Meclisin bütçe maratonu sona eriyor
- TBMM Başkanı Kahraman: - "(Tutuklu milletvekilleri) Meclis Başkanı olarak yargıya müdahale ederek, polis, savcılık, mahkeme, temyiz safhaları aşılarak, yapılan işlemlerden sonra benim kalkıp ne dememi bekliyorsunuz? Yargının icraatına, safhalardan geçirilerek verilen karara Meclis Başkanı olarak ben ne yapacağım? Ben kuvvetler ayrılığına inanıyorum, yasama, yürütme, yargı birbirine karışmamalıdır" - CHP Tekirdağ Milletvekili Öztrak: - "Bu büyüme hükümetin onca işine rağmen ne piyasalarda ne sokakta ne de evlerimizde bir coşku yarattı. Çünkü büyümenin sapı samanı çok, millete dağıtacak danesi yok yani bereketsiz bir büyüme. Büyümenin yarıdan fazlası, iktidarın yağmurda beraber ıslandığı yol arkadaşının darbe girişimi nedeniyle ekonominin geçen yıl bu dönemde küçülmesinden yani baz etkisinden kaynaklanıyor" - "Kalanı da hükümetin gayrimeşru referandumdan evet çıksın diye kamu dengelerini bozarak, mali piyasalarda riskleri görmezden gelerek gaza basmasından geliyor"
TBMM (AA) - TBMM Başkanı İsmail Kahraman, tutuklu milletvekillerine ilişkin, "Meclis Başkanı olarak, yargıya müdahale ederek polis, savcılık, mahkeme, temyiz safhaları aşılarak yapılan işlemlerden sonra kalkıp ne dememi bekliyorsunuz?" dedi.
TBMM Genel Kurulunda, 2018 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın tümü üzerinde CHP Grubu adına konuşmalar tamamlandı.
CHP İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil, İsrail'den cesaret madalyasını CHP'nin almadığını belirterek, "Tam bağımsız Türkiye" demekle övündüklerini, Büyük Ortadoğu Projesi'nin eşbaşkanı olmaktan övünmediklerini söyledi.
Dünya Bankası'nın değerlendirme çalışmasına göre, Türkiye'nin hukukun üstünlüğünde 18 sıra geriye gittiğini, 209 ülke arasında 108. sırada yer aldığını belirten Tamaylıgil, "Mili irade, evrensel hukuk diyoruz ama milli iradenin oylarıyla seçilen milletvekillerini hapiste tutmayı maharet görüyoruz." ifadelerini kullandı.
Tamaylıgil, büyüme olduğunda işsizliğin, eşitsizliğin, ağır borçlanma gerçeğinin çözülmesi gerektiğini dile getirdi.
Yükselmekte olan 15 ülkeyle birlikte yola çıktıklarını ifade eden Tamaylıgil, o dönemde yola çıkılan Çin, Hindistan, Tayland ve Güney Kore'nin, bütün sıralamalarda ilk 4'te yer aldığını, Türkiye'nin ise sonda bulunduğunu iddia etti.
Tamaylıgil, yerli malı haftasını, ithal ürünlerle kutlayan ülke haline geldiklerini öne sürerek, tarım politikasının yeniden değerlendirilmesini istedi.
Vatandaşın, neredeyse hava alırken bile vergi ödeyeceğini ifade eden Tamaylıgil, "Vatandaşım verginin getirdiği cehennem azabını yaşarken birilerinin vergi cennetlerinde sefa sürmesi ne ahlaka ne vicdana ne anayasaya sığar." dedi.
- "Ekonominin çekiciliğini ve rekabet gücünü artıracak önlemler"
CHP Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, hakkında kesinleşmiş mahkeme kararı olmayan bir milletvekilinin cezaevinde tutulmasının, milli iradenin tutsak olması anlamına geldiğini ifade ederek, "Milletin ve onun vekilinin hukuku aynı zamanda TBMM'nin hukukudur. Sayın Başkan, sizi de çok yakından ilgilendirir. Halı konusunda gösterdiğiniz hassasiyeti, milletvekillerinin hukuku hakkında göstermediğinizi gördüm." değerlendirmesinde bulundu.
Halkın günlük yaşamındaki gerçeklerle, iktidarın kurguladığı fantezi dünyası arasındaki makasın giderek açıldığını öne süren Öztrak, doğru olmayanı gerçekmiş gibi sunan ve vatandaşın duygularını istismar eden siyaset tarzının faturasının halka çıktığını savundu.
