"11 Eylül yasası"na karşı Türk-Suudi Arabistan ittifakı

- Eski Suudi Arabistan Şura Meclisi üyesi ve akademisyen Dr. Halil: - "Suudi Arabistan, kutsal topraklarda yer alıyor, ekonomik ağırlığı olan ve G-20 grubuna üye bir devlet. Türkiye de tarihi mirası, coğrafi konumu, ekonomik gücü ve ayrıca bağımsız kararlar alabilen yönetici kadrosuyla pek çok krizin üstesinden gelmiş bir ülke. Bunların sonuncusu da 15 Temmuz darbe girişimiydi. Tüm bu hasletler iki ülkede yaşanan gelişmeleri etkileyebilecek, İran'ın yayılmacı politikası ve terörle mücadele edebilecek ortak işbirliği imkanı sunuyor." - Eski Şura Meclisi üyelerinden ve siyasi uzman Dr. Zilfe: - "Bu açıklamaların, Türkiye'nin İslam İşbirliği Teşkilatı'nın (İİT) dönem başkanlığını yaptığı ve uluslararası alanda etkin bir rol oynadığı dönemde İslam ülkelerine etkisi büyük olacaktır. Diğer ülkeler, uluslararası güvenlik ve istikrara büyük zararlar verecek bu tasarıya karşı Erdoğan'ın takındığı tavrı örnek alacaktır." - Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Dr. Işki: - "Türkiye, Suudi Arabistan'ın 11 Eylül saldırılarıyla alakası olmadığını çok iyi biliyor. Türkiye bir İslam ülkesi, İslamiyetin ve sadakatin ne olduğunu da biliyor. Bu sebeple iki ülke farklı alanlarda iş birliği yapabilirler. Erdoğan'ın yaptığı açıklama, iki ülke arasındaki ilişkilerin ne derece derin olduğunu gösteriyor."

Google Haberlere Abone ol
"11 Eylül yasası"na karşı Türk-Suudi Arabistan ittifakı

RİYAD (AA) - AHMED EL MISRİ - Suudi Arabistanlı uzmanlar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Suudi Arabistan'a 11 Eylül saldırılarından dolayı dava açılmasına imkan tanıyan "Terörizmin Sponsorlarına Karşı Adalet Yasası"nın değerlendirilmesi için Suudi Arabistan'la hukuki açıdan iş birliği yapacakları yönündeki" açıklamalarının güçlü bir İslam birliğini tesis edeceğini düşünüyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın pazar günü Dubai merkezli Rotana Televizyonu'na yaptığı ve "gelecek nesillerin hafızalarında kalacak" "cesur" bir tavır olarak tanımlanan açıklamaları Suudi Arabistanlı yazar ve uzmanlar tarafından memnuniyetle karşılandı.

AA muhabirine konuşan Eski Suudi Arabistan Şura Meclisi üyesi ve akademisyen Dr. Halil El Abdullah El Halil, Erdoğan'ın cesur ve takdire şayan tavrının iki ülke arasındaki ilişkileri güçlendireceğini ve yasaya karşı İslam dünyasını bir araya getireceğini savundu. "Erdoğan, Türkiye ve Suudi Arabistan arasında uluslararası düzeyde bir ortaklığı ve askeri, diplomatik, ekonomik alanlarda karşılaşılan krizlere karşı güçlü bir İslami birliği tesis edecek çok önemli bir mesaj verdi." diyen Halil, iki ülke arasındaki iş birliği ve koordinasyonun, İslam ve Arap halklarının beklediği bir gelişme olduğunu vurguladı.

İki ülkeye bağlanan büyük umutlar olduğuna dikkati çeken Halil şunları söyledi:

"Suudi Arabistan, kutsal topraklarda yer alıyor, ekonomik ağırlığı olan ve G-20 grubuna üye bir devlet. Türkiye de tarihi mirası, coğrafi konumu, ekonomik gücü ve ayrıca bağımsız kararlar alabilen yönetici kadrosuyla pek çok krizin üstesinden gelmiş bir ülke. Bunların sonuncusu da 15 Temmuz darbe girişimiydi. Tüm bu hasletler iki ülkede yaşanan gelişmeleri etkileyebilecek, İran'ın yayılmacı politikası ve terörle mücadele edebilecek ortak iş birliği imkanı sunuyor."

