Davutoğlu'dan öğretmenlere: Öğrencinin hayatını kuşatın

Başbakan Davutoğlu, "Dersi ihmal etmemenin yanında, öğretmenlik mesleğinin niteliğinin ikinci bir unsuru da ders dışında öğrencilerin hayatını kuşatmaktır. Arkadaşlar; öyle bir ilişki kurun ki öğretmenlikte, kurduğunuz ilişki dersle sınırlı olmasın, hayatı kuşatsın. Taziyesiyle düğünüyle mutlaka hayatı kuşatsın" dedi

Google Haberlere Abone ol
Davutoğlu'dan öğretmenlere: Öğrencinin hayatını kuşatın

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Dersi ihmal etmemenin yanında, öğretmenlik mesleğinin niteliğinin ikinci bir unsuru da ders dışında öğrencilerin hayatını kuşatmaktır." dedi.Davutoğlu, ATO Congresium'da düzenlenen "Aday Öğretmen Yetiştirme Süreci 1. Değerlendirme Toplantısı"nda aday öğretmenlere hitap etti.

Konuşmasında, "Bugün biraz rahatsızım, kendimi iyi hissetmiyorum" diyerek derse gitmeyen öğretmenlerin, mesleğin ruhundan yavaş yavaş kopmaya başladığına dikkati çeken Davutoğlu, öğrencilere bulaşacak türden hastalıklar dışında hiçbir hastalığın öğretmenleri işinden alıkoymaması gerektiğini söyledi.

Malezya'da akademisyenlik yaptığı dönemde bel rahatsızlığı nedeniyle 2 ay yatağa bağlı kaldığını belirten Davutoğlu, o dönemde dahi yattığı yerden gruplar halinde öğrencilerine ders vermeye devam ettiğini anlattı.

Öğretmenliğin ulvi bir görev olduğunu dile getiren Davutoğlu, dersini mazeretsiz şekilde terk eden bir öğretmenden daha fazla mahcubiyet duyduğu ikinci bir şahsın olmadığını kaydetti.

Davutoğlu, öğretmenliğin sadece dersle sınırlı olmadığını, öğretmenin öğrencisinin ders dışı hayatını da kuşatması gerektiğinin altını çizerek, "Karneler alınıp öğrenci sizden uzaklaştığında ilişkiniz kopar. Dersi ihmal etmemenin yanında öğretmenlik mesleğinin niteliğinin ikinci bir unsuru da ders dışında öğrencilerin hayatını kuşatmaktır. Öğrenci, öğretmenini hep yanında hissetmeli. Öğretmenine her an ulaşabileceğini ve onun da kendisine ulaşabileceğini hissetmeli." dedi.

Malezya'da akademisyenlik yaptığı dönemde ders verdiği 50 Bosnalı öğrenci arasından 10'unu ülkelerinde diplomat olması için yönlendirdiğini ve özel olarak yetiştirdiğini vurgulayan Davutoğlu, bu öğrencilerden 8'inin, bağımsızlığını kazanmasının ardından Bosna Hersek'in büyükelçileri olduğunu söyledi. Bu öğrencilerden birinin kız kardeşinin o dönem savaşta hayatını kaybettiği haberini diğer öğrencilerin kendisine verdiğini ama bunu o öğrenciye söylemekte yaşadığı zorluğu anlatan Davutoğlu, tüm zorluklara rağmen ölüm haberini öğrencisine verdiğini ve daha sonra beraber ağladıklarını dile getirdi.

Davutoğlu, ders dışında öğrencisinin hayatını kuşatan öğretmenin öğrencileri tarafından unutulmayacağını ifade ederek, acısını paylaştığı öğrencisiyle hala görüştüğünü bildirdi.Acı olaylarda olduğu gibi mutlu olaylarda da öğrencileriyle birlikte olduğuna işaret eden Davutoğlu, evlenmek isteyen iki öğrencisinin kız isteme merasimine hem kız hem de erkek tarafı olarak katıldığını söyledi.

Davutoğlu, salondaki aday öğretmenlere hitaben, "Arkadaşlar; öyle bir ilişki kurun ki öğretmenlikte, kurduğunuz ilişki dersle sınırlı olmasın, hayatı kuşatsın. Taziyesiyle düğünüyle mutlaka hayatı kuşatsın. Hayatın her alanını kuşattığı gibi hayatı derinliğine de sürekli şekilde kuşatmalı." diye konuştu.

İstanbul Erkek Lisesinde rehberlik dersi öğretmenliğini yapan İsmail Çağlayan'dan da övgüyle bahseden Davutoğlu, şu anısını paylaştı."İsmail hocamız, bizi tanımak için 'herkes geleceğe dair planlarını yazsın' dedi. Ben de herkes gibi bir yazı yazdım. Birkaç gün sonra İsmail hoca beni odasına çağırdı. 'Bu senin yazın değil mi?' diye sordu. 'Evet' dedim. Geldi sarıldı. 12 Mart döneminde günün şartlarıyla öğrencisini koruma saikiyle 'bunları bana yazmışsın ama bir daha yazarken dikkat et' diyerek bir nasihatte bulundu. Ben o kağıda, 'meslek olarak herhangi bir mesleği yapabilir ama önemli olan hangi mesleği yaparsam yapayım Allah'ın rızası ve milletin hizmetinde olmaktır' yazmışım. 1971'de yazdığım o yazıyı unuttum. Yıllar geçti. İsmail hocam, 2002 yılında Başdanışman olarak atandığımı haberlerden görmüş ve 'Ahmet'in bende bir emaneti vardı, bu emaneti size veriyorum' diyerek yaklaşık 30 yıl önce yazdığım bu yazıyı babama veriyor. İşte öğretmenlik bu."

Yorumlar