya çalışıyorlar"

Türkiye'nin büyüdüğünü, çalışanların çoğaldığını, fakat sendikacıların güç kaybettiğini belirten Mahmut Arslan, şunları kaydetti:

"Sendikacılar, dünyadaki ve ülkedeki yeni sorunları anlamıyorlar. Hala 20'nci yüzyılın sloganları ile sendikacılık yapmaya çalışıyorlar. Dünyada da terk edilmiş, o bildik, kısır, dar ideolojik kalıplara sendikal hareketi sığdırmaya çalışıyorlar, bu da mümkün olmuyor. Çünkü, dünya küçük bir köye dönüştü. Küresel kapitalizm, Çin dahil bütün bloklar içerisine sızdı ve adeta işgal etti. O zaman siz küresel bir sendikal dayanışmayı gerçekleştiremezsiniz. Küresel ölçekte bir güç oluşturamazsanız, siz yok olmaya mahkumsunuz. İşte HAK-İŞ, bu noktada Türkiye'de bu değişimin öncülüğünü yapmaktadır."

- "Bosna Hersek'in IMFy'e borcu çok"

SSSBİH Genel Başkan Yardımcısı Salih Krusci̇ca da sendikalarının 24 alt sendikadan oluştuğunu ve 200 bin üyesi olduğunu belirterek, Bosna Hersek'te yüksek oranda işsizlik olduğunu ve konfederasyonlarının işsizlikle mücadele ettiğini kaydetti.

Krusci̇ca, Bosna Hersek'te sendikaların durumunun iyi olmadığını ve Türkiye'den destek almanın kendileri için çok önemli bir atılım olduğunu ifade ederek, "Türkiye, Uluslararası Para Fonu'na (IMF) bağlı olarak gelişmeyen ve borçlu olmayan bir ülke. Ama maalesef bizim IMF'ye borcumuz çok. Bu durum Bosna Hersek'i etkilediği gibi, sendikaları da büyük ölçüde etkiliyor." şeklinde konuştu.

Uluslararası organizasyonlara üyelik için çalıştıklarını ve dünyada bir çok sendikayla iş birlikleri kurmak istediklerini söyleyen Salih Krusci̇ca, en çok önemsedikleri iş birliğinin de Türkiye'deki sendikalarla yapılacak iş birlikleri olduğunu kaydetti.

Konuşmaların ardından Mahmut Arslan, Krusci̇ca'ya el yapımı bir vazo hediye etti.

Proje kapsamında, Bosna Hersek'teki farklı sendikalardan gelen 20 sendika üyesine, Türkiye'deki sendikaların durumu hakkında uzmanlarca eğitim verildi.

- "Sistemden kaynaklı bir kriz var"

Program çıkışında gazetecilerin, "CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun başkanlık sistemine ilişkin açıklamalarına" dair değerlendirmesini sorduğu HAK-İŞ Konfederasyonu Genel Başkanı Arslan, bu sözlerin talihsiz ifadeler içerdiğini belirtti.

Kılıçdaroğlu'nun başkanlık sistemini kişiler üzerinden tartışmaya açtığını söyleyen Mahmut Arslan, "Bugün geldiğimiz noktada 2007'de ortaya çıkan krizin çözümü için geliştirilen anayasa değişikliği ile Türkiye fiili olarak 'yarı başkanlık sistemi' mi dersiniz, 'başkanlık sistemi' mi dersiniz, 'başkanlık sisteminin birinci aşaması' mı dersiniz, 'partili Cumhurbaşkanı' mı dersiniz. Yani fiili anlamda Türkiye, seçimle gelmiş bir Cumhurbaşkanı ile seçimle gelmiş güçlü bir Başbakan arasında bir yerde duruyor." değerlendirmesinde bulundu.

Yeni anayasa değişikliğinin ihtiyaç olduğunu, sistemin sorgulanması ve bu sistemin masaya yatırılmasının gerekli olduğunun altını çizen Arslan, "Türkiye'ye kimsenin kriz yaşatmaya hakkı yok. Eğer bu krizlerin nedeni sistemse, ki görünüyor sistemden kaynaklı bir kriz var, bu krizlerin çözümünü bulmak zorundayız. Tartışmamız gerekiyor. 'Başkanlık' dendiği zaman Sayın Erdoğan'ı dikkate alarak yapılan bütün tartışmalar maalesef bizi başka bir noktaya götürüyor." diye konuştu.