CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, "Milletvekilleri hiç şüphesiz yargılanmalılar ama hüküm kesinleşinceye, yargı süreci tamamlanıncaya kadar milletvekillerinin tutuklanması da kabul edilemez" dedi.
Altay, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında gündemdeki siyasi
gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Toplumun derin bir huzursuzluk içinde olduğunu ifade eden Altay,
bunun ana sebebinin Türkiye'nin tek adamın hırsı ve ihtirasına
teslim edilmesi olduğunu söyledi.
İktidarın ülkedeki her kesime karşı dört koldan saldırı içinde
olduğunu savunan Altay, "Sayın Başbakan, teröre sahip çıkan
arıyorsa Oslo'ya baksın. 'Hakan Fidan'ı oraya ben gönderdim,
meselesi olan bana gelsin' diyen dönemin başbakanına baksın. İmralı
muhabbetlerine, Habur'daki çadır mahkemesine baksın."
değerlendirmesinde bulundu.
Dünyanın her yerinde diktatöre diktatör denildiğini ifade eden
Altay, şöyle devam etti:
"Bugün Sayın Cumhurbaşkanı 'Bana diktatör diyorlar. Umurumda değil'
benzeri bir ifade kullanmış. Eğer kendisi uygulamaları, eylem ve
söylemleri ile toplumun hemen hemen bütün kesimlerinde diktatör
olarak algılanacak bir hal içine girmişse dönüp kendine baksın.
Milletvekillerinin tutuklanması konusunda mesele ifadeye gitme
noktası ise hukuk neyi emrediyorsa o yapılmalıdır. Ancak 'ifade
vermedi' diyerek Türkiye'nin farklı noktalarındaki savcıların eş
zamanlı operasyon için düğmeye basması da tutuklu milletvekilleri
meselesinin hukuki değil, siyasi olduğunun bir göstergesidir. Hatta
iktidarca diğer muhalefet odaklarına da gözdağı ifadesidir. Eğer bu
kişiler suç işlemişse buna karar verecek olan bağımsız
yargıçlardır. Dolmabahçe fotoğrafındakiler de Oslo'da masanın
etrafında oturanlar da aynı suçu işlemişlerdir. Savcıları bu konuda
da görev yapmaya davet ediyoruz."
"Utanacağınız kararlara göz yummayın"
Gazetecilerin düşüncelerinden, yazdıklarından ya da haberlerinden
dolayı tutuklanmasının kabul edilemez olduğunu da söyleyen Altay,
kimsenin utanacağı kararlara göz yummamasını istedi.
Altay, Cumhuriyet gazetesinin bazı yazar ve yöneticilerine yönelik
kararların da hukuki değil, siyasi kararlar olduğunu, iktidarın
gazete nezdinde Cumhuriyet ile didiştiğini iddia etti.
Aydınları, gazetecileri, akademisyenleri sudan sebeplerle hukuk
dışı yollarla hapsedilen bir ülkede demokrasiden söz
edilemeyeceğini belirten Altay, "Faşizm törenle gelmez. Böyle
gelir. Yavaş, yavaş sindire, sindire." ifadesini kullandı.
"FETÖ'nün siyasi ayağı daha ne kadar gizlenecek?" diye soran Altay,
"Yurtta Sulh Konseyi" üyelerinin kim olduğunun, kaç bakan ya da
milletvekilinin "ByLock" kullandığının ortaya çıkarılması
gerektiğini belirtti. Altay, bunların açıklanmamasının, 15 Temmuz
darbe girişimiyle ilgili "Bu bir tiyatrodur" şeklindeki şüpheleri
artıracağını da dile getirdi.
"Tutuklayacaksanız, ByLock kullanan bakanları
tutuklayın"
İfade vermeye gitmeyen HDP milletvekillerine yönelik operasyona da
değinen Altay, şunları söyledi:
"Biz milletvekilleri yargılanmasın demiyoruz ama hüküm
kesinleşmeden TBMM'nin üyelerinin talimatla tutuklanmasını, yasama
görevlerinin engellenmesini TBMM'ye yapılmış bir darbe olarak
görüyoruz. Darbe sadece bomba ile yapılmaz. Suçu kesinleşmeden bir
siyasi partinin genel başkanlarını, grup başkanvekilini,
milletvekillerini derdest etmek, gecenin bir yarısı kapıları
kırarak gözaltına almak, sonra tutuklamak demokrasilerde kabul
edilebilir bir durum değildir. Milletvekilleri hiç şüphesiz
yargılanmalılar ama hüküm kesinleşinceye, yargı süreci
tamamlanıncaya kadar milletvekillerinin tutuklanması da kabul
edilemez. Tutuklayacaksanız, 'ByLock' kullanan bakanları,
milletvekillerini tutuklayın."
