Hocaefendi’nin yazdığı o mektup
Fethullah Gülen Hocaefendi’nin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e gönderdiği mektubun tam metni, Yeni Şafak gazetesinde yayınlandı.
Fethullah Gülen Hocaefendi’nin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e
gönderdiği mektubun tam metni, Yeni Şafak gazetesinde
yayınlandı.
Gazetenin manşetten yayınladığı mektup şöyle:
“Sayın Cumhurbaşkanım,
Aziz dost, kıymetli insan,
Saygıdeğer Abdullah Gül Beyefendi,
En içten hürmetlerimi arz eder, gönülden selamlarımla sağlık ve
afiyet üzere bulunmanızı dilerim.
Ülkemizin ve milletimizin huzurunu kaçıran her hadisenin Zat-ı
alilerinizi ne kadar üzdüğünün/üzeceğinin idrakinde olarak, aynı
hüznü paylaştığımı ifade etmek istiyorum.
Başkaları “Hizmet”, “Hareket”, “Cemaat” veya “Camia” gibi farklı
isimlendirmelerde bulunsalar da aslında her tür, her anlayış, her
renk ve her desenden insanın (camide bir araya gelip beraberce saf
tutan inananlar misüllü) bir makuliyette ve bir mantıkiyette
buluşmalarının şahs-ı manevisi olarak gördüğüm adanmış ruhların
faaliyetlerinin ve müesseselerinin hedef alınması karşısında çok
mahzunum.
Daha dershaneler meselesinin konuşulduğu ilk günlerde sayın
Başbakanımıza da değişik vesilelerle ifade edildi; milletimiz için
faydalı gördüğümüz müesseselerin kapatılmamasını ve mevcut
halleriyle misyonlarını ifa etmeyi sürdürmesini arzuladığımız
hususu kendilerine iletildi. Bu hareketin gönüllülerinin genel ve
sosyal medya aracılığıyla elden geldiğince nezaket çerçevesinde
kendilerini ifade etmelerinin ortaya atılan itham ve iftiralar
neticesinde başladığı kamuoyunun malumu. Bu hususta kanunlar
çerçevesinde hukukun gereklerinin seslendirildiğini düşünüyorum.
Zamanla içtimai hayat içinde birçok insanın hadiseye dahil olması
neticesinde maalesef yer yer nezaket ölçülerinin dışına çıkan bir
üslup ile çok çirkin söz ve karşılıklı isnatların gündemde olması
hasebiyle bunun önüne geçilmesi gerektiği akl-ı selim sahiplerinin
öncelikli bir zaruret olarak gördüğü bir husus. Özellikle bir kesim
medya kuruluşlarında kara propaganda sayılabilecek yayınlar sonar
ererse, dost ve arkadaşlarımın da sükutu tercih edecekleri
kanaatindeyim. Fakir’in de bu meselenin önünü kesmek için elinden
geleni yapacağını bilmenizi isterim. Sürekli çirkin şeyler neşreden
bir kesimin o kötü neşriyatının durması hususunda Zat-ı alinizin de
ciddi etkili adımlar atacağınıza, yeniden akl-ı selime dönüşü
sağlayacağınıza inanıyorum ve sizden bunu kemal-i samimiyetle
istirham ediyorum.
Muhterem efendim,
Devletin kanun çerçevesinde yürüyen işleyişi hususunda emir verme,
müdahale etme ya da memurları bir noktaya sevk etme konumunda
bulunmadığım Zat-ı alinizin malumudur. Bununla birlikte,
sohbetlerimde tansiyonun düşürülmesi adına dost, muhip ve
sevenlerimize itidal tavsiye etmemin faydalı olacağı kanaatine
sahip iseniz, bu hususta elimden gelen gayreti ortaya koymaya
amadeyim.
Medyadan takip ettiğim kadarıyla, kamuoyunun da vakıf bulunduğu
işleyen hukuki bir vetire ile ilgili olarak, bir taraftan,
görevliler kanunlar çerçevesinde vazifelerinin gereğini yerine
getirerek suçluları tesbit etmeye ve haklarında işlem yapmaya
çalışıyorlar. Diğer taraftan, bu konuda sadece görevlerini yapmakla
meşgul bulunan veya herhangi bir şey yapmasa da başka illerde olan
bazı kimseler hakkında belli bir itham olmadan işlem yapılıyor.
Kanunların belirlediği vazifeleri yine kanunlar çerçevesinde yerine
getiren memurinin sırf belli bir yere nispet edilerek
engellendiğini ve hatta süreçle hiçbir ilgisi olmadığı halde yine
aynı nispete dayandırılarak tasfiyelerin (daha doğrusu kıyımların)
yapıldığını üzüntüyle izlemekteyim.
