Çankaya Köşkü'nde Valiler Toplantısı

- Başbakan Yıldırım: (2) - "Bu sene başından itibaren bin DEAŞ mensubu tutuklandı. 146 ülkeden 53 bin kişinin üzerinde terör zanlısına ülkeye giriş yasağı getirildi" - "Gerek FETÖ gerek PKK terör örgütü ile mücadele kapsamında gerçekleştirilen faaliyetlerde, dikkatli, titiz bir şekilde, kılı kırk yararak işlem yapmanız büyük önem arz ediyor. Unutmayın, bizim değerlerimizde zulmetmek yoktur. Ne tek bir terör mensubunun devlet içinde barınmasına ne de tek bir mazlumun zarar görmesine asla rıza göstermemelisiniz"

Google Haberlere Abone ol
Çankaya Köşkü'nde Valiler Toplantısı

ANKARA (AA) - Başbakan Binali Yıldırım, "Bu sene başından itibaren bin DEAŞ mensubu tutuklandı. 146 ülkeden 53 bin kişinin üzerinde terör zanlısına ülkeye giriş yasağı getirildi." dedi.

Başbakan Yıldırım, Çankaya Köşkü'ndeki Valiler Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, "Uyuşturucu basit bir suç değildir. Uyuşturucu basit bir suç olmanın ötesinde, toplumumuzu, gençlerimizi yok etmek için sinsi bir plandır. Gençleri doğrudan hedef alan bu illetle ilgilenmek en büyük sorumluluklarınızdan biri olmaya devam etmelidir." ifadesini kullandı.

Gençleri, dini duygularını istismar ederek hedef alan bir diğer terör örgütünün de DEAŞ olduğuna dikkat çeken Yıldırım, bu örgüt ile de aynı kararlılıkla mücadelenin sürdüğünü bildirdi.

Fırat Kalkanı Harekatı'yla DEAŞ'ın elinden alınarak özgürleştirilen bölgelere Suriyelilerin döndüklerini hatırlatan Yıldırım, "Bu sene başından itibaren bin DEAŞ mensubu tutuklandı. 146 ülkeden 53 bin kişinin üzerinde terör zanlısına ülkeye giriş yasağı getirildi." diye konuştu.

Başbakan Yıldırım, 1960, 1980 darbelerinden daha büyük tahribat yapan 15 Temmuz'un faili olan FETÖ'ye de göz açtırmadıklarını belirterek, şöyle devam etti:

"Milletimizin inanç değerlerine, hayırseverlik anlayışına, eğitim aşkına karşı istismar araçları geliştirerek kendine alan açan FETÖ mensupları, bugün Allaha şükür yargı karşısında hesabını veriyor. FETÖ operasyonları kapsamında birçok zanlı tutuklandı, adalete teslim edildi. Örgütün finans kaynaklarına gerçekleştirdiğimiz operasyonlarla para akışını önemli ölçüde azalttık. Terör örgütünün elindeki eğitim kurumlarını, asıl sahibi olan millete iade ettik. Örgütün gizli haberleşme ağlarını deşifre ettik, bu anlamda büyük bir darbe vurduk. Biliyorsunuz biz, bu kalkışma sonrası millete değil kendimize olağanüstü hal ilan ettiğimizi ifade ettik. 'Milletimiz rahat olsun, işine gücüne, ticaretine, maişetine baksın' dedik. Bizim görevimiz, bu mikrobu, virüsü devletin bütün kurumlarından temizlemektir. Bu arındırma sürecimiz her an devam ediyor."

Valilere tavsiye ve uyarıda bulunan Yıldırım, "Gerek FETÖ gerek PKK terör örgütü ile mücadele kapsamında gerçekleştirilen faaliyetlerde, dikkatli, titiz bir şekilde, kılı kırk yararak işlem yapmanız büyük önem arz ediyor. Unutmayın, bizim değerlerimizde zulmetmek yoktur. Ne tek bir terör mensubunun devlet içinde barınmasına ne de tek bir mazlumun zarar görmesine asla rıza göstermemelisiniz. Bu anlamda sizlere ve devletin adaletini temsil eden vicdani muhakemelerinize inanıyoruz." ifadesini kullandı.

