Erdoğan yeni dönemin ip uçlarını verdi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "27 Ağustos 2014 tarihinde milletimiz tarafından cumhurbaşkanlığı görevine seçilmem sebebiyle anayasa gereği ayrılmak zorunda kaldığım, kurucusu olduğum partime, yuvama, sevdama, aşkıma bugün yeniden dönüyorum. Bize asırlar gibi gelse de tarihi süreklilik içinde denizde damla misali olan 979 günlük ayrılığımızın sona eriyor olması, beni asıl bu bakımdan heyecanlandırıyor. Milletimiz adına öncülüğünü, hizmetkarlığını, bu kutlu yürüyüşü inşallah önümüzdeki dönemde hep birlikte daha güçlü, çok daha kararlı bir şekilde sürdüreceğiz. Buna inancım tam. Gecemizi gündüzümüze katarak ekonomiden altyapıya, güvenlikten adalete kadar her alanda elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalıştık, çalışıyoruz ve çalışacağız. İnşallah bundan sonra da aynı şeklide yolumuza devam edeceğiz. Bu ülkede kesinlikle kim ne derse desin ikinci sınıf vatandaş yoktur, 80 milyonun tamamı birinci sınıf vatandaştır" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "27 Ağustos 2014 tarihinde milletimiz tarafından cumhurbaşkanlığı görevine seçilmem sebebiyle anayasa gereği ayrılmak zorunda kaldığım, kurucusu olduğum partime, yuvama, sevdama, aşkıma bugün yeniden dönüyorum." dedi. Erdoğan, parti genel merkezinde, AK Parti'ye üyelik törenininde yaptığı konuşmaya, salondakileri selamlayarak başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "27 Ağustos 2014 tarihinde milletimiz tarafından cumhurbaşkanlığı görevime seçilmem sebebiyle anayasa gereği ayrılmak zorunda kaldığım, kurucusu olduğum partime, yuvama, sevdama, aşkıma bugün yeniden dönüyorum. Tam 979 gün sonra bu hasret hamdolsun sona eriyor. Bugün burada bir kez daha 'selamünaleyküm' diyerek, heyetinizin içine tekrar dahil oluyorum." ifadesini kullandı. Anayasa değişikliğiyle, cumhurbaşkanlarının parti üyeliğine ilişkin yasağın kaldırılmasını en güzel şekilde değerlendirerek AK Parti'ye yeniden üye olduğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Tabii bu ayrılık, aslında sadece bir resmi ayrılıktı. Aramızdaki mesafe mevzuat gereği olan bir mesafeydi. Gönlümüz hep beraber oldu, hep beraberdi. Biliyoruz ki gönüllere sınır çizmek, gönüllere duvar örmek mümkün değildir. Biz hep, 'Bu hududu kimler çizmiş gönlüme, dar geliyor gardaşım.' dedik ve işte bu günlere geldik. Olağanüstü kongremizde özellikle vedalaşmayı yaparken, 'AK Parti 13 yıllık bir siyasi parti olsa da aslında asırlar öncesinden başlamış kutlu bir yürüyüşün, davanın mirasını omuzlarında taşıyan bir partidir.' demiştim. Bize asırlar gibi gelse de tarihi süreklilik içinde denizde damla misali olan 979 günlük ayrılığımızın sona eriyor olması, beni asıl bu bakımdan heyecanlandırıyor. Milletimiz adına öncülüğünü, hizmetkarlığını üstlendiğimiz bu kutlu yürüyüşü inşallah önümüzdeki dönemde hep birlikte daha güçlü, çok daha kararlı bir şekilde sürdüreceğiz. Buna inancım tam."
"Mesele milletimizdir, ülkemizdir"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yola milletle birlikte çıktıklarını, bugüne kadar ne yaptılarsa millet için yaptıklarını dile getirerek, bugüne kadar milletin duası, desteği sayesinde karşılaşılan tüm sorunların üstesinden geldiklerini söyledi.
