Cumhurbaşkanı Erdoğan canlı yayında

- Cumhurbaşkanı Erdoğan: (7) - "(Suriye) Şimdi bizde bir hedef var. Bu hedef de doğuda Münbiç, hemen Fırat'ın batısındadır. Bir de onun güneyinde Rakka var. Şimdi bizim, eğer Amerika ve koalisyon güçleri bizlerle burada samimi bir diyalog içerisinde ortak hareket ederlerse biz Münbiç'te de onlarla beraber varız, Rakka'da da varız. Ben bunu Sayın Putin ile de görüştüm. Bunu Sayın Trump'la ve dışişleri bakanları, biliyorsunuz bizi ziyaret ettiler, onunla da bu konuyu görüştüm" - "Şu anda İdlib'te kimyasal silahlarla kaç kişi öldü? Bin mi öldü, bin beş yüz mü öldü? Ne kadar öldü veya Suriye'nin tamamında ne kadar öldü? Bin, bin beş yüz. Peki konvansiyonel silahlarla ne kadar insan öldü, bir de bunu söyleyin. Bir milyona yakın şu anda konvansiyonel silahlarla Suriye'de insan öldüğünü ben iddia ediyorum"

Google Haberlere Abone ol
Cumhurbaşkanı Erdoğan canlı yayında

İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "(Suriye) Şimdi bizde bir hedef var. Bu hedef de doğuda Münbiç, hemen Fırat'ın batısındadır. Bir de onun güneyinde Rakka var. Şimdi bizim, eğer Amerika ve koalisyon güçleri bizlerle burada samimi bir diyalog içerisinde ortak hareket ederlerse biz Münbiç'te de onlarla beraber varız, Rakka'da da varız. Ben bunu Sayın Putin ile de görüştüm. Bunu Sayın Trump'la ve dışişleri bakanları, biliyorsunuz bizi ziyaret ettiler, onunla da bu konuyu görüştüm." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sağlık Bilimleri Üniversitesi'nde gerçekleştirilen A Haber-ATV ortak yayınındaki Gençlerle Büyük Buluşma programında, üniversite öğrencilerinin anayasa değişikliği ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine ilişkin sorularını yanıtladı.

Erdoğan, yurt dışında PYD ve YPG ile bir mücadelelerinin olduğunu ifade ederek, "Orada da şu anda bizler, az önce yine Kılıçdaroğlu söylüyor ya, hep çelişki, hayatı çelişki, şu anda Kılıçdaroğlu, katil Esed'in iyi bir dostu." ifadelerini kullandı.

Geçmişte Esed ile dost olduğunu dile getiren Erdoğan, o zaman böyle bir şeyin söz konusu olmadığını belirtti.

Erdoğan, Esed ile ailecek görüştüklerini anımsatarak, "Ben o zaman kendisini bu Kürt vatandaşlarımızla bizim, oradaki Kürtlerle onlara kimlik vermiyordu. Ya dedim 'Niye kimlik vermiyorsun?' Versene onlara da kimlik, pasaport versene.' Dedi 'biraz çalışalım.' Bakın o zaman pasaport ve kimlik vermeyen Esed, şimdi onlara her türlü mali desteği, silah desteğini veriyor ama sadece o vermiyor. Batılı, bizim dost bildiklerimiz de onlara şu anda her türlü silah desteğini veriyor. Ama bu arada tabii biz ipi koparınca onlarla, bağları koparınca bu defa Türkiye'den Kılıçdaroğlu bütün ekiplerini, başka bazı kuruluşlar da Esed ile onlar bağları kurdu." diye konuştu.

"Şu anda geldiğimiz noktada ise 'Münbiç'e gir' diyor, 'Rakka'ya gir' diyor." diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bir defa belli ki yani beş koyun yönetmemişsin. Bak, biz şu anda 53 tane Gaziantep'te bizim vatandaşımız şehit edilince hani bir kına merasiminde, onlar şehit edildiği anda, ziyareti gittim, yaptım. Bütün ailelerini hastanede yaralılarını filan falan gördüm. Döner dönmez arkadaşlarımı topladım. Dedim ki, 'Arkadaşlar sabredecek halimiz yok. Kimseyi de beklemiyoruz ve şimdi Cerablus'tan ilk müdahaleyi yapacağız.' Çünkü Cerablus'tan DEAŞ girmişti ve Cerablus'tan ilk müdahaleyi Özgür Suriye Ordusuyla beraber yaptık ve DEAŞ, Cerablus'u terk etti ama o arada hemen bir adım daha attık. Rai, burada hemen kuşattık ve Rai'ye de girdik. Böylece hem doğudan hem de batıdan olmak üzere Rai'ye girdik, orayı da boşalttık. Fakat bunlar için en önemli yerlerden bir tanesi Dabık'tır. Hani bizim tarihteki meşhur Mercidabık savaşları var ya, onun yapıldığı yer, Dabık. O DEAŞ için önemli bir yerdir ve Dabık'a da girdik. Dabık'ı da boşalttık ve Dabık'ı boşalttıktan sonra tabi en önemli merkezine geldi iş. Neresi? El Bab."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, El Bab'a girdiklerini, bunu yaparken bir taraftan da Cerablus'u yeniden inşa ve ihyaya başladıklarını kaydetti.

