"Güney Kıbrıs’ta iki kesimli federasyona ilke olarak karşı çıkan siyasal partiler var ve bu partiler etkilerini geçmişe göre artırdı. Bu çevreler daha da güçlenirse varılacak anlaşmayı çiğnemek yönüne gitmek istemeyeceklerinin garantisi yoktur. Bunun için Türkiye’nin caydırıcı gücüne ihtiyacımız vardır"
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı,
Kıbrıs'ta devam eden müzakerelere ilişkin, "Rum tarafı, makul bir
uzlaşıya yanaşmaması halinde KKTC olarak yolumuza devam edeceğiz."
dedi.
Cumhurbaşkanı Akıncı, KKTC'nin 33. kuruluş yıl dönümü kutlamaları
çerçevesinde Bayrak Radyo Televizyonundan (BRT) yaptığı konuşmada,
bugüne kadar yürütülen müzakerelerin henüz Kıbrıs’ta federal bir
çözüme ulaşmayı sağlayamadığını belirterek "Neredeyse yarım
yüzyıldır devam eden müzakerelerin artık bir sonuca ulaşmasının
zamanı geldi. Müzakereler bir 50 yıl daha bu şekilde sürdürülemez.
Bu amaçla 1,5 yıldır Türkiye ile yakın istişare içinde yürüttüğümüz
müzakerelerde artık karar anına yaklaşmış bulunmaktayız.” diye
konuştu.
Bu çerçevede geçen hafta İsviçre’nin Mont Pelerin kasabasında
gerçekleştirdikleri yoğun çalışmalarda "Yönetim ve Güç Paylaşımı”,
“Ekonomi”, “AB” ve “Mülkiyet” gibi konularda müzakereleri
yürüttüklerini ifade eden Akıncı, 11 Şubat 2014 mutabakatında
belirtildiği gibi tüm konuların dönüşümlü olarak ele alınması
ilkesi çerçevesinde "Toprak" konusunun kriterler bazında
tartışıldığını, "Güvenlik" konusunun ise fikir egzersizi
çerçevesinde ele alındığını söyledi.
Akıncı, Mont Pelerin’deki görüşmelerin son gününde Rum lideri Nikos
Anastasiadis’in karar verme konusunda hazır olmadığını belirterek
görüşmelere bir hafta ara verilmesini ve kendisine Kıbrıs ve
Yunanistan’da temaslarda bulunma fırsatı sağlanmasını talep
ettiğini anlattı.
Görüşmelerin 20 Kasım Pazar günü İsviçre’de yeniden devam etmesi
konusunda mutabakat sağlayarak döndüklerini anlatan Akıncı, bu bir
haftada yaşanacakların önemli olacağını, kendisinin de siyasal
partilere bilgi vereceğini kaydetti.
Adanın kaderi değişebilir
Cumhurbaşkanı Akıncı, iki eşit kurucu devletin var olacağı ve
birbirlerini tahakküm altına alamayacakları iki kesimli, iki
toplumlu, federal bir devletin oluşması için ciddi bir fırsat
oluştuğunu belirterek "Bu fırsat bu hafta sonu yeniden başlayacak
İsviçre görüşmelerinde beşli konferansın önünü açarak bir gerçeğe
dönüşebilir. Gerçekçi, makul ve adil yaklaşımlarla adamızın kaderi
değişebilir." ifadesini kullandı.
Kıbrıs’ta toplumların eşitlik ve özgürlüğü kadar güvenliklerinin de
son derece önemli olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Akıncı,
sözlerini şöyle sürdürdü:
“Güvenlik ve garanti kavramı hem toplumlar açısından hem de
kurulacak statünün korunması açısından önem taşımaktadır. Birleşik
Krallık garantörlük rolünden vazgeçmek isteyebilir. Adada var olan
iki egemen üs onlar açısından daha büyük değere sahiptir.
Yunanistan da Kıbrıs’taki ortaklık devletini adadaki büyük toplumun
yakını olarak, garantörlükten ayrılmakta sakınca görmeyebilir. Ama
bu durum sayıca az olan Kıbrıslı Türkler ve Türkiye açısından
farklıdır. Kıbrıslı Türkleri ‘Merak etmeyin AB içinde bir şey
olmaz’ sözleriyle ikna etmek mümkün değildir. Yeni bir güvenlik
kavramına ancak yaşayarak ulaşılabilir. Öncelikle yaratacağımız
yeni statünün yürüdüğünü görmemiz lazım. Geçmiş deneyim bize üç
yılda ortaklık devletinin yıkıldığını, 53 yıldır onun dışında
bırakıldığımızı göstermiştir. Bunu yeniden yaşamak istemiyoruz. Bir
daha tekrarlanmayacağından emin olmak istiyoruz.”
"Türkiye’ni̇n caydırıcı gücüne ihtiyacımız
var"
Akıncı, Güney Kıbrıs’ta iki kesimli federasyona ilke olarak karşı
çıkan siyasal partiler olduğunu ve bu partilerin etkilerini geçmişe
göre artırdığına işaret ederek “Bu çevreler daha da güçlenirse
varılacak anlaşmayı çiğnemek yönüne gitmek istemeyeceklerinin
garantisi yoktur. Bunun için Türkiye’nin caydırıcı gücüne
ihtiyacımız vardır." dedi.
Kıbrıs'ta olası bir çözüm sayesinde Türkiye’nin Yunanistan ve
Avrupa ile ilişkilerinde yeni bir sayfa açılabileceğini dile
getiren Akıncı, şunları kaydetti:
“Çözüm sayesinde Türkçe AB’nin resmi dillerinden biri haline
gelebilir. Yıllar içinde iş birliği ve güven arttıkça, iki tarafın
ekonomik düzeyleri eşitlendikçe o zaman güvenlik ve garanti
kavramlarına yeniden bakılır, gözden geçirilir. Ama bugün, o gün
değildir. Bunu herkesin böyle anlamasında büyük yarar vardır. Bugün
için yapılabilecek tek şey, garantileri ortadan kaldırmak değil,
2016’nın koşullarına uyarlamak olabilir. Bunun için yapılması
gereken, garantörlerin buluşması ve bir taraf kendini güvende
hissederken diğerinin tehdit olarak algılamayacağı bir düzenleme
üzerinde mutabakat sağlanmasıdır. Rum tarafı maksimalist
yaklaşımını bırakır, gerçekçi ve makul davranırsa bu alanda da
çıkış yolu bulunabilir.
Rum tarafı, makul bir uzlaşıya yanaşmaması halinde KKTC olarak
yolumuza devam edeceğiz. Temennimiz elbette barıştır, çözümdür, iş
birliğidir, tüm tarafların yararlanacağı yeni bir Kıbrıs’ı
özellikle genç kuşaklar için inşa etmektir. Dilerim ki bu yeni
yapıyı inşa etme uğraşında bizim koyduğumuz her tuğlaya onlar da
bir tuğla koyarak katkıda bulunsunlar ve güzel adamızı yeni bir
geleceğe birlikte taşıyabilelim.”
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.
Yorumlar