- "Barış kuşağı oluşturmak için gayret gösteriyoruz"

"Bizim kimsenin toprağında gözümüz yok." diyen Yıldırım, Suriye üzerinde oluşturulmaya çalışılan terör koridorunun farkında olduklarına dikkati çekti.

Tedbirleri peşin olarak almak üzere sahada olduklarını belirten Yıldırım, "Biz bölgede bir terör değil, barış kuşağı oluşturmak için gayret gösteriyoruz." dedi.

Başbakan Yıldırım, Astana'da 14-15 Eylül'de gerçekleşen toplantıda İdlib'de tırmanan gerginliği azaltma ve çatışmaların önüne geçme noktasında bir karar alındığını vurgulayarak, şu an itibarıyla bu kararın gereğini yerine getirmek için askerlerin İdlib'de bir görev ve sorumluluk üstlendiklerine işaret etti.

Yıldırım, bu çalışmaların nihai amacının, Suriye'de kalıcı bir barışın tesis edilmesi ve yıllardan beri devam eden zulmün sona ermesi olduğunu belirtti.

- "Kaybetme olasılığını iyi hesap etmeliler"

Bölgedeki bir diğer sıcak gelişmenin de geçtiğimiz günlerde Irak'ın kuzeyinde gerçekleşen hukuk dışı referandum olduğuna değinen Yıldırım, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Irak'taki bölgesel yönetimin bir oldubittiyle, anlamsız bir şekilde attığı bu adım, Irak'ın mevcut statüsünü, toprak bütünlüğünü bozmakta, aynı zamanda da ulusal güvenliğimiz için bir tehlike oluşturmakta, bölgesel barışı da tehdit etmektedir. Bu terör oluşumlarıyla kol kola girenler, Irak'ın tüm kazanımlarını kaybetme olasılığını iyi hesap etmeliler. Biz bölgede yaşayan, farklı dini ve etnik gruplara ait insanların hukukunu geçmişte koruduğumuz gibi bundan sonra korumaya özen göstereceğiz."

Valilerle tavsiyelerini paylaşan Yıldırım, "Biz en baştan beri 'Millet devletin değil, devlet milletin emrinde, hizmetinde olacak.' dedik. Bu çerçevede hem bize hem size düşen önemli görev, devlet ile millet arasındaki mesafeyi kapatmaktır, mesafe koymamaktır. Sizlerin zaten bu anlayışla görev yaptığınıza yürekten inanıyorum. Çünkü hepiniz milletin derdiyle dertlenmeyi hayat tarzı haline getiren yöneticilersiniz. 81 ilimizdeki bütün vatandaşlarımızın mutluluğunu, huzurunu, derdini, sevincini yüreklerinizde hissederek görev yaptığınızı biliyorum. Gün bittiğinde eminim ki her bir arkadaşım, başını yastığa koyduğunda, o gün şehri için ne yaptığının muhasebesini yapıyor. Sizleri bu bilinç ve gayretinizden dolayı tebrik ediyorum. Fakat hayatın bir gereği olarak sürekli yenilenmeye ihtiyaç var. Başarılarımızla övünerek değil, daima yeni başarılar için, 'daha iyisini nasıl yapacağız' düşüncesiyle çalışmak mecburiyetindeyiz." ifadesini kullandı.

Türkiye'de çok uzun süreler, milletin devleti yüceltmek için çalıştığını, özellikle tek parti döneminde bu ülkenin bunu yaşadığına değinen Yıldırım, "Devlet adamları, millete yüz verirse millet şımarır" anlayışının yıllarca Türkiye'de hakim olduğunu bildirdi. Yıldırım, bu zihniyet yüzünden uzun seneler milletin yüzünün gülmediğini söyledi.

Başbakan Yıldırım, son 15 yılda bu durumu tersine çevirdiklerine değinerek artık "Milleti yaşat ki devlet yaşasın, milleti yücelt ki devlet yücelsin." prensibini hayata geçirdiklerine işaret etti.

Yıldırım, bu prensibin Osmanlı'nın 6 asırdan daha fazla üç kıtada hakim olma başarısını göstermesini sağlayan en önemli prensip olduğunu kaydetti.

(Sürecek)

Yorumlar