“Yolsuzluk soruşturmasında Türk hükümetinin imajı çok zarar gördü”

İspanya’nın Rey Juan Carlos Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Profesörü Manuel Villoria Mendieta, Türk hükümetinin 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasını idare edişi ve yaklaşımıyla imajının çok zarar gördüğünü söyledi.

Google Haberlere Abone ol
“Yolsuzluk soruşturmasında Türk hükümetinin imajı çok zarar gördü”

İspanya’nın Rey Juan Carlos Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Profesörü Manuel Villoria Mendieta, Türk hükümetinin 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasını idare edişi ve yaklaşımıyla imajının çok zarar gördüğünü söyledi.

Aynı zamanda Uluslararası Şeffaflık Örgütü İspanya’nın (Transparencia Internacional Espana) kurucu ortağı olan Prof. Mendieta, “Yolsuzluk operasyonu şoke ediciydi. Çünkü biz Türkiye’nin yolsuzluğa karşı mücadelede ilerleme kaydettiğini düşünüyorduk.” dedi.

Manuel Villoria Mendieta, Türkiye’nin, Şeffaflık Örgütü’nün her sene yayınladığı Yolsuzluk Algılama Endeksi’nde birkaç sıra gerileyebileceğini ifade etti. Türkiye, geçtiğimiz yıl ‘ciddi yolsuzluk algısının bulunduğu ülkeler’ arasına girmekten kıl payı kurtulmuştu.

İspanyol Profesör, Türkiye’deki gelişmelerle ilgili şunları söyledi: “Yolsuzluk operasyonu şoke ediciydi. Türkiye’deki yeni hükümet yolsuzluğa karşı ve ülkenin modernleşmesi için çeşitli hamleler yaptı. Ancak elinde çok güç olunca istismara meyledersin, güç problemdir. Yolsuzluğun tanımı, gücü kendi yararına istismar etmektir. Elinde çok güç varsa ve denetim ve denge zayıfsa bu yolsuzluğun en iyi formülüdür. Bu yüzden gücü kontrol etmek için güçlü kurumlara ihtiyaç var.”

"HÜKÜMETİN POLİSİ VE YARGIYI KONTROL ETMEYE ÇALIŞMASI KORKUNÇ"

Manuel Villoria Mendieta sözlerine söyle devam etti: “Yolsuzluk soruşturması yüzünden Türkiye birkaç sıra geriye gidebilir. Sadece yolsuzluk skandalı yüzünden değil aynı zamanda bu olayı idare ediş ve yaklaşımları yüzünden Türk hükümetinin imajı çok zarar gördü. Çünkü hükümet soruşturmayı, polisi ve yargıyı kontrol altına almaya çalıştı; bu korkunç bir şey.”

Mendieta, yolsuzluğun nasıl önlenebileceğine dair soruya şu cevabı verdi: “Yolsuzluk= tekel gücü + takdir yetkisi – hesap verebilirlik. Buna karşı savaşmak için tekel gücünü azaltmak gerekiyor. Takdir yetkisini engellemek için düzenlemeler yapılmalı ve iktidarın gücü istismar etmesini önleyecek kurumlar oluşturmalı. Fakat bu formül yolsuzluğun çok fazla olmadığı ülkelerde işe yarar. Yolsuzluğa karşı savaş ilan eden bir hükümet var ve halk bu yönde atılan adımları destekliyorsa böyle ülkelerde sistemi tamir edip, bazı aksaklıkları giderebilirsin.”

Öte yandan yolsuzluk sistematik ve her yerde olursa, bahsedilen önerilerin işe yaramayacağını belirten Prof. Mendieta, “Çünkü kolektif eylem sorunumuz var yani çoğu insan, diğer insanların yolsuzluk yaptığını, kurallara uymadığını, siyasetçilerin yozlaşmış olduğunu düşünür, siyasiler de aynı şekilde düşünür. Böyle olunca sen de kuralları çiğnemenin ve yolsuzluk yaparak kendine çıkar elde etmenin peşine düşersin. Çünkü sen sistemin değişeceğini düşünmüyorsun. Eğer rüşvetle bir iş bitiriliyorsa sen de “şehirdeki tek aptal ben miyim?” dersin. Bu tür yerlerde çözüm çok zor çünkü vatandaş sistemin değişmesini istemiyor, hükümet de değişmek istemiyor. Siyasetçiler yolsuzluğa bulaşmış. O yüzden de herkes sistemi savunmaya çalışır. Bu durum, ülke için kötü olsa da insanların günlük çıkarlarına uygun.” şeklinde konuştu.

