Fikret Öztürk: Uluslararası şirketlerin Türk yöneticilerinden çok çektim
OPET Yönetim Kurulu Başkanı Fikret Öztürk, kendisinin ülkesinde Shell, BP, Mobil gibi uluslararası şirketlerin Türk yöneticilerinden çok çektiğini anlatarak, “Bana dava açtılar.
OPET Yönetim Kurulu Başkanı Fikret Öztürk, kendisinin ülkesinde
Shell, BP, Mobil gibi uluslararası şirketlerin Türk
yöneticilerinden çok çektiğini anlatarak, “Bana dava açtılar. Onlar
dava açtıkça ben büyüdüm. Elimden geldiği kadar gece gündüz
çalıştım. Çektikçe daha güçlendim, daha hırslandım, daha çok
çalıştım.” diye konuştu. Öztürk, büyümek isteyen işadamlarına,
''Türkiye’de ticaret yapacaksan İstanbul’da, Avrupa’da ticaret
yapacaksan Londra’da, dünyada ticaret yapacaksan New York’ta
yaşacaksın.'' tavsiyesinde bulundu.
Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (ANSİAD) olağan
toplantısına katılan OPET Yönetim Kurulu Başkanı Fikret Öztürk,
işadamlarına OPET’in başarı öyküsünü anlattı. Konuşmasını kendi
hayatından örneklerle süsleyen Öztürk, Türkiye’de büyümek isteyen
işadamının bir kolunuz muhakkak İstanbul’da olması gerektiğini
söyledi. Büyük müteahhit olmak isteyenlere ise başkent Ankara’yı
adres gösteren Öztürk, ''Türkiye’de ticaret yapacaksan İstanbul’da,
Avrupa’da ticaret yapacaksan Londra’da, dünyada ticaret yapacaksan
New York’ta yaşacaksın. Ben bunu gördüm.” dedi.
Mersin’de madeni yağ ticareti yapan bir bayi iken Şubat 1992’de
İstanbul’a taşındığını, 1993’ün yıl sonunda ise OPET’i kurduğunu
anlatan Öztürk, ''Bir yerlere gelmek kolay değil. Ben çocuklarıma
da, dostlarıma da söylerim. Bir insan işini sevmesi lazım. İşinin
başındaysan başarılı olursun. İşinin başında değilsen başarılı
olman çok zor. Belli bir yere gelinceye kadar, işinle yatacak,
işinle kalkacaksın.'' diye konuştu.
''MANTIĞINA YATMAYAN İŞİ YAPMAYACAKSIN''
İşadamlarına bilmedikleri ve mantıklarına yatmayan işlerden uzak
durmalarını tavsiye eden Öztürk, “Mantığa yatmayan şeyin ticarette
de yeri yok. Her şeyden önce mantığınıza yatacak. Mantığınıza
uymuyorsa o işi yapmayacaksınız. İşinizi bilmiyorsanız, işinizde
başarılı olmanız mümkün değil. OPET’in belli yerlere gelmesinde en
büyük neden benim 1980 yıllarından 1992 yılına kadar bayilik
yapmam. Küçük bayinin de büyük bayinin de sorunlarını çok yakından
bilirim.” şeklinde konuştu.
''ÇALIŞMASINI DA BİLECEKSİN, DİNLENMESİNİ DE''
İlk istasyonlarını açtığı günlerde, briketlerin üstünde
yattığındaki yumuşaklığı bugün kuş tüyü yastıklarda bulamadığını
dile getiren Öztürk, şöyle konuştu: “Oralardan geldik ama belli bir
yere geldikten sonra da onun acısını çıkaracaksınız. Şimdi ben
OPET’te çalışırken saat 10.00’da gelirim. Saat 13.30-14.00’te golf
oynamaya başlarım. Telefonum 24 saat açıktır. Arkadaşlara ‘bir
problem olursa söyleyin’ derim. İşadamlarının, çalışacak zamanı da,
dinlenecek zamanı da bilmesi gerekir.”
''DAĞITIM ŞİRKETİ KURANLARIN İSTANBUL’DA İSTASYON ALACAK GÜCÜ
YOK''
Türkiye’nin ikinci büyük akaryakıt dağıtım şirketi OPET’i yavaş
yavaş büyüterek bugünlere getirdiklerini anlatan Fikret Öztürk,
işadamlarından da imkanları ölçüsünde hareket etmelerini istedi.
Yola çıktıklarında sektörlerinde 5 tane olan akaryakıt dağıtım
şirketi sayısının bugün 75’e kadar yükseldiğini hatırlatan Öztürk,
“Devlet tabana yaymak, istiyor. Rekabeti geliştirecekmiş.” diyerek
şöyle devam etti: “Şu dağıtım şirketi kuranların çoğunun
İstanbul’da bir istasyon alacak maddi gücü yok. Ben de
güneydoğuluyum. Dağıtım şirketi kuranların çoğu güneydoğulu, doğu
Anadolulu. ‘Bunların bir amacı var. O amaç nedeniyle ülkedeki
haksız kazanç ortaya çıkar. Lütfen bunlara dikkat edin’ dedim.
