"TSK üzerinde silemeyeceğimiz şaibe olarak kalacaktı"

- Eski Genelkurmay Başkanı Başbuğ: (2) - "Devleti ele geçirmeyi hedefleyen bir örgütü Türkiye'nin gündeminden çıkarmak için yürütülen bütün çalışmaları dün de destekledim bugün de desteklemeye devam ediyorum. Yapılan bu mücadelenin hangi nedenlere dayanılarak yapıldığını tartışmak bana göre bugünün öncelikli konusu değildir. Öncelikli konu bence bu mücadelede FETÖ'yü Türkiye'nin gündeminden çıkarmaktır" - "(Kozmik oda) aramasından evrak çıktığı yalan. Psikolojik olarak biz darbe aldık ama bu darbeyi almayı komutan olarak kabul ettim, izni verdim. Doğru yaptığım kanaatindeyim. Yoksa, 'bütün faili meçhullerin burada kayıtları vardı, yok ettiler' denilecekti, TSK üzerinde silemeyeceğimiz şaibe olarak kalacaktı"

Google Haberlere Abone ol
"TSK üzerinde silemeyeceğimiz şaibe olarak kalacaktı"

TBMM (AA) - Eski Genelkurmay Başkanı, emekli Orgeneral İlker Başbuğ, "Devleti ele geçirmeyi hedefleyen bir örgütü Türkiye'nin gündeminden çıkarmak için yürütülen bütün çalışmaları dün de desteklediğini bugün de desteklemeye devam ettiğini belirterek, "Yapılan bu mücadelenin hangi nedenlere dayanılarak yapıldığını tartışmak bana göre bugünün öncelikli konusu değildir. Öncelikli konu bence, bu mücadelede FETÖ'yü Türkiye'nin gündeminden çıkarmaktır." dedi.

FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimini, darbelerin ve gizli oluşumların siyaset üzerindeki etkilerini araştırmak amacıyla kurulan TBMM FETÖ'nün Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu, Başbuğ'u dinledi.

TSK'nın kendi personelini sadece karargahta, mesai saatleri içerisinde takip edebileceğini, bu saatler dışında takip edebilme imkanı ve kabiliyeti olmadığını belirten Başbuğ, "Herkesi izlemek mümkün değil. Şüpheli kişiyle ilgili inceleme yapabilmeniz için istihbarattan duyum gelmesi lazım." diye konuştu.

Başbuğ, TSK'daki önleme istihbaratı yapılanması konusunu o dönemde Başbakana arzettiğini, Başbakanın bu dosyayı MİT Müsteşarına verdiğini ifade ederek, Müsteşarın daha sonra kendisine "Siz nasıl yapacaksınız bunu? Bizden isteyin, biz yapalım." dediğini anlattı. Başbuğ, "Biz bu sorunu çözemedik, bugün de bu ciddi sorun devam ediyor. Böyle bir yapılanmaya TSK'nın acilen ihtiyacı var." görüşünü dile getirdi.

Askeri liselere ve harp okullarına giriş sınavlarını 2003'ten beri ÖSYM'nin yaptığını anımsatan İlker Başbuğ, "Bunun TSK ile ilişkisini mülakatta görürsünüz. 'Bunları mülakatta tespit edemediniz mi?' sorusu haklı bir sorudur. Mülakat sorunlarını çözmek için personel temin merkezleri kurduk ama bu bizim de hatamız. Gülen örgütünün en öncelikli sızdığı kuruluşlardan birisi personel temin merkezleri oldu. Buralarda görevlendirilenlerin büyük bir çoğunluğu bunlardanmış. Sonuç alamadık ama burada elbette bizim de sorumluluklarımız söz konusu olabilir." dedi.

Eski Genelkurmay Başkanı Başbuğ, TSK'ya yapılan komplolar hakkında siyasi makamlara bilgiler verdiklerini ve bu komploların arkasında paralel devlet yapılanması olduğunu hep söylediklerini kaydetti.

