Erdoğan: Göbeğimizden Amerika'ya bağlı değiliz

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pazar Brunson için ABD'den gelen 'yaptırım' açıklamalarına sert tepki göstererek "Biz göbeğimizden Amerika'ya bağlı değiliz" dedi. Erdoğan, "Bence bunların hepsi psikolojik savaş. Yaptırımlar ile Türkiye'ye geri adım attıramazsınız" açıklamasında bulundu.

Google Haberlere Abone ol
Erdoğan: Göbeğimizden Amerika'ya bağlı değiliz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Güney Afrika'da katıldığı BRICS Zirvesi sırasında kendisine eşlik eden gazetecilerin sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Trump ve ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence'nin Türkiye'de FETÖ/PKK soruşturması kapsamında tutuklanan rahip Brunson ve F-35 satışı için açıklamalarına sert sözlerle değerlendirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pazar Brunson için ABD'den gelen 'yaptırım' açıklamalarına sert tepki göstererek "Biz göbeğimizden Amerika'ya bağlı değiliz" dedi. Erdoğan, "Bence bunların hepsi psikolojik savaş. Yaptırımlar ile Türkiye'ye geri adım attıramazsınız" açıklamasında bulundu.

Hürriyet'ten Vahap Munyar'ın haberine göre, Erdoğan'ın açıklamaları şöyle:

Pastör Brunson'la ilgili ev hapsi kararı verilmesinin ardından ABD Başkanı tweet attı. Ardından ABD'de Türkiye'ye dönük geniş çaplı yaptırımlar için adımlar gündeme geldi. Oysa NATO Zirvesi'nde çok güzel fotoğraf vardı. Bugün neden bu noktaya gelindi? Trump'taki tavır değişikliğini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Tavır değişikliği benim değil Trump'ın sorunudur. Yani oturup konuşacağız, şudur, budur. Söylenmeyen şeylerin söylenmiş gibi ortaya konulmasını elbette doğru bulmayız. Bunların en yakın şahidi Dışişleri Bakanımızdır. O bunları biliyor. Aynı şekilde İbrahim Kalın'ın da özel temsilcim olarak, onun özel temsilcisiyle neler görüştükleri de belli. Her halükarda Brüksel'den sonraki olay, bir pazarlık neticesinde ortaya çıkmış değil. Öyle bir şey yok. Dışişleri Bakanımız aracılığıyla, Ebru Hanım'ın (Ebru Özkan) İsrail'den çıkışına yardımcı olunması iletilmiştir. Ancak Ebru cezaevinde değildi zaten. Serbest bırakılmış ama pasaportuna el konulmuştu. Biz de Ebru'ya, 'Sen büyükelçiliğe geç, orada kal, oradan ayrılma' demiştik. Ebru kızımızın İsrail dışına çıkmasına müsaade etmiyorlardı. Biz ABD'lilere, serbest bırakılmış ve de hiçbir günahı olmayan Ebru kızımızın pasaportunun verilerek İsrail'den Türkiye'ye dönüşüne yardımcı olabileceklerini söyledik. Ama onlara, 'Bunun karşılığında biz de size Brunson'ı vereceğiz' demedik; böyle bir şey konuşmadık, aramızda bu tür bir pazarlık olmadı. Bununla beraber, kendisi sağ olsun, Ebru konusunda Netenyahu'yu aramış. Nitekim Netenyahu'nun, 'Bana Trump telefon etti, biz de bıraktık' gibi bir açıklaması oldu. Ama iddia edildiği tarzda bir pazarlık olmamıştır. ABD ile ele aldığımız muhtelif adli konular var. FETÖ'nün elebaşının iadesi, Halkbank, Hakan Atilla'yı da konuşuyoruz. Brunson da konuşuluyor. Biz Brunson'ı hiçbir zaman bir pazarlık konusu yapmadık. Her ülkenin yargısı var. ABD'de olduğu gibi Türkiye'de de yargı var. Türkiye'deki yargı, Brunson hakkında, hastalığını göz önüne alarak, iyi niyetle ev hapsi yönünde karar vermiş. Yargı kararına saygı duymak yerine konuyu Türkiye'ye yaptırım meselesi haline getiriyorlar. Geldikleri noktada, 6 senatör Dışişleri Komisyonu'na Türkiye'ye yaptırım öngören bir teklifte bulunuyorlar. Yaptırımlarla Türkiye'ye geri adım attıramazsınız. Şunu da bilmeleri lazım: Biz göbeğimizden Amerika'ya bağlı değiliz. Biz halkımızla milletimizle bugüne kadar nasıl el ele dayanışma içinde olduysak aynı şekilde yolumuza devam ederiz. ABD, bu tavrı değiştirmez ise, Türkiye gibi güçlü ve samimi bir ortağı kaybedeceğini de unutmamalı.

ABD Savunma Bakanlığı, askeri alanda bir sıkıntı yaşanmayacağı mesajı verdi, "İlişkilerimiz çok iyi" dedi. Bu durum ABD yönetimindeki uyumsuzluk mu, kafa karışıklığı mı yoksa taktik mi?

Bence bunların hepsi psikolojik savaş. Bize düşen, doğruluğu esas alarak, sabırla yolumuza devam etmektir.  ABD müttefik olarak ittifakının gereğini maalesef yapmadı. Terör örgütlerine verdiği silahlar şu anda ortak piyasa satılıyor. Bunlar da ortada. Bunlar herhalde bazı şeylerin farkında olmadığımızı zannediyor. Ne olursa olsun, kararlı duracağız. İşte S400, S400, S400... Ne oldu? Biz vaz mı geçtik? Yani bize 'S400'den vazgeçin' diyenler kalkıp da Yunanistan'a, 'S300'ü geri ver veya S300'den vazgeç' diyebildiler mi? Demedi. Yunanistan S300'ü aldı. Biz S400'ü alma girişiminde bulununca Yunanistan da oraya kulak kabartmaya başladı. Bizim de geleceğe yönelik daha farklı projelerimiz var. Bunun ABD farkındadır, değildir, bilemem. Avrupa ülkeleri farkındadır, değildir, bilemem.

ULUSLARARASI TAHKİME GİDECEĞİZ

Şimdi bizi bir yerden daha tehdit etmeye başladılar. Ne imiş, F-35'leri vermeyebilirlermiş. 'Vermezseniz uluslararası tahkim diye bir şey var. Uluslararası tahkime gideriz' dedik. İş o noktaya gelirse, onun da alternatifleri vardır. S400'leri almaya gelince, bize bunları söylüyorsunuz. Halbuki biz, sizden daha önce nice silah istedik, siz bize vermediniz. Ama biz iyi niyetimizi koruduk. İncirlik'te iyi niyetimizi koruduk. Ama onlar bizim iyi niyetimize aynı şekilde karşılık vermediler. Bazı şeyler sabır gerektirebilir. Biz sabırla devam ediyoruz. Sabırla devam edeceğiz. Ama artık alternatifsiz bir dünyada yaşamadığımız unutulmamalı.

NE OLDU, BATTI MI İRAN?

ABD yaptırımdan söz ediyor ama başka alternatifler de var değil mi?

Bunlar İran'a da yaptırım uygulamadılar mı? Ne oldu, battı mı İran? Aynı şeyi Obama da o zamanlar bana söylediğinde, 'Kusura bakma biz İran'dan doğalgaz alıyoruz. Ben alamadığım doğalgazı nereden tedarik edeceğim? Kış mevsiminde benim vatandaşım üşüyecek. Bunu nasıl telafi edeceğim?' dedim. Aynısını Trump'a da söyledim.

18 Ağustos'taki kongreyle birlikte AK Parti'de nasıl bir genel merkez yönetimi göreceğiz? Gençleştirme olacak mı? Milletvekilleri ve parti ile bakanlar arasında temas nasıl sağlanacak?
Partinin genel merkez yönetiminde şu andaki bakan arkadaşlarımızdan görevlendirme yapacak değiliz. Böyle bir şey yok. Yasama yürütme arasındaki ilişkiler konusunda da şu anda bizim MYK'da yasama organının içinde olan arkadaşlarımız var. Diyelim ki Mehdi Eker bey şu anda parlamentoda. Ama benim dış ilişkilerden sorumlu genel başkan yardımcım. İlişkileri bu vesile burdan oraya taşıma imkânımız var. Aynı zamanda bakanlarımıza ulaştırılması gereken bir konu olduğu zaman da bu genel başkan yardımcılarımız vasıtasıyla bunların oraya ulaştırılması mümkün. İstediğimiz anda bakan arkadaşlarımızı MKYK'ya da MYK'ya da çağırırız. Gelirler orada bilgilendirmeyi rahatlıkla yapabilirler. Buna mani bir hal yok. Bazıları, 'Salı grup toplantısında siz konuşacaksınız, oraya bakanların gelmesi doğru olur mu, olmaz mı?' dediler. Allah Allah! Niye doğru olmasın? Bütün vatandaşları oraya davet ediyoruz, onların hepsi oraya geliyor da bakan arkadaşlarımız oraya niye gelmesin? Onlar da gelsin ki o heyecanı hep beraber halkı ile paylaşmış olsun.

Yorumlar