CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin
Demirtaş'ın "Sokağa çıkın" çağrısına ilişkin, " Milletvekillerinin
yeri, parmaklıkların arası değil, Meclis'tir. Ancak siyasetin daha
tükenmediği noktada, bu tip çağrılar gerginlik ve kutuplaşmayı
artırıyor. Henüz ortada bir şey yokken, sokağa çağırma, içinde
bulunduğumuz durum da düşünüldüğünde son derece tehlikeli."
dedi.
CHP'li Özel, Demirtaş'ın, "Milletvekillerimize dönük tutuklama
niyetleri var. Bunu yaparlarsa talimat, çağrı beklemeden herkes
bulunduğu yerde sokağa çıkmalı, geri adım atmadan sonuna kadar
direnmeli." yönündeki açıklamalarını değerlendirdi.
Milletvekillerinin gözaltına alınması, tutuklanmasının, Türkiye
demokrasisinin çok gerilerde bıraktığı bir görüntü olduğunu
belirten Özel, 24. Dönem'de, tutuklu milletvekillerinin serbest
bırakılmamasının Türkiye'nin bir ayıbı olduğunu savundu.
Bütün dünyanın bunu eleştirdiğini, sorunun daha sonra çözüldüğünü
anlatan Özgür Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:
"24. Dönem'deki tutuklu milletvekilleri meselesini bugün AKP'ye
sorsanız, Fetullahçı hakimlere, savcılara yüklüyor.
Milletvekillerini serbest bırakma, tutuksuz yargılanmayla ilgili
düzenlemenin yapılmasıyla ilgili taahhütlerine, Meclis'te varılan
anlaşmaya rağmen, bu sözlerinden dönmüşler, milletvekillerinin
yıllarca içeride hapiste kalmasını, dolayısıyla halkın iradesinin
tutuklu kalmasını sağlamışlardır. Tutukluyken, AKP
milletvekillerinin hiçbiri ziyarete gitmedi ama döndüklerinde 3
partiden tutuklu 8 milletvekilinin önünde, geçmiş olsun diye uzun
kuyruklar oluşturdular. Bugün de milletvekillinin tutuklanmasıyla
ilgili bir tartışma yeniden gündeme gelmiş bulunuyor. Bir
milletvekilinin zorla götürülmesi, gözaltına alınması,
tutuklanması, demokrasimizi yüzyıl geriye götürür. Görevi başında
milletvekillerinin zorla götürülmesiyle ilgili süreç, bize
1990'ları hatırlatır. Meclis'ten milletvekillerinin başına
bastırılarak arabalara bindirildiği, götürüldüğü bir süreç. O,
Türkiye'nin iç barışına, demokrasisine bir katkı sağlamamıştı.
Halen daha toplumun önemli bir kesiminde ciddi bir yara,
demokrasimizde zaman zaman hatırlandığında tetiklenebilecek bir fay
kırığı olarak da ortada duruyor. "
CHP Grup Başkanvekili Özel, milletvekillerinin zorla ifadeye
götürülmesini, tutuklanmasını, Türkiye demokrasisi açısından
tehlikeli, herkese kaybettirecek davranışlar olarak gördüklerini
bildirdi.
AK Parti'ye çağrıda bulunan Özel, böyle bir ihtimal varsa, buna
karşı Meclis'in gerekli düzenlemeleri yapması gerektiğini
belirtti.
Halkın seçtiği, Meclis'te bulunması gereken milletvekilinin, suçu
ispatlanmadan demir parmaklıklar arkasına konulmaması gerektiğini
vurgulayan Özel, milletvekillerinin tutuksuz yargılanması
formülünün düşünülmesi önerisinde bulundu.
Özel, hiç kimsenin, milletvekillerini zorla götürmeye ve yeniden
toplumda bir gerginlik, kutuplaşma yaratacak bir şeye kalkışmaması
gerektiğini yineledi.
Tüm milletvekillerinin eşit oyla seçildiğini, gelen hiçbir
milletvekilinin diğerine üstünlüğünün olmadığını anlatan Özel, "Bir
milletvekilinin özgürlüğüne getirilmeye çalışılan kısıtlama, tüm
Meclis'e getirilmiş kabul edilmelidir. O milletvekilinin seçim
bölgesine ve ona oy veren seçmenlere karşı yapılmış büyük bir
saygısızlıktır." dedi.
"TEHLİKELİ ÇAĞRI"
"Milletvekillerinin gözaltına alınması, tutuklanması ihtimali
üzerinden konuşurken, toplumda bir kutuplaşma, bir fay kırığı
yaratabileceğini söylemiştim. Demirtaş'ın ifadeleri ona işaret
ediyor. Ama sonuçta iki yanlış bir doğru etmiyor." diyen Özel,
değerlendirmelerine şöyle devam etti:
"Toplumların direnme hakkı vardır. Ama özellikle siyasi
gerginliklerde, hele hele daha gerçekleşmemiş, gerçekleşmesi
olasılığına karşı siyasetin daha tükenmediği noktada, bu tip
çağrılar gerginlik ve kutuplaşmayı artırıyor.Siyaseten genel
değerlendirme olarak tutuklanma meselesini tamamen yanlış
buluyoruz. Ama buna karşı da henüz ortada bir şey yokken, sokağa
çağırma, içinde bulunduğumuz durum da düşünüldüğünde son derece
tehlikeli. Onun yerine kimseyi bu konuda sokağa çağırmayalım.