TSK'nın personel başkanlığındaki personelin sık sık değiştirilmesi ve tayinlerin objektif kriterlere bağlanması gerektiğini vurgulayan Başbuğ, sivil-asker ilişkilerinin kanunlarla bir yere getirilemeyeceğini; karşılıklı saygı, sevgi, güven olması gerektiğini söyledi.

İlker Başbuğ, her zaman son kararın siyasilere ait olduğunu ancak ordunun önerilerinin siyasi makamlarca dikkate alınmasını istediğini belirtti.

- FETÖ'nün TSK'ya kurduğu komplolar

FETÖ'nün TSK'ya yönelik komplolarının Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi soruşturması ile başladığını, 2005'te Şemdinli soruşturması ile ilk kez TSK'nın hedef alındığını ifade eden Başbuğ, askerlerin hangi soruşturmalarda nasıl gözaltına alındığını ve tutuklandığını anlattı.

Kayseri İl Alay Jandarma Komutanının, 25 Mart 2009'da, "1993-1995 yıllarında Cizre'deki faili meçhul cinayetler" dolayısıyla Diyarbakır'a ifade vermeye çağrıldığını belirten Başbuğ, "Biz aslında resmi gördük, oynanan oyunu gördük. Durumu siyasi makamlara ilettik. Adalet Bakanlığı Müsteşarı, 'Sadece ifade verme olacak, tutuklanma olmayacak' dedi. Gönderdik ama tutuklandı." diye konuştu.

İlker Başbuğ, FETÖ'nün, kendisinin 2009'da ABD'ye yaptığı resmi davetten rahatsız olduğunu belirtti.

FETÖ'nün, 2009 yılının haziran ayında artık TSK'ya yönelik düğmeye bastığını ifade eden Başbuğ, şunları kaydetti:

"Avukat Serdar Öztürk'ün bürosunda, meşhur 'irtica ile eyleme planı' masanın üzerinde bulundu. Bu plan polis tarafından basına verildi. Konu 12 Haziran'da gazetelerin manşetlerine girdi, planın altında imzası olduğu iddia edilen Albay Dursun Çiçek ifade vermeye çağrıldı. Biz, 'İddia edilen suç askeri kişi tarafından işlenen bir suçtur, çağıramazsınız' dedik, taleplerini geri çektiler ama 26 Haziran 2009'da sabaha karşı Mecliste CMK'nın 250. maddesinde değişiklik yapıldı.

Yasayla, 'askeri şahısların askeri mahallerde işledikleri suçlar nedeniyle özel yetkili mahkemelerde yargılanması ile sivil şahısların her halükarda askeri mahkemelerde yargılanmaması' hükümleri kabul edildi. Bu yasa değişikliğinden bizim haberimiz de yoktu. Yasadaki birinci değişiklik Dursun Çiçek'le ilgiliydi, ikinci değişiklik ise Kayseri'de yürütülen soruşturma ile ilgiliydi. Çünkü, soruşturmada 5 tane sivil vardı, bu 5 sivilden Gülen cemaatine gitme noktasındaydık. Daha sonra Dursun Çiçek tekrar çağrıldı ve tutuklandı, 18 saat sonra da tahliye edildi."

- "Kozmik oda" araması

İlker Başbuğ, Ankara'daki "kozmik oda" araması hakkında da bilgi verdi.

"Kozmik oda" aramasından evrak çıktığının yalan olduğunu vurgulayan Başbuğ, "Psikolojik olarak biz darbe aldık ama bu darbeyi almayı komutan olarak kabul ettim, bu izni verdim. Bu aldığım karardan da hiç pişman değilim, doğru yaptığım kanaatindeyim. Yoksa, 'Bütün faili meçhullerin burada kayıtları vardı, yok ettiler' denilecekti, TSK üzerinde silemeyeceğimiz şaibe olarak kalacaktı." dedi.

