Eski Adalet Bakanı Sungurlu: Bu yönetmelikle yargı bağımsızlığı olmaz
Eski Adalet Bakanı Oltan Sungurlu, Adli Kolluk Yönetmeliği'nde yapılan değişiklikle yargı bağımsızlığının söz konusu olmayacağını vurguladı.
Eski Adalet Bakanı Oltan Sungurlu, Adli Kolluk Yönetmeliği'nde
yapılan değişiklikle yargı bağımsızlığının söz konusu olmayacağını
vurguladı. "Olaylara üzülüp, olayların etkisinde kalıp, böylesine
şiddetli, hukuk dışı yolları denemek doğru değil." diyen Sungurlu,
eski yönetmeliğin doğru olduğunu belirterek, biran önce
yönetmeliğin değişmesi gerektiğini söyledi.
Cihan Haber Ajansı (Cihan) muhabirine konuşan eski Adalet Bakanı
Oltan Sungurlu, İstanbul'da rüşvet ve yolsuzluk operasyonu
kapsamında yapılan girişimleri değerlendirdi. Yolsuzlukla ilgili
bir değerlendirme yapmasının doğru olmayacağını, yargıya intikal
etmiş bir hadise olduğunu dile getiren Sungurlu, olaylardan sonra
iki tane problem olduğunu ifade etti.
Sungurlu, şunları söyledi: "Birisi, şu yönetmelik. O kadar mühim ki
çünkü bu yönetmelik hepsinden mühim. Bu yönetmelikle yargı
bağımsızlığı söz konusu olmaz. Sayın bakanların gözünden kaçmış
diyorum. Bu kadar, yargıyı idareye bağlayan, Anayasa'nın amir
hükmüne, Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun amir hükmüne rağmen iki
bakanın imzasıyla bir yönetmelik çıkarıp bütün onların önüne
geçilmiş adeta. Bunu herhalde düzeltirler. Bunun böyle kalması
demek, yargı bağımsızlığının olmaması demek. Olaylara üzülüp,
olayların etkisinde kalıp, böylesine şiddetli, hukuk dışı yolları
denemek doğru değil."
"HADİSENİN ÜZERİNE GİDİŞ, HUKUKİ BİR GİDİŞ DEĞİL"
"Sonuçta bir olay olmuş. Sayın Başbakan'ın bütün iddiaları doğru
olabilir. Onlara diyeceğim yok, doğrudur değildir." diyen Sungurlu,
"Ama hadisenin üzerine gidiş bir yargı, hukuki bir gidiş değil.
Bazı yeni savcı atamaları, bilhassa emniyet teşkilatının bir gecede
değiştirilmesi gibi meseleler; tabi insanların kafasında şüphe
yaratıyor. Bu şüphelerin önlenmesi lazımdı. Bu iyi olmadı, hukuk
açısından iyi olmadı. Ama bunların hiçbirisi şu yönetmelik kadar
mühim değil. Yolsuzluk iddiaları sabit olsa bile bu kadar mühim
değil. Benim açımdan hukukun böylesine ihlal edilmesi diyeceğim,
ihlal edilmesini fark etmeden diyeceğim; çünkü fark edilerek
yapılacak bir şey değil, çok garip geldi bana. İnşallah çok kısa
bir zamanda idarenin kendiliğinden düzeltmesini temenni ederim.
Mahkemeler yoluyla düzeltilebilir ama o yollara lüzum yok, idarenin
kendiliğinden bunu doğru yola sokması lazım. Eski yönetmelikler
doğrudur. Adli kolluk bağımsız çalışmak zorundadır, savcıya bağlı
çalışmak zorundadır." diye konuştu.
"ADALET BAKANI BİR DAVAYI AÇIP SORARSA O DAVAYA GÜVENİR
MİSİNİZ?"
"Soruşturmalardan, operasyonlardan ne zaman haberdar olurdunuz?"
sorusuna ise eski Bakan Sungurlu, "Ben hiç haberdar olmam. Adalet
bakanlarına durmadan soruyorlar davaları, ben garip karşılıyorum.
Adalet bakanı davaları bilmez, bilemez; öyle bir zorunluluğu da
yoktur. Adalet bakanının davalara telefon açtığını düşünün, savcıya
açtı, davayı sordu. Siz o davada tarafsınız, bakan o davayı sorarsa
siz o davaya güvenir misiniz? Bakanın böyle bir görevi yok.