- "Diğer ülkeler Erdoğan'ın tavrını örnek alacak"

Eski Şura Meclisi üyelerinden ve siyasi uzman Dr. Muhammed Al Zilfe ise Erdoğan'ın tavrını, İslam dünyasının en önemli ülkelerinden birinin liderine ait bir tavır olarak tanımladı.

Zilfe, "Bu açıklamaların, Türkiye'nin İslam İşbirliği Teşkilatı'nın (İİT) dönem başkanlığını yaptığı ve uluslararası alanda etkin bir rol oynadığı dönemde İslam ülkelerine etkisi büyük olacaktır. Diğer ülkeler, uluslararası güvenlik ve istikrara büyük zararlar verecek bu tasarıya karşı Erdoğan'ın takındığı tavrı örnek alacaktır." diye konuştu.

Suudi Arabistan'ın Türkiye ile ittifak kurarak özellikle bu tasarıyla ilgili karşılaşabileceği sorunlarla mücadelede güçlü bir İslam ülkesine sırtını dayamış olacağını belirten Zilfe, kraliyetin hukuki alanda yaşanması muhtemel sorunlarda Türkiye'nin uluslararası hukuk alanındaki tecrübesinden istifade edeceğini dile getirdi.

ABD'nin politikalarına da dikkati çeken Zilfe, müttefiklerinin, Devlet Başkanı Barack Obama dönemini, dünyanın pek çok yerinde oluşturulan kaos ortamı ve Rusya'nın bölgede aslan rolüne bürünerek ABD'ye meydan okuduğu bir dönem olarak bildiğini aktardı.

Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Dr. Enver Macid Işki de "Türkiye, Suudi Arabistan'ın 11 Eylül saldırılarıyla alakası olmadığını çok iyi biliyor. Türkiye bir İslam ülkesi, İslamiyetin ve sadakatin ne olduğunu da biliyor. Bu sebeple iki ülke farklı alanlarda iş birliği yapabilirler. Erdoğan'ın yaptığı açıklama, iki ülke arasındaki ilişkilerin ne derece derin olduğunu gösteriyor." ifadesini kullandı.

Suudi Arabistan ve Türkiye'nin yasa tasarısı konusunda neler yapabileceğiyle ilgili sorulan soruya Işki, "ABD, oyunu kurallarına göre oynayanın kar edeceği büyük bir pazar. Suudi Arabistan, bu ülkedeki yürütme organıyla sürekli irtibat halinde. Türkiye'nin de ABD'de lobisi var. Suudi Arabistan ile Türkiye arasında sağlanacak bir uyum büyük başarı sağlayabilir." şeklinde cevap verdi.

ABD'de 11 Eylül saldırılarında hayatını kaybedenlerin ailelerine, Suudi Arabistan'a dava açma imkanı getiren yasa tasarısı, Kongre'nin iki kanadı Senato ve Temsilciler Meclisi'nde kabul edildikten sonra 23 Eylül'de ABD Başkanı Barack Obama tarafından veto edilmiş ancak yasa tasarısı geçen çarşamba günü önce Senato'da ardından da Temsilciler Meclisi'nde 3'te 2 çoğunlukla kabul edilmişti.

ABD kamuoyunda tartışmalara yol açan ve Suudi Arabistan'ı derinden rahatsız eden yasa tasarısı, 11 Eylül saldırılarında hayatını kaybeden kişilerin ailelerinin, saldırılarda Suudi yöneticilerin rolü olabileceği gerekçesiyle ABD mahkemelerinde dava açabilmesine imkan tanımıştı.

Kocasını Pentagon’da düzenlenen saldırıda kaybeden Stephanie DeSimone bu yasaya dayanarak Suudi Arabistan aleyhine dava açan ilk kişi olmuştu.

Yorumlar