Söz konusu aramada, Hakim Kadir Kayan tarafından odadan belge çıkartılmadığını, Kayan'ın sadece not aldığını belirten Başbuğ, "Bazı 'kod' kelimeler yazıldı ama bir şey bulunamadı. Biz hakimin baktığı dokümanları hakimin nezaretinde Genelkurmayda bir kasaya kaldırdık ve kilitledik. 16 Mart 2013'te savcının talebi üzerine kasadakiler verilmiştir. Adli müşavir komutanı yanıltmış mıdır? Bilemem. O adli müşavir de çok meşhur bir müşavir. Kozmik odada kod kelimeyle faili meçhul cinayete kurban giden Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı arandı. Acaba bu faili meçhul cinayetlerle TSK'nın ilgisi var mıdır, yok mudur? Bu arandı." diye konuştu.

Başbuğ, "kozmik oda"daki aramaya, faili meçhul cinayetlerin TSK'nın üstüne yıkılmaması için izin verdiğini kaydetti.

O dönemlerde, Taraf gazetesinde, "Askerler camileri bombalayacak" manşeti atıldığını dile getiren Başbuğ, "Biz ileriyi görememişiz. Ben o zaman asker olarak bunu düşünmedim ama onların 15 Temmuz'da neler yapabileceğini hiç düşünememişiz. Bizi camiyi bombalamakla suçlayan bu adamlar, Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu Meclisi bile bombalamayı o günlerde düşünüyorlarmış. Ama biz bunu o günlerde göremedik." ifadesini kullandı.

Başbuğ, CHP İstanbul Milletvekili Dursun Çiçek'le albay iken öğle yemeği yediğinin yazıldığını belirterek, "Dursun Çiçek benim şube müdürüm. Bana mutlaka gelmiştir ama inanın çok tanımıyorum. Ben onu kısa boylu düşünüyordum, bu kadar boylu olduğunu bilmiyordum. Benim Dursun Çiçek'ten emir ve talimat aldığım yazıldı. 'Çiçek, Ergenekon terör örgütünde Genelkurmay Başkanından daha üst noktadadır' diye yazıldı. Biz bunu anlayamadık, imam olayı varmış meğerse. O zaman anlamadık ama şimdi anlıyoruz." diye konuştu.

Bir basın toplantısında gösterdiği lav silahı ile ilgili "boru" kelimesini kullanmadığı halde, cemaat medyasının algı operasyonunun etkisiyle, savcılığa verdiği ifadede bunu kabul ettiğini kaydeden Başbuğ, "Algı operasyonunun etkisini görün. Daha sonra bunu bir siyasetçinin söylediğini öğrendik." dedi.

FETÖ'nün o dönemlerde, hep özel günlerde gözaltılar ve tutuklamalar yaptığını belirten Başbuğ, siyasi iktidarın, özellikle 2007-2014 yıllarında FETÖ'nün TSK'ya yönelik yürüttüğü komplolara destek verdiğini, siyasilerin de bunu kabul ettiğini söyledi.

Başbuğ, Taraf gazetesinin o dönemdeki haberleriyle "silahşörlük" yaptığını, ancak diğer medyanın da ertesi gün, o gazetenin haberlerini manşetine taşıdığını ifade etti.

Ergenekon gibi bazı komplo davalarının bir an önce sonuçlandırılması gerektiğine işaret eden Başbuğ, "Bu davaların uzatıldığını görüyoruz ve bunu anlamakta zorlanıyoruz. Bu komploları icra edenler bir an önce yargı önüne çıkarılmalıdır. Devleti ele geçirmeyi hedefleyen bir örgütü Türkiye'nin gündeminden çıkarmak için yürütülen bütün çalışmaları dün de destekledim bugün de desteklemeye devam ediyorum. Yapılan bu mücadelenin hangi nedenlere dayanılarak yapıldığını tartışmak bana göre bugünün öncelikli konusu değildir. Öncelikli konu bence, bu mücadelede FETÖ örgütünü Türkiye'nin gündeminden çıkarmaktır." dedi.

(Bitti)

Yorumlar