Basınımız da o noktada bakanı sıkıştırıyor, o da yanlış."
karşılığını verdi.
"HABER ALMA HÜRRİYETİNİN ÖNÜ KESİLİR"
Basın mensuplarının emniyete girişlerinin yasaklanması konusunda
ise Sungurlu, "O geçici bir tedbirdir diye düşünüyorum. Bu
tedbirlerin yanında, o çok mühim bir şey değil. O kadar büyük
tedbirler var ki ben onun üzerinde pek durmuyorum. Ama mutlak ki
geçici olduğunu düşünüyorum. Çünkü halkın haber alma hakkı, hukuken
korunmuş bir müessese. Basın hadisesi gazetecilerin hakkı değil,
toplumun hakkı. Haber alma hürriyetinin önü kesilir ki bu
zannediyorum çok kısa bir tedbirdir. Zannediyorum kısa bir zamanda
yine basınımız haber alması noktasında bu imkanlara kavuşur."
değerlendirmesinde bulundu.
"SİYASET YARGININ SIRTINA BİNERSE ÜLKEMİZ İÇİN İYİ OLMAZ"
Rahmetli Turgut Özal dönemi ile bu dönemin karşılaştırılmasının
sorulması üzerine de Sungurlu, "Özal'ın ekibindenim. Dolayısıyla
kendi dönemimizi iyi görürüz. Değerlendirmelerde tarafsız
olmayabiliriz." karşılığını verdi ve basına, "Özal'a
yaptıklarınızın cezasını mı çekiyorsunuz acaba?" sorusunu
yöneltti.
Yargı konusunu da değerlendiren eski Bakan Sungurlu, "Çok uzun
yıllardan beri herkes, elini yargının içine sokuyor, yargıyı
karıştırıyor; yapmayın" dediğini hatırlatarak, 10 yıl önce
söylediği "Siyaset, yargının sırtına binecek diye korkuyorum. Eğer
siyaset, yargının sırtına binerse, bu, ülkemiz için iyi olmaz."
sözünü dile getirdi.
Maalesef daha sonra "Siyaset yargının sırtına bindi, yargı bu yükü
kaldıramadı, çöktü." dediğini belirten Sungurlu, şöyle devam etti:
"Yargıdaki en mühim nokta, yüksek hakim savcılar kuruludur. Bizim
yüksek hakim savcılar kurulu daha eski yıllarda Avrupa'da örnek
gösterilen bir kurumdu. Türkiye'de doğru mu çalışıyordu; felaket,
kötü çalışıyordu. Demek ki kanun mühim değil, onun tatbikatı mühim.
Bakanlığım boyunca devamlı 'Bizim yargımızda millet yok' diyordum.
Bunun içine milletin temsilcilerini sokmak lazım diyordum. Buna ait
önerilerim de vardı. Dolayısıyla bu anayasa değişikliğiyle yapılan
değişiklikler, prensip olarak doğru değişikliklerdir. Ama kağıt
üzerindeki doğrular tatbikatta nasıl derseniz; onu bilmiyorum. Dün
çok açık, aleni doğruyu tatbik edilmiyordu, bugün nasıl tatbik
ediliyor, bilmiyorum. Bir yığın dedikodu var ama ben henüz yanlış
tatbik edildiğine dair bir müşahadem yok. Ama hukuki açıdan, içinde
milletin temsilcilerinin söz sahibi olduğu bir sistem daha
doğrudur. Fakat zaten yargı, yıllardan beri gerek yüksek hakim
savcılar kurulu, gerek Anayasa Mahkemesi'nin kararlarıyla gerek
siyasetin müdahalesiyle gerek Danıştay'ın kararlarıyla halkın
gözünde güvenilirliğini kaybetmiş durumda. Şimdi bakın bu devam
ediyor. Siyasetçiler yargının içinden ellerini çekmiyorlar. Her gün
bütün münakaşalarını, kavgalarını yargının sırtından yapıyorlar. 10
yıl önce söylediğim, korktuğum oldu. Yargı tek başına elbet büyük
bir kuvvet. Sonuçta hakim savcılar tek tek birer fert. Şimdi siz
iktidar, muhalefet, basın olarak bir hakime, savcıya yüklenirseniz;
her gün hedef haline getirirseniz, o insanlar ne kadar kendilerini
koruyabilirler, ne kadar sağlıklı düşünebilirler. Onun için
yargının bir kusuru yok, kusur bizim."
CİHAN
Yorumlar