'Gelişmekte olan ülkeler daha rekabetçi olmalı'

Uludağ Ekonomi Zirvesi 'Türkiye’ye Yatırım: Riskler ve Fırsatlar 2014 oturumu ile devam etti.

Google Haberlere Abone ol
'Gelişmekte olan ülkeler daha rekabetçi olmalı'

Uludağ Ekonomi Zirvesi 'Türkiye’ye Yatırım: Riskler ve Fırsatlar 2014 oturumu ile devam etti. Moderatörlüğünü Cüneyd Zapsu'nun yaptığı oturumda; Türkiye'de halen yatırım yapılır mı, ekonomik ve siyasi gelişmelerde kapsamında konuları ele alındı. Paneldeki konuşmacılar 2014’te gelişmekte olan ülkelerin yatırımlardan pay almak için daha fazla rekabet etmesi gerektiğine dikkat çekti.

Başbakanlık Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanı İlker Aycı, paneldeki konuşmasında dünyada fonlama kabiliyetlerinin giderek azaldığını anlattı. Gelişmekte olan ülkelerin bugün fonlama ülkelerin ihtiyaçlarının yaklaşık 1,3 trilyon dolar olduğunu belirterek, bu ülkelere şu ana kadar fonlama edilmiş rakamın 1 trilyon doları geçtiğini ve geride 300 milyar dolarlık bir açık olduğunu söyledi. Gelişmekte olan ülkelerin bu rakamdan daha fazla pay almak için 2014'de daha büyük bir rekabet içinde olacağını anlatan Aycı, "Son bir kaç yıldır dünyada yatırım pastası yaklaşık 1,4 trilyon dolar. Bu doğrudan yatırım pastası. Doğrudan yatırımlarda ki yüzde 50'den fazla payı son bir kaç yıldır gelişmekte olan ülkeler alıyor. Gelişmiş ülkelerinde yeni yöntemlerle ve taktiklerle bunları kendi ülkelerine çekmenin yolunu arıyor." dedi.

2011'den önce paranın yüzde 50'den fazlasının gelişmiş ülkelerden çıkıp, gelişmiş ülkelere gittiğine değinen Aycı, son dönemde gelişmiş ülkelerden çıkan paranın daha fazla gelişmekte olan ülkelere gitmeye başladığına dikkat çekti.
Türkiye'nin yatırım alması için istikrarını koruması gerektiğine vurgu yapan Aycı, şöyle konuştu:

"Türkiye'nin istikrarını koruması şart, siyasi istikrarını koruması şart, ekonomik istikrarı koruması şart, hukukun üstünlüğü, hukuk devletinin hukuk düzeninin kalitesinin ve güvenliği kalitesinin yüksek olması şart. Türkiye'de ki tüm yatırım endekslerdeki ilerlemesinin yükselmesine devam etmesi lazım. Bunun yolu da yatırım ortamının iyileştirmesinden geçiyor. Yatırım ortamını iyileştirme ve reform yapma süreci yapısal reformların devam ettiği süreci Türkiye devam etiği müddetçe, istikrar devam ettiği müddetçe Türkiye'nin günlük özel sektörü yatırım yapmaya güçlenmeye, büyümeye devam ettiği müddetçe Türkiye'ye yatırımın gelmeye devam edecek."

Doğrudan yatırımın uzun vadeli perspektife baktığını aktaran Aycı, bu yatırımcıların Türkiye'yi güvenli ölçüler görmesine rağmen yatırım ortamındaki süreci güvenli bir şekilde iyileştirmek ve reform yapmak gerektiğini söyledi. İlker Aycı, hemen seçim sonrasında vakit kaybetmeden yatırım ortamını iyileştirmeye devam edilmesi gerektiğini ifade etti. Türkiye'ye önümüzdeki dönemde başta Japon yatırımcılar olmak üzere, Çinli yatırımcıların da geleceğine işaret eden İlker Aycı, yabancıları yeni sektörlere çekmenin yolunun ölçek olduğunu bildirdi. Türkiye'nin teşvik politikası ve altyapı politikasını katma değeri yüksek inovasyona açık yeni sektörlere yönlendirmesi gerektiğinin altını çizen İlker Aycı, "Şu anda aracın tamamını yapıyoruz ama motor ve aksanlarını yapamadığımız için katma değeri yüksek ürün üretemiyoruz." diye konuştu. Türkiye'nin otomotiv yönünden çok iyi durumda olduğunu belirten İlker Aycı, "Bu alanda eğer bir sıçrama sağlarsak, istediğimiz hedefe ulaşırız. Bu avantajlarımızı da kullanarak tüm teknik durumunu ayarlayıp otomotive bir sıçrama daha yapmamız gerekiyor." yorumunu yaptı.