İktidarın gerçekleri saklama ve kendi kurgularını gerçek gibi anlatma siyasetinin milletin başına açtığı en ciddi sorunlardan birinin de Rıza Sarraf meselesi olduğunu öne süren Öztrak, "17/25 Aralık'ta iktidardaki koalisyonun bir ortağının diğerini tasfiye etmek için kurduğu kumpas bu işin arkasında dönen çarkı da ortaya döktü. Peki, bununla ilgili olarak iktidarın büyük ortağı ne yaptı? Sapla ile samanı karıştırdı, kumpasın üstüne gitti ama rüşvetin de üstünü örttü." görüşünü savundu.
Öztrak, gerçekmiş gibi sunulan kurmacalarla, duygusal ve ideolojik söylemlerle iktidar tarafından gerçeklerin karartıldığı önemli alanlardan birinin de ekonomi olduğunu öne sürdü.
Bu yılın üçüncü 3 aylık döneminde kaydedilen yüzde 11'lik büyümeye normalde herkesi sevindirmesi gerektiğini dile getiren Öztrak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ama bu büyüme hükümetin onca işine rağmen ne piyasalarda ne sokakta ne de evlerimizde bir coşku yarattı. Çünkü büyümenin sapı samanı çok, millete dağıtacak danesi yok yani bereketsiz bir büyüme. Büyümenin yarıdan fazlası, iktidarın yağmurda beraber ıslandığı yol arkadaşının darbe girişimi nedeniyle ekonominin geçen yıl bu dönemde küçülmesinden yani baz etkisinden kaynaklanıyor. Kalanı da hükümetin gayrimeşru referandumdan evet çıksın diye kamu dengelerini bozarak, mali piyasalarda riskleri görmezden gelerek gaza basmasından geliyor."
Öztrak, IMF'ye borç veren veya vermeyi taahhüt eden ülkelerin listesine baktığında, listede iflas eden Yunanistan'ın olduğunu ancak Türkiye'nin bulunmadığını savundu.
Yılbaşından beri Türk lirasının dolar karşısında yüzde 8 değer kaybettiğini belirten Öztrak, "Değişen küresel iklimi görmezden gelmeyin. Ekonomide çapaları gevşetmek yerine sıkılaştıran. Ekonominin çekiciliğini ve rekabet gücünü artıracak önlemleri alın. Ekonomide gerçek üstü siyaset felakete götürür. Ekonomideki oyuncuların gözünü çok uzun süre boyayamazsınız. Gerçekleri gizlemek yerine sorunları hızla çözmeye başlayın. Bunu yaparken sadece sarayın aklından değil, herkesin aklından yararlanın." diye konuştu.
-"Milletvekilleriyle ilgisizliği kabul etmiyorum"
Birleşimi yöneten TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Öztrak'ın, "Halı hususundaki hassasiyeti milletvekilleri için de göstermeniz gerekir." sözlerine yanıt verdi. O hassasiyeti gösterdiğini bildiren Kahraman, "Hassasiyet hepimizin üzerinde duracağı, yanlışlıklara karşı hayır, haklıdır, haklı budur, hak budur diyeceği bir husustur. Halı mevzusunu geçiyorum. Zaten 1890'dan beri üretilen gündelik bir hadise. O bir köpürtme hadisesi, bir yanlış hadise. Fakat milletvekilleriyle ilgisizlik meselesini kabul etmiyorum." dedi.
Öztrak'ın, Aristo'nun "Demagogların küstahlığı, demokrasileri yozlaştırıyor." sözüne işaret ettiğini anımsatan Kahraman, şunları kaydetti:
"Demagog olmamak lazım ve demagog küstahlığı göstermemek lazım. Ben Meclis Başkanı olarak yasamanın başındayım ve demokrasiyi özümseyen bir kişi olarak da kuvvetler ayrılığına kesinlikle inanıyorum. Bir adli konuda yön gösterici, yol gösterici, müdahale edici olmam. Yargı, yürütme ve yasama demokrasiyi savunanların üç ayrı güç üzerinde ayrılığı muhafaza etmesi, müdafaa etmesi gereken üç nokta, ana nokta. Meclis Başkanı olarak yargıya müdahale ederek polis, savcılık, mahkeme, temyiz safhaları aşılarak yapılan işlemlerden sonra benim kalkıp ne dememi bekliyorsunuz? Olmaz, yanlıştır. Yani hürriyetler layüsellik sağlamaz. Herkesin hürriyeti diğerinin hürriyetiyle sınırlıdır. Yargının icraatına, safhalardan geçirilerek verilen karara Meclis Başkanı olarak ben ne yapacağım? Karşı mı kalacaklar? Bunu mu teklif ediyorsunuz? Bu mu demokrasi anlayışı? Sofokles, Aristoteles bunu mu söyledi? Olmaz, yanlış var. Bunu lütfen dile getirip de toplumdaki gerginliğe sebep olmayın. Ben kuvvetler ayrılığına inanıyorum, yasama, yürütme, yargı birbirine karışmamalıdır. Demokrasinin temel ilkesi budur ve bu noktadaki hassasiyetimi devam ettireceğim. "
- "Vergi düzeni mi soygun düzeni mi"
CHP İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke, bütçelerin ekonomik görünmesine rağmen siyasi metinler olduğunu belirterek, bu bütçe kadar siyasi olanının bulunamayacağını öne sürdü.