Hastane ve okulları da bir taraftan yaptıklarına dikkati çeken Erdoğan, oraya kendi halkının yerleştirilmeye başlandığını söyledi.

Erdoğan, Özgür Suriye Ordusunun işin güvenliğini bir taraftan aldığını belirterek, aynı şeklin Rai ve Dabık'ta uygulandığını bildirdi.

El Bab'ın biraz uzun sürdüğünü aktaran Erdoğan, sonunda DEAŞ'ın orayı da terk ettiğini ifade ederek, "(Suriye) Şimdi bizde bir hedef var. Bu hedef de doğuda Münbiç, hemen Fırat'ın batısındadır. Bir de onun güneyinde Rakka var. Şimdi bizim, eğer Amerika ve koalisyon güçleri bizlerle burada samimi bir diyalog içerisinde ortak hareket ederlerse biz Münbiç'te de onlarla beraber varız, Rakka'da da varız. Ben bunu Sayın Putin ile de görüştüm. Bunu Sayın Trump'la ve dışişleri bakanları, biliyorsunuz bizi ziyaret ettiler, onunla da bu konuyu görüştüm. Tabii beyefendi bunlardan bir haber olduğu için sorsan Münbiç nerededir, Rakka nerededir, inan onu da bilmez. Sadece söylüyor ve Münbiç kimlerden oluşuyor. Sorsan bunu da bilmez." ifadelerini kullandı.

- "Teröristin iyisi kötüsü olmaz, teröristlerin hepsi kötüdür"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Münbiç'in Arap beldesi olduğunu, neredeyse yüzde 90'ının Araplardan oluştuğunu kaydetti.

Böyle bir yeri sahiplerine teslim etmek istediklerini belirten Erdoğan, "Şimdi Sayın Putin diyor ki, insani yardım. Amerikalılar öyle diyor. Tamam, beraber yapalım bu işi ama bir bayrak yarışına girmeyelim. Şu anda bunları yetkilendirdiğimiz arkadaşlarımız görüşüyorlar, konuşuyorlar. Temenni ederim ki, buralarda diğer yerlerde olduğu gibi durumlar olmasın ama en önemli merkez şu anda DEAŞ için neresi? Rakka. Artık Münbiç'te de o kadar güçlü değiller. Sayısal olarak en güçlü oldukları yer Rakka. İnşallah, Amerika ile tabi Putin ile ve diğer koalisyon güçleriyle birliktelik sağlar, bu Rakka'ya bir operasyon yapılırsa bunda da biz yer alırız dedik ama bir şartımız var. Nedir? PYD ve YPG, bu işin içinde olmayacak. Niye? Bunlar terör örgütü. Biz bir terör örgütünün, diğer bir terör örgütünü yok etmesi olayını, bir defa tanım olarak, strateji olarak yanlış buluyoruz. Çünkü teröristin iyisi kötüsü olmaz. Teröristlerin hepsi kötüdür. Buna böyle bakacağız." değerlendirmesini yaptı.

Erdoğan, bu konuda görüşmelerin devam ettiğini, temennilerinin çözüm noktasına varmak olduğunu söyledi.