"YATIRIMCI BAŞARILI OLACAĞI YERE GİDER"

Burganbank Grup CEO’su Eduardo Eguren da yatırımcıların başarılı olacağı yerlere yatırım yapacağının altını çizdi. Eguren, "Turizm, altyapı, perakende gibi sektörlere yatırım yaparlar. Biz banka olarak spekülatif risklerle alakalı değiliz, ilgilenmiyoruz. Silahlar gibi mesela, nükleer enerjiye bir kredi vermek mesela. Bu konuda yüksek riskli konulara giremezsiniz bankalar olarak ama kişisel olarak bende nükleer ekonomiyi savunuyorum." dedi. Özellikle Ortadoğu'dan yatırımcıları beklediklerin anlatan Eguren, "Türkiye'de bunların karşısında ise politik istikrar, siyasi istikrar yanlış yönde ilerliyor." ifadesini kullandı.

"TÜRKİYE'YE ULUSAL LİMAN MASTER PLANI LAZIM"

PSA International Avrupa, Akdeniz ve Amerika Bölgeler CEO’su David Antonuis Yang ise şöyle konuştu:

"Türkiye'de özellikle liman alanında fazla bir kapasite görünüyor ama bu şu anlama gelmiyor. Tabi ki yatırım fırsatlarına bakacağız, Mersin son derece büyüyen bir şehir. 160 milyon dolarlık bir liman yatırımı düşünüyoruz. Türkiye'de ki yabancı yatırımcılardan risk azaltmış olarak ulusal liman master planı gerekli. Türkiye'nin büyüyen bir ekonomisi var. Günümüzde ulusal liman master planı şu anda yok. Bu da yatırımcılar açısından bir belirsizlik oluşturuyor. Çünkü bu çok uzun süreli bir yatırım. Özellikle özelleşen limanlarla ilgili ruhsat alınıp liman inşa edilebilir. Bu alanda master planın olmaması belirsizlikler karşımıza çıkıyor. İkinci olarak limanlara karasal bağlantılar, bu yapı altyapı olarak Türkiye'nin büyümesine yetişemiyor. Çünkü limanların bağlantısı olmazsa işlevleri olmayacak sadece transfer limanlar niteliğinde kalacaklar. Hukuki çerçeve bizim için biraz zorlayıcı, hukukun üstünlüğü son derece gelişen bir süreç Türkiye'de, bu anlamda uygulamalar ile yasalar arasında bazı bağlantı kopukluk olduğunu gördük."

TPG Capital Ortağı ve Kıdemli Danışmanı Vincenzo Morelli, bu zamana kadar Türkiye'nin marka değerinin çok yüksek olduğunu belirterek, "Özellikle Türkiye'nin özel sermaye için cazip fırsatları, güçlü genç bir nüfus, ekonomik büyümesi de tüketiciler açısından önemli. Türkiye'ye yatırım yapmaya karar verince kazandık." diye konuştu. Türkiye'de ki enflasyon ve dövizdeki dalgalanmaların da kendilerini endişelendirdiğini anlatan Morelli, "Başka yatırım yapmadık Türkiye'ye ama meyilliyiz. Siyasal iktidar Türkiye'nin en çekici nedenlerinden biri idi şu ana kadar ancak şu an çok değişken bir durum söz konusu. Özelikle de son kur durumu olumsuz etkiledi." dedi.

