HDP TBMM Grup Toplantısı

- Parti Sözcüsü Bilgen: - "(Erken seçim tartışmaları) Seçimden asla kaçmıyoruz. Sandıktan, halktan asla korkmuyoruz ama daha referandumun meşruiyet tartışması bitmeden, sandık hileleri, YSK'nın neye alet edildiğini unutup, çözümü sadece 'seçim' diye ifade etmek gerçekten sorunun büyük kısmını görmezlikten gelmek değil midir?" - "100 yıl önce olduğu gibi sadece petrole güvenerek siyaset yapılamayacağını Kürt siyasetçilerin de öğrenmiş olmaları gerekir. Kürt siyasetçilerin yaptıkları yanlışların bedelini, Kürt halkının, Türkmenlerin, Sunni ya da Şii Arapların ödemek zorunda kalması da asla kabul edilebilir bir durum değildir"

Google Haberlere Abone ol
HDP TBMM Grup Toplantısı

TBMM (AA) - HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, "Seçimden asla kaçmıyoruz. Sandıktan, halktan asla korkmuyoruz ama daha referandumun meşruiyet tartışması bitmeden, sandık hileleri, YSK'nın neye alet edildiğini unutup, çözümü sadece 'seçim' diye ifade etmek gerçekten sorunun büyük kısmını görmezlikten gelmek değil midir?" dedi.

Tahliyesinin ardından katıldığı ilk HDP TBMM Grup Toplantısında gündemdeki konuları değerlendiren Bilgen, Ortadoğu'da halkların sorununun cumhuriyet olmadığını, halkların sorunun cumhuriyeti, ayrımcılığa, dışlamaya, çifte standarta çeviren yönetim anlayışıyla olduğunu ileri sürdü.

Türkiye'nin bir süredir Irak Merkezi Hükümeti ile Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) arasındaki gerilimin çok somut tarafı olarak hareket ettiğini belirten Bilgen, "BM raporlarına göre, çok uzun süre değil sadece 15 gün içerisinde yaklaşık 175 bin kişi yerinden edilmiş. Yanı başınızda 175 bin kişinin yerinden edilmiş olması karşısında sevinecek olursanız, burun sürtme anlayışıyla hamaset dolu mesajlar verirseniz, cumhuriyetin kuruluş iddiası olan bölgesel barış ve dünyada barışla ilgili söyleyecek bir söz bulamazsınız." görüşünü savundu.

Bilgen, herkesin yaşanan süreçten çıkartması gereken dersler olduğuna işaret ederek, "100 yıl önce olduğu gibi sadece petrole güvenerek siyaset yapılamayacağını Kürt siyasetçilerin de öğrenmiş olmaları gerekir. Kürt siyasetçilerin yaptıkları yanlışların bedelini, Kürt halkının, Türkmenlerin, Sünni ya da Şii Arapların ödemek zorunda kalması da asla kabul edilebilir bir durum değildir." ifadesini kullandı.

İstifa eden belediye başkanlarının yaptığı açıklamalardan alıntı yapan Bilgen, "Belediye başkanı ne yazık ki televizyon ekranlarında ağlaya ağlaya 'ailesine yönelik tehdit ve baskılardan' söz ederek görevi bırakmak zorunda kalacağını ifade etti. Eğer bir ülkede belediye başkanlığının seçilmiş bir makam olmasına rağmen saygınlığı, itibarı, sınıf başkanlığı kadar kalmamışsa o ülkenin demokrasiyle ilgili ciddi bir yüzleşme gerekir." dedi.

- "Seçimden asla kaçmıyoruz"

Erken seçim tartışmalarına değinen Bilgen, şöyle devam etti:

"İçinde bulunduğumuz kriz, kaos ve iktidar partisinin kendi içindeki hesaplaşmayla ilgili çözüm önerisi olarak seçimin dile getiriliyor olması da son derece dikkat çekicidir. Biz, en zor şartlarda, tutuklamaların en yoğun olduğu, mitinglerin bombalandığı dönemde de seçime hazırdık. Bugün de seçime hazırız. Seçimden asla kaçmıyoruz. Sandıktan, halktan asla korkmuyoruz ama daha referandumun meşruiyet tartışması bitmeden, sandık hileleri, YSK'nın neye alet edildiğini unutup, çözümü sadece 'seçim' diye ifade etmek gerçekten sorunun büyük kısmını görmezlikten gelmek değil midir? Türkiye'nin birinci sorunu OHAL'dir, seçim değildir. OHAL'i bitirmeyen, arkasına saklanan ve faydalanmaya çalışan hiçbir anlayışla, demokrasinin hiçbir mekanizması, üstlenmesi gereken işlevi, rolü asla göremeyecektir."

Bilgen, kanun hükmünde kararname (KHK) ile meslekten ihraç edilen, işlerine dönmek amacıyla açlık grevi yapan Nuriye Gülmen'in babası ile Semih Özakça'nın annesinin de grup toplantısına katıldığını bildirdi. Bilgen, Gülmen ve Özakça'nın herkes için direndiğini öne sürerek, Hükümete "bu yanlışa son vermesi" çağrısında bulundu.

Bugünlerde yeni bir siyasi girişimin, fiili sürecini hukuki sürece dönüştürdüğüne işaret eden Bilgen, şunları kaydetti:

"İbretlik bir tartışmayla işe başladılar. 'Eşit yurttaşlık kavramını programa yazsak mı yazmasak mı?' diye bir tartışmanın içerisine gömülmüşler. Sanki eşit yurttaşlık demek büyük bir suç, ayıp, utanç vesilesi. 'Eşit yurttaşlık dersek HDP'yle birlikte anılırız' korkusuyla programlarına yazmaktan vazgeçmişler. Biz gurur duyuyoruz eşit yurttaşlık demekten.

Sabah ilk grup toplantısını yapan partinin başkanı, NATO'yla ilgili muhasebe yapıyor. Bundan 40 yıl önce NATO'yla ilgili slogan atan, halkı uyandırmaya çalışan gençler, idam sehpasına gönderildi. Bugün eğer o gün linç rolünü oynayanlar NATO'yla ilgili muhasebe yapıyorsa bu elbette dikkate değerdir, önemsenmelidir. Yine aynı siyasi lider, bugün eğer 'bölünme korkusu' diye bir kavram kullanarak kısmen de olsa bir yüzleşme ifadesi ortaya koyuyorsa bu herkes için ders olmalıdır. Eğer yeni yola çıkanlar eskilerinin hatalarını tekrar edeceklerse doğrusu bu piyasada kimseye yer yok. Gerçekten Türkiye'yi bu içinde bulunduğu çıkmazdan kurtarmak için cesaretle, kararlılıkla siyaseti kendi kişisel kariyeri için değil ülke için toplum için yapma niyetindelerse bu ülkeye yapılacak en büyük iyilik, gerçekleri halka söylemektir."

Öte yandan salonda bulunan sinevizyona HDP’nin tutuklu milletvekillerinin fotoğrafları yansıtıldı.

Yorumlar