15 Temmuz darbe girişiminden FETÖ'yü suçlamak yerine hükümeti suçlamaya devam eden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Yenikapı ruhuyla da dalga geçerek" Efendim bir ruh vardı.' Üç kez vurunca gelecek olan ruh. Neymiş Yenikapı ruhu varmış." ifadelerini kullandı
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Mağduriyet var. Darbe
fırsatçılığı yapılıyor, bunun farkındayız ama bütün mağdurlara
sahip çıkmak da bizim insani görevimiz." dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda, Azerbaycan'ın
bağımsızlık gününü kutlayarak, CHP'nin her zaman kardeş
Azerbaycan'la beraber olduğunu söyledi.
Salonda eğitim sendikalarının temsilcilerinin olduğunu belirten
Kılıçdaroğlu, eğer bir topluğum geleceğe güçlü bakmak istiyorsa
öğretmenlerine gereken değeri vermek zorunda olduğunu ifade
etti.
Kılıçdaroğlu, "Darbe sonrası darbe fırsatçılığı yapıp, 'sendikaya
üye oldular' diye öğretmenlerin görevine son verilmesini asla ve
asla kabul etmiyoruz. Sendikaya üye olmak anayasal bir haktır. Bu
kurumlara üye olmak devlet memurluğundan atılmanın gerekçesi
olamaz. O nedenle biz, açığa alınan ve görevden atılan bütün
öğretmenlerin yanındayız. Sonuna kadar sizlerin haklarını
savunacağız." dedi.
"Ama öğretmen var, öğretmen var" diyen Kılıçdaroğlu, Burdur'da bir
öğretmenin, "Bir kadın evinden süslenip çıkıp evine dönene kadar
kaç erkeğin şehvetini tahrik etmişse o kadar erkekle zina yapmış
gibidir" mesajını paylaştığını belirtti.
Bu öğretmenin öğretmenlikten alınması gerektiğini savunan
Kılıçdaroğlu, "Olmayan bir hadis üzerinden Sevgili Peygamberimizi
istismar eden bu adamın öğretmen olmaması lazım. Ne yaptılar;
vekildi, asil olarak tayin ettiler. Buradan Milli Eğitim Bakanı'na
seslenmek isterim: Kendisine sonsuz saygım var ama ne olur bu tür
insanları milli eğitim camiasında barındırmayın. Ben her insanın
inancına, yaşam tarzına saygılıyım ama birisinin sevgili
Peygamberimizi istismar etmesine tahammül edemem." diye
konuştu.
Kılıçdaroğlu, okulların açıldığını ancak henüz kitapların
basılmadığını aktararak, kitapları basan kadroların değil
öğretmenlerin görevden alındığını ileri sürdü.
Proje okullarına değinen Kılıçdaroğlu, veli ve öğrencilerin
okullarına sahip çıkmak için eylem yaptığını söyledi. Kılıçdaroğlu,
"Türkiye'yi Ortaçağ kuşağına götürmek istiyorlar. Yapabilirler mi?
Buna asla izin vermeyeceğiz" dedi.
MAĞDURİYET TARTIŞMALARI
"Mağdur edebiyatı" tartışmalarına da değinen Kılıçdaroğlu, bu
konuda iktidar yetkililerinin "mağdur varsa millettir" dediğini
anımsattı. Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Ben de milletten söz ediyorum zaten. Bütün mağdurlara sahip
çıkacağız. Örnek vereceğim, öğretmeni öğretmenlikten atıyorsunuz.
Lojmandan da atıyorsunuz. Bu öğretmen, çoluk çoçuğunun geçimini
sağlamak için Bursa'nın Kestel pazarında sivri biber satıyor, ne
yapacak? Belediye zabıtası tezgahı kaldırıyor, 'sen biber
satamazsın FETÖ'cüsün' diye. İnsanda biraz vicdan olur. 'Bir kişi
suç işledi diye bütün aileyi açlığa mahkum etmek hangi dinde hangi
kitapta var? Çıkıp birisi bana açıklasın."
