AK Parti Siyaset Akademisi Büyük Güç Türkiye Eğitim Programı

- AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Yıldırım: (2) "Doğu'da, Güneydoğu'da siyaset görevi sadece AK Parti'nin değildir veya terör örgütünden destekli bölücü partinin değildir" - "Biz istiyoruz ki siyasi rakiplerimiz artık bölgede gitsin teşkilatlansınlar. Ankara'dan sürekli partimizin, iktidarımızın yaptığı bu mücadeleyi salvo atışlarla eleştirmekten vazgeçsinler. Gitsinler sahada 'Biz de varız. Türkiye'nin geleceği için biz de yük almaya hazırız' desinler. Vatandaş onlardan bunu bekliyor"

Google Haberlere Abone ol
AK Parti Siyaset Akademisi Büyük Güç Türkiye Eğitim Programı

ANKARA (AA) - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, "Doğu'da, Güneydoğu'da siyaset görevi sadece AK Parti'nin değildir veya terör örgütünden destekli bölücü partinin değildir. Cumhuriyet Halk Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi ve diğerleri, artık orada bölgede şartlar düzelmiştir, işler normale dönmüştür. Biz istiyoruz ki siyasi rakiplerimiz artık bölgede gitsin teşkilatlansınlar. Ankara'dan sürekli partimizin, iktidarımızın yaptığı bu mücadeleyi salvo atışlarla eleştirmekten vazgeçsinler. Gitsinler sahada 'Biz de varız. Türkiye'nin geleceği için biz de yük almaya hazırız.' desinler. Vatandaş onlardan bunu bekliyor." dedi.

AK Parti Genel Merkez Ar-Ge Başkanlığı tarafından yaklaşık 8 yıldır sürdürülen "Siyaset Akademisi'nde 17. Dönem", Başbakan Yıldırım'ın verdiği ilk dersin ardından, 81 ilde başladı.

Başbakan Yıldırım, partisinin Ankara İl Başkanlığında düzenlenen "AK Parti Siyaset Akademisi Büyük Güç Türkiye Eğitim Programı"nda yaptığı konuşmada, AK Parti'nin önceliklerinin ahlak ve vicdan olduğunu belirtti.

AK Parti davasının demokrasi, hukuk, adalet temelinde kalkınma davası olduğunu dile getiren Yıldırım, AK Parti olarak 14 Ağustos'ta 15 yılı tamamlayacaklarını bildirdi. Yıldırım, "Herhalde dünya siyasetinde diktatörlük rejimlerini bir kenara bırakırsak demokrasilerde halkın iradesiyle hükümet olmada, iktidar olmada örneğine az rastlanan bir şeydir." diye konuştu.

Bunun kendiliğinden olmadığını, arkasında çok önemli bir emek bulunduğunu vurgulayan Yıldırım, arkasında ayrıca hizmet ve başarı öyküsü olduğunu kaydetti.

Yıldırım, AK Parti'nin 13 yılda başarısını arttırarak devam ettirmesinin, siyaset akademisinin enine boyuna çalışması gereken bir konu olduğunu belirterek, şöyle konuştu:

"Bu başarı öyküsünün arkasında iki temel sebep aramak lazım. Bunlardan biri, siyasetin AK Parti dönemiyle birlikte insan için yapılması gereken, insana hizmet, insanı yüceltmek için olması gereken bir araç, şeklinde algılanmasıdır. İkincisi de demokrasinin geliştirilmesi, vesayetlerin ortadan kaldırılması, vatandaşımızın yıllardan beri ertelenen isteklerinin, beklentilerinin daha da zaman kaybına meydan vermeden karşılanmasıdır. AK Parti tam da bunu yaptı. Önce altüst olan ülkenin göstergelerini birer birer düzeltti, raydan çıkmış ekonomisini tekrar düzenine koydu. Ülkede adeta devlete olan güven tamamen yok olmuş... Düşünün, Bakanlar Kurulu'nun toplanması bile büyük bir olay oluyor ve her seferinde Milli Güvenlik Kurulu toplantısı yapılırken 'Acaba memleketin gündemini değiştirecek hangi kararlar alınacak' diye merakla bekleniyor. Böyle bir ülkeden, bu şartlardan bugün, bütün bu konuların, milletin asli ve ilgisi alanında olmayacağı bir noktaya geldik. Böyle bir Türkiye'ye geldik."

Bunu sağlarken vesayet mücadele edildiğini vurgulayan Yıldırım, şöyle devam etti:

"Sadece kalkınma yönünde değil, milli iradeden güç almayan, ancak gizli iktidar ortaklarımızın olduğunu, biz iktidara geldikten sonra fark ettik. Bunlar zaman içerisinde sürekli bizi taciz ettiler, çeşitli formatlarla, çeşitli şekillerle hızımızı kesmeye, millete hizmet yolundaki gayretlerimizi akamete uğratmak için ellerinden gelen gayreti gösterdiler. Bütün dünya ve hatta 78 milyon vatan evladı o 27 Nisan elektronik belgesine kilitlenmişti, 'Şimdi ne yapacaklar, işte şimdi bunları göreceğiz, işte bunların sonu geldi' O elektronik muhtırayı, dedik ki 'adres yanlış kardeşim. Yanlış adrese gönderdiniz' postaladık gitti. Bizim tandığımız tek adres var, o da millettir. Hesabı millete veririz. Ondan sonra Türkiye'de tılsım bozuldu, milli iradenin, halkın iradesini yere düşürmeyen, bu uğurda her şeyi göze alan bir iktidar, bir parti vardı. AK Parti vardı. Ancak bu vesayet odakları durmadı. Parti kapatmalar, yargı darbeleri, daha birçokları. Paralel çete. bütün bunların üstesinden gelerek bu günlere geldik."

Yapacak daha çok işlerinin olduğunu anlatan Yıldırım, Türkiye'nin demokratikleşmesi, Türkiye'nin daha fazla insan onurunu yüceltecek yeni uygulamaları getirmesi gibi sorumlulukları olduğunu söyledi.

"Bu hareketin kurucusu, liderimiz, Türkiye sevdalısı Recep Tayyip Erdoğan... Kuruluşta da böyleydi, bugün de böyle olmaya devam ediyor" diye konuşan Yıldırım, Türkiye'nin işlerini uyum içinde ellerindeki bütün imkanları seferber ederek yapma gayreti içinde olduklarını kaydetti.

Yıldırım, Türkiye'nin zor bir bölgede bulunduğunu belirterek, "Etrafında 100 yıl ertelenen bir hesap var. Lozan'la ertelenen bir hesap var. O hesap tekrar önümüzü konulmuş durumda. O hesap, bu toprakların kaderini değiştirecek sinsi planların uygulamaya sokulacağı bir dönemden geçiyoruz." dedi.

- Terör olayları

Türkiye'nin bir yandan ülkede vatandaşının huzurunu, güvenliğini, barışını sağlama gayretindeyken, diğer yanda özellikle bin 295 kilometre sınır bulunan güney komşularında meydana gelebilecek gelişmeleri de yakından takip ettiğini ifade eden Yıldırım, şunları söyledi:

"Terörü Türkiye'nin içinde kontrol altına almamız, gündemin en alt sıralarına indirmemiz birinci önceliğimizdir. Onun için hiç kimse bize nasihat vermeye kalkmasın. 'Bu operasyonlar niye bitmiyor' diye kimse bize soru sormaya cüret etmesin. Bu operasyonlar bitmez. Ne zamana kadar bitmez. Ne zaman ki bu bölücü terör örgütü, bunlar sivil insanları, genç yaşlı demeden öldürmeye devam ederse, askerimize, polisimize, korucumuza silah doğrultur, onları şehit etmeye devam ederse, vatandaşlarımıza korku salarak, onların hayatını zehir etmeye devam ederse, ülkemizin her köşesinde vatandaşlarımız rahatça seyahat edemezse, iş tutamazsa, istediği gibi istediği yerde yaşama şartlarını elde edemezse bu operasyonlar elbette devam edecektir."

Bu konuda büyük bir mesafe alındığını ve terör örgütünde büyük bir panik yaşandığını belirten Yıldırım, içeride ve dışarıdaki destekçilerini eskisi gibi ikna edemediklerini söyledi.

Yıldırım, örgütün Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki vatandaşların desteğini de alamadığını belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"7 Haziran öncesiyle 1 Kasım sonrası resim tamamen değişmiştir. O dönemde baskıyla korkuyla tehditle bölge insanını yanlarına çekmeyi başardılar, çözüm sürecinin verdiği şartları da kullanarak. Ancak daha sonra bunların başka bir planları olduğu ortaya çıkınca bu sefer durum tam tersine döndü. Gittikleri yerden elleri boş dönüyorlar.

Allah'a şükür orada devlete olan güven günden güne artıyor. Vatandaşlarımızın geleceğe yönelik hayalleri, planları bölünme üzerine değil, terör örgütünün yalanları üzerine değil, Türkiye'nin aydınlık geleceği üzerine yapılmaya başlanıyor. Tabii operasyonlar işin güvenlik tarafı ama diğer tarafını da ihmal etmiyoruz. Bir yandan yıkılan yerlerin yeniden, daha güzel yapılması, manevi sosyal kalkınmanın devam ettirilmesi, bölgesel ekonomik kalkınmaya yönelik kararların alınması da seri şekilde hayata geçiyor. Bunların kararlarını alıyoruz. Benim buradan siyaset akademisinin ilk gününden diğer siyasi partilere bir önerim var. O da şudur; Doğu'da, Güneydoğu'da siyaset görevi sadece AK Parti'nin değildir veya terör örgütünden destekli bölücü partinin değildir. Cumhuriyet Halk Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi ve diğerleri, artık orada, bölgede şartlar düzelmiştir, işler normale dönmüştür. Biz istiyoruz ki siyasi rakiplerimiz artık bölgede gitsin teşkilatlansınlar, Ankara'dan sürekli partimizin, iktidarımızın yaptığı bu mücadeleyi salvo atışlarla eleştirmekten vazgeçsinler. Gitsinler sahada 'Biz de varız. Türkiye'nin geleceği için biz de yük almaya hazırız' desinler. Vatandaş onlardan bunu bekliyor. O zaman bölücü terör örgütünün cesareti, bütün azmi daha da azalacak ve Türkiye emin adımlarla 2023 hedeflerine, geleceğe yürümeye devam edecek."

(Sürecek)

Yorumlar