"Biz, milletimiz için çalıştıkça, gayret ettikçe, ter döktükçe milletimiz bize daha çok sahip çıktı. Yeri geldi biz milletimiz için gövdemizi siper ettik, yeri geldi milletimiz bizim için gövdesini siper etti." diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"15 Temmuz bunun çok açık, net bir ispatıydı. Türkiye'ye saldıran herkesin, bizi hedef almasının sebebi budur. Bazıları sanıyor ki mesele şahsımızdır, hükümetimizdir, partimizdir. Halbuki mesele milletimizdir, ülkemizdir, devletimizin ta kendisidir, mesele bağımsızlığımızdır, hedeflerimizdir, iddialarımızdır. Biz de milletimiz de bu gerçeği çok iyi biliyoruz. Bu anlayışla gecemizi gündüzümüze katarak ekonomiden altyapıya, güvenlikten adalete kadar her alanda elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalıştık, çalışıyoruz ve çalışacağız. İnşallah bundan sonra da aynı şeklide yolumuza devam edeceğiz."
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığına aday olduğunda "Bu bir veda değil, bu yeni bir başlangıçtır." dediğini anımsatarak, yeni dönemi bir hatime ile değil Fatiha ile başlattıklarını anlattı.
"Bundan sonra yükümüz daha ağır"
AK Parti'yi kurdukları 2001 yılı ağustos ayından, cumhurbaşkanlığı görevine seçildiği 2014 yılı ağustos ayına kadar tarihi bir değişimin, dönüşümün yaşandığını belirten Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Ülkemize kazandırdığımız hizmetlerin en yakın şahidi milletimizin ta kendisidir. AK Parti olarak bizim en büyük gücümüz milletimizin değerlerine sahip çıkmamız yanında insanlarımızın hayat kalitesini artırma konusundaki başarımızdır. Daha da önemlisi bu hizmetlerden ülkemizin en ücra köşesinde, mütevazı kulübesinde yaşayanından, en büyük şehrinin, en yüksek binasında ikamet edene kadar her bir vatandaşımızın yararlanıyor olmasıdır. Elbette bizim bir değerler dünyamız var ve bu uğurda her türlü mücadeleyi yürüttük, yürütürüz ama hizmetlerimizde asla ayrımcılık yapmadık, yapmıyoruz ve yapmayacağız. Sözümün muhatabı bize kulak verenlerdir ama icraatlarımız herkes içindir. Bu ülkede kesinlikle kim ne derse desin ikinci sınıf vatandaş yoktur, 80 milyonun tamamı birinci sınıf vatandaştır."
Erdoğan, teröre, ihanete, bozgunculuğa sapmayan herkesin başlarının üzerinde yerinin olduğunu söyledi.
Bu samimiyetle ve gayretle çalışıldığında milletten gereken karşılığı göreceklerine inandığını ifade eden Erdoğan, "Onun için ben, değerli kardeşlerime bundan sonra yükümüzün daha da ağır olduğunu özellikle hatırlatmak istiyorum." dedi.
"AK Parti tarzı siyaset literatüre girdi"
AK Parti'nin başarısını anlamak istemeyenlerin, hep başka yerlere baktığına işaret eden Erdoğan, "Halbuki, milletimizle aramızda var olan rabıtaya, muhabbete, hürmete baksalar, geçtiğimiz 15 yılın sırrını da çözecekler ama işlerine gelmiyor. Oraya bakmıyorlar." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin sosyal bilimler literatürüne "AK Parti tarzı siyaseti" diye bir kavramı kazandırdıklarını dile getirerek, "İnanmasalar da gerçek bu. Böyle bir tarz-ı siyaset artık var mı? Literatüre girdi mi? Girdi. İnşallah önümüzdeki yıllarda bu konu enine boyuna konuşulacak, tartışılacak ve gelecek nesillere ışık tutacak bir kavramsal çerçeveye de oturtulacaktır." ifadesini kullandı.
