CHP'nin skandal bildirisinde, halkı direnişe çağıran ifadelerin
benzeri bugün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından bir
kez daha tekrar edildi. PKK ve FETÖ'ye destek olmakla suçlanan
Cumhuriyet gazetesine bir ziyaret gerçekleştiren CHP Genel Başkanı
Kılıçdaroğlu, "Türkiye'de hapisteki gazeteci sayısının 142'ye
ulaştığı söyleniyor. Dünyada bizim kadar gazetecisi hapiste olan
ikinci bir ülke yok. Bu çok ağır bir tablodur. Hani şairin dediği
gibi 'Hava kurşun gibi ağır...' Medya açısından, demokrasimiz
açısından, özgürlükler açısından 'hava kurşun gibi ağır'."
dedi.
Kılıçdaroğlu, eşi Selvi Kılıçdaroğlu, kızı Zeynep Kılıçdaroğlu, CHP
İstanbul milletvekilleri Oğuz Kaan Salıcı, Ali Şeker, Gürsel Tekin,
Erdoğan Toprak, Dursun Çiçek, İstanbul İl Başkanı Cemal Canpolat,
DİSK Genel Başkanı Kani Beko ile Cumhuriyet gazetesine geldi.
Binanın 5. katında Kılıçdaroğlu ve beraberindekileri, Cumhuriyet
Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı ve İmtiyaz Sahibi Orhan Erinç, yazar
Hikmet Çetinkaya ile gazete çalışanları karşıladı.
Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet çalışanları ve yöneticilerle yaklaşık 1,5
saat görüşerek, gelişmeler hakkında bilgi aldı.
Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet gazetesinden ayrılırken basın
mensuplarına yaptığı açıklamada, 10 Kasım'ın Cumhuriyetin kurucusu
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün sonsuzluğa uğurlandığı gün olduğunu
hatırlatarak, "Onu minnetle, şükranla yad ediyoruz. Onun koyduğu
ilkelerin ne kadar önemli olduğunu bugün çok daha iyi biliyoruz."
ifadesini kullandı.
Bir ülkede medya özgür değilse, medya üzerinde baskılar varsa,
gazeteciler hapisteyse, o toplumda demokrasiden, özgürlüklerden söz
edilemeyeceğini belirten Kılıçdaroğlu, "Eğer bir toplumda medya
özgürlüğü yoksa, halkın haber alma kanalları tıkanmış demektir.
Kuşkusuz, medya derken, medyadan söz ederken, medyadaki çeşitliliğe
özenle vurgu yapıyoruz. 'İktidarın yanında veya karşısında' diye
bir ayrımdan özenle kaçınmamız gerektiğini de biliyoruz. Hapiste
gazeteci olmaz. Gazetecinin elinde kalemi, önünde kağıdı vardır;
dünyaya, halka bakar, yorumlar ve yazısını yazar. Arzu ederseniz
katılırsınız, arzu etmezseniz katılmazsınız." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, medya özgürlüğüne herkesin ihtiyacı olduğunu
vurgulayarak, "Türkiye'de hapisteki gazeteci sayısının 142'ye
ulaştığı söyleniyor. Dünyada bizim kadar gazetecisi hapiste olan
ikinci bir ülke yok. Bu çok ağır bir tablodur. Hani şairin dediği
gibi 'Hava kurşun gibi ağır...' Medya açısından, demokrasimiz
açısından, özgürlükler açısından 'hava kurşun gibi ağır'. Bu
ağırlık sadece medyayı vurmuyor. Bu ağırlık esnafı da vuruyor,
turizmciyi de vuruyor, sanayiciyi vuruyor, taciri vuruyor, çiftçiyi
vuruyor, ürününü satamıyor. Dolayısıyla demokrasi eksikliği,
özgürlük eksikliği toplumun her kesimine kademe kademe yansıyor."
değerlendirmesinde bulundu.
"KİM TUTUKLUYSA ONUN YANINDA OLMAYA ÖZEN
GÖSTERDİK"
Cezaevindeki gazeteciler açısından hiçbir ayrım yapmadıklarını
ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Kim tutukluysa onun yanında olmaya özen gösterdik. Bakın, Murat
Sabuncu, Kadri Gürsel, Musa Kart, Hakan Kara, Güray Öz, Turhan
Günay, Önder Çelik, Mustafa Kemal Güngör, Bülent Utku, Nazlı
Ilıcak, Murat Aksoy, Ali Bulaç, Ahmet Altan, Mehmet Altan, Şahin
Alpay, Ahmet Turan Alkan, Aslı Erdoğan, Necmiye Alpay, Atilla
Taş... Sayabileceğim 142 isim. Hiçbir ayrım yapmıyorum. 'Bu, bizi
destekledi, şu karşı çıktı' diye bir ayrımı yapmıyorum. Eline kalem
alıp gazetecilik yapan herkese ama herkese saygı gösteriyorum. Bunu
Cumhuriyet'in önünde, Cumhuriyet'le yaşıt bir gazetenin önünde
söylemekten de gurur duyuyorum. Keşke bunları söyleyebilecek bir
ortam olmasaydı. Özgürlükler olsaydı, gazeteciler özgürce
yazabilselerdi ve bizler de gelip gazeteleri ziyaret edebilseydik,
onlara kendimizi, sorunlarımızı aktarabilseydik, onlar bizim
sorunlarımızı geniş kitlelere aktarsınlar diye. Cumhuriyet dar bir
alandan geçiyor biliyorum."
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, medyanın esnaf, sanayici,
çiftçinin yanı sıra yargı için de önemli olduğunu dile getirerek,
şöyle devam etti:
"Yargı da kendi sorunlarını medya aracılığıyla geniş kitlelere
aktarır. Dolayısıyla medyanın özgür olması, kendisine oto sansür
uygulayabilecek bir konuma taşınmaması yargı açısından da çok
önemlidir. Yargı, Türkiye'nin önünü açmalıdır. Baskıya direnmelidir
yargı. 12 Eylül, 12 Mart askeri dönemlerinde bile yargıçlar daha
bağımsızdı. Hukukun üstünlüğüne daha fazla bağlıydılar. Bugün de
aynı tabloyu görmek isteriz. Baskıya direnmeli, vicdanının sesini
dinlemeli, hukukun üstünlüğüne bakmalı, Anayasanın kendisine
verdiği güvenceye bakmalı ve yargı bağımsız, hukukun üstünlüğüne
inanarak demokratik kurallar içinde uluslararası sözleşmelere de
bakarak kararını vermelidir. Yargıya açık ve net çağrımdır bu.
Bugün Cumhuriyet'e uygulanan, bugün pek çok yazara uygulanan
baskıcı, özgürlükleri kısıtlayıcı uygulamalar yarın yargı için de
geçerli olabilir. O nedenle herkes demokrasi konusunda, özgürlükler
konusunda duyarlılığını korumalıdır."
Bu arada gazetenin önünde, medya mensuplarının rahat çalışabilmesi
için düzenleme yapan Cumhuriyet çalışanları ile korumalar arasında
kısa süreli bir gerginlik yaşandı. Gerginlik, Gürsel Tekin'in araya
girmesiyle sona erdi.
Cumhuriyet gazetesine destek vermek için binanın önünde toplanan
vatandaşlar, "Özgür basın susturulamaz", "Halkın umudu
Kılıçdaroğlu" şeklinde sloganlar attı.
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.
Yorumlar