Manuel Villoria Mendieta, “Ancak ne zaman ki bir ülkede ciddi bir kriz çıkar ve hayatta kalma problemi belirir, bazı insanlar da kurumsal değişim için harekete geçer ve vatandaşlar bunu ülke için tek çözüm olarak görebilir. Onlar da sistem için ‘big-bang’ reformlar yaparsa, yani sadece 1-2 değil 20-30 önlem içeren geniş çaplı reformlarla, ülke yavaş yavaş bu yolsuzluk problemini çözebilir. Bu çok zor bir şey ve dünyanın yaklaşık 120 ülkesinde bu hastalık ileri derecede.” değerlendirmesinde bulundu.

İSPANYA’DA BİN 661 YOLSUZLUK SORUŞTURMASI YÜRÜTÜLÜYOR

İspanya’ya dair bilgi veren Profesör Mendieta, “İspanya’da politik skandallar yaşandı. Ama bizim kamu çalışanlarda sorun yok, onlar rüşvet istemez. Herkesin bildiği gibi iktidardaki Halk Partisi’nin (PP) birçok yolsuzluk problemi var. Ayrıca Kraliyet ailesinde de bu tür sorun var. İspanya işadamları derneklerinde de problem var, başkanı şu anda hapiste. Sendikalarda da sıkıntılar var. 7 bölgesel yönetim başkanları ve 200’den fazla belediyenin yolsuzluk davaları bulunuyor. Bu politik yozlaşma, kurum ve düzenlemelerdeki problemden kaynaklanıyor.” dedi.

1980’lerin sonu ve 90’ların başında yaşanan ‘inşaat balonu’nun etkilerinin düşündüklerinden de kötü olduğunu belirten Mendieta, “İspanya’daki çoğu yolsuzluklar ‘inşaat balonundan’ geliyor; kentsel planlama ve arsa ve arazi düzenlemesi gibi. O zamanlar hükümetleri tekel gücü ve takdir yetkisi bulunurken kontrol ve denetim zayıftı, ki bu yolsuzluk için mükemmel bir formül. Halihazırda binden fazla (1661) soruşturma yürütülüyor. İnşaat balonundan sonra durum değişti ve onun etkilerini yeni keşfediyoruz. Vaziyet düşündüğümüzden de kötüymüş. O yüzden yolsuzluk konusunda endişeliyiz.” ifadelerini kullandı.

"YOLSUZLUĞU YAYINLAMAK GAZETECİNİN HAKKI VE GÖREVİDİR"

“Yolsuzlukların ortaya çıkarılmasında medya çok aktif rol üstlendi.” diyen Prof. Manuel Villoria Mendieta, “Hemen hemen her gün gazetelerin birinci sayfalarında yolsuzlukla ilgili haberler var. İspanyol medyası durumu gösterme ve yolsuzluğu ve skandalları aktarma açısından önemli rolü oynuyor. Gazeteler göstermezse insanlar nereden bilecek? Yolsuzluğu idari alanda yaygın olduğu ülkelerde insanlar yolsuzluktan doğrudan etkileniyor. Ama İspanya’da insanlar devlet dairesinde mağdur olmuyorlar dolayısıyla yolsuzluğu medya aracılığıyla öğreniyorlar.” yorumunu yaptı.

Soruşturma sürecinde gizli belgelerin sızdırılması ve basının bunları yayınlamasına dair görüşlerini aktaran Prof. Mendieta, “Bence basın gizli belgeleri yayınlamalı. Yolsuzluk bir suçtur, bunu yayınlamak hak olduğu gibi görevdir de. Bununla ilgili gazetecinin bildiği bir şey varsa yetkililere ihbar etmek için yayınlanmalı. Öte yandan soruşturma sürecinde sızdırılan belgeler sürecin nasıl gittiğini anlamamıza ve hükümetin yargıya yaptığı baskıyı azaltmaya yardımcı oluyor. Büyük davalarda iktidar yargıya çok baskı yapar ve medya buna karşı koruma olur.” dedi.

Mendieta sözlerini şöyle tamamladı: “İspanya’nın mesela en büyük iki gazetesi, El Pais ve El Mundo, farklı ideolojilere sahip olmalarına rağmen birlikte iyi iş çıkarıyorlar. Öbür tarafta hükümetle güçlü bağları olan basın da var. İktidarın parasına muhtaç olan taraflı basından mesela La Razon gazetesi PP’nin bülteni gibi çalışıyor. Ama bunlar gazeteci değil, başka tür bir gazetecilik yapıyor. Ayrıca geçenlerde PP’nin hapisteki eski mali işler sorumlusu parti tarafından libertaddigital adlı bir internet haber sayfasına 150 bin Euro para verdiğini iddia etti.” CİHAN

Yorumlar