Doğrudan milletin oyuyla göreve gelen cumhurbaşkanını kabullenmek istemeyenlerin her zamanki gibi kendilerini komik duruma düşürecek işlere kalkıştıklarını ifade eden Erdoğan, "Davetlerimize iştirak etmemekten Meclis'te ayağa kalkmamaya kadar akıllarına gelen her türlü direnişi sergilediler." diye konuştu.
Özellikle Beştepe'deki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne taşınmalarının ardından bu bina üzerinden şahsını ve dolaylı olarak AK Parti'yi yıpratmaya yönelik akla hayale gelmeyecek ahlaksızlıklar sergilendiğini vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ülkemize iftihar verici bir eser kazandırmanın sevincini bu tür iftiralarla gölgelemeye çalışanları her zaman olduğu gibi milletimize havale ettik. Nitekim milletimizin Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne, kendi evine sahip çıkması karşısında bu tavırları sergileyenler de kendilerine çeki düzen vermek zorunda kaldılar. 'Gelmem' diyen kim varsa sonunda bir gün Beştepe'nin yolunu öğrendi."
"Çok sayıda kardeşimizin canına mal oldu"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı dönemde Suriye ve Irak'ta kötüleşen durumun Türkiye'yi hem sınırlarda hem de büyükşehirlerde ciddi bir terör tehdidiyle karşı karşıya bıraktığını anımsatarak, "Suriye'deki gelişmeleri bahane ederek Kürt kardeşlerimizi sokağa çağıran bir siyasi partinin ihanet derecesindeki sorumsuzluğu çok sayıda kardeşimizin canına mal oldu. Yasin Börü ve arkadaşlarının da aralarında bulunduğu 50'nin üzerinde vatandaşımız bölücü örgütün taraftarları tarafından sokaklarda alçakça katledildi." dedi.
Bunu asla görmezlikten gelmediklerini, bunun bedelini de milletin onlara ödettiğini ve ödeteceğini belirten Erdoğan, bu süreçte bir yanda anamuhalefet partisinin iftiraları, diğer yanda terör örgütlerinin giderek hızlanan sinsi eylemlerinin gölgesinde 7 Haziran seçimlerine ulaşıldığını dile getirdi.
Erdoğan, bu seçimin sonucunda Türkiye'nin 2002'den beri ilk defa istikrar ve güven ortamını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını aktararak, AK Parti'nin tek başına hükümet kuracak çoğunluğu elde edememesi, muhalefet partilerinin de aralarında çoğunluğu sağlayacak bir birlik oluşturamamalarının Türkiye'yi yıkıcı bir krizin eşiğine getirdiğini anlattı.
"İmtihanların hepsinden de yüz akıyla çıktık"
Milletten aldıkları güç ve anayasanın verdiği yetkilerle Türkiye'yi bu siyasi krizden sağ salim çıkartıp 1 Kasım seçimlerine ulaştırdıklarını söyleyen Erdoğan, bu iki seçim arasında yaşanan bir diğer önemli sorunun da terör eylemlerinin aleniyet kazanarak artması olduğuna işaret etti.
Ceylanpınar'da iki polisin evlerinde uyurken terör örgütünce şehit edilmelerinin kendileri için bardağı taşıran son damla olduğunu anımsatan Erdoğan, "Devlet tüm gücü ve imkanlarıyla terör örgütünün üzerine gitmeye başlamıştır. 'Çukur eylemleri' dediğimiz hadiseler de bu dönemde ortaya çıkmıştır. Türkiye bir yandan siyasi istikrarsızlığın diğer yandan terör eylemlerinin, aynı zamanda sınırlarında yaşanan tacizlerin kıskacında zorlu bir imtihan yaşadı. Hamdolsun bu imtihanların hepsinden de yüz akıyla çıktık." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimlerin yenilenmesi sürecini başarıyla yürüterek siyasi istikrarı tekrar tesis ettiklerini vurgulayarak, demokrasiyi güçlendirmek için çalışan AK Parti iktidarlarıyla istikrar ve güven iklimine yeniden kavuşulduğunun altını çizdi.
