Erdoğan'ın Hedefi Cumhurbaşkanlığı
AMERİKA’nın Türkiye eski büyükelçisi James Jeffrey, hafta sonunda Türkiye’de yapılacak yerel seçimlerin sıradan bir belediye seçimlerinden çok daha büyük öneme sahip olduğunu söyledi.
Jeffrey, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yerel seçimde
başarı sağlayarak, yüzde 50 oranında oy toplayıp cumhurbaşkanı
seçilmeyi planladığını, ancak belediye seçimlerinde yaşanabilecek
çok düşük bir oy kaybının bile cumhurbaşkanı adayı olarak halkın
karşısına çıkmasını riske sokacağını öne sürdü. Jeffrey, Erdoğan’ın
cumhurbaşkanı olamadığı takdirde 4’üncü kez başbakan olup iktidarda
kalmak için kendi parti tüzüğünü değiştirme yoluna gidebileceğini,
bunun kendisi adına ‘Kara leke’ olacağını öne sürdü.
Amerika’nın Sesi Radyo ve televizyonunun sorularını yanıtlayan
Amerika’nın eski Türkiye büyükelçisi ve ABD’deki düşünce
kuruluşlarından Washington Enstitüsü Türkiye uzmanı James Jeffrey,
Türkiye’de yerel seçimler öncesinde siyasi gerginliği, öncesi ve
sonrasını değerlendirdi. Jeffrey, AK Parti hükümetinin 10 yıldan
fazla sürede sağladığı ekonomik
ve siyasi başarının birleşmesi sonucu, Türkiye’nin dünyanın en
önemli aktörlerinden biri haline geldiğini anlattı. ABD’nin eski
büyükelçisi buna karşılık her seçimde oylarını arttıran Başbakan
Erdoğan’ın her konuyu kendi istediği şekilde yönetme konusunda
kendisini kısıtlamadığını belirtirken, “Oylarını arttırması,
otoriter bir çizgi izlemesini destekledi. Ayrıca, devletin
idaresinde daha İslami yaklaşımları benimseyen bir yönetim şeklini
de istemesi, Türkiye’de pek çok kişinin onaylamadığı bir yaklaşım"
dedi. Amerika’nın eski Türkiye büyükelçisi James Jeffrey, şöyle
konuştu:
"Fethullah Gülen tarafından temsil edilen Anadolu merkezli İslam
anlayışı ile Erdoğan’ın selefi Erbakan’ın öncülük ettiği Arap
dünyasına yakın, biraz daha Batı karşıtı bir yaklaşıma sahip Milli
Görüş Hareketi arasında dini yaklaşımlar açısından farklılıklar
var. Ne olursa olsun, bu iki İslami hareket arasında yaşanan
çekişmede Gülen Hareketi, Erdoğan’ın medya, ordu ve iş dünyasında
birçok bağımsız kurumu kontrolü altına aldığı ya da yok ettiği
gerekçesiyle sıranın onlara geldiğini ve kendilerini savunduklarını
iddia ediyor. Buna karşılık Erdoğan da Gülen Hareketini hükümetin
otoritesine yasa dışı yollardan sahip olmaya çalışmakla
suçluyor."
Eski Büyükelçi Jeffrey, Türkiye’de üst düzey askerlerin cezaevine
girmesiyle sonuçlanan davalarla ilgili olarak da soru işaretleri
bulunduğunu vurgularken, “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz” sözünü
hatırlattı. James Jeffrey, Türkiye’de ordunun, 1983 Anayasası’na
kendi yorumuyla yaklaşarak devleti, tüm siyasi gruplardan
koruyabileceklerini düşündüğünü ifade ederken, “Yani yönetimi
elinde tutan siyasilere karşı bazı şartlara bağlı bir tür komplo
vardı. Ancak, Erdoğan ve müttefikleri, o dönem özellikle de yargı
içinde yer alan Gülen Hareketine yakın kişiler, olağanüstü davalar
üzerine gittiler ki bence bunlar düzmece davalardı. Uydurma olduğu
belli kanıtlarla Başbakan Erdoğan’a bağlılıklarıyla bilinen
kişiler, herkesi ama herkesi yargılayabileceklerini göstermek için
üst düzey isimleri tutuklayarak ortaya koydular" diye konuştu.
Eski Büyükelçi James Jeffrey, Türkiye’de 30 Mart’ta yapılacak yerel
seçimlerin, sıradan bir belediye başkanlığı seçimlerinden çok daha
fazla öneme sahip olduğunu şöyle anlattı:
"Başbakan Erdoğan için bu yıl karar yılıydı. Planı; yaz sonundaki
Cumhurbaşkanlığı seçiminde, Türkiye tarihinde halk oyuyla seçilmiş
ilk cumhurbaşkanı olarak, aynı zamanda daha önce hiçbir
cumhurbaşkanlığı sisteminde görülmemiş anayasal değişikliklerle
cumhurbaşkanlığının yetkileri arttırarak güçlendirmekti. Ancak tüm
bu planlar, Gezi Parkı protestoları ve Gülen Hareketiyle
yaşananların yarattığı iki kriz tarafından bozuldu."
Türkiye’yi en iyi tanıyan Amerikalı uzmanlardan biri olarak
gösterilen James Jeffrey, yerel seçimden sonra Türkiye’de yapılacak
cumhurbaşkanlığı seçimlerini değerlendirirken, Başbakan Erdoğan’ın
yerel seçimde başarı sağlayarak, daha önce aldığı oyun üzerine
yüzde 50 civarında bir oy başarısıyla cumhurbaşkanı seçilmeyi
planladığını savunurken, şöyle dedi:
“Şimdi, belediye seçimlerinde yaşanabilecek çok düşük bir oy kaybı
bile cumhurbaşkanı adayı olarak halkın karşısına çıkmasını riske
sokacaktır. Ve eğer cumhurbaşkanı olamazsa da 4. kez başbakan olup
iktidarda kalmak için kendi parti tüzüğünü değiştirmesi gerekiyor
ki bu da kendisi adına bir kara leke olacaktır. Yani 4. kez seçilme
yolunu da izleyebilir, cumhurbaşkanlığı zarına da oynayabilir.
Yapmaya çalıştığı şey, Türkiye’yi kendi istediği şekilde, tamamıyla
kendi kontrolünde yeniden yapılandırmak. Şu ana kadar bunu
başardı."
Türkiye eski Büyükelçisi James Jeffrey, Avrupa Birliği’nin Türkiye’yi çok uzun süreden
bu yana birliğe girişini ertelemesi nedeniyle Türkiye’nin de AB
reformlarını bir kenara koyarak farklı bir yöne yöneldiği yolundaki
iddiaları şöyle değerlendirdi:
"Devletler de aynı insanlar gibi kaderini kendileri belirler.
Onlara ne yapmaları ya da yapmamaları gerektiğini söylememelisiniz.
Ama Ukrayna’da ve diğer karşılaştıkları sorunlarda olduğu gibi
Avrupa Birliği’nin çok etkisiz olduğu şüphe
götürmez bir gerçek. Dolayısıyla AB, Erdoğan’a da Türk toplumuna da
Müslümanlara ve Ortadoğulular’a karşı önyargılı oldukları, onları
Avrupalı olarak kabul etmeyeceklerine inanmaları için mümkün
olabilecek her nedeni verdi. Kıbrıs dahil hemen hemen her konuda
AB’nin Türkiye’ye kibirli yaklaşımları oldu. Türkiye’ye karşı fazla
esnek ve makul olmadı."
Yorumlar