Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın:

- "Türkiye bugün itibarıyla Myanmar ve Bangladeş’te bulunan Rohingya Müslümanlarına yardım ulaştıran tek ülke konumundadır" - "Rohingya Müslümanları, Türkiye'nin kendilerine bu insani kriz bitene dek yardım edeceğinden şüphe etmemelidir" - "Dünyanın adalete, barışa, eşitliğe, merhamete ve hikmete ihtiyacı var. Bunlar zaten insanlığın ortak ve sonsuz değerleridir. Maalesef BM sistemi bu değerleri hakim kılamıyor. Bu nedenle BM 21. yüzyılda herhangi bir anlam ve öneme sahip olmak istiyorsa reform ve yeniden yapılanma yoluna gitmelidir"

Google Haberlere Abone ol
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın:

ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın, Türkiye'nin bugün itibarıyla Myanmar ve Bangladeş’te bulunan Rohingya Müslümanlarına yardım ulaştıran tek ülke konumunda olduğunu bildirdi.

Kalın, Daily Sabah gazetesinde, "Birleşmiş Milletler ve Küresel Düzensizlik" başlıklı makale kaleme aldı.

Yazısında, dünya liderlerinin bu hafta New York'a giderek 72. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu açılışına katılacağını hatırlatan Kalın, BM'nin mevcut yapısı değişmediği sürece kritik sorunların çözümünün sağlanmasının mümkün olmadığını kaydetti.

Kalın, BM'nin kuruluşundan itibaren güçlü liderlik, kaynak ve tam anlamıyla küresel bir gündem eksikliği nedeniyle zorlandığını, bu yıl da durumun farklı olmayacağını belirterek, "193 üyesi bulunan ve tarihte kurulmuş en büyük uluslararası organizasyon olan Birleşmiş Milletler'de dar ve kısıtlı siyasi-ekonomik ajandalara hizmet etmek için bu küresel forumu kullanan konuşma ve toplantılara şahit olacağız." ifadelerini kullandı.

Bu durumun, devlet başkanlarından delegeler ve BM çalışanlarına kadar bazı iyi insanların küresel dünyanın iyiliği için gerçek değişiklikler yapmaya çalışmayacakları anlamına gelmediğine dikkati çeken Kalın, yazısına şöyle devam etti:

"Ancak mesele, bireyler ve onların vicdanlarından ziyade 5 daimi üyenin çıkarlarına hizmet eden mevcut BM Güvenlik Konseyi yapısı. BM'nin kuruluşunun üzerinden 72 yıl geçmesine rağmen neden 5 daimi üyenin Güvenlik Konseyinde olduğunun, bu statükonun 21'inci yüzyılda nasıl meşru görülebileceğinin hiçbir rasyonel veya demokratik açıklaması yok. Bu durum, BM'nin dünyadaki tüm önemli konularda başarısızlığa uğramasına sebep oluyor."

- "Gerçek dünyada ahbap-çavuş kapitalizmi var"

Kalın, bu yılki Genel Kurul temasının "İnsanlara Odaklanmak: Sürdürülebilir Bir Gezegende Herkes İçin Barış ve İyi Bir Hayat" olarak belirlendiğini anımsatarak, bu hedefin gerçekleştirilmesine herkesin katkı sunmasının beklendiğini ifade etti.

Sahadaki gerçeklerin, uluslararası toplumun yoksulları ve baskı altında yaşayan insanları koruyamadığını, dolayısıyla "herkes için iyi bir hayat" sunamadığını gösterdiğini vurgulayan Kalın, şunları kaydetti:

"Gerçek dünyada ahbap-çavuş kapitalizmi var. Ulus devletler güç gösterisinde bulunabilsin, silah şirketleri para kazanabilsin diye yapılan savaşlar ve vekalet savaşları var. Dünyada zenginler gittikçe zenginleşirken, yoksullar giderek fakirleşiyor. Dünyanın her yerinden yüz milyonlarca insan, ABD ve Avrupa'nın zengin devletlerinin gözleri önünde berbat bir yoksulluk içerisinde yaşıyor."