Asker, polis, korucularla verilen mücadeleyle bölücü terör örgütünü açtığı çukurlara gömdüklerini aktaran Erdoğan, Suriye'den Türkiye sınırlarına yönelen tehditleri tamamen ortadan kaldırmak için kapsamlı bir operasyonun hazırlıklarında da o dönem son aşamaya gelindiğini dile getirdi.
FETÖ İLE MÜCADELE
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) kamudan, iş dünyasından ve sivil toplum faaliyetlerinden tasfiyesi konusunda ciddi ilerlemeler kaydedildiği aşamada Türkiye tarihinin en büyük ihanet teşebbüsüyle karşı karşıya kalındığını hatırlattı.
Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişiminin Türkiye ve Türk milletine karşı yapılmış en büyük saldırılardan biri olduğunu vurgulayarak, o gece asker elbisesi giymiş FETÖ mensubu teröristlerin devletin namuslarına emanet ettiği silahları millete çevirerek Türkiye'yi işgale kalkıştığını anlattı.
Büyük bir ihanetle başlayan darbe girişiminin o derece büyük bir kahramanlık hikayesiyle sonlandırıldığına dikkati çeken Erdoğan, Türk milletinin 81 ilde 29 gün sabahlara kadar demokrasi nöbeti tuttuğunu ifade etti.
Erdoğan, bunun ülkeye, millete sahip çıkmak olduğunu ve darbe girişiminin çok önemli dersler içerdiğini belirterek, şöyle konuştu:
"FETÖ başta olmak üzere terör örgütleriyle mücadelenin kararlı ve süratli bir şekilde yürütülmemesi halinde başımıza neler gelebileceğini 15 Temmuz'da hep birlikte gördük. Şimdi bazıları diyor ki 'İşte burada haklı, haksız, şu, bu...' Öyle veya böyle ama bir gerçeği bilelim ki takiyenin bu kadar başarılı yapıldığı bir başka örgüt Türkiye'de yoktur. Onlar kendilerini gayet iyi gizliyorlar ve biz artık kalkıp da 'Şu ne dedi, bu ne dedi?' buna bakamayız. Ülkede bir yargı vardır, hukuk sistemi vardır ve yargı çalışmaktadır. Gereği neyse, bu yapılacaktır. Zaman zaman arkadaşlarıma söylüyorum; 'Önünüze gelip gözyaşı dökenler de olabilir.' Ben şuna inanıyorum, acırsak acınacak hale gelebiliriz."
"Bütün bu soru işaretlerinin cevabını bulmamız gerekiyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ'nün darbe girişiminin dünyada emsali olmadığını işaret ederek, "Pensilvanya'daki o terörist başı oradan 170 ülkeyi yönettiğini ifade ediyor. 170 ülkeyi yönettiğini ifade ederken sadece Amerika'daki 'charter school'larda şu an itibarıyla 75 bine yakın öğrencinin eğitimi ve yıllık gelirlerinin 700-750 milyon dolara tırmandığı bir kaynak var. Bu kaynak nereden geliyor? Bu kaynak... Amerika'daki devlet ödemeyi bizzat yapıyor." ifadesini kullandı.
Rastgele herkese böyle bir para, ödeme yapılamayacağına dikkati çeken Erdoğan, "Bütün bu soru işaretlerinin cevabını bulmamız gerekiyor. Aynı şekilde Avrupa'da, Almanya'daki gelişmelere bakıyoruz. Felaket. Orada her türlü destek onlara veriliyor, bir de PKK'ya veriliyor. Peki bunlar niye veriliyor? Güçlenen Türkiye'nin önünü kesmek için veriliyor." diye konuştu.
"Peki bunlar niye veriliyor? Güçlenen Türkiye'nin önünü kesmek için veriliyor. Eğer benim bir bakanım uçuş izni alamıyor, Avrupa'ya gidemiyorsa bu soruya bizim cevap bulmamız gerekiyor. İşte şimdi de ne diyorlar, 'Peki biz bundan sonra ne yapacağız' diyorlar. Bugüne kadar ne yaptığınız ortada. 'Bundan sonra ne yapacağız' demek ne demek? Bundan sonra yapacağınız bir şey var, nedir o? Bugüne kadar açmadığınız şu fasılları açmaktan başka çareniz yok, açarsanız ne ala, açmadığınız takdirde güle güle."
"Türkiye bunların kapıkulu değildir." diyen Erdoğan, Türkiye'nin bugüne kadar söylenenleri yerine getirdiğine işaret etti.
Avrupa ülkelerini ve Avrupa Birliği'nin (AB) tutumunu eleştiren Erdoğan, "Dün bir haber alıyorum, işte yakında NATO Zirvesi var, orada görüşme talepleri var. Yukarıdan aşağıya beş madde saymışlar. O beş maddeye bakıyorum, 'İlk adımı Türkiye'nin atması gerekir, OHAL kalkması gerekir, şu olması lazım, bu olması lazım.' Geçin bunları geçin. Siz ne yapacaksınız onu söyleyin. Sen önce git Fransa'daki OHAL'i kaldır. Onu kaldırmayacaksın, bizdeki OHAL'i kaldıracaksın. Biz bu terörle mücadeleyi ne ile vereceğiz?"
Fransa'da terör saldırısının ardından ilan edilen OHAL'e değinen Erdoğan, Türkiye'de devleti yıkma teşebbüsünde bulunulduğunu, 249 kişinin şehit, 2 bin 193 kişinin gazi olduğunu belirtti.
AVRUPA BİRLİĞİ İLE İLİŞKİLER
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz OHAL ilan edemeyeceğiz, beyefendilerden izin alacağız. Böyle bir şey olabilir mi? Onun için de onlara söyleyeceğimiz tek şey, önce bu fasılları halledeceksiniz, verdiğiniz sözleri tutacaksanız. Ondan sonra masaya oturur konuşuruz. Aksi takdirde sizinle görüşecek bir şeyimiz kalmadı." değerlendirmesinde bulundu.
Suriye'de yürütülen Fırat Kalkanı Harekatı'nın Türk Silahlı Kuvvetlerinin, istihbarat teşkilatının başarılarıyla dolu olduğunu vurgulayan Erdoğan, Cerablus operasyonunda başarılı olunduğunu ve DEAŞ'ın o bölgeden defedildiğini aktardı.
El Rai, Dabık ve El Bab'daki operasyonlar kapsamında da bölgenin DEAŞ'ten temizlendiğine işaret eden Erdoğan, sırada Münbiç ve Rakka'nın bulunduğunu, burada da hedefin başta ABD olmak üzere koalisyon güçleriyle beraber ne yapılabileceği olduğunu dile getirdi.
DEAŞ İLE MÜCADELE
Yarın Rusya'ya yapacağı ziyareti anımsatan Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'le görüşmesinde bu konunun da gündeme geleceğini kaydetti.
Erdoğan, şöyle devam etti: "16 Mayıs'ta Amerika seyahatimiz var. Orada da bütün bu konuları enine boyuna görüşecek ve bunları bir bütünlük içerisinde ele alır da buralardan inşallah yeni bir süreci başlatabilirsek öyle temenni ediyorum ki inşallah Suriye'de hatta Irak'ta yeni bir dönemin adımları atılmış olur. Bir de tabii FETÖ'nün, PKK'nın, DEAŞ'ın ve diğer terör örgütlerinin bütün ortak amaçlarına karşı biz ulusal ve uluslararası bazda ne yapacağız? Amaç bu ülkeyi bölmektir, bunu bileceğiz, bu milleti parçalamaktır, bu devleti çökertmektir."
"Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet" vurgusu yapan Erdoğan, bu dört temel ilkenin çok önemli olduğuna dikkati çekti. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bütün arkadaşlarımdan istirhamım şudur; milletimizi parçalamak, bölmek isteyenlere karşı milletimizin birliğini ne yapıp yapıp sağlamamız lazım. Biliyorum, 16 Nisan için Türkiye'nin dört bir yanında çok gayret sarf ettiniz, çok koşturdunuz, çalıştınız. 81 vilayette bu çalışmayı şimdi bizim 'tek millet' anlayışıyla taçlandırmamız lazım. Bunu başarmak zorundayız. Türk'ü, Kürt'ü, Laz'ı, Çerkez'i, Gürcü'sü, Abaza'sı, Boşnak'ı, Roman'ı vesaire tek millet olacağız. Bunu başarmak birinci derecede bizim görevimizdir. Kucakladık, kucaklayacağız. Bizim bu havuza herkes gelmek zorunda değil. Sevgililer sevgilisinin davetine herkes icabet etti mi? Etmedi. Biz kimiz ki... Ama biz çağrımızı yaparız, davetimizi yaparız. Gelen gelir, gelmeyene de söyleyecek bir şeyimiz yok."
SURİYE'NİN KUZEYİNDEKİ DURUM
Türk bayrağına alternatif bir bayrağın asla düşünülemeyeceğinin altını çizen Erdoğan, "Biz o paçavralara, o niyetle bakanlara da kusura bakmasınlar o niyetle bakmayız. Gereği ne ise onlara da onu yaparız. İşte o yüzden PYD, YPG, onların kuzey Suriye'deki heveslerini biz kursağında bırakacağız, bunu da herkes böyle bilmelidir. Kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. Başkasından bize yar yok, destek de yok." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kimsenin vatan topraklarını bölemeyeceğini, kimsenin de böyle bir gayretin içerisine girmemesi gerektiğini belirterek, 15 yıl önce "Batıda ne varsa doğuda, güneydoğu da olacak. Kuzeyde ne varsa güneyde de o olacak." sözünü verdiklerini ve bunu da eğitimde, sağlıkta, ulaşımda ve birçok alanda gerçekleştirdiklerini anlattı.
Hakkari'ye yapılan havalimanını anımsatan Erdoğan, Iğdır, Kars ve Ağrı'daki yatırımlara işaret etti. Erdoğan, kimsenin AK Parti'yi bölücü olarak değerlendiremeyeceğini, takdim edemeyeceğini belirterek, şunları kaydetti: "Batı'nın uşakları buraya gelip, Diyarbakır, şurası burası dolaşıp, ondan sonra da şu ifadeleri kullanabilirler, 'Türkiye'de bölücülük, ayrımcılık var.' Asla. Asıl bölücülük ayrımcılık onlarda. Niye? Oralardaki benim vatandaşlarıma onlar zulmediyorlar. İsviçre'de önce parlamentonun önüne dev bir pankart asmışlardı. Şakağıma bir silah, tabanca dayamışlardı. Şimdi yeni bir adım daha attılar. Bizim Zürih Başkonsolosluğumuzun bütün camlarına boyaları fırlattılar ve o çevredeki duraklara 'Erdoğan'a ölüm' diye yazılar yazdılar. Peki nerede İsviçre'nin polisi? Ne iş yapar bunlar? Türkiye'de İsviçre'nin Büyükelçiliğine veya Konsolosluğuna, biz böyle bir şeye müsaade eder miyiz? Asla, bugüne kadar etmedik. Bir ufak hareketlenme olsa bizim güvenlik güçlerimizin ilk işi oralarda tedbir almaktır. Hep böyle baktık. Çünkü onların hepsini biz emanet olarak görmüşüzdür. Ama biz karşılığını ne yazık ki aynı şekilde göremedik, bulamadık."
Yorumlar