Kınıklıoğlu: Kopenhag Kriterleri'nden şu anda geçebileceğimizi sanmıyorum

AKP eski milletvekili Suat Kınıklıoğlu, Avrupa Birliği (AB) üyeliğinin şu anda Türkiye gündeminde yer almadığını, ‘ifade hürriyeti, hukukun üstünlüğü’ gibi demokrasinin daha temel konularını tartıştıklarını söyledi. Kınıklıoğlu,...

Google Haberlere Abone ol
Kınıklıoğlu: Kopenhag Kriterleri'nden şu anda geçebileceğimizi sanmıyorum

AKP eski milletvekili Suat Kınıklıoğlu, Avrupa Birliği (AB) üyeliğinin şu anda Türkiye gündeminde yer almadığını, ‘ifade hürriyeti, hukukun üstünlüğü’ gibi demokrasinin daha temel konularını tartıştıklarını söyledi. Kınıklıoğlu, “Eğer Kopenhag Kriterleri’nden şimdi geçmemiz gerekseydi, büyük ihtimal o nitelikte bulunmazdık.” tespitinde bulundu.



İngiltere Zaman’ın İngiliz Meclisi’nde (House of Commons) gerçekleştirdiği “Avrupa Birliği mi Türkiye’den, Türkiye mi Avrupa Birliği’nden uzaklaşıyor” başlıklı panelde, son dönemdeki AB-Türkiye ilişkileri masaya yatırıldı. İşçi Partisi milletvekili Andy Love’ın ev sahipliğinde yapılan panelde konuşmacı olarak The Economist gazetesinin Avrupa editörü John Peet, eski AKP milletvekili ve düşünce kuruluşu STRATİM Başkanı Suat Kınıklıoglu, Zaman Brüksel temsilcisi ve köşe yazarı Selçuk Gültaşlı ve Avrupa merkezli uluslararası çalışmalar yapan düşünce kuruluşu ECFR’dan Kadri Liik konuşmacı olarak katıldı.



Suat Kınıklıoğlu, Türkiye’nin AB ile ilişkilerinin kötüye gitmesinin başlıca sebebini, AKP’nin Avrupa Birliği standartlarındaki yenilik ve hedeflerinin yerini anti-demokratik bir tutum almasından kaynaklandığını belirtti. Kınıklıoğlu, “Katılım müzakerelerini ilk başlattığımızda Türkiye göze çarpan adımlar atıyordu. Polis merkezlerindeki işkence iddiaları, basın özgürlüğü, ordunun rolü sorunlarıyla ilgileniliyordu.” dedi. Eski milletvekili, şimdi ise ifade özgürlüğünün, polisin sokaklardaki tavrının sorun yaratan bir durumda olduğunun altını çizdi.



AB'ye üyelik konusunun Türkiye’nin gündemi olmaktan çıktığına dikkat çeken Kınıklıoğlu, “Bence artık AB üyeliğinin Türkiye için kısa vadede hatta orta vadede de bir hedef olmadığını kabullenmemiz lazım. Türkiye’de şimdilerde maalesef AB üyeliği süreci konuşulmuyor. Bu konu Türkiye gündeminin bir parçası değil artık.” diye konuştu. AKP’li eski milletvekili, şimdilerde ‘basın özgürlüğü, hukukun üstünlüğü’ gibi demokrasinin daha temel konularını tartıştıklarını vurgulayarak, “Bir kişinin fikrini bir gazeteye yazması bizim için büyük bir mesele.. Bir televizyon kanalının normal haberleri sunması bile büyük bir olay..” yorumunda bulundu. “Eğer Kopenhag Kriterleri’nden şimdi geçmemiz gerekseydi, büyük ihtimal o nitelikte bulunmazdık.” diyen Kınıklıoğlu, Türkiye’nin mevcut şartlarında katılım müzakerelerini başlatacak yeterli nitelikte olmadığını savundu.



The Economist dergisi Avrupa Editörü John Peet ise AB-Türkiye ilişkilerinin kopmasındaki ilk etkenin AB’nin Türkiye’ye karşı kötü davranması olduğunu, ancak gelinen son noktada ise Türkiye’nin AB kriterlerinden gittikçe uzaklaştığını ifade etti. Gezi Parkı olaylarına kadar Türkiye’nin Avrupa’nın için İslam ülkelerine sunulacak numune olarak görüldüğünü vurgulayan Peet, “Fakat 2010’dan bu yana Avrupa’daki insanların inandığı şey, Türkiye’nin AB kriterlerinden gittikçe uzaklaştığı..” diye konuştu.

Dönemin AB bakanının, “Bizim AB’ye ihtiyacımızdan daha çok, onların bize ihtiyacı var” söyleminin Avrupa’da hiç hoş karşılanmadığını da sözlerine ekleyen Peet, ‘başvuru yapan’ bir ülkenin böyle bir lüksü olmadığını ve bunun AB’li yetkilileri rahatsız ettiğini sözlerine ekledi.



“AKP, SON 10 YILDA BAŞARDIĞI HER ŞEYİ YOK ETMEYE BAŞLADI”



Selçuk Gültaşlı da AKP’nin seçimlerden önceki vaatlerini gerçekleştirmediği gibi, Türkiye’nin kazanımlarının heba edildiğini anlattı. AKP’nin 2011 seçimlerden önceki temel vaadinin mevcut darbe anayasasının yerine yeni bir anayasa yapmak olduğunu hatırlatan Gültaşlı, “ 'AB onaylı bir anayasa yapacağız' dediler. Seçimlerden sonra biz Erdoğan’dan vaat ettiği reformları beklerken, karşılaştığımız şey geçen yıl Mayıs ayında Gezi Parkı olaylarıydı. Polisin ve hükümetin tepkisi orantısız olduğu için olaylar inanılmaz kalabalık bir protesto haline dönüştü. Birçok insan Gezi Parkı olayları sırasında hükümetin otoriter olan diğer yüzüyle tanıştı.” ifadelerini kullandı.



Son yıllarda Türkiye’de yaşanan her olayda Başbakan Erdoğan’ın suçu ‘dış güçlere’ atmasına da değinen Gültaşlı, “Başbakan temelde, dış güçlerin ülke içindeki hainlerle birlik olup Türkiye’ye müdahale etmeye çalıştıkları bir komplo teorisi oluşturdu. Gezi Parkı sırasındaki ‘hainler’ daha ziyade okumuş, kentli ve seküler kesimdi. 17 Aralık yolsuzluk davalarında ise ülke içindeki ‘hainler’ değişip bu sefer ‘Hizmet Hareketi’ oldu. O zamandan sonra adli kolluk yönetmeliği bir gecede değişti, bütün polis memurları davadan alındı. Ve takip eden aylarda AKP neredeyse her şeyi değiştirmeye başladı. Böylece son 10 yılda başardığı her şeyi yok etmeye de başladı.” yorumunda bulundu.



Erdoğan’ın son dönemdeki bu tavrını, “neo-kemalizmin dini bir bünyede yeniden dirilmesi” şeklinde tanımlayan Gültaşlı sözlerini şöyle sürdürdü: “Burada 2002 seçimlerindeki AKP’den daha farklı bir şey görüyoruz. Bir nevi İslami kesimden insanların öncülüğünde kurulan bir neo-kemalizm görüyoruz. Komplo teorilerinin arkasına sığınmaya çalışmak, herkesi düşman olarak görmek, bütün hatayı dışarıda aramak eski kemalizmin en temel değerleriydi.” yorumunda bulundu. CİHAN

Yorumlar