Sonra her hangi bir kayıt dışı işlem yaparsanız, akaryakıtta çok af
edersiniz, kaçakçılık yaparsanız devletle iş birliği yapman lazım.
Polisiyle, jandarmasıyla, sahil güvenliğiyle, gümrüğüyle. Bunu da
bir yaparsın, iki yaparsın, üç yaparsın. Tatlı gelir bu, ‘güzelmiş’
dersin. Dördüncü de yakalanır, her şeyin biter. Ne iş yaparsan yap,
bence dürüstçe yapman lazım.”
''KISA YOLDAN ZENGİNLİK KALICI OLMAZ, DÜRÜST ÇALIŞIRSAN MEYVESİNİ
YERSİN''
Mersin’de başladığı iş hayatı boyunca kayıt dışı akaryakıt alıp
satmadığını vurgulayan Öztürk, “Satmış olsaydım, ben Koç’la ortak
olmazdım.” dedi. Koç’la ortak olmadan önce 8 ay araştırıldığını
ifade eden Öztürk, “Ne yaparsan yap dürüst çalışırsan sonunda
meyvesini yersin.” dedi. Öztürk, şöyle devam etti: “Kısa yoldan
zengin olmak isteyen arkadaşlar olabilir belki ama bunun yüzde
80’i, 90’ı bir zaman gelir, gider. Onun için ne yapacaksanız yapın,
bence yasa dışı şeylerden çıkmanız gerekir diye düşünüyorum.”
''PROFESYONELLERLE ÇALIŞIN''
Patronların şirketlerini belli bir büyüklüğe ulaştırdıktan sonra
geminin dümenini profesyonellere bırakması gerektiğini söyleyen
Öztürk, “İşini bileceksin, büyüttükten sonra da ‘ben bu işi
yöneteceğim’ demeyeceksin. Deneyimli profesyonellere vereceksin.
Sen izleyeceksin. Ben hiçbir zaman oğluma, kızama ‘ben genel
müdürüm, sen şuranın müdürüsün’ demedim. O iş profesyonellerin
işidir. Altta çalışan kişiler, her biri ‘bir gün genel müdür
olacağım’ diye çalışırlar. Şayet sen o yolu tıkarsan o profesyonel
sen de kalmaz ve seninle başarılı olmaz.” diye konuştu.
İşadamlarına bol bol seyahat etmelerini ve gördüklerine alıcı
gözlerle bakmalarını salık veren Öztürk, şöyle dedi: “Mektepli
değil, alaylı olacaksınız. Tabi ki mektebin de faydası var. Şayet
okumakla olmuş olsa Türkiye’deki, dünyadaki ekonomi profesörleri
dünyanın en zengin insanı olur. İş deyimi olmadan bu işler
olmaz.”
''ENRON BATTI AMA OPET DEVAM EDİYOR''
İşadamlarının çocuklarına, torunlarına sağlam işler bırakmalarının
önemine değinen Öztürk, bu düşüncesini kendi yaşamından şu örnekle
anlattı: ''1992’de kurduğumuz şirket 2002’de Koç’la ortaklık kurdu.
Koç’tan önce Enron, dünyanın en büyük enerji şirketi, 80 milyar
dolarlık şirketti. Bizim yüzde 7,75’mizi 10 milyar dolardan aldı.
Anlaşma şartlarında hepsi şöyle yazdı: ‘Öztürk ailesi batarsa şöyle
olur. Öztürk ailesi kötüye giderse böyle olur’ ama Enron’la ilgili
bir kelime yok. Gün geldi, devran döndü Enron battı. Öztürk ailesi
yerinde. Ondan sonra Koç ailesi teklif ettiği zaman Öztürk ailesi
için ne yazılıysa Koç ailesi için de aynı şeyi yazdı. Buradan da
bir ders almak lazım.''
''ÇOK ÇEKTİRDİLER''
Bayilikten geldiği için karşısında 100 yıldır Türkiye’de faaliyet
gösteren Shell, BP, Mobil gibi uluslar arası şirketleri bulduğunu
anlatan Öztürk, dağıtım şirketini kurduktan sonra bu firmalarla
mücadele etmek zorunda kaldığını dile getirdi. Binlerce dönüm
arazide yerin altından geçen boru hattı 4 santimetre sapma yaptığı
gerekçesiyle bile bu şirketlerin aleyhine açtığı davalarla uğraşmak
zorunda kaldığını anlatan Öztürk, yaşadıklarını şu sözlerle ifade
etti: “Bu uluslararası şirketler bana bunu yaptılar. Bana dava
açtılar. Onlar dava açtıkça ben büyüdüm. Elimden geldiği kadar gece
gündüz çalıştım. Ben uluslararası şirketlere karşı değilim.
Özellikle uluslararası şirketler değil de onun Türk
yöneticilerinden çok çektim ben. Çektikçe daha güçlendim, daha
hırslandım, daha çok çalıştım ama onların güzel, başarılı
taraflarını aldım. Kötü taraflarını almadım.”
CİHAN
Yorumlar