Kalın, yazısında, BM'nin yakın zamanda yayımladığı rapor ve BM Kalkınma Hakkı Özel Raportörü Saad Alfarargi'nin sözlerine de yer verdi.

- "BM'nin karar alma mekanizmaları tamamen felç olmuş"

"Birleşmiş Milletler, değişim için küresel kararlılığı sağlayabilir mi?" sorusuna "Hayır" yanıtını veren Kalın, bunun sebebinin ulus devletlerin ve çok uluslu şirketlerin küreselleşmeyi sadece kendi çıkarlarına hizmet etmek için kullanmak istemeleri olduğunu bildirdi.

Mevcut BM yapısının üye ülkeler arasında bile eşitlik ve adaleti sağlamayı başaramadığını vurgulayan Kalın, makalesinde şu değerlendirmelerde bulundu:

"BM Güvenlik Konseyi'nin hegemonyası, Suriye'den Filistin ve Myanmar'a kadar savaşların, işgallerin ve etnik temizliğin kesin olarak engellenmesi konusunda en ufak bir umut vermiyor. BM'nin karar alma mekanizmaları tamamen felç olmuş durumda. Tıpkı geçmişte Suriye'de, bugün ise Myanmar'da olduğu gibi BM'nin çatışmaları, etnik temizlikleri, savaş suçlarını ve insanlığa karşı suçları engelleyecek hiçbir gücü bulunmuyor. Son olarak Myanmar'daki Rohingya halkına karşı uygulanan şiddetin uluslararası toplum nezdinde ses getirmesi haftalar sürdü. BM gecikmiş ama doğru bir karar alana kadar 400 binden fazla Rohingya Müslümanı, Myanmar ordusu ve Budist milliyetçiler tarafından yerlerinden edilmişti."

- "Dünyanın adalete, barışa, eşitliğe, merhamete ve hikmete ihtiyacı var"

Kalın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın BM'yi harekete geçirmek ve dünyanın her yerindeki ülkelerin Rohingya katliamına ses çıkarmasını sağlamak için tek başına büyük bir gayret sarf ettiğini belirterek, "Türkiye bugün itibarıyla Myanmar ve Bangladeş’te bulunan Rohingya Müslümanlarına yardım ulaştıran tek ülke konumundadır. Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi, iki bakanımızla Bangladeş'e giderek orada yaşananları ilk elden gördü. Rohingya Müslümanları, Türkiye'nin kendilerine bu insani kriz bitene dek yardım edeceğinden şüphe etmemelidir." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "dünya beşten büyüktür" sözünde sonuna kadar haklı olduğunun altını çizen Kalın, makalesine şöyle devam etti:

"Dünyanın adalete, barışa, eşitliğe, merhamete ve hikmete ihtiyacı var. Bunlar zaten insanlığın ortak ve sonsuz değerleridir. Maalesef BM sistemi bu değerleri hakim kılamıyor. Bu nedenle BM 21. yüzyılda herhangi bir anlam ve öneme sahip olmak istiyorsa reform ve yeniden yapılanma yoluna gitmelidir."

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, BM reformunun yapılabilmesi için Güvenlik Konseyinin 5 daimi üyesinden onay alınması gerektiğine ve daimi üyelerin bunu asla kabul etmeyeceklerine işaret ederek, diğer alternatifin 193 üye ülkenin bir araya gelerek değişimi yapmaları olduğunu, bunun da küçük ve yoksul ülkelerin büyük ve zengin ülkeler tarafından baskı altında tutulması sebebiyle mümkün gözükmediğini aktardı.

BM'nin bu açmazdan çıkamamasını "üzücü" olarak nitelendiren Kalın, yazısını şöyle tamamladı:

"Umut ise başka bir yerde. Ciddi yapısal engellere rağmen benzer gündemlere, hikmete ve vicdana sahip ülkeler dünyadaki fakirler, zayıflar ve baskı altındakiler için birçok iyi şey yapabilir. Yapmaları gereken tek şey güçlerini birleştirerek ortak hedefler doğrultusunda çalışmaları, cesur olmaları ve adaletin, eşitliğin, saygının sağlanması konusunda kararlılıklarını sürdürmeleridir."

Yorumlar