Türkiye'de bundan sonra kardeş kanı akmayacağını, kardeşlerin
birleşerek faşizme karşı mücadele edeceğini, bunun bir hak olduğunu
öne süren Altay, AK Parti'ye oy veren seçmenlere seslenerek, oyları
istismar edilerek, ülkenin karanlığa sürüklenmesine izin
vermemelerini istedi.
Engin Altay, "Bir kişinin ihtirası, hırsı, kaprisi, kompleksi
yüzünden 80 milyon vatandaş bugün PKK'nın, DAEŞ'in, FETÖ'nün
tehdidi ile karşı karşıyadır. 80 milyon yurttaşımız terör örgütünün
açık hedefi haline gelmiştir. Bunun sorumlusu ülkeyi 14 yıldır
idare edenlerdir." diye konuştu.
-"Direnme hakkı, meşrudur"
CHP'nin faşizme karşı direnişin karargahı olacağını söyleyen Altay,
milletin birlik ve beraberlik içinde direneceğini vurguladı. Altay,
şu değerlendirmelerde bulundu:
"Türkiye'nin şu an bir tek sorunu var; faşizm tehdidi. Bu bakımdan
parti, inanç, ırk ayrımı yapmaksızın, kuzeyli, güneyli, doğulu,
batılı ayrımı yapmaksızın Türkiye'de yaşayan bütün yurttaşlarımızı
AKP faşizmine karşı direnişe davet ediyoruz. 15 Temmuz şehitleri
'Türkiye'ye sivil diktatörlük gelsin' diye şehit olmamıştır.
Parlamenter sistem, demokrasi, tam bağımsızlık, özgürlükler için
şehit olmuşlardır. 15 Temmuz ruhunu doğru okumak lazım. Toplum 15
Temmuz'da nasıl demokrasiye sahip çıktıysa, saray darbesine karşı
da demokrasiye sahip çıkmasını bilecektir. Direnme hakkı meşrudur.
Kimi ülkelerin anayasasında da vardı. Benim direnme hakkından
anladığım şudur; anayasadan kaynaklı temel hak ve özgürlüklerimize
yönelik her türlü müdahaleye karşı koymak direnme hakkıdır, meşru
bir haktır. Tıpkı 15 Temmuz'da olduğu gibi. 15 Temmuz'da milleti
sokaklara çağıran Tayyip Erdoğan'ın şimdi, sokağa çıkan insanları
terörist gibi algılaması, itham etmesi işgüzarlıktır,
samimiyetsizliktir, demokrasiyi benimseyememesidir. "
"Pes artık bu kadar da olmaz dediğim pek çok şey
oldu"
Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtlayan
Altay, Genel Kurul çalışmalarına katılmayacak olan HDP'lilerin
milletvekilliklerinin düşürülüp düşürülmeyeceğine ilişkin soruyu
yanıtlarken, Mecliste daha önce Genel Kurula gelmediği için
milletvekilliği düşürülen bir kişiye rastlamadığını söyledi. Altay,
"Ama şunu itiraf ediyorum; pes artık bu kadar da olmaz dediğim pek
çok şey oldu. Ne diyeyim; AKP'nin zulmü artsın da sonu çabuklaşsın
diyorum. Ama yine de bunun olacağına da ihtimal vermiyorum."
dedi.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş'un, CHP Parti Meclisi
bildirgesine yönelik "yok hükmünde" anlamına gelen
değerlendirmelerde bulunduğunun ifade edilmesi üzerine de Altay,
"Numan Kurtulmuş'un bir salona gelip, karşısına kameraları alıp
söyledikleri ne hükmündedir? Yok hükmünde olan Sayın Kurtulmuş'tur.
Çünkü ülkeyi getirdikleri hal ortada. Akan her damla kandan AKP
sorumludur. Ben sorumlu değilim. Biz hükümet olmadık." ifadelerini
kullandı.
Altay, ifade vermeye gitmeyen HDP'li milletvekillerine yönelik
operasyonla ilgili soruyu da yanıtladı. Milletvekili olmanın
yargılanmaya engel bir durum olmadığını, ancak yargı süreci bitene
kadar masumiyet karinesinin gözardı edilemeyeceğini vurgulayan
Altay, "Siz, 6 milyon insandan oy almış bir siyasi partinin genel
başkanının özgürlüğünü, daha suçu sabitlenmeden, karara
bağlanmadan, kesinleşmeden, elinden alırsanız sadece ve sadece
PKK'nın değirmenine su taşımış olursunuz." dedi.
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.
Yorumlar