Kılıçdaroğlu, bu konuda farklı örnekler veren ve bunları kabul
etmenin mümkün olmadığını söyleyerek, şu değerlendirmelerde
bulundu:
"Mağduriyet var. Darbe fırsatçılığı yapılıyor, bunun farkındayız
ama bütün mağdurlara sahip çıkmak da bizim insani görevimiz. Ben
bunları söyleyince üzülüyorlar. 'Vay efendim bunları niye
söylüyorsunuz siz.' 'Efendim bir ruh vardı.' Üç kez vurunca gelecek
olan ruh. Neymiş, Yenikapı ruhu varmış. Yenikapı'da 'insanlar
mağdur edilecek' diye bir görüş birliği mi sağlandı? Böyle bir şey
olmadı. Bir insanı aile boyu açlığa mahkum etmek, hangi vicdanda
var? Kanayan yara sadece bunlar değil. Annelerin çocukları da
işsiz."
"BENİM GÖREVİM"
Bitlis Mutki'de 6-7 okulun temizlik işinde çalıştırılmak üzere
alınacak 34 kişilik kontenjana 2 bin 110, Batman'da 380 kişilik
kontenjana 3 bin 500, Nevşehir'de ise 174 kişilik kontenjana 3 bin
192 kişinin başvurduğunu belirten Kılıçdaroğlu, iktidarın bu
tablonun Türkiye'de tartışılmasını istemediğini ileri sürdü.
Kılıçdaroğlu, "Annelerin çocukları işsiz, bunların konuşulmasını
istemiyorlar ama ben istiyorum. Her annenin derdine derman olmak
benim görevim. Ekonomi iyi gitmiyor. Çünkü kimin devleti yönettiği
belli değil. Bir cumhurbaşkanı, iki başbakan var. Birisi asıl,
birisi gölge. Cumhurbaşkanı, başbakan, bunların arasında hiçbir
uyum yok. Kimin ne yaptığı, söylediği belli değil." görüşünü
savundu.
Kılıçdaroğlu, 34 vilayette 158 işadamına yapılan bir ankete
değindi. Kılıçdaroğlu, ankete katılanlardan yüzde 75,3'ünü adaletin
kalitesinin artırılması ve hızlandırılmasını istediğini, yüzde
68,4'ünün de eğitimin sisteminin ekonomik ihtiyaçlara cevap verir
hale dönüştürülmesi gerektiğini söylediğini belirtti.
Türkiye'nin iyi yönetilmediği görüşünü yineleyen Kemal
Kılıçdaroğlu, "Daha doğrusu Türkiye yönetilmiyor. Hep diyorlar ya
üst akıl. Öyle anlaşılıyor ki bunlar değil, Türkiye'yi başka bir
akıl yönetiyor. Bunlar ortalıkta geziyor." ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu, yönetimin temel amacının halkı mutlu etmek olduğunu
dile getirirken, yönetimin halkı soymak üzerine inşa edilmesi
durumunda o ülkeye huzur getirilemeyeceğini belirtti.
"KÖPRÜYE DEĞİL HALKIN SÖMÜRÜLMESİNE KARŞIYIM"
Kamyoncuların ısrarla dile getirmesini istediği bir konu olduğunu
vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Osman Gazi Köprüsü yaptılar eyvallah, çok
mutluyuz. Hiçbir şikayetimiz yok." dedi.
Köprünün yap işlet devret modeli ile yapıldığını ve 790 milyon
dolara mal olduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Devlet bu köprüyü yapan firmalara garanti verdi; 'yılda 40 bin
araç geçecek, geçmese de ben 40 bin araç üzerinden yılda 511 milyon
dolar para vereceğim size' diye garanti verdi. Yani köprü 1,5 yılda
kendi maliyetini kurtarıyor. Geriye kalan 17 yılda 27 milyar lira,
eski parayla 27 katrilyon lira parayı bu firmalar kazanacak. Kim
ödeyecek bunu? Buradaki gariban vatandaşlar. Şimdi ben esnaf,
sanayici kardeşime soruyorum; bir yatırıp bin kazandıran model size
hiç sunuldu mu? Hangi anlayıştır bu? Ben bunu söyleyince koro
halinde 'Efendim Kılıçdaroğlu köprüye karşı.' Hayır, ben köprüye
karşı değilim, halkın sömürülmesine karşıyım."