Devlet memurlarının üzerlerine gidip onları vazifelerini yapmaktan
men etme ve masum vatan evladını sadece belli bir yere nispet
ederek tasfiye/kıyıma tabi tutma konusunda biz sussak bile
zannederim maşeri vicdan susmayacaktır.
Sayın Cumhurbaşkanım
Ayrıca, kamu kurumlarına giriş mülakatlarında ciddi bir eleme
gayreti bulunduğu dillendiriliyor. Şu anda da eskiden beri olduğu
gibi bazı insanlar hakkında “Şu cemaatten, bu tarikattan; şu
dershaneye gitmiş, bu okuldan mezun olmuş!” denilerek bilgi toplama
ve engelleme yapıldığı ifade ediliyor. Bu haksız uygulamanın sadece
genel müdür, müdür veya emniyet amiri konumunda da kalmadığı, ta
memurlara kadar inmiş bulunduğu söyleniyor. Şimdiye kadar hayatın
değişik alanlarında yalnızca “falan yere müntesip, falancı,
filancı..” görüldüğünden dolayı mağduriyete uğramış pek çok insanın
yanımda gözyaşı döktüğüne şahit oldum. Fakat ben bunları hiç
dillendirmediğim gibi o insanlara da sabır ve vifak tavsiye ettim.
Belli bir yere nispet edilerek engellenen bu vatan evladı yakın
çevrelerine, nazları geçen kimselere de üzülerek hislerini dile
getirmekte, içlerini dökmektedirler. Bu ülkenin öz evladı, masum
Anadolu insanlarının bir kısım kara listelere kaydedilmesine ve
önlerinin kesilmesine matuf gayretlerin artık bütünüyle sona ermesi
gereği kanaatindeyim.
Dünyanın dört bir tarafına dağılmış ve Allah’ın inayeti, Zat-ı
devletleriniz gibi kıymetli dostların himmet ve himayesiyle sürekli
genişleyen hizmet hareketinin –maalesef- önünü kesmeye matuf
gayretler olduğu aşikar hale geldi. Bu yakışıksız engelleme
faaliyetlerinin –önceden olmamakla birlikte- hareketin büyümesi ve
genişlemesiyle eş zamanlı olarak arttığı görülmektedir. Böyle
hatarlı düşünce ve çirkin işlerin önü alınmazsa yarın Aziz Mahmud
Hüdai Hazretleri muhiblerinin, Süleyman Efendi’nin talebelerinin,
İlim Yayma Cemiyeti’nin, Menzil mensuplarının ve diğer
meşreplerin/mesleklerin de aynı muameleye maruz kalmayacağı nasıl
söylenebilir?!.
Kıymetli efendim,
Göndermek lütfunda bulunduğunuz kıymetli misafirin aktardığı
hususları dikkate alarak ifade etmeliyim ki, dün neredeysek şu
yaklaşan seçim sürecinde de aynı yerde ve çizgide duruyoruz.
Diyaloğa her zaman açık bulunduğumuzu, binaenaleyh Zat-ı
alilerinizin ve sayın Başbakanın ortak tensiplerini tensibimiz
sayacağımızı da belirtmek isterim. Bahse konu hususların sayın
Başbakanla da paylaşılmasını arzu ederim.
Hayatını dinine, milletine ve insanlığa adama gayretindeki bir
kardeşiniz olarak bütün samimiyetimle ifade etmeliyim ki, hep sulh
ve huzurun, ittihad ve ittifakın, uhuvvet ve hulletin yanında yer
almaya, Fakir’e sevgi duyanları da bu yönde teşvik etmeye çalıştım.
Gözümde ahiretin tüllenip durduğu şu yaşımdan sonra da başka bir
sevdam, düşüncem ve emelim olamaz. Devlet büyüklerimizin
uzatacakları dostluk ellerini mutlaka tutacağımızı, bize karşı
samimiyetle atılan her adıma –ilahi ahlaka iktidaen- on katıyla
mukabelede bulunacağımızı, arkadaşlarımıza, dostlarımıza ve
sevenlerimize itidal tavsiye ederek huzurun temini adına elimizden
geleni yapmaya çalışacağımızı ve her zaman sulhun
takipçisi/destekçisi olacağımızı arz ederim.
Bu vesileyle, Zat-ı alilerinize, saygıdeğer Hayrünnisa
Hanımefendi’ye ve saadetli ailenizin diğer fertlerine selam ve
hürmetlerimi sunarım.
M. Fethullah Gülen. ”
CİHAN
Yorumlar