"Sessiz cinayetler artıyor, kimse buna engel olamıyor"
Türkiye’de koca terörüne kurban giden kadınların sayısı artık binlerle ifade edilmeye başladı.
Türkiye’de koca terörüne kurban giden kadınların sayısı artık
binlerle ifade edilmeye başladı. Haber bültenlerinde ise neredeyse
her gün, erkek şiddetine maruz kalan, ölen, linç edilen, sakat
bırakılan kadınların dramlarını görmek mümkün. Ancak bir de
göremediğimiz, istatistiklere geçmeyen, şiddete maruz kalan
kadınlar var. Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Kadın Sorunları Araştırma
ve Uygulama Merkezi (KADAUM) Müdürü Prof. Dr. Gülseren Ağrıdağ bu
durumu, ‘sessiz cinayetler’ olarak tanımlıyor. Ağrıdağ, “Kadına
şiddetle ilgili verilen istatistiklerde eksiklikler var.” dedi.
Dünya da, özellikle de Türkiye’de virüs gibi yayılan kadına şiddet
ve kadın cinayetleriyle ilgili açıklama yapan ÇÜ KADUM Müdürü Prof.
Dr. Gülseren Ağrıdağ, haber bültenlerinin ön sıralarında yer alan
kadına şiddet haberlerinin “kaygı verici” olduğunu söyledi.
Son 5 yılda kadın cinayetindeki istatistiki rakamların binin
üzerine çıktığını vurgulayan Prof. Dr. Ağrıdağ, özellikle bu
veriler içerisinde yer almayan, basına yansımayan cinayet ya da
şiddete dikkat çekti. Prof. Dr. Ağrıdağ, “Toplum tarafından adı
konulmuş kadın cinayetleri var. Ama burada dikkatlerin çekilmesi ve
belki de üzerinde en çok durulması gereken konu, üzeri kapatılmaya
çalışılan cinayetler. Biz buna ‘sessiz kadın cinayetleri’ diyoruz.
Çünkü erkek terörüne kurban verilen bu guruptaki kadınların
ölümleri normal ölüm ya da sıradan bir darp olayıymış gibi kayda
geçtiği için, kimse onların yaşadığı travmadan haberdar değil.
Durum böyle olunca da sessiz cinayetler çığ gibi büyüyor.” diye
konuştu.
KADIN CİNAYETLERİYLE İLGİLİ İSTATİSTİKİ VERİLERDE EKSİKLİ VAR
Kadın cinayetleri konusunda istatistiklerin sağlıklı tutulmadığını,
dolayısıyla yetersiz olduğunu dile getiren Prof. Dr. Gülseren
Ağrıdağ, “Kadın ve çocuk ölümlerinin istatistiki verilerinin
toplanmasıyla ilgili ciddi eksikliğimiz var. Mesela üç kız kardeş
intihar etti. Ancak intihara giden süreç hiç araştırılmadan öylece
olay kapatıldı. Örneğin ülkemizde sayıları binleri geçen çocuğumuz
kayıp. Bunların arkasında ki olayları araştırıp ortaya dökmemiz
gerekiyor. Adı geçen çocuklar gerçekten kayıp mı? Yoksa aile içinde
kaybedilmiş bireyler mi? Bunlar sorgulanmalı ve ortaya
çıkarılmalı.” dedi.
TOPLUM, KADIN CİNAYETLERİNİ ARTIK OLAĞAN KARŞILIYOR
Çukurova Üniversitesi Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi
Müdürü Prof. Dr. Gülseren Ağrıdağ, kadın cinayetleriyle ilgili
toplumda sıradanlaşan bir aldı sisteminin de yaygınlaştığına dikkat
çekti. Bu cinayetlerin büyük bir kısmının ‘namus’ ya da ‘boşanma’
gerekçeleri ile işlendiğini hatırlatan Prof. Dr. Ağrıdağ, hiçbir
gerekçenin ‘cinayet gerekçesi’ olamayacağını söyleyerek, bir okul
tarafından öğrenci ve velilere yönelik, kadın cinayetleriyle ilgili
yapılan anket sonuçlarından, şu çarpıcı detayları verdi: “Bir okul
tarafından 10. sınıf öğrenci ve velileri üzerinde çalışma yapılmış.
Velilerin yüzde 12’si, öğrencilerinde yüzde 9’u, ‘ailenizde namus
cinayeti olursa nasıl bakarsınız’ sorusuna, “normal bakarım”
cevabını veriyor. En dehşet vereni ise her 19 kişiden birinin
“doğru yaptığını düşünürüm” diye yanıt vermesi. Bir yüzde 10’da
oradan ekleniyor veli ve öğrencilere. Demek ki her 5 kişiden biri
kadın cinayetlerine kültürel anlamda normal, olağan, doğal, hatta
“iyi yapılmış bir eylem” diye bakıyor. Çevrenizdeki cinayetleri
nasıl karşılarsınız? sorusunda oran daha da yükseliyor. Yüzde 25’i
“desteklerim” diyor. “Cinayet işler misiniz?” sorusuna cevap çok
ilginç. Öğrencilerin yüzde 4 kadarı, velilerinde yüzde 5 kadarı
“evet cinayet işlerim” diyor. Bu basit araştırmadan elde edilen
veriler gerçekten dehşet verici.”
KADIN CİNAYETLERİ DAHA ÇOK ÇEKİRDEK AİLELERDE İŞLENİYOR
Araştırmalara göre kadın cinayetlerinin daha çok çekirdek ailelerde
görüldüğünü belirten Prof. Ağrıdağ, “Türkiye’de çekirdek aile
nüfusu, geniş aile nüfusuna göre daha yüksek. Kadın üzerindeki
erkek egemenliği çekirdek ailelerde daha fazla görüldüğü için,
geniş ailelerde kadın cinayeti oranı daha seyrek yaşanıyor.”
ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Gülseren Ağrıdağ açıklamasında son
olarak şiddet gören kadının korunması konusuna değindi.
Cinayetlerin bir kısmının da sığınma evlerinde ve koruma altında
işlendiğine dikkat çeken Prof. Dr. Ağrıdağ, kadının gerçekten
korunabileceği politikaların geliştirilmesi gerektiğini
vurguladı.
CİHAN
Yorumlar