Böke, 2018 bütçesinin, olağanüstü hal bütçesi olduğunu iddia ederek, "Bunu sadece OHAL döneminde hazırlandığı, güvenlik harcamalarında rekor artış yapıldığı için de söylemiyorum. Bunu olağanüstü tedbirleri her ne pahasına olursa olsun bu vatandaşa dayatan bütçe olduğu için söylüyorum." ifadelerini kullandı.
Bütçede emekçi, eğitimliler, beyaz yakalılar, çalışanlar, orta sınıf, kadın, genç, üretici, üretim, teknoloji, bilim, eğitim olmadığını savunan Böke, bütçede inşaat, rantçı sermaye, kamu kaynaklarıyla büyütülen yandaşla, doğa talanı, emek sömürüsü, bolca vergi, borçlanma, enflasyon baskısı, yüksek faiz getirecek unsurlar bulunduğunu iddia etti.
Maliye Bakanı Naci Ağbal'a seslenen Böke, "Elinizi vicdanınıza koyun, eğer bir ülkede iktidar verginin yüzde 70'ni dolaylı olarak, yani tüketimden, zengin-fakir ayrımı yapmadan topluyorsa, üstelik gelir üzerinden topladığı verginin de 3'te 2'sini bordrolu çalışan asgari ücretliden, emekçiden topluyorsa, böyle bir ülkede adaletten bahsetmek mümkün olabilir mi? Böyle bir ülkede vergi düzeni mi yoksa soygun düzeni mi? Bir ülkede eğer asgari ücretli veya bursla geçinen bir genç, sizin kamu kaynaklarıyla besleyip büyüttüğünüz o rantçı sermayeyle aynı dolaylı vergiyi ödüyorsa bu düzende adaletten söz etmek mümkün mü?" diye sordu.
Böke, bütçenin, gencin, kadının, emekçinin, orta sınıfın, üretici sermayenin bütçesi değil rant sermayesinin bütçesi olduğunu öne sürdü.
Asgari ücretten verginin sıfırlanmasını öneren Böke, "Onun yerine, sizin besleyip büyüttüğünüz rantçı sermayeden rant vergisi almalı." dedi.
- "Bizim bir vizyonumuz, 2023 hedeflerimiz var"
Bütçenin tümü üzerinde şahsı adına söz alan AK Parti Adana Milletvekili Mehmet Şükrü Erdinç, AK Parti iktidarının en büyük başarılarından birinin, milletin, kendine ve ülkesine olan güvenini yeniden tesis etmesi olduğunu dile getirdi.
Türkiye'nin, gelişmekte olan bir ülke olması nedeniyle işsizlik oranları yüzde 2-3 seviyelerine inene dek yüksek büyüme oranlarının aynı hızla sürdürülmesi gerektiğini dile getiren Erdinç, "Çünkü bizim bir vizyonumuz, 2023 hedeflerimiz var. Tüm dünya karşımızda olsa da etrafımız çepeçevre kaynar kazanda da olsa biz ekonomik istikrarı, huzuru ve emniyeti tesis etmeye devam edeceğiz. Bunun için de sağlam bir kamusal yönetim gereklidir ve onun koşulu da sağlam bir bütçedir." ifadesini kullandı.
Milletin, son 200 yılda kendi bütçesinde söz sahibi olmadığı günleri yaşadığına dikkati çeken Erdinç, "Osmanlı'nın, Duyun-u Umumiye ile yaşadığı acı tecrübeyi, bu millete AK Parti iktidarı öncesi IMF ile yaşattılar. Allah bu millete, dışarıdan gelecek reçetelere bel bağlanan, kimsenin yarına umutla bakmadığı, bakamadığı o günleri bir daha yaşatmasın. Allah, seçilmişlerin değil IMF memurlarının yönettiği bir çaresizlikle bu milleti bir daha imtihan etmesin." değerlendirmesinde bulundu.
Yorumlar