İdlib'te akıl almaz olayların geliştiğine dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:

"Ben gençlere şunu da özellikle söylemek isterim. Bir yutturmaca var. Nedir bu yutturmaca? Kimyasal silah yutturmacası. Böyle bizi tarihteki, geçmişteki, birçok kanunlarla filan falan bağlamaya çalışıyor. İşte bilmem şu tarihte şu maddeye göre kimyasal silahlara karşı şöyle bir karar alındı. kardeşim, böyle bir karar alınmış olabilir. Şu anda İdlib'te kimyasal silahlarla kaç kişi öldü? Bin mi öldü, bin beş yüz mü öldü? Ne kadar öldü veya Suriye'nin tamamında ne kadar öldü? Bin, bin beş yüz. Peki konvansiyonel silahlarla ne kadar insan öldü, bir de bunu söyleyin. Bir milyona yakın şu anda konvansiyonel silahlarla Suriye'de insan öldüğünü ben iddia ediyorum. Her şeyi gizliyorlar. Onu sen Lahey Adalet Divanına getireceksin, eee bunu niye götürmüyorsun? Sebebi ölüm olan böyle bir savaşın niçin konvansiyonel olduğu zaman üstünü örtbas ediyorsunuz? Dikkat edin hiç konvansiyonel silahlardan bahsetmiyorlar. Yatıyorlar, kalkıyorlar kimyasal silah... Bir defa sebep netice ilişkisinde bakıyorsun konvansiyonel silah da öldürücü, öyle ise onu da konuşalım, kimyasalı da konuşalım ama buna yanaşmıyorlar. Biz de diyoruz ki, burada olayı sadece kimyasal değil. Arkadaşlarımın zaten İdlib'teki olaydan sonra yaptıkları açıklamada, özellikle söyledim. 'Bak, yapacağınız açıklamada kimyasalın yanında konvansiyoneli muhakkak zikredeceksiniz.' Açıklamaları biz Türkiye olarak böyle yaptık ama batılı ülkeler, diğerleri ikide bir kimyasal. Bununla işi örtmeye çalışıyorlar. Böylece bunu işlememizde büyük fayda var diye düşünüyorum."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir öğrencinin "17 Nisan'dan itibaren cumhurbaşkanının partili olması konuşuluyor? Cumhurbaşkanının partili olması durumunda tarafsızlığı nasıl söz konusu olacak? Bununla birlikte aşamalar ne zaman tamamlanacak?" sorusuna, partili olmanın tarafsızlık için bir engel olmadığını belirtti.

Erdoğan, 12 yıl Başbakanlık yaptığını anımsatıp, bu dönemde AK Parti'de genel başkanlık yaptığını kaydederek, "Taraflı mı oldum? Yani yatırımları yaparken burada CHP'liler var, buraya yatırım yapmayın. Köprüler yapıyoruz, buralardan CHP'liler geçemez, HDP'liler geçemez. Şu geçemez, bu geçemez diye bir kayıt mı koyduk? Asla, tam aksine bakın biz Hakkari'ye bir havalimanı yaptık. Hakkari'de bizim milletvekilimiz yok ama yaptık. Iğdır'a yaptık. Muş'a yaptık, Kars'a yaptık. Yani milletvekilimiz olsun, olmasın buna bakmadık." diye konuştu.

Kendileri için geçerli olanın tek vatan olduğunun altını çizen Erdoğan, 780 bin kilometrekare ile Türkiye'yi ayağa kaldıracaklarını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, taraflı ve tarafsızı ayırt etme konusunda Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile İsmet İnönü'yü örnek verdiğini anımsatarak, derdin "üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek" olduğunu bildirdi.

Referandumdan sonra AK Parti'ye dönme imkanı doğacağını aktaran Erdoğan, "Yani iki yol şu anda açılıyor bu seçimden sonra. Birisi partine dönebilirsin diyor. Bir diğeri de Hakimler Savcılar Kuruluyla ilgili, şu anda 30 gün içinde atamalar yapılacak ki hani bunların tarafsızlık filan falan diyorlar ya. TBMM, şu an itibariyle bir tane mesela Hakimler Savcılar Kuruluna üye gönderemez ama şimdi 7 tane üye gönderiyor. 4 tane Cumhurbaşkanı olarak ben gönderebileceğim. Bir de Adalet Bakanıyla müsteşar, iki onlar sayı nereye geliyor? Sayı 13'e geliyor. 13'e düşürdük sayıyı." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, böyle bir tablo içinde "yasama organının yok edildiğini" iddia edenlerin olduğunu anımsatarak, yasama organının bugüne kadar elinde olmayan imkanının kendisine verildiğini söyledi.

