- Prof. Dr. Özgür, "Beslenme, reflü hastalığın ortaya çıkmasında, gelişmesinde ve tedavisinde çok önemlidir. Tedavideki en önemli husus, beslenme ve reflü ile uyumlu bir yaşamdır" dedi
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Gastroenteroloji
Bilim Dalı Öğreti Üyesi Prof. Dr. Orhan Özgür, "Beslenme, reflü
hastalığın ortaya çıkmasında, gelişmesinde ve tedavisinde çok
önemlidir. Tedavideki en önemli husus, beslenme ve reflü ile uyumlu
bir yaşamdır." dedi.
Prof. Dr. Orhan Özgür, reflü hastalığının, mideden yemek borusuna
ve boğaza doğru asit kaçışı anlamına geldiğini belirterek,
Türkiye'de toplumun yaklaşık yüzde 20'sinde reflünün görüldüğünü
ifade etti.
Prof. Dr. Özgür, "Reflüye bağlı yemek borusunda, gırtlak ve solunum
yollarında hasar oluşabilir. Bu hastalarda en önemli görülen
belirtilerden birisi midenin üst kısmından yemek borusuna doğru
olan yanma hissidir. Bunun dışında ise yenilen gıdaların ya da acı,
ekşi sıvıların ağıza gelmesidir. Bu iki belirtiden her ikisi ya da
herhangi birinin varlığında reflü hastalığı tanısını koyabiliriz."
diye konuştu.
Her 5 kişiden birinde reflü hastalığı bulunduğunu da vurgulayan
Özgür, şunları söyledi:
"Reflü hastalığında tipik yakınmaları dışında tipik olmayan
yakınmalar da vardır. Bunlar da göğüs ağrısı, mide ağrısı, bulantı,
kusma, gaz, şişkinlik, kötü ağız kokusu, ağızdan kan gelmesi, ses
kısıklığı, astım, bronşit, horlama, hıçkırık ve yemek borusunda
takılma hissidir. Yaklaşan ramazan ayı nedeniyle reflü hastalarının
oruç tutarken, dikkat etmesi gereken önemli noktalar vardır."
Özgür, ramazan nedeniyle reflü hastalarının daha bilinçli
davranması gerektiğini işaret ederek, reflü tanısı konmuş ve tedavi
altındaki bazı hastaların, temel prensiplere göre oruç
tutabileceklerini kaydetti.
Reflü tedavisine rağmen, midesinde yanma, ağrı, bulantı, kusma,
ağıza acı su gelmesi gibi şikayetleri olan hastaların ise oruç
tutmasının sakıncalı olabileceğini anlatan Özgür, oruç öncesinde
belirgin yakınmaları olmayan fakat oruç sırasında giderek artan
şikayeti bulunan hastaların da mutlaka doktora başvurması
gerektiğini bildirdi.
Ramazanın yaz aylarına denk gelmesi nedeniyle oruç tutma süresinin
uzadığını da ifade eden Özgür, "Beslenme, reflü hastalığın ortaya
çıkmasında, gelişmesinde ve tedavisinde çok önemlidir. Tedavideki
en önemli husus beslenme ve reflü ile uyumlu bir yaşamdır. O
nedenle iftarda ve sahurda tercih edilen yemekler günün daha
sağlıklı geçirilmesini sağlayacaktır. Yağlı ve tuzlu gıdaları
tercih etmek kişiyi olumsuz etkileyecektir ve gün içerisinde daha
çok susamaya neden olacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
Beslenme tarzı ve yemek tercihlerinin reflüdeki önemine değinen
Özgür, iftar ve sahurda tuz içeriği yüksek olan turşu, salamura
besinler, yağ ve tuz oranı yüksek olan pastırma, sucuk gibi
besinler, şeker oranı ve kalorisi yüksek kurabiyeler, hamur
tatlıları gibi besinlerden uzak durulması gerektiğini belirtti.
Özgür, "Ramazan boyunca bol sıvı alınmalı, besinler yavaş ve iyice
çiğnenerek yenilmeli ve hazmedilmesi kolay lifli gıdalar tercih
edilmelidir. Kişilerin sigara içmesi yasaklanmalıdır. Çikolata, çiğ
soğan, sarımsak, salça, ketçap, mayonez gibi reflü ataklarını
tetikleyen besinlerden de uzak durulması gerekir." dedi.
Reflü hastalarının tedavilerini ve beslenmelerini ramazana göre
ayarlamalarının son derece önemli olduğunu kaydeden Özgür, "Reflü
hastaları mide koruyucu ilaçlarını sahur yemeğinden yaklaşık 2 saat
önce almalı, sahurda ve iftarda yemekten sonra hemen yatmamalı ve
en az 2 saat beklemelidir." ifadesini kullandı.
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.
Yorumlar