İstanbul'daki devletin yaptığı köprülerden örnek veren
Kılıçdaroğlu, buralardan gidiş geliş için 4 lira 75 kuruş
ödendiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, Osman Gazi Köprüsü'nden gelip
gidişte ödenen ücretin ise 177 lira 50 kuruş olduğuna dikkati
çekti.
Hükümetin bir süre sonra feribotu da kaldıracağını savunan
Kılıçdaroğlu, ayın 25 günü devlet köprülerini kullanan bir kişinin
118 lira 75 kuruş, Osman Gazi Köprüsü'nü kullananın ise 4 bin 437
lira ödeyeceğini bildirdi.
Kılıçdaroğlu, "Diyorlar ya 'biz hesap kitap biliyoruz.' Neyin hesap
kitabını yapıyorsunuz. Milletin sırtından hesap kitap yapıyorlar.
Bu parayı o yüzden 'biz ödeyeceğiz' diyorlar. 'Vatandaş buradan
geçmese de ben ödeyeceğim.' Bu köprünün adı Deli Dumrul köprüsü,
geçsen de geçmesen de parayı vatandaştan alacaklar. Yine diyecekler
'Kılıçdaroğlu bu köprüye karşı, bu CHP var ya bu CHP...' CHP iyi
şeylere karşı değil, halkın çıkarlarına aykırı olan her şeye
karşı." açıklamasını yaptı.
"HEPİMİZİ İMZA ATTIK"
FETÖ'nün darbe girişimine değinen CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu, girişime herkesin karşı çıktığını anımsattı.
Girişimin ardından parlamentonun kendi tarihinde çok önemli bir
gelişmeye imza attığını aktaran Kılıçdaroğlu, grubu olan dört
siyasi parti ve TBMM Başkanı'nın bir bildiri hazırlayarak
imzaladığını hatırlattı.
Kılıçdaroğlu, bildirinin bir bölümünde, "Unutulmamalıdır ki TBMM
Kurtuluş Savaşı'nı yöneten, Türkiye'nin demokrasiye geçişini
gerçekleştiren, demokratik parlamenter sistemi yıllar içinde
geliştirmiş, bir milleti yokluk ve yoksulluktan alıp muasır
medeniyet seviyesine çıkarmanın mücadelesini vermiş bir Meclis'tir.
Meclisimiz tek yürek, tek vücut olarak büyük bir cesaretle darbeye
karşı haysiyetli bir duruş sergilemiştir. Darbecilere gereken
cevabı, dünyaya da gereken mesajı vermiştir." yazıldığını
anımsattı.
Kemal Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Doğru mu? Doğru. Hepimiz imza attık. Bakın altını çizdiğimiz bir
şey var, 'demokratik parlamenter sistemi yıllar içinde geliştirmiş'
diyor. Yani demokratik parlamenter sisteme sahip çıkan bir TBMM
var. Şimdi ben Sayın Meclis Başkanı'na ve diğer siyasi partilerin
liderlerine, 'imzanızı inkar mı ediyorsunuz, imzanıza sahip mi
çıkıyorsunuz?' sorusunu sormak zorundayım. 'İmzama sahip
çıkmıyorum' diyorsanız, demokratik parlamenter sisteme de sahip
çıkacaksınız. 'İmzama sahip çıkmıyorum, demokratik parlamenter
sistem kalkabilir' diyorsanız o zaman siz başkaları tarafından
teslim alınmışsınız demektir. Başkalarının teslim aldığı bir kişi
Türkiye'ye demokrasiyi getiremez. Dolayısıyla bu imzayı attık,
şimdi bu imzalar unutulmuş. 'Yenikapı' diyorlar. Yenikapı'da bir
imza yok ki. İmza bu. Kapı gibi imza. Üstelik bu metin BM'ye
gönderildi. Bütün yabancı elçiliklere gönderildi. Gönderen hükümet.
Şimdi rejimi değiştirmek için fırsat kolluyorlar, 'OHAL'le biz bu
düzeni nasıl değiştiririz...' İşsizlik var, yoksulluk var,
hapishanelerde binlerce insan var..."
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.
Yorumlar