Hakimler ve Savcılar Kurulunun 13 üyesinin yedisini parlamentonun belirlediğini aktaran Erdoğan, "Üstelik de 5'te 3 çoğunlukla yani her gelecek isim 5'te 3 olacak. Bunların illa da Yargıtay'dan, Danıştay'dan olması şartı yok tam aksine akademisyenler, avukatlar vesaire, buralardan gelme şansı var. Topluma ne yapıyoruz? Daha da açılıyoruz. Böyle bir yapı söz konusu." değerlendirmesini yaptı.

Erdoğan, Anayasa Mahkemesi üyeleriyle ilgili şu anda bir seçimin söz konusu olmadığını, hepsinin süresinin var olduğunu belirterek, askeri yargıdan gelenlerin tamamen sürelerini doldurunca düşeceklerini söyledi.

Yeni sistemin ekonomi ve terörle ilgili getireceklerine ilişkin bir soruyu Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle cevapladı:

"Öncelikle yeni sistemde bir patinaj olmayacak. Kararları verirken ikide bir gensoru belasıyla parlamentoda karşı karşıya kalmayacağız. Sene 1950, şu anda sene 2017, bugüne kadar parlamentoda 484 gensoru verilmiş. Biliyorlar ki bu gensoru geçmeyecek ama veriyorlar. Niye, parlamento çalışmasına, işlemesin. Bunlardan 4 tanesi kabul görmüş, 480'i reddedilmiş. Bunları bildikleri halde niye yapıyorlar? Parlamentoyu çalıştırmamak için ve tabii böyle bir parlamentoda milletvekillerinde moral kalır mı? Bakanlarda moral kalır mı? Örneğin çıkmış şu anda ana muhalefetin başındaki zat, diyor ki, senin 'köyüne veya iline' diyor 'herhangi bir şey gelecek, geleceği zaman senin ilinin milletvekili parlamentoda bakana soru sorar' diyor. Der ki, köyümüzün veyahut ilimizin şu şu şu ihtiyaçlarını çözün, bakan da diyor, onu orada cevaplar. Yani soru önergelerinden bahsediyor. Böyle bir şey de yok aslında ya. Velev ki öyle olduğunu kabul edelim, şimdi yeni düzenlemede ne var? Şimdi yazılı önerge vermek suretiyle bakan da onu ne yapar, veya bakanlık? Onu cevaplar. Şu anda geneli itibariyle baktığımızda geçmişten bu yana şöyle bir adet var. Yani bakanlar, birinci derecede kendi illerini öne aldılar. Hep ben arkadaşlarıma 'Aman ha, adil olun, kendi ilinizi öne almak suretiyle farklı illeri hafife almayalım. Her yere bu hizmeti adeta eşit oranda götürelim.' Şimdi burada sizlerin de ifade ettiği gibi yani şu anda Türkiye'nin ekonomisinde ben tabii oradan farklı bir yere doğru geçeceğim. Mesela biz göreve geldik. Ekonomi olarak bizi sıkıntıya düşüren en önemli konu neydi, biliyor musun? IMF ve Türkiye'yi adeta IMF idare ediyordu. Biz dedik ki hayır. Böyle bir şey olamaz. O zaman ki bakan arkadaşlarıma da söyledim. Dedim ki, 'Kusura bakmayın, onlara gereken cevabı vereceksiniz. Böyle bir şey olamaz.' Onlar verdikleri paranın hesabını sorsunlar. Taksitlerini alıyorlar mı almıyorlar mı? Bunu sorsunlar. Biz bunlara borç taksitlerini ödediğimize göre mesele bitmiştir. Biz geldiğimizde 23 buçuk milyar dolar borcumuz vardı IMF'e. 2013, borcumuzu sıfırladık, bitti. Bizden daha sonra 5 milyar avro borç istediler. Biz dedik ki arkadaşlara, o zamanki ekonomiden sorumlu arkadaşıma verelim dedim. Veren el alan elden üstündür. Sonra vazgeçtiler. 'Bu Türkiye bir şeyler çeviriyor' dediler herhalde. Merkez Bankası 27,5 milyar dolar döviz rezervi vardı. Şu anda 106 milyar dolar döviz rezervi var ama bir ara 136 milyar dolara kadar da çıktık. Tabi bu aradaki geçirdiğimiz bazı sıkıntılar sebebiyle bir düşüş var. Toparlanacak ben ona inanıyorum. Neyle toparlanacak? İşte bu şimdi 16 Nisan inşallah bunlarında toparlanma dönemi olacak."

Erdoğan, ekonomide istikrar ve güvenin çok önemli olduğunu aktararak, bunların ülke için çekim alanı oluşturduğunu belirtti.

(sürecek)

Yorumlar