- HDP Kars Milletvekili Bilgen:
"Suriye'nin toprak bütünlüğü konusunun asla Suriye'nin nasıl yönetileceği konusu olmadığının farkında olarak hareket etmek ve dış politikamızı bu açıdan yeniden gözden geçirmek zorundayız"
TBMM (AA) - HDP Kars Milletvekili Ayhan Bilgen, "Suriye'nin toprak
bütünlüğü konusunun asla Suriye'nin nasıl yönetileceği konusu
olmadığının farkında olarak hareket etmek ve dış politikamızı bu
açıdan yeniden gözden geçirmek zorundayız." dedi.
Bilgen, TBMM Genel Kurulunda, Irak ve Suriye'ye sınır ötesi
operasyon konusunda hükümete verilen yetkinin süresinin 30 Ekim
2017'ye kadar uzatılmasına ilişkin Başbakanlık Tezkeresinin
görüşmelerinde HDP Grubu adına söz aldı.
Bir süredir Lozan Antlaşması'nın tartışıldığını belirten Bilgen,
Lozan konusunun Musul ve Suriye toprakları açısından da gündemle
doğrudan ilişkili olduğunu söyledi. Bilgen, "Eğer Lozan'ın zafer
olmadığını düşünenler kendileri Lozan'da masada olsalardı, Musul,
Halep ve Kerkük'ü de Türkiye topraklarına katacaklarını
düşünüyorlarsa onu onların öz güvenine bırakıyorum. Söyleyecek bir
şey yok. Ya da Süleyman Şah Türbesini, Viyana kapılarına götürmeyi
hesap ediyorlardıysa buna diyecek söz yok. Adalar tartışması
yapıyorsanız, öncelikle adaların ne zaman, kimin iktidarı döneminde
kaybedildiği konusundaki asgari tarih bilgisine sahip olacaksınız.
Adalar, kaybettiğimiz 1,5 milyon kilometrekare toprak içerisinde
Sultan Abdulhamit zamanında kaybedilmiştir." diye konuştu.
Lozan'ın tartışılacak boyutlarının da olduğuna işaret eden Bilgen,
özellikle antlaşma imzalandığı tarihte Türkiye'de laikliğin
olmadığını, azınlık statüsünün zimmi hukuka göre düzenlendiğini,
yani din eksenli bir hukukun ortaya çıkarıldığını savundu. Bilgen,
"Osmanlı'nın son dönemi bugünkü yaşadığımız olaylara benzer çok
ilginç tarihi vakaları içerisinde barındırıyor. Belki çok rahatsız
olacaksınız ama mesela 31 Mart Vakası birçok açıdan 15 Temmuz'a çok
benziyor. Burada durayım daha fazla ileri gitmeyeyim."
değerlendirmesini yaptı.
- "FETÖ, 2013'te başlamamıştır"
FETÖ operasyonlarına değinen ve yaşananları anlatan Bilgen, şöyle
devam etti:
"15 Temmuz sonrasında olanlar da 15 Temmuz öncesi ve gecesi
yaşananlar da üzerinde tartışılmaya değerdir. Meclis'te darbe
girişimine ilişkin kurulan komisyonun ancak Meclis kapanırken
çalışabilir hale gelmesi ve Meclis tatilken bu komisyonun
çalışmamış, çalıştırılmamış olması bu Meclis'in tarihinde bir kara
leke olarak anılacaktır.
Bu ülkenin terör örgütü tasniflerini yapacak muhatap MGK ise, bize
göre değildir ama eğer öyleyse, FETÖ, 2013'te başlamamıştır. FETÖ,
2004'te MGK kararlarına girmiş ve onun altında da şu anda
parlamento çatısı altında bulunan siyasetçilerin imzası vardır. O
zaman 2004'ten sonra yapılan bütün işlerin hesabını sormak gerekmez
mi? Sadece 15 Temmuz'dan sonra tutuklanan gazeteci sayısı 100
civarında, işinden olan gazeteci sayısı ise 2 bin civarındadır.
Kürtçe çocuklara yönelik çizgi film kanalı kapatıldı. Darbeyi yapan
galiba bunların kahramanlarıydı."
Hükümetin Suriye politikalarıyla ilgili yapılan bütün
araştırmaların, iktidar partisinin kendi tabanının bile bu
politikaları doğru bulmadığını ortaya koyduğunu ileri süren Ayhan
Bilgen, "Bölgede etkili, güçlü olmanın birinci şartı hem içeride
hem bölgede barışı esas almaktır. Suriye'nin toprak bütünlüğü
konusunun asla Suriye'nin nasıl yönetileceği konusu olmadığının
farkında olarak hareket etmek ve dış politikamızı bu açıdan yeniden
gözden geçirmek zorundayız." dedi.
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.
Yorumlar