Sonuna kadar demokrasiyi, Meclis'i zorlamak lazım. Seçmenin, kendi
iradesiyle seçtiği kişilerin zorla götürülmesine, demokratik
yollarla reaksiyon vermesi de son derece meşru haktır. Ama AKP ile
HDP arasında son sokağa çağırma restleşmesinden sonra çok sayıda
vatandaşımızın hayatını kaybettiği süreç de yaşanmıştı. O yüzden
iki tarafın da daha sorumlu davranması gerekir. Ama
milletvekillerinin yeri de parmaklıkların arası değil
Meclis'tir."
AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan da AA muhabirine yaptığı
açıklamada, dokunulmazlıkların kaldırılmasını en fazla isteyen ve
bunu gündem yapan partinin HDP olduğunu belirterek, Meclis'e
girdikleri günün ertesinde TBMM Başkanlığına başvurarak
dokunulmazlıklarının kaldırılmasını talep ettiklerini ifade
etti.
"Ama ne zaman ki iş ciddiye bindi, bu kez geri adım attılar." diyen
Turan, herkesin hukuka saygı duyup, yargıya yardımcı olması
gerektiğini savundu.
HDP'lilerin efelenmek yerine, yargıya gidip ifade vermesi gereğine
işaret eden Turan, şöyle konuştu:
"Eğer terörle ilgili bir suç söz konusuysa ve tutuklama gerekçesi
varsa yargı bundan kaçınamaz ve bunu yerine getirir. Kimseye hukuki
bir ayrıcalık tanınamaz. Keşke HDP, siyasi bir parti olma
sorumluluğunu yerine getirip sivil olabilseydi. Ancak ne yazık ki
HDP, Kandil vesayetini kabul ederek terörün gönüllü sözcüsü oldu.
HDP’nin Eş Başkanı açık açık 'sırtımızı PYD’ye, YPG’ye yaslıyoruz'
dedi. Kısa bir süre önce de Demirtaş, PKK’yı terör örgütü olarak
değerlendirmediklerini söyledi. 15 Temmuz ile ilgili Demirtaş’ın
yaptığı kıyas, en hafif deyimle hadsizliktir. Birinde millet, milli
egemenliği gasbetmeye çalışanlara karşı destansı bir mücadele
vermiştir. Diğerinde ise egemenliğin bir unsuru olan yargıya karşı
bir direniş söz konusu. Seçmenlerin iradesini Kandil’deki
teröristlere teslim eden birinin, milletimizin darbecilere karşı
verdiği mücadeleyi anlamasını zaten beklemiyoruz. Bütün ikazlara
rağmen Kandil’le ilişkisini bitirmeyen bu partiye esas cezayı da
yargı değil, bu millet verecektir. "
15 TEMMUZ ZİHNİYETİNİN DEVAMI
MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, Demirtaş'ın açıklamalarının son
derece yanlış olduğunu vurgulayarak, "Bu açıklama tamamen, haince
bir kışkırtıcılık. Çağrı 6-7 Ekim olaylarını hatırlatan bir
beyanat." diye konuştu.
Akçay, "Bu açıklama, 15 Temmuz darbe girişiminde bulunan darbeci
zihniyetle ele ele, kol kola olduklarını gösteriyor, onun bir
devamı niteliğinde görmek mümkün." değerlendirmesini yaptı.
DEMİRTAŞ NE DEMİŞTİ?
HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, örgüte yakın bir gazeteye yaptığı
açıklamalarda, milletvekillerinin tutuklanıp tutuklanmayacağına
yönelik bir soru üzerine şunları söylemişti:
Milletvekillerimize dönük tutuklama niyetleri var. Gözlerinin
kestiği ilk anda bunu da hayata geçirecekler. Yani uzun süredir
bunun ertlenmesinin nedeni halkın örgütlü bir tepki göstereceğini
bilmeleridir. Halkımız bu konuda duyarlılığın sürdürürse
tutuklamaya cesaret etmeyebilirler. Ama yine de bunu yaparlarsa
talimat/çağrı beklemeden herkes bulunduğu yerde sokağa çıkmalı,
geri adım atmadan sonuna kadar direnmelidir. 15 Temmuz gecesi
tankın topun karşısına çıkmak ne kadar meşruysa bizim seçmenimizin
de aynı kararlılıkla sokakta olması o derece meşrudur.
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.
Yorumlar