TÜRKİYE’NİN YENİ DIŞ YATIRIMLARA İHTİYACI VAR

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi de son 10 yılda Türkiye'nin toplam ihracatının 3 kat, komşularıyla ihracatının ise 5,5 kat arttığını söyledi. Türkiye'nin Avrupa Birliği ilişkilerini, komşu ülkelerle ticaretini daha uzaktaki komşu ülkelerle ticareti ileri götürdüğünü ifade eden Büyükekşi, şunları söyledi:

"Biliyorsunuz 2023 yılında 500 milyar dolar ihracat hedefi var Türkiye'nin. Bu hedefe ulaşabilmek için de bizim mutlaka yeni yatırımlara ihtiyacımız var. Şuandaki 152 milyar dolarlık ihracat rakamını neredeyse 3 katından fazla arttırmamız gerekiyor. Onun da şu anki yatırımlarla olması mümkün değil. Türkiye'deki büyük tasarruf açığından dolayı mutlaka yabancı sermaye yatırımlarına ihtiyacımız var. Dünyada çok büyük bir rekabet var, yatırımcı çekme açısından. Bugün dünyanın en büyük depremini alan Amerika bile bu konuda yatırımcı çekebilmek için yeni programlar ortaya koyuyor. Türkiye'nin ileri teknoloji ile katma değeri yükseltmeye yönelik sanayi yatırımlarına ihtiyacı var. Son dönemlerde, özellikle son 10 yılda daha çok Türkiye, hizmete bir miktar ağırlık verdi. Halbuki bizim yeni bir bakış açısına ihtiyacımız var. Bu yeni dönemde mutlaka sanayiye, ihracata tam tersi pozitif bir ayrımcılık yapmamız gerekiyor. Bizim en yumuşak karnımız cari açığın panzehiri, yüksek katma değerli ihracat. Yüksek katma değerli ihracatı yapabilmenin yolu da mutlaka bizim yabancı şirketlerle ortak yapacağımız onların ortak yatırımlarıyla ancak bu işi becerebiliriz. Bu işi de Türkiye'nin çok genç bir nüfusu, önemli bir konumu var. Bunları çok iyi anlatabilirsek biz Türkiye'ye yeni yatırımların geleceğine inanıyoruz. Tabii burada siyasi istikrar ve güven ortamı son derece önemli."

THY, YIL SONUNDA AFRİKA'YA EN ÇOK UÇAN HAVA ŞİRKETİ OLACAK

"18,8 milyonla Avrupa'da en fazla genç nüfusa sahibiz." diyen Büyükekşi, konuşmasına şöyle devam etti:

"Türkiye, İstanbul'u bir finans merkezi yapmak istiyor. İstanbul şuanda gerçekten Türk Hava Yolları'nın (THY) katkısıyla önemli bir hap oldu. Şuanda Avrupa'da 3. vaziyette. Bunun dışında da Türkiye'nin açılmasıyla birçok uluslararası şirket, marketini hızlı bir şekilde İstanbul'a taşıyor. THY, yılsonunda Afrika'ya dünyada en çok uçan hava şirketi olacak. Bunun avantajlarını iyi bir şekilde sağlayabilirsek, çünkü 152 milyar dolar ihracatımız oldu. Yaklaşık 40-50 milyar dolar hizmet ihracatımız var, 500 milyar dolara yakın da bir iç ticaret hacmi oluşmuş durumda. Bu avantajları iyi anlatabilirsek, Türkiye çok önemli potansiyelleri barındırıyor. Önümüzdeki 2023 hedeflerine ulaşabilmek için, Türkiye'nin Ar-Ge, inovasyona, tasarıma ve markaya dönük yapacağı teşviklerle çok fazla yabancı sermayeden çekebileceğimizi, onları yatırıma ikna edebileceğimizi düşünüyorum."

Hükümetin mutlaka ekonomik değişiklik yapması gerektiğini anlatan Büyükekşi, "Avrupa'da bir kriz oldu. En çok hizmet sektörüyle uğraşan ülkeler, başta Yunanistan, İtalya, İspanya, Portekiz, İngiltere... Bunların hepsi hizmet sektörüyle ekonomisini ayakta tutan ülkelerdi. Hepsinde büyük krizler oldu ama Alman, sanayisiyle, üretimiyle var olan bir ülke. Almanya'da hiçbir sıkıntı olmadı. Olduysa da çok az oldu. 'Bizim yeni bakış açısına ihtiyacımız var' dememin sebebi, yeni sektörlere ihtiyacımız var." şeklinde konuştu.

TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye'nin havacılık, savunma, elektronik, optik, yenilenebilir enerjiler üreten sanayiler konusunda yeni yatırımlar yapması gerektiğini de sözlerine ekledi.
CİHAN

Yorumlar