22. Ulusal Sosyal Psikiyatri Kongresi

- Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tarhan: - "Demokrasi kültürünün bir uyanışını gördük. Militarizme karşı sanki Türk toplumu, 'Patron benim', 'Ben kendi kendimi yönetebilirim' dedi. Bunu Fransız devriminde Batı yaşadı. Bakıyoruz, biz de kendi ölçümüzde yaşıyoruz" - "Modernizmi aslında kendi kültürümüzle birleştirerek geliştiriyoruz. Bu, sosyal psikiyatrinin ve psikolojinin aslında ele alması gereken bir konu"

Google Haberlere Abone ol
22. Ulusal Sosyal Psikiyatri Kongresi

İSTANBUL (AA) - Üsküdar Üniversitesi tarafından Sosyal Psikiyatri Derneği'nin iş birliğiyle gerçekleştirilen 22. Ulusal Sosyal Psikiyatri Kongresi başladı.

Üniversitesinin Altunizade Yerleşkesi'nde bu yıl, "Keşif Özgürlük İster" temasıyla gerçekleştirilen kongrede, "Nörobilim Penceresinden Özgürlük ve Keşif", "Kimlik: Keşif mi, İcat mı", "Sığınmacılık, Mültecilik, Zorunlu Göç", "Otantik Merak", "Sosyal Biliş", "Özgürlüğe Karşılık Bağımlılık", "Varolmak ve Ölmek Arasında Anksiyete", "Hayatın Sahnesi: Psikodrama", "İfade Özgürlüğü" gibi pek çok konu ele alınıyor. Kongre, 3 Eylül'de sona erecek.

Kongrenin açılışında konuşan Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, sosyal psikiyatri alanında yaptıkları çalışmaları anlattı.

Sosyal psikiyatri alanında birçok konunun ele alınacağı kongrede üretilen fikirlerin önemli olacağını belirten Tarhan, Türkiye'de son dönemde yaşanan olayların sosyal psikiyatri açısından da anlamı bulunduğunu vurguladı.

Prof. Dr. Tarhan, 15 Temmuz sonrasında demokrasi kültürünün uyanışını gördüklerini ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Militarizme karşı sanki Türk toplumu 'Patron benim', 'Ben kendi kendimi yönetebilirim' dedi. Bunu Fransız devriminde Batı yaşadı. Bakıyoruz, biz de kendi ölçümüzde yaşıyoruz. Modernizmi aslında kendi kültürümüzle birleştirerek, geliştiriyoruz. Bu, sosyal psikiyatrinin ve psikolojinin aslında ele alması gereken bir konu. Örneğin, Osmanlı İmparatorluğu'nda Avrupa'daki gibi bir koloni bakanlığı yok. Yani imparatorlukta sömürgecilik kavramı yok ve benimsememiş. Batı kültürleri ise bunu resmi bakanlık haline getirmiş."

Dini görünümlü bir yapının Genelkurmay'ın kılcal damarlarına kadar girebildiğini ve bunun kendisine çok ilginç geldiğini anlatan Tarhan, sosyal psikiyatrinin bunun nasıl yapıldığını tartışması ve nedenlerini bulması gerektiğini söyledi.

Nevzat Tarhan, demokrasi aileden başladığını vurgulayarak, bir toplumda veya ailede eleştirel düşünce yoksa çoğulculuk olmayacağını ve otoriter düşüncenin oluşacağını anlattı. Tarhan, gençlere bu konuları anlatmanın önemine değindi.

Sosyal Psikiyatri Derneği Kurucusu Prof. Dr. Işık Sayıl, sosyal psikiyatrinin yalnızca ruh hastalarıyla değil, tüm toplumla ilgili bir yaklaşım olduğunu aktardı. Ruhsal bozuklukları biyolojik, psikolojik ve sosyal boyutları ile bir bütün olarak ele alırken, toplumu oluşturan tüm insanların ruh sağlığına da genel bir bakış sağlandığını ifade eden Sayıl, bu nedenle, sosyal psikiyatrinin, biyolojik gelişmelerin yanında sosyal yaşam içinde kişilerin uyumunu etkileyen ve bu uyumu bozan kuvvetleri anlamaya çalışan çok disiplinli bir alan olduğunu vurguladı.

İnsanı yaşadığı toplumun ve kültürün biçimlendirdiğini belirten Sayıl, bundan sonraki çalışmalarda klasikleşmiş konular kadar toplumsal yaşamdan kaynaklanan sorunların çözüm yollarına odaklanmak gerektiğini söyledi.

Kongrede, dünya barışının sağlanması konusunda yaptığı çalışmalarıyla tanınan ve geçen yıl psikanaliz alanının en prestijli ödüllerinden "Mary Sigourney Psikanaliz Ödülü"nü alan Prof. Dr. Vamık Volkan da "Mülteciler" başlıklı bir konuşma yaptı.

Modern psikiyatriyi Türkiye'de yerleştiren ve yaptığı çalışmalarla toplumla psikiyatriyi birleştiren Prof. Dr. Rasim Adasal adına verilen ödül de kongrede sahibini buldu. Dr. Kadir Özdel ve Dr. Suat Ekinci'nin çalışması, Prof. Dr. Rasim Adasal adına verilen ödülü aldı. Ödülü Dr. Ekinci'ye, Ruh Sağlığı ve Tedavisi Vakfı Başkanı Prof. Dr. Coşkun Şarman takdim etti.

Yorumlar