Mehmet Hammutoğlu

Mehmet Hammutoğlu

Dost muyuz, düşman mıyız?

Dinsiz dünya inşasında ilahi olup bozulmayan tek kitaba tabi olan Müslümanları saptırma oyunları çok yönlü yürütülmeye devam ediyor.

Kitabi değişiklikler, kitabın birden fazla insanın elinde olması sebebiyle bunun değiştirilebilme olasılığı olmadığı için insanların bunu anlaması ve ilgi duymasının önüne bir perde çekilmek istenmiştir. Bu da ilk olarak hadislerle başlanmış, sırasıyla mezhepler, tarikatlar, farklı siyasi yaklaşımlar ve ve ve şeklinde devam etmiştir.

Bu ayrılıklar, “Üstünlük takvadadır. (Hücurat-13)” şeklinde emreden dinimizi bir tarafa bırakıp araya sokulan ırkçılık fitnesi ile içinden çıkılmaz derin düşmanlıkların oluşmasını sağlamış durumdadır.

Kuran okumak sünnet, dinlemek farz diyerek (Hanefi mezhebi dışındaki mezheplerde Kuran okunurken dinlemek sünnetir) yönlendirilen insanlara  “Güzel Kuran Okuma” yarışmaları düzenleyip anlamak ve yaşamak yerine, kulağa hoş gelen bir melodi olarak hissettirilerek anlamsızlaştırılıyor.

İranlı Sosyolog Ali Şeriati’nin dediği gibi “Kuranı Abdülsamed gibi okursan para kazanırsın, Seyyid Kutup gibi okursan asılırsın.”

Bugün baktığımızda Müslümanların ve gayri Müslimlerin yaşam tarzlarında olması gereken fark kapanmak üzeredir. Bu bizim eksikliğimizden değildir, bu tamamen onların başarısıdır. Bizim yaptığımız “balık tutmak değil, bize hem de pişmiş olarak sunulan balıkları yemek oluyor” o zaman kontrolümüz kolaylaşıyor. 

Yaşadığımız bu günlerde insanlarımızın zihin yapıları tamamen işgal edilmiş durumdadır. Yaşaması gerektiği ve ait olduğu akideye, yerleştirilen perdeler sayesinde ulaşamamaktadır.

Bu da tamamen dinsiz dünya inşasında toplum mühendisliği çalışmalarında bilinç altına sübliminal mesaj içeren görsel reklamlar sayesinde olmaktadır. Burada kullanılan önemli argümanlardan biri de toplum önünde görünen insanların yanlış yolları özendirme çalışmalarıdır.

Örnek olarak; gençlerimizin giyim tarzları, içecek ve yiyecek tercihleri, imkanları olmadığı halde lükse dönük yaşam tarzı talepleri, hepsi toplum önünde emsal teşkil eden özendirici davranışları sergileyen insanlar sayesinde olmaktadır. Bunlar bazen futbolcu,  bazen manken, bazen beyaz yakalı, bazen film ve diziler olmaktadır.

Birbirinden değerli zenginlikleri içinde barındıran coğrafyamızda, yanlış bilgi rüzgarına kapılıp gitmiş, zevklerinden başka bir düşüncesi olmayan insanlarımızın, hayata bakışı konusunda okuma, yorum yapma, yaptıkları tespitleri yaşama dertleri kalmamış oluyor.

İstiyorsan git kendin savaş...

Sonunda dinsiz dünya işgalcileri kolaylıkla istedikleri ülkeler içinde isyanları, ırkçılıkları, ülkeler arasında savaşları, ekonomik savaşları ihdas edebilmektedir.  

Bugün Yemen, Suriye, Mısır, Libya, Irak iç savaşları... Lübnan, Filistin, Kürdistan kayıp ülkeleri, İran iç isyan çalışmaları...  Suudi Arabistan, B.A.E., Katar gibi körfez ülkelerinin erksizlikleri, Türkiye’de ırkçı damarların kabartılma çalışmaları Müslümanların birbirine düşman bakmalarını sağlıyor.

Şayet İslam coğrafyasında yaşayan insanlar olarak kuklaların yaptıklarını seyretmeye devam edersek, İslam ülkelerinin tesbih imamesi  durumundaki Türkiye bile, Kuzey Irak ve Kuzey Suriye’de terör yuvalarını temizlemek için Okyanus Ötesinden (ABD) gelen kuklacının 800 tane askerinden izin almak zorunda kalır. Yaramazlık yapan küçük kardeşi ( Abi Türkiye-Kardeş Suriye ) barıştırmak için Rusya’ya arabuluculuk yaptırılır.

Dostumuzu düşmanımızı birbirinden ayırmamız gerekir ki, mukavemet kabiliyeti yüksek bir güce erişelim ve irade kullanma özgürlüğü elde edelim.

TÜM BU SORUNLARIN ÇÖZÜMÜNÜ BİR SONRAKİ YAZIMIZDA GÖRECEKSİNİZ!

Diğer Yazıları

Yorumlar

محمود ابو